Görüş Bildir

KALEMİN DİLİ

POLİKLİNİK NEDEN KAPALI?

İlgili ve yetkili zevata, mevzuya girmeden buradan duyurulur diye sesleniyorum!?

Sonradan, duymadım, bilmiyorum, görmedim, denilmesin!

Mesele ciddi ve önem arz edici, olduğu için, "ivedilikle" müdahale gerekli…

***

Hadise şu; Bağlar "Semt Polikliniği" neden kapalı?

Ki bir aydan, beridir "kepenkler" indirilmiş, herhangi bir "sağlık hizmeti" verilmiyor, ne hekim var, ne sağlık personeli!

Tablo, resimde görüldüğü gibi…

Hayırdır…

***

Ki, Bağlar ilçesi nüfus bakımından, birçok ili geride bırakan bir nüfuz çoğunluğa sahip olduğunu bilmeyen yoktur!

400 bin nüfusu var!

Tunceli ve Şırnak'ın misli katı nüfusa sahip!

İlçeye sağlık hizmeti veren Devlet Hastanesi'ne ait tek bir "semt polikliniği.."

***

İlçenin sosyal güvence ve ekonomik gelir seviyesindeki, durumu da ortadadır!

Denir ya, Hindistan'daki "Sağır Sultan" dahi biliyor; Bağların hal-i durumunu!

Fakirlik, yoksulluk, işsizlik, diz boyu değil, gırtlakta! "Evine bir kuru ekmek götürebilecek imkânı olmayan aileler mevcut"

***

Hele ki Sur'da yaşanan o tahribat sonrasındaki göç dalgasında, en büyük payı, Bağlar aldı..

Ki ilçede yaşayan 250 bine yakın kişiye Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmadan, "şu veya bu şekilde" yardım eli uzatılıyor…

Kısacası, Bağlar her türlü şekliyle; "mahrumiyetler" yaşıyor..

***

İlçenin muhtarlarının ve bana, kepenk indirilmiş "semt polikliniğin" resmini çekip gönderen ilçe sakinlerinin, çığlığında ifade ettikleri gibi Bağlar'ın hali bu iken!

"Semt Polikliniği neden kapalı?"!

***

Muhtarların, semt sakinlerinin çığlığı şöyle… "Semt polikliniğimiz; bir aydır kapalı.? Ne hizmet var, ne doktor, ne de tahlil yapıla bilinecek, muayene oluna bilinecek bir yer var.. Ve ne de yakında bir başka, ulaşıla bilinecek bir sağlık kuruluşu var.

***

Hastası olan, illa ki Araştırma Hastanelerine "gitmesi" gerekiyor… Araştırma hastaneleri de; onlarca kilometre uzaklıkta bulunuyor.. Gidiş-geliş, güç.. Ne paramız var, ne de gidebilecek gücümüz var.. Toplu taşıma araçlarıyla hastanelere gidebilmek için, aktarma gerekiyor. Virüs korkusu ve paniği de ayrı bir dert…

***

Hastaneye gitsek de, bu kez "randevu aldınız mı" sorusuyla karşılaşıyoruz?.. Okuma, yazma, eğitim düzeyi, biliniyor.. İlçenin büyük kesimi, kırsaldan göç etmiş. Ayrıca, 182 nolu telefonu arayıp, randevu istemesi, derdini anlatabilmesi, zor!

O bilgiye de sahip değil..

***

Biz bir aydan beridir perişan haldeyiz. Mağduriyetlerimiz, anlatmakla tarif edilemez.. Gelip görsünler, ilgili ve yetkililer. Görsünler halimizi.  Polikliniğimiz açılsın, 182'den "randevu alabilme" bilmecesinden kurtulalım. Sıraya girmeye razıyız. Yeter ki, sorunumuza çözüm bulunsun… Polikliniğimiz açılsın...

***

Evet, Bağlar ahalisinden yükselen çığlık bu!.. Ki yazımın girişiminde de ifade ettim; "ilgili ve yetili zevatın acilen müdahale etmesi gerekir.?" Bakalım; kim ne diyecek?. Tabi, sağlık "zamana" bırakılamaz, hele ki, böylesi "Pandemi" durumun olağanüstü şekilde, yaşandığı bir evrede!…

***

NEREDEN NEREYE?

Yukarıda, "Bağlar Semt Polikliniğinin" neden kapalı olduğunu sorduk.. İlçe halkının, "serzenişini" dile getirdik.. Yetkilileri de, çözüm üretme çağrısında bulunduk..

Tabi, Sağlık Sistemimiz, Diyarbakır açısından her daim ne yazık ki; "zafiyetler" içerisinde olmuştur… Ve ben de; her seferinde iş, "ehliyetsizlerin" eline teslim edilince, vaziyet bu olur demişimdir?…

Şu çığlığı da, atmışımdır..

