SEÇMEN YİNE KARARSIZ..!

Ekim ayı, "anketlerine" bakıyorum..

Tüm şirketlerin, "kararsız seçmen" konusundaki verileri, örtüşür noktada..

Bir iki puan, kaçarı var..

Ama ekseriyeti, yüzde 25 diyor…

Partilerin oy dağılımında; "Kararsız Seçmen" oranı, sıralamada ikinci sırayı alıyor.. 

AK Parti sonrası!…

Yani, Ana muhalefet partisi, CHP'yi de geçmiş..

Ki, CHP şu an 3'üncü parti konumunda…

Bu duruma karşı, vaziyetin ikmale getirdiği soru şu?..

Kararsızların "bilaistisna" çoğunluğu, iktidardan uzaklaşanlar..

"İktidarı" benimsemediklerine göre; "neden muhalefetin kulvarına dahil olmuyorlar?"…

Daha açık bir ifadeyle, AK Parti'den uzaklaşanlar, CHP'ye ya da İyi Parti'ye veya HDP'ye gitmiyor…

"Kararsız" kalınıyor?…

***

Ki, bu seyir!..

Anket analizlerinde, son bir yıla aşkın süredir, devam ediyor..

Değişen yok!.. 

Tablo bu kez, der demez şu "kilit" soruya cevap arıyor…?

Peki, neden "kararsız seçmen" karar kılıcı bir noktaya gelmiyor ya da getirilemiyor?..

Aslında; sorunun yanıtı, basit ve nettir…

Çünkü, "muhalefetteki liderler umut ve güven vermiyor?"…

Ne diyor seçmen; "benim için lider önemli?"…

Anketlerde bu fikrin peşinde olanların oranı, yüzde 75'in üzerinde..

Eee; İktidar için ne diyoruz?..

Erdoğan AK Parti'nin başında bulunmazsa, "parti çöker gider?"…

18 yıllık iktidarın en güçlü silahı "güven ve umut veren liderinin oluşudur?"…

Türkiye'nin siyasi tarihine, "iktidarların" güç dengesine baktığımızda, "görüntü" tescil ediyor, "lider siyasetini.."

***

50 öncesini saymazsak..

90 ile 2002'yi de bir kenara bırakırsak..

Kitleleri peşinde sürükleyenin "partiler" değil, "Liderler" olduğunu görüyoruz..

İşte Menderes..

İşte Demirel..

İşte Özal…

İşte Erbakan..

İşte, Erdoğan…

Sandığa giden "onlara" oy verdi..

Partilerine değil…

Eğer ki, "lider" tercihsel olmamış olsaydı, Erdoğan dışındaki "liderlerin" partileri bugün, siyaset çöplüğünde değil, yaşam kulvarında olurdu?.. 

Halk deyimidir.. "Lider odur ki, siyasetini konuştursun?"…

***

CHP'si.. HDP'si.. İyi Partisi.. SP'si..

Yani, muhalefetin "dört atlısı.?"

İcra ettikleri siyasetlerine göre..

Şayet, Türkiye "yangın yerine dönmüş olsaydı..

Hak, hukuk, adalet dedikleri gibi tar-u mar olmuşsa..

83 milyon insan bir lokma ekmeğe muhtaç hale gelmişse..

İş, aş, yoksulluk, fakr-u zaruretten insanlar, ölüyorsa..

Kan, gözyaşı, terör, şiddet almış başını gidiyorsa.."

***

Velhasıl!.. Türkiye "yaşanılacak" ülke olmaktan çıkmış ve çıkarmış bir iktidar ülkeyi yönetiyorsa!…

Demokrasi..

İnsan Hakları…

Özgürlükler..

Her şey "pranga" altına alınmışsa..

"Dikta" bir rejim ve yönetimden, dem vuruluyorsa..

Buna dair şikayetler, gırtlağı aşmışsa!..

Sormak gerekmez mi, GENAR''ın son araştırmasına göre, hala da bu milletin yüzde 42.1'i AK Parti'ye oy verdiğini söylüyor..

