Görüş Bildir

KALEMİN DİLİ

ŞEHİR HASTANESİ SİLBAŞTAN MI?!

Projesi de, ihale aşaması da, inşa edilecek yerin tespiti dahil; “göbek çatlatan” bir zaman dilimi tüketti…

Bugün değil, seneye, seneye değil, evvelki sene deyip duruldu..

Ve her seçimde; “seçim vaadi” ile siyasi malzeme olarak kullanıldı; Diyarbakır’a “Şehir Hastanesi” inşa edilecek diye!…

Ve “Pandemi” dönemine gelindi..

İhtiyaç noktasındaki zorunluluk, “ivme kazandırdı” yapımına ilişkin işlemlerin bitirilmesi yönünde!..

Nihayetinde, geçtiğimiz yıl “bir dizi serüven ve aksiyonel organizasyonların” sonucunda, Sağlık Bakanlığı ihalesini yaptı..

“Şehir Hastanesi” diğer hastaneler gibi, “yap, işlet, devret” modeli değil, devletin bizatihi, işleteceği hastane!…

***

Kent, bölge insanı “büyük bir sevinç ve beklenti” içerisinde “hele şükür bu kez” temel atılacak!..

Ve, kısa sürede hastane bitirilecek.

Artık Diyarbakır “Sağlık yönünde” bölgenin, hatta Ortadoğu’nun “üssü” olacak…

Sağlık Turizmi, hareketlenecek, bölge “sağlıklı” bir ortam kazandıracağı gibi; “sosyal, ekonomik” hareketliliği de yükseltecek!…

Ne hazindir ki, “beklenen” olmadı, tüm “hevesler” tabiri caizse, “kursakta” kaldı..

Sükutu hayal oluştu..

Çünkü, “temel atılmadı?”..

Ki merkeze alınan dönemin İl Valisi Münir Karaloğlu “bize davetiye” çıkarıp, “hastanenin temeli atıyoruz” dedi..

Ama bir kaç saat sonra; “hava muhalefeti” gerekçe gösterilerek, “temel atma töreni ve tanıtım programı iptal” denildi!…

***

Ki o gün, hava güllük gülistanlık ve güneşli idi!..

Tabi işin hikmeti bilahare ortaya çıktı, Şehir Hastanesi’nin ihalesini 1 milyar 93 milyon liraya alan ve hep “beşli” diye ifade edilen “inşaat firmasından” biri olan Limak İnşaat, “maliyetlerin yükselmesini” gerekçe göstererek, “işin tasfiyesine” yöneldi..

Ve; hastaneyle ilgili çark durdu?!…

Garip olan şudur ki, “sözleşmede” her şey vaki iken, “anahtar teslimi” olan, Şehir Hastanesi’nin akıbetini “bir başka bahara” bıraktıran, hal-i duruma, bir bütünlük içerisinde sessiz kalınması!..

Ne Diyarbakır’ın seçilmişleri, ne atanmışları ve ne de, kentin dinamikleri “olup-bitene” yönelik, ne negatif ve ne de pozitif bazda bir tavır sergiledi..

***

Sonuç itibariyle; “fiyat farkı” kararnamesi kısm-i olarak yayınlandı!..

Ki beklenti de bu “işin tasfiyesinden” daha çok, “fiyat farkıyla”, hastane inşaatına artık başlanacak..

Ama, görünen o ki; “iş tasfiye” edilecek..

Yani, yeni bir fiyat belirlenmesiyle, yeni bir ihale sürecine sokulacak..

Bu da, “keten helva” misali.. 2023 seçimlerinin sonrasına kaldı, diyerek, nokta koyalım!…

Bir halk deyimidir..

 Denir ya, “ne sihirdir, ne keramet, marifet el çabukluğundadır?*..

Diyarbakır, tüm büyük yatırımlarında ne hikmetse; “o mahirliği” göstermiyor..

Ama iş, siyasi polemiklere, sunu tartışmalara, kişisel hesaplara gelince, o biçim “el çabukluğu” var…

***

İşte, Diyarbakır’ın büyük önem verdiği “Lojistik Merkezi’nin” ihale süreci ve hal-i hazırdaki son durumu!..

