ROBOSKİ KATLİAMI…

Vahşetin sene-i devriyesiydi dün!.. Roboski vakası; "insanları ve insanlığı" katletti!..  Çocuk, genç, yaşlı, yetişkin, kadın erkek gözetilmeksizin!… Katlettiler.. Savaş uçaklarından "atılan" bombalarla!… 34 insan can verdi!… 9'uncu sene-i devriyesi!.. Ama, acısı da, yaşatılanlar da, sonrasındaki uygulamalar da "yüreklerde" ter-u taze bir acı, vicdanlarda ise, büyük bir mahkumiyet inşa etti!!!..

***

Dönemin siyasi iktidarı!.. O uçakların kalkmasına, bombaları yağdırmasına "emir veren" komuta merkezi!.. Yani; "failler" noktasında, ciddi ve sonuç getirici bir uğraş vermedikleri gibi; acının çığlığını atanlara da bir "özür" borçlu olduklarını, idrak etmediler… "Başınız sağ olsun" denilmedi bile!…. 28 Şubat'ın "karanlık" yüzünün tekerrür ettiği Roboski vahşetine, 34 canın ölümüne "takipsizlik" kararı verildi…

***

Ve ne hazindir ki!… "Zulmün abidesi" olan Roboski'nin her sene-i devriyesinde; "katilleri istiyoruz" diye yükselen sese gelen; "sus zulmünün" tekerrür etmesi… Hak, hukuk, adalet ve insan hakları en önemlisi de; "insanlığı" çukura gömen, "güçlünün, zayıfı ezmenin" ötesinde olan, bir vaka olarak tarihte hep sorgulanmaya mahkum edildi... Hem de; vicdanları "kanatarak…!"

***

Hep ifade ettiğim gibi.. Bir kez daha yüksek sesle dillendiriyorum.. Eğer ki, "Roboski katliamı" tüm yönleriyle, "aydınlatılmış" olunsaydı… İstihbaratı veren de, Emri'yle uçağı kaldıran da, atılan bombalar… Ve ölen insanların yakınlarının "çığlıkları" şeffaf ve çıplak göz ile kulakla dinlenilseydi!… Gidenler geri gelmez, ama "vicdanlar" rahatlar, yürekler huzur bulurdu..

***

Öyle inanıyorum ki, "sivil iktidara yönelik" 9 yıl içerisinde, "15 Temmuz'daki" hain darbe girişimine varan, sinsi ve karanlık senaryolar silsile misali; hayata geçirilip, ülkeye ve millete, hükümete acı dönemler yaşatılmazdı?.. Ancak birileri; "üç maymunu"  hep işler kıldı.. Onun için, tarihten ders-i ibret almamız gerekir.. Düşünür ne diyor… Yaşanan ve yaşatılan, "zulmün" kime zarar, kime yarar getirdiğine baksan; "faili" tanırsın!!!…

***

İşte biz bu hakikate pek odaklanmıyoruz!… Çünkü, bir ideolojik bir siyasi kutuplaşmanın cenderesinde; "acılarımızı da, ölülerimizi de" benden-senden deyip; "değersizleştiriyoruz!.." Ve kahredici olan da; "her ölüm" kandan beslenen iç ve dış obezlerin iştahlarını, daha bir açıyor!… Hasılı kelam; "Roboski" acısı dinmez…

***

Ölenleri rahmetle anıyorum!!… Ve diyorum ki, "bu vakıa" cezasızlık "politikasına" boğdurulmasın… Dosya raftan indirilsin; "suçlu" kim ise, ortaya çıkarılıp cezalandırılsın.. Herkes zan altından kurtulsun!...

***

ASGARİ ÜCRET!..

Günler süren "pazarlık" son buldu.. Türk-İş'in "muhalefet şerriyle"… Yani oy çokluğuyla..  Brüt 3 bin 577 lira.. Net, 2 bin 825 lira… Zam oranı yüzde 21… 500 liralık bir artış, zam!… Yıllık enflasyonun üzerinde bir iyileşme..

***

Fikrime gelirsek!… Yorumum şu… Zam, geçmiş yıllara dönemlere oranla; "iyi"… Ama yetmez!… "Vergileri de" almazsalar!.. Peş peşe; piyasadaki "gizli ve sinsi" yapılan zamlara da; "bir dur denilirse.."

***

İşte o zaman "asgari ücretli" nefes alma adına belini düzeltip, "bir oh çekebilir?".. Yoksa, "açlığa" devam!.. Her şeye rağmen, pandemi ve ekonomik koşulların dar boğazında; yine de belirlenen ücretin hatırı yüksek!?.. Hayırlı uğurlu olsun…

***

İŞTE POLİSİM BU OLMALI!!!….