Türkiye, mevcut siyasal iktidar, "sağlıkta" bırakın "devrim" yapmayı, "devrimlerin ötesinde devrimler" yaptı...

***

2002'leri, 2007'leri, hatta 2010'larla gelinen bugünkü seviye; "kıyaslama" yapıldığında, Türkiye Sağlık Sistemi noktasında, Dünya'ya "parmak" ısırttığı bir ülke haline geldi..

Hele ki, şu "Kovid-19'la" alakalı yürütülen savaşta, dünya gıpta ile bakıyor.. Gerek teknoloji, gerek altyapı, gerekse de, tıbbi donanım açısından!.. Kendine yetmenin ötesinde, Dünya'ya "yardım elini" uzatan bir ülke…

***

İşte, en bariz taze örnek! İngiltere’ye, Avrupa'ya, hatta ABD'ye, verilen destekler!

Ki destek verilen ülke sayısı 54..

***

Ki önceki gün, İsveç'te yaşayan Türkiyeli Emrullah Gülüşken'e, kızı Leyla'nın attığı twit "çığlığı üzerine", uzatılan el!.. İsviçre, sözde dünyanın en zengin, gelişmiş ülkesi; ama sağlık hizmeti, mevta!

Virüse yakalanan ve "evinde ölüme terk edilen" Gülüşken'e, "Özel Ambulans Uçak" gönderilerek, Türkiye'ye getirilip, tedavi altına alındı..

***

Nitekim dünyanın birçok ülkesinde "tahliye edilen" insan sayımız, 60 binin üzerinde!

Ve bunlar, Türkiye'ye getiriliyor, 14 gün karantinada tutuluyor; sonrasında evine gönderiliyor.. İşte tüm bunlar, "Sosyal Devlet" ilkesiyle, ücretsiz yapılıyor…

***

Türkiye artık her refleksiyle, "alkışlanan" bir ülke!

Önceki gün, Selvi'nin yazısını okudum!

Merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın, "kalp krizi" geçirirken, "bir sedyenin olmayışı, karga tulumba" araçtan bozma bir ambulans ki hiç bir tıbbi donanım olmayan araçla, hastaneye taşınması ve vefatı…

Denir ya, 18 yılda, Türkiye nerden nereye geldi!

***

EDEPSİZLER!

İçim, içimi yiyor..

Öfkem sel gibi..

Ya rabbi sen sabır eyle..

Bakar mısınız şu edepsizlere?

Mübarek ramazan ayı içerisinde, İslam diyarında, Müslüman bir ülkede..

"Ne idüğü belirsiz" bir karakterle; İslam'a, İslam hakikatlerine, Dine ve Din adamlarına edepsiz, hayâsız ve şuursuz bir biçimde, aşağılık bir "ruh karakteriyle" salya akıtıyorlar…

Dini aşağılamaya çalışıyorlar...

***

Dün de ifade ettim..

Bu salya akıtıcılar, ne garip ve garabet ki bir zümre olarak kendilerini "İnsan hakları ve Hukuk savunucuları" olarak lanse ediyorlar…

Ki zerre-i miskal o kulvarda yürüdükleri yok; tüm fikriyatları “ideolojik!”

***

Haykırmamak elde değil; ebe gafiller diye!?

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın kendisine özgü fikrine, düşüncesine, hayat anlayışına yönelik; "kininiz" şahsi değil…

Sizin kininiz, Kur'an-ı Kerim'e, Ayetlere dinimize ve İslamiyet’in hükümlerinedir…

***

Şunu iyi bilin ki; bu yurtta, bu vatanda, bu millette, ezana susamışlık olduğu sürece, Kur'an'a ve İslam hakikatlerine bağlılık devam ettikçe, Peygamber'e "anam-babam sana kurban" sevgisi dinmedikçe, sizin hükmünüz zerre-i miskal hâkim olamayacak?

***

Dün yazıya nokta koyarken haber geldi!

Ankara Cumhuriyet başsavcılığı, Ankara Barosunun, aslında Baronun bütüne ve üyeleri değil, Baro başkanı burada muhatap, Erbaş'la ilgili yaptığı açıklamadaki ifadelerden dolayı; "dini değerleri aşağılama suçundan re’sen soruşturma" açtı…

Salt, Baroya değil, İzmir barosuna da Ankara İHD'sine de…

Neyse; yargı ne karar verir bilmem; ama "halkın vicdanlarında, onlar Lût kavminden aşağı" değiller..

***

GÜNÜN SÖZÜ.

Şu virüs var ya, "benim ben diyen ne medeniyetlerin" maskesini düşürdü?

 


Bu Makale 1384 kere okunmuştur.

Yorumlar