OH NE ALA; KAZIKLAYIN..!?

Aynen de öyle!.. Bir bu kalmıştı, "vatandaşı" soyacak organizasyon ve işlemin yapılmadığı kazıklama işini!!!… DEDAŞ'ın dahil olduğu Elektrik Dağıtım Şirketleri bu minvalde; "söğüşlemeye" yeni bir kalem peyda ettiler.. 

***

Öyle, hayali fatura düzenlemek ya da hayali kaçak işleminde bulunarak değil.. Ya da "personel" maaşı, hat yenileme, sayaç okuma bedeli, şeklinde de değil.. Onlara alıştık zaten.. Paşa paşa ödüyoruz…

***

Bu kalem öyle böyle bir kalem değil… Bu kalem, düpedüz "vatandaşı" kazıklamaktır, soymaktır, söğüşlemektir… Çünkü, bu şirketlerin artık "özel harcamaları da" elektrik faturasına zorunlu bir kalem olarak, yansıtılacak…

***

Peki nasıl olacak bu kazıklama işi derseniz?.. Aktaracağım.. Ama şaka bu, bizi tiye alıyor demeyin.. Gerçekten de böyle olacak; kazıklama!….

***

Şöyle ki.. Onlar yiyecekler, içecekler, gezecekler.. Büyük bir keyfiyet içerisinde aşk yaşayacaklar.. Fantezi yapacaklar.. Egzotik olacaklar.. Lüks bir hayat yaşayacaklar?… Bol akçeli maaş alacaklar.. En baba; temsiliyet alacaklar… En baba; ağırlama yapacaklar.. Yani; krallar gibi, yaşayacaklar…

***

Üye oldukları derneklerin dahi aidatları ceplerinden çıkmayacak.. Kendi özel reklamlarını, ilanlarını o biçim yapacaklar, yayınlayacaklar.. Sofralarında kuş sütü eksik olmayacak.. Giydiklerini bir daha giymeyecekler.. Gezdikleri, konakladıkları her yer, "bol yıldızlı" olacak..

***

Altlarındaki "araçların" ücretleri de, yakıtı da… Özel güvenlik giderleri de.. Yani aklınıza ne geliyorsa; hepsini bir yekûn olarak, tek kalemden "Padişahlıktan" öte bir yaşam, onlar için beleş olacak..

Hasılı kelam, DEDAŞ dahil bu şirketlerin işçisinden, en tepedeki zat-ı muhteremine kadar… Bilaistisna… Artık; özellerine dair bol keseden, har vurup harman savurabilecekler... Yani ahaliye, "özel muamele?"… 

***

İşte tüm "şaşaalı" özel yaşam harcamasını, şirketler kendi ceplerinden, bütçelerinden karşılamayacaklar… Bedelini; "biz millet olarak ödeyeceğiz?"… Aylık kesilen "elektrik tüketim" faturasına, nakşedecekler?… KDV'sini de ekleyerek… Telefon görüşmeleri, yani tüm iletişimlerin ücretleri de bizden olacak..

***

2021'in en müjdeli haberi bu olsa gerek!… Bu değirmenin suyu, beş yıl süreyle haberiniz olsun, cebimizden akacak.. Kesintisiz, sorgusuz sualsiz olarak.. Çünkü, bu ferman Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu'nun aldığı bir ferman!…

***

Tabi giderlerin yansıması da var… Şirketlerin yapacağı denetim, danışmanlık ve müşavirlik giderleri, dava, mahkeme, avukatlık, icra ve arabuluculuk giderleri de, faturalandırılacak.. Hatta, noter harcamaları gibi işletme giderleri de yüzde 7 artırılarak, "kazıklamaya" dahil edilerek, fatura hesabına yazılacak…

***

 

Vallahi vaziyetin huzurunda siz ne dersiniz bilmem?… Her şeyi de demeye, serbestsiniz… "Enva-i lanete" müstahak bir karar ve uygulama… "Zulümdür, zalimliktir.."

***

Benim söyleyeceğim şu!… Vicdan ve merhametten yoksun bu kararın tez elden geri alınması gerekir.. Aksi taktirde vebali ağır olacak… Özellikle de, "iktidar" açısından çok ama çok büyük bir "hesap sorma"  olacaktır..

***

Çünkü, EPK'nin bu kararı "hiçbir koşul ve şekilde" kabul edici, savunulacak, gerekçe gösterilecek, sineye çekilecek değildir.. Bölgemiz, hele ki Diyarbakır yönünde, "en pahalı" elektrik satışı yapılıyorken, ne mümkün!!!…

***

AŞI OLACAK MISIN?..

Kovid'e dair yeni soru!… "Aşı olacak mısınız?".. Herkes birbirine soruyor… Ancak, garip olan soru noktasında herkesin "bilim adamı" kesilmesi… Diyorum ki, şu "Bilim Kuruluna" sokaktakileri "oturtsak" daha mı, iyi olur?.. Öyle ya, "ahaliyi en çok onlar etkiliyor, peşlerinden koşturuyorlar.. Baksanıza, "aşı olma" noktasında bile; kafaları vahim şekilde karıştırdılar…

***

"Aşı olacak mısın, olmayacak mısın" garabetine takıldık.. Bilim kurulu üyeleri.. Hekimler.. Doktorlar.. Ulusal, uluslararası alanda "akademik çalışmaları" olanlar bile "bas bas" bağırıyor.. Ki, Aziz Sancar hoca dahil.. "Aşı olmak için kuyruğa girelim" derken.. Dinleyen yok…

***

Yahu.. Maske tak, sosyal mesafeye uy, hijyene dikkat et.. Denilmedi mi?.. Denildi.. Diyen, bu bilim kurulu üyeleri değil miydi?… Şimdi ne oldu da, "aşı olma" noktasında, ikileme girdik.. Bir de, Alman aşısı olsaydı, olurdum.. Bu Çin aşısını olmam..

