Görüş Bildir

KALEMİN DİLİ

OKUR İHBARINA PÜR DİKKAT!?..

Okur ihbarda bulunuyor..

Tabi ihbar, "teyide" muhtaç!..

Ama, "yangının olmadığı yerde, duman çıkmaz" hakikatiyle!…

Mevzu, "ciddi" ve sorgulanması gerekiyor..

Ki okur, ihbarı benim kaleme aldığım, "Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma" hastanesinde, "donan" dolaplarla alakalı!…

Malum, önceki gün yazmıştım!…

Hastanenin "Sağlık Kurulu Başkanlığına" ait, ana bilgisayarın "hafıza" kasası, nasıl olur da çalınıyor!….

İki ayaklı hırsızlık olayı, Müfettişlerin "iş başı" yapacakların günün bir önceki gecesi, yaşanır olması, tesadüf mü?..

Ve bu tesadüfler zincirine, "kurumsal" olarak görmedim, duymadım, bilmiyorum modu da eklenince!..

Bir de, "Kurul" odasını gören, koridorun güvenliğini sağlayan "kameraların da" yön değiştirmesi!…

Neyse, polis takipte!…

***

Gelelim, Okur ihbarına!..

Okur diyor ki, "Sağlık Kurulundan" çıkan raporlardaki "usulsüzlükler" kadar…

Eee..

Hastanelerde etkili ve yetkili zat-ı muhteremlerin "altındaki" özel otomobillerin de, rapor tanzimleriyle ilişkileri "sorgulanması" gerekiyor..

O araçlar, nasıl ve kimin "engelli raporuyla" satın alınmış, irdelensin!..

Adam babasına..

Annesine..

Yani birinci derecedeki yakınına, "engeli ve bakıma muhtaç" yönünde, rapor almış..

"Sağlık kurulu" tam puan vermiş!?..

Ve o rapor paralelinde, yüzde 40'a varan "vergi muafiyetiyle" en lüks araçları satın almışlar!.

Ki bu araçlar beş yıl sonra, "özgürleşip" sivile satılabiliyor olması da; ayrı bir ticaret!

Vay da vay!...

İşin bu yönün "deşifresiyle" çok kişinin maskesi düşer!…

***

 

Ne diyelim!..

Hazır, hastanede Sağlık Bakanlığı müfettişleri karargah kurmuşken..

Soruşturma ve incelemelerin yürütürken..

"Sırlar alemine" göç eden, Sağlık Kurulu Başkanlığına ait "bilgisayarın kasanının" peşine düşülmüşken!..

Şu "sahte raporlarla" alınan "lüks araç" binicilerine de "projektör" tutulması fena mı olur?…

Amaç şeffaflık değil mi..

Amaç usulsüzlüklerin, yolsuzlukların, rüşvetin, suiistimalin üzerine gitmek değil mi?..

Devletin asli görevi de “hak, hukuk ve adalet” nizamını sağlamak değil mi...?

Müfettişler...

Mevzuya bir el atın...

***

 

AYIP YA!…

Evet ya, vallahi de billahi da "ayıp" ediyoruz be!..

Neymiş!..

Kemal Bey'e "neden yalan söylüyoruz" deyip duruyoruz!…

İyi de, arkadaş…

Adam CHP'nin başına geldiği gün itibariyle..

Ki, 0n yılı aştı..

Vaki mi, "doğru bir sözün" zatı muhteremin ağzından çıktığı!…

Yok..

Bir dediğini, ötekini tutmuyor..

Sabah dediğini, akşam kendine has "yalanlıyor?"..

Dahası!…

"Yalan ve iftiradan" rekor tazminatlar ödeyen var mı kendisinden başka?..

Olmadığına göre...

Ki, "Yalan bayrağı da" elinde bulunduğuna göre!..

***

Ha bir de!..

On yıl içerisinde "bir özür" beyanına rastlayan var mı?..

O da yok…

Zerre-i miskal "hakikati" olmayandan şimdi ne bekliyoruz!..

Özür..

Ne için "Katarlılar konusundaki" yalanın peşine düştüğünden dolayı!…

İyi de; "Katar'a" alerjisi olan biri değil mi?..

Yahu..

Bu hükümet, bu devlet "her ne proje üretiyorsa.."

Her ne inşa ediyorsa..

Bunlar demiyorlar mı; "Katara satacaklar, Katara"!…

Hal bu iken, bizde bir alemiz ya!…

Kalkmış, "özür dile özür dile" söylenip duruyoruz ya!..

Bizimkisi de, ayıp bir hal değil mi yani!…

Yalancıdan "yalan özrü" ısrarı nafile!…

***

Ki bu cenahın bir de "cellat" kesilenleri var…

Ne diyorlar?.

Asacağız..

Keseceğiz..

Hesap soracağız..

Hiç acımayacağız..

Konuşturmayacağız, susturacağız..

Onlara var ya onlara; "kan kusturacağız?"..

Tek bir kuruş..

Tek bir lira ödemeyeceğiz..

Söke söke, "onları bu ülkeden" kovacağız!..

İşte böylesi güruh kesimden de; "ifade ve düşünce" hürriyeti lakırdısını de dinlemek!…

Azıcık ayıp olmuyor mu?…"

Neyse, kervan yürüyor!..

İsteyen istediği şekilde; ulumaya devam etsin!…

Yeter ki, biz "ayıp etmeyelim, ayıpların da peşine düşmeyelim!.."

***

BUGÜNÜN SİYASETİ!..

Politik açılımı, iki kelimelik!..

"Arlı arından utanır…"

Ama velakin "arsız onu korkuttum sanır.."..

 Hal-i durumun; tefrikası bu!..

İşte, iktidar, işte muhalefet!..

Berisi var mı; yok!..

Peki, "aşısı ve müeyyidesi" var mı; o da yok!..

Denir ya "dilin kemiği" yok ki!..

Siyaset bu ya "erken kalkan" sallıyor!..

***

RACON KESİCİLİKTE YENİ JARGON!..

İşine gelirse..

Yoksa işimize gelirse..

Neyse, bazı siyasi ve sivil örgütler var ki, "bu minvalde" hayli mahirler!..

Bakarsınız, racon ve jargon "modelliklerine?".. 

Denir ya "işine" gelirse!...

***

İşine gelince, Ulusalcı..

İşine gelince, Türkçü..

İşine gelince Kürtçü..

İşine gelince Sosyalist..

İşine gelince Liberal..

İşine gelince Demokrat..

İşine gelince muhafazakar..

İşine gelince Laik..

İşine gelince Anti laik..

İşine gelince Kemalist..

İşine gelince antikemalist…

***

Evet bu "racona" ve "jargona", bizdeki ifadeyle!..

Bu nasıl bir "yanar dönerliktir ki", cezbedici!…

Dinlediğinizde; " ne güzel konuşuyor" diye, iç geçirirsiniz!..

Ama, "bir laf sonrası" bu nasıl "lanetli biridir ki" ne konuşuyor, dersiniz!…

***

Hasılı kelam!!!..

Herşey ama herşey öylesine bir "samimiyet" sorgulamasını, zorunlu hale getirmiş ki!…

Artık, "samimiyet" diye bir "tescil" gerekliliği hasıl!… 

Kim samimi, kim samimi değil "ayırt" edebilelim..

Yoksa, herkes yolunda mı!?

***

GÜNÜN SÖZÜ

“Paranla şeref kazanma, şerefinle para kazan ki; paran bittiğinde, şerefin de bitmesin.”

 


Bu Makale 1975 kere okunmuştur.

Yorumlar