Bilmem izlediniz mi?.. Ben izledim.. Şu Antalya'da Polisin "kimlik" kontrolünde bulunduğu Ali Çiftçi isimli vatandaşın "kalacak yerim yok" demesine karşı; "sergilediği" tutum… Malum, "sokağa çıkma" kısıtlaması var… Çiftçi de, sokakta yaşayan biri!!!.. Polis bu ifadeye rağmen; 3 bin 150 lira ceza kesiyor!…

***

Şahıs, her ne kadar "gidecek, kalacak" bir yerim yok diyorsa da, "ben bilmez" merkez, mantığıyla cezayı kesiyor.. Ve hitabı da, "üst perdeden..!" Hor görücü, kibirli!…  Eee.. Yıllar yılıdır, "polisi" itici kılan, tepki üreten hal-i vaziyet bu değil mi?...

***

 

Ama bu kez!.. Böylesi bir zihne, tavra, duruşa, polisiye karaktere "dur" denildi… Olmaz öyle şey, uyarısı yapıldı.. Emniyet Genel Müdürlüğü, "özür" açıklamasında bulundu…

***

"Polisimiz burada görevini yapıyor. Ancak bu olayın içeriğine göre davranmamız lazım geldiğini kabul ediyoruz. Ali Çiftçi'yi tekrar bulduk. Gerekli desteği ve barınmasını sağladık, helalleştik. Memleketine intikal ettireceğiz. Polis arkadaşımız da üzgün.. Düzeltir, özür dileriz..?"

***

Denir ya; "İşte benim polisim bu.. Teşkilatı bu.." Helal, bravo size… Umarım, "polisin" hitap etmedeki "iticiliği de", eğitimle son bulur.. Öyle ya, kontrollerdeki, Çiftçi vakasında da, görüntüler de var.. Bazı polislerin "kibirin" dibiyle, hitap edişlerine de, "bu polisimize yakışmaz, bu dili ve hitabı kabul etmiyoruz" denilse!…

***

KUYUMCULAR "GÜVEN" İSTİYOR!

Gazetemizin dünkü manşeti, Kuyumcuların "serzenişini" içeriyordu… "Soygun ve dolandırıcılık vakalarıyla" gündeme gelen kuyumculardan veryansın gelirken; "Güven istiyoruz" diye.. Haksızlar mı?..

***

Zerya Kuyumculuk.. Daha önceki, Eryavuz vakası.. Ki, her yıl bir iki, Diyarbakır eksenli patlak veriyor.. Türkiye geneli saysanız, "dolandırıcılık" noktasında her gün bir tane… Bir kişi vurgun yapıyor, binlerce kişi "mağdur" oluyor..  Elde, avuçta, birikimi "yok oluyor?"..  Kayıtsız.. Belgesiz.. Güvencesiz!… Çarpan gitti, kimse de hak iddia edemiyor...

***

 

İşte buna dair Kuyumcular Odası Başkanı  Yunus Soner diyor ki.. "Sektörümüzde büyük bir yasal boşluk var.. İşyeri açmak için, belli şartların olması gerekir. Ama yok.. Vergi levhası alan herkes, bu işi yapıyor.. Bakkal dükkanından daha kolay!… Döviz büroları gibi, kuyumcuların da, her isteyen açamazsın!"

***

Yani, "yeterlilik ve lokasyon" noktasında kuyumcular ciddi bir "güven" kaybı içerisindeydi… Eskiden "Sarraf" denilirdi, kuyumculara.. "Güvenilirdi.." Ki "sarrafiyeler birer noter gibi" görev yaparlardı.. Ama şimdi öyle değil… Soner'in önemli ve dikkat çeken bir uyarısı da; "kuyumcu müşterisine yaş sınırlaması getirilsin. Reşit olmayan çocuklar ya da gençler ebeveynleri olmadan altın satmasın, almasın.?"

***

Gelirsek, Kuyumcuların "güven" noktasında yaşadıkları sıkıntının yansıra, "güvenlikleri de" aynı, hazin tablo içeriyor… İşte geçtiğimiz hafta Yoldaş isimli genç, annesinin gözleri önünde kar maskeli soyguncular tarafından; "vahşice" öldürüldü… Kuyumcuların "güvenlik" sorununa da öneriler var… "Çalışma saatleri standarttı getirilsin.. Bölgede güvenlik artırılsın.?"

***

Özetle, Kuyumcular diyor ki, "mesleki bir statü, mesleki bir kanun, mesleki bir disipline" şart…  İlgili ve yetkililere duyurulur!?..

***

GÜNÜN SÖZÜ

Bir şeyi yüreğinde ve aklında bitiremedikçe gidişler ve kaçışlar çare değildir.