Tıpkı, Şehir Hastanesi gibi, tıpkı şehir trafiğini rahatlatacak, tramvay projesi gibi; “yaprak kıpırdamıyor?”…

Belediyenin kısmi desteği ve arazi takasıyla 2 milyarı aşan bütçeyle yapılması planlanan “Lojistik merkeziyle” alakalı, hadiseyi yakından takip eden dostun ifadesiyle; “o da bir başka bahara kaldı?” diyerek, noktayı koydu!…

***

NOT.. Yazıyı baskıya gönderdiğim esnada, bilgi geldi..

Liman İnşaat, Şehir Hastanesinin inşaatı için işe aldığı ve iki ay “ücretsiz izne” gönderdiği işçileri, dün itibariyle iş akitleri fesih edilerek, işten çıkarılmış…

***

KİBİRİN SONU NEDİR…

Az sonra, bir ata sözüyle yanıt vereceğim!..

Ama önce “o kibirin” bir açılımını yapmak lazım..

Diyeceğim şu..

İster Bakan veya vekil ol..

İster Vali veya kaymakam ol..

İster Genel müdür, ister müdür.

İster Başkan ol, ister oda temsilcisi ol…

Her ne olursan ol, “oturduğun makam koltuğu” neyi içeriyor ve gösteriyorsa göstersin..

Ve ana misyon ve teman “halka hizmeti” şiar kılıyorsa…

***

Seni arayanı..  Seni soranı.. Kapına geleni.. Randevu talep edeni..

Ne olur; benim şu sorunumu çöz diyerek sesleneni!…

Duymaz.. Görmez.. Alakadar olmaz isen..

Hele ki, telefonlara bakmaz, cevap vermez “geri dönüş” yapmaz isen!..

***

Bil ki.. “Kibirle bindiği at, seni sırtından atar..

 Ve gideceğin, döneceğin yere “yaya” olarak, vücudunda kırıklar, ağrılarla dönersin…

Çünkü “kibirin”  ruh bulduğu çıkışın inişi, duvara çarpmadır…

***

Yazım kime, ithafen demeyin…

İçimden öyle geldi..

Ama üstüne alınan var ise; o da kulaklarına küpe olsun..

***

TEBRİKLER NEBATİ…

Malum, “Güldür Güldür” programında, Maliye Bakanı Nebati’yle alakalı bir “Skeç” yayınlandı..

Ancak gecikmeli yayınlandı.?

Ki bir hafta önce, bu skeç yayınlanacaktı…

Tanıtımı öyle yapılmıştı..

İşte bu evrede, kızıl-kıyamet koparıldı..

Vay ki vay “sansür var, sansür uygulandı, işte hükümetin, bakanın, şu veya bu tutumu” diyerek, enva-i laf üretildi..

***

Sonra, her şey ortaya çıktı!..

Kanal ve program işin biraz da, “reytingine” yatarak, piyasa yaptırmak için ötelemiş..

Ve önceki, gün “o skeç” yayınlandı…

Ne oldu peki?!..

***

İzleyenler sergilenen espriye “kahkahayı” attı..

Peki, Bakan Nebati ne yaptı?!..

Büyük bir olgunlukla, tiyatronun, güldürü programlarının, böylesi skeçlerin, bir kazanım ve zenginlik olduğu, esprisiyle karşılık verdi!…

Ki, skeç ekibini arayıp kutlaması da ayrı bir güzellik?!

***

Diyeceksiniz ki, bir hafta önce Bakan’a, hükümete “laf çakanların” tutumu ne oldu!?…

Hiç.. Değişen bir karakter duruşları yok ki..

 Olsa idi, “Helal sana Bakanım derlerdi?” demediler..

 Ki demeleri de, beklenmez çünkü onlar “fanatizmin” uç noktasında, “hizipçidirler?”…

***

GÜNÜN SÖZÜ

İyi insan, güzel söz söyleyen değil, söylediğini yapan ve yapabileceklerini söyleyen adamdır.

 


Bu Makale 3796 kere okunmuştur.

Yorumlar