Yüzde 50'nin üzerinde, Erdoğan'ı "lider görmek" istediğini söylüyor…

***

Tam aksine; ahali kafile kafile, CHP dahil, "muhalefet" partilerin liderlerine koşması gerekmez miydi?.. Ey Kemal..

Ey Akşener..

Ey Buldan..

Ey Karamollaoğlu..

"Bizi Erdoğan'dan kurtar" diye, çığlık çığlığa kapıya dayanmazlar mıydı?..

Ama yok!..

Ki, iktidara alternatif olabilme adına avantajlı iken, CHP hala "mum gibi erime" gösterip, oyu yüzde 22'lerde ise, İyi Parti ve HDP'ye "kayıplar" söz konusuysa..

CHP, İyi Parti ve HDP'nin oyları toplamda, AK Parti'ye ulaşamıyorsa…

Burada bi hele dur demek gerekmez mi?…

Gerekir..

Hem de, derin derine bir düşünce içerisine girip, tefekkür edilmeli… 

***

Sonuç itibariyle!..

Muhalefetin "kısırlığı" lidersizliktir..

Doğru ve istikrarlı muhalefeti ortaya koyabilecek, akıldan yoksunluğudur..

Diyeceksiniz ki, "olsa" idi, kendilerine oradan-buradan "çatı lider" arama gibi bir zafiyetin içerisine girerler miydi?..

***

GENAR'IN SICAK ANKETİ…

AK Parti yüzde 42.1

CHP yüzde 22.8

MHP yüzde 10.3

İyi Parti yüzde 10.1

HDP Yüzde 9.7

***

HIZINI ALAMIYOR!…

Bay Kemal.. Yine frensiz arabayla, gaza basıyor..

Mübarek ayağını gazdan çekmiyor…

Her seferinde de duvara tosluyor..

Yine racon kesiyor.. 

Hakim… Savcı.. Polis.. Asker..

Dün de öğretmen..

Bugün de, Yasamaya resti çekiyor..

Tabi iktidar üzerinden..

Diyor ki…

Dokunulmazlığımı kaldırmazsanız "namertsiniz!"….

Şimdi gel de işin içerisinden çık..

Bu mu siyaset..

Bu mu muhalefet..

Bu mu ülkeyi yönetmeye müdahil olmak!…

Nasıl bir asabiyet bu?..

Nefreti..

Düşmanlığı..

Kini..

Yani enva-i manevi şiddeti fiziki yaptırıma döndüren; bir anlayışa ne denir?!..

Denilse ki..

Aha da, "dokunulmazlığını" yasama üyeleri oyluyor ve o dokunulmazlık kalktı…

O zaman, sahi Bay Kemal'in hali durumu ne olur…?

Nice olur da…?

Ne der bilmem..

Ama her ne derse desin; denir ki kendisine eee yangına körükle giden sen değil miydin?

***

SİZ DE HIZLI GİTMEYİN?..

Bizimkisi yazmış…

Yolculardan, şu hızlı tren "farkını" almayın…

Fark kalksın..

Biletlerin fiyatları, eşit olsun…

Geçen, Ankara'dan İstanbul'a gidecektim..

Bindim..

Dediler ki, bilet fiyatı bu kadar..

Yok dedim..

Normal bilet olmaz mı?..

Ekspres bileti..

Yok dediler..

Niye dedim..

Bu daha hızlı, konforlu?..

Ben de bana ne dedim..

Hızlı gitmeyin..

Konforlu yapmayın..

Bizimkisi talebinin sonuna notu düşürmüş..

Hükümet bu "eşitsizliğe" çare bulsun..

***

SANCAR HOCA NE DİYOR?..

Aziz Sancar hoca diyor ki..

Virüsü bulaştıran Çin..

Aşısız virüsü yenen Çin..

Aşıyı bulup dünyaya satan yine Çin…

Haklısın...

Peki ne diyelim Sancar hoca!..

"İşin sırrını" çözecek olan sizlersiniz!?.

***

GÜNÜN SÖZÜ…

 

Güzel konuşmanın sırrı, lüzumsuz sözleri terk etmektir.