***

Neyse!.. Bakan Koca açıkladı… Aşı olmak mecburu değil.. Para isteyen de yok… İster olursunuz, ister olmazsınız!.. Can sizin, lakin karşınızdaki, çevrenizdekinin canı, hayatı sizin değil…

***

"DERİNE İNİLDİKÇE KİM BİLİR DAHA NELER ÇIKACAK?"

CHP'de, "patlak" veren, taciz ve tecavüz olayları, yankı bulmaya devam ediyor.. Ki dün, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da, gündemindeydi.. İl Başkanlarına hitap ederken şöyle dedi;

***

"-Hiç girmek istemediğim ama CHP yönetiminin tavrı sebebiyle milletime sorumluluğum nedeniyle bir hususa değinmek istiyorum. Konu CHP'deki tecavüz, taciz, hırsızlık furyasıdır.

"-Türkiye'nin ikinci büyük partisinin böyle yüz kızartıcı konuların yuvası olmasından utanç duyuyoruz. Bu iddiaların araştırılıp soruşturulup hakikatlerin ortaya çıkması konusunda en küçük bir adım atmıyorlar. Bu durum karşısında önüne arkasına bakmadan çoğu da gerçek olmayan haberler üzerinden sözde kadın hakları savunucusu sivil toplum örgütlerinin de suskunluğu manidardır.

***

"-Kılıçdaroğlu da ayyuka çıkan tecavüz, taciz ve hırsızlık vakalarında tek bir kelime etmiyor. İstanbul İl Başkanı'nın tecavüz, taciz ve hırsızlık iddialarının üstünü örtmesi konusunda tek bir kelime etmiyor. Hadiselerin CHP teşkilatlarındaki ve belediyelerindeki rezilliklerin sadece buzdağının görünen kısmının olduğu anlaşılıyor. Derine inince kim bilir neler çıkacak? Her gün yeni bir itirafla her gün yeni bir ifşahatla yeni bir ithamla karşılaşıyoruz.

***

"-CHP yönetimi teşkilatları ve belediyeleri ile bu utanç bataklığından çıkıp temizlenmek yerine partilerindeki tecavüz, taciz ve hırsızlık furyasını örtmek için seçimlerin üzerinden 2 yıl geçtikten sonra eski yönetimleri suçlamaya başladılar. Soruşturmaya uğrayan CHP'li isimlerle ilgili adeta çıt çıkarmıyorlar. Buradan sesleniyorum bu kurnazlık sizi kurtarmaya yetmez. Her tecavüzün, tacizin, hırsızlığın hesabını vereceksiniz. Her iftiranın hesabını vereceksiniz. Yürüttüğünüz her gizli saklı ihanet pazarlığının hesabını vereceksiniz"

***

Yani.. Yanisi şu; "Derine inildikçe kim bilir daha neler çıkacak…"

***

ORC'TAN İLGİNÇ ANKET!

ORC Araştırma Şirketi'nin seçmenlerin yeni siyasi oluşumlara bakışına ilişkin yaptığı 'Kim parti kursa oy verirsiniz?' adlı araştırmanın sonuçlarını, sosyal medyada paylaştı.

2900 katılımcıyla telefon görüşmesi yöntemiyle yapılan araştırmada, seçmenlere Selahattin Demirtaş, Muharrem İnce, Mustafa Sarıgül, Ayhan Bilgen ve Altan Tan hakkında "yeni parti kursa oy verir misiniz?" sorusu soruldu.

***

Ankette başı çeken Demirtaş'ın oyları yüzde 4,2 HDP, yüzde 1,5 CHP ve yüzde 0,7 AK Parti seçmeninden geldi.

2014’teki Kobani eylemleri gerekçesiyle 25 Eylül’de tutuklanarak yerine kayyum atanan Kars Belediyesi eski Eş Başkanı Ayhan Bilgen'e yeni parti kurması halinde oy vereceğini açıklayanlar yüzde 3,6 oldu.

Bilgen'in olası partisine oy verenlerin yarısı HDP seçmeninden oluşuyor.

***

Eski HDP milletvekili Altan Tan'ın oy oranı ise yüzde 2,3 olarak belirtildi. Tan, en çok oyu AK Parti seçmeninden aldı.

Türkiye Değişim Hareketi'ni (TDH) kuran, CHP eski Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül ise yüzde 1,1 oranında kaldı.

20 Aralık'ta TDH'nin partileşme adımının atılacağını açıklayan Sarıgül'e CHP seçmeninin desteği yüzde 0,5 oranında oldu.

***

GÜNÜN SÖZÜ

Enerji verenler "fantezi ve egzotik aşk faturasından" muaflar, ücret ahaliden!!!…