SOL KAFA NEYİN İMASINDA!?..

Siyaset kulvarı!.. Özellikle, muhalefetin "sol" kanadı.. Halk deyimiyle; "gemi azıya" vurmuş şekilde, koşuyorlar.. Devlet ve millet; "virüsle" boğuşuyor.. "Can" derdi var.. Salgın korkusu var.. Yer küresini, "sarsan" bir pandemi tufanı esiyor..

***

Ama bu zıvanadan çıkmış "sol siyasi" kafa; "fena tuzak kokan siyasi sertliği" körükleme hali, der demez sorgulatıyor?… Hayırdır, neye bu "dellenme" haleniz diye?!… Tabi, bu dellenme "psikolojisi" beri yandan karşı tarafı da "benzer" pozisyon almaya yönlendiriyor.. İşte son vakıa.. Denir ya; buyrun burdan yakın, al birini vur ötekine!!..

***

Özgür Özel.. Hafta sonu demiştim ki, CHP tez elden onu "karantinaya" almalı, izole etmeli.. Yoksa, "Zihninden" dökülen semtomplar fena bir pandemi ortamı yaratıyor, maazallah baş edemeyiz!.. Ne demişti zat-ı muhterem… "Hükümetin sonu geldi.. Saray'ın rejimi yıkılacak?.. Peki bu nasıl olacak?… Ya demokratik yollarla olacak, ya da "demokrasi dışı" argümanların devreye sokulmasıyla olacak?..

***

Özel buna dair konuşmadı.. Ama onun nam-ı hesabına, İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, konuştu.. Dedi ki; "Bu iktidar gidecek, ya bir erken seçimle ya da başka bir şekilde.." Peş peşe, gelişen bu beyanlar "bayram değil, seyran değil, eniştem beni niye öpmeye yelteniyor’a" geliyor.. Yani; "başka bir şekilde hükümet, Erdoğan nasıl gidecek?.." O alternatif nedir?..

***

Elbette ki, "seçimle gelen, seçimle gitmelidir?".. Buna lafımız olmaz.. Ki hiç kimsenin olamaz.. Eğer ki, demokrasiye, sandığa ve milli irade "temsiliyetine" inanıyor isek.. Yok değil se... "Başka şekilde" ülkeyi yöneten siyasal iktidarın, cumhurbaşkanının "gitmesi gerektiğinin" söylenilmesi, halk deyimiyle "çocuğun bir adını koyun da bilelim" nedir bu demek gerekmez mi?.. Özel'in, Kaftancıoğlu'nun ekseninde gelişen "tellallığı" diyorum ki, birileri mi "siz bir nabız yoklayın" dedikleri için midir bu hal-i duruma yeltenmeleri?…

***

Her ne planlanıp, yürütülüyorsa.. Yani kim kazmayı, kim küreği, kim imamı kendine özgü belirlemişse; "bilmelidir ki?" nafile bir çabadır... Çünkü bu milletin “gayri meşru bir cinayete mevta edecek siyasi iktidarı yoktur?”..


***

Bu millet; "kovid-19 belasıyla" eve kilitlenip, dört duvara sıkışıp "evdekal" kuralı kapsamında tutsak mahkumiyeti içerisinde bulunuyorsa da!… Demokrasi dışı tavır ve hareketin her türlüsüne de, 15 Temmuz'daki "şerbetli" olma ruhuyla, "buldozer gibi" sokağa dökülüp ezer geçer..  FETÖ'nün bombasından korkmayan bu millet, bunlardan mı korkacak?…  Yani bunu akıllarından çıkarmamalarını not tavsiyesi olarak aktarıyorum..

***

Gelelim, Kaftancıoğlu'nun psikolojik yönde yarattığı "provokasyona" gelen, karşı cephedeki AK Partili Bayram Şenocak'ın, kişisel yönde cevap mahiyetli "tavır ve söylemi..!"  Ne demişti Şenocak.. "Boğaz bu mevsim serin, yazın da derindir?".. Ne demek bu?..

***

Mesela şunu cümlenin başına veya sonuna ekleyebilirdi; "Siz başka şekilde gidecek ifadeniz, Darbeyi mi kastediyorsunuz" diyerek, noktalasaydı.. "Cuk" ol laf gediğine otururdu?  Ama mevcut haliyle; hiç de şık ve doğru bir cevap olmadı.  Bilakis, onların siyaseti "germe, ortamı kaosa" odaklandırma gayelerine bir ölçüde "prim" verildiği gibi; "yem" olundu?..

***

Eee, Kaftancıoğlu değil miydi, "Geziyi" alev topuna çeviren..  Kaftancıoğlu değilmiydi, İmamoğlu'na "İstanbul seçimini" kazandıran.. Bu kadın çok ama çok tehlikeli!…

***

Baksanıza, Fahrettin Altun'a "nasıl kumpas kurma" gayreti içerisinde bulunuyor.. Nitekim, "başka şekilde hükümet gidecek" ifadesini, Altun'la alakalı "savcılığa ifade vermesinden" sonra kullanması da rast gele değil… Gezinin sloganı, "hala anlamadınız mı?"…

***

OLDU MU ŞİMDİ?..

Denir ya; iki yanlıştan bir doğru çıkmaz!.. Ne yazık ki, bizim ülkede "illa da" yanlışların "birbirine" vurup, "doğru" çıkarma, zihniyeti ve gayesi yüksek!… Eee herkes; kendi yanlışını "doğru" diye dikte edince, hal-i durum da böylesi bir perişanlığı, ikmale getiriyor….

***

İzlemişsinizdir.. Ben izledim.. Ajanstan gelen, bültenleri de, irdeledim.. Ki gün içerisinde, gazete ve Tv'nin "bültenlerine" yer alması noktasında da, "kurgulattım?"… Mevzu şu!..

**

Malum, Cuma günü 1 Mayıs idi…. "Emekçi, İşçi Bayramıydı..!" Ancak, şu "virüs" belasından dolayı, "sokağa çıkma yasağı" vardı.. Ötesi, her yer kapalı.. Okullar, camiler bu virüsten dolayı; kilitli?.. Ki virüsle alakalı ana kural ve vazgeçilmez gaye; "sosyal mesafe ve temastan kaçınma"…

***

Ne yazık ki, ne DİSK üyeleri ve ne de güvenlik birimleri "hiç birine" uymadı.. Yani, yanlışlar, yanlışları "domino" taşı gibi peş peşe getirdi… Baksanıza; görüntülere!…

***

DİSK Yönetimi… Siyasi kafa ve ideolojik anlayışın cenderesine girmek istemiyorum.. Ki bilen biliyor.. İlla ki, 1 Mayıs'ı "meydanda" toplu kutlayacağız, deyip ısrar etti…

***

Ne kamu sağlığı.. Ne kişi sağlığı.. Ne de sokağa çıkma yasağı, mevzuatı.. Velhasıl; hiçbirini zerre-i miskal, önemseyen, uyan, kabul eden olmadığı gibi; "uyarıları da" dikkate almadan; "haykırmak" istedi… İlginçtir.. Sosyal mesafe kuralı, temastan kaçınma kuralı!!.. Hiçbirine uyma yok…

***

Peki, kamu düzenini sağlamakla yetkili güvenlik güçlerinin müdahale hali!.. Onlar da, karşı refleksin benzer karşılığıyla cevap verince, ortaya işte böylesi bir manzara çıktı... Kim kime ne verdiyse?.. Peki, başka türlü bir müdahale, ya da "sorunu çözme" alternatifliği yok mu?.. Ne olur bilmem..

***

Ancak iki tarafın da düşünmesi gereken; "sağlıktır.." Ne diyoruz, "önce sağlık?".. Ama görünen o ki; "iki tarafta önce bizim hükmümüz" diyor?. Denir ya; gel de çık işin içinden.. Neyse, "hüküm noktasında" söz sizde!..

***

HEPSİ ALT ALTA KONULUNCA!…

Velhasıl.. Hasbi halimizin, başlangıcından, son satırın virgülüne kadar geçen mevzuları şöyle alt alta koyduğumuzda.. Hele ki, 23 Nisan'daki, tablo.. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin o "malum" dergisinin servis ettikleri.. Hepsi; aslında şöyle bir sonucu ortaya koyuyor…
***

Demokrasi dışı fikriyat, her zaman Türkiye'nin başarısından, demokrasiyle buluşmasından ve normalleşmesinden rahatsız olmuştur.. Ki olmaya da devam ediyor.. Yani; evdekal diye ısrar ettiğimiz ama sürekli "eşeleme" yapan sol seyre ait siyaset, ülke ve millet için hiç de hayırlı bir düşünce icra etmiyor?..

***

GÜNÜN SÖZÜ…

Cesaretli olmak, korkusuz olmak değil, korkuyu yenebilmektir!…