SOYLU'NUN SOYLUCA TAVRI!…

İşte bu tavır, sergilenen tutum, ortaya konulan irade, siyasetin ve siyasi "sorumluluğun" onurudur!.. Her babayiğidin harcı da değil!.. Ki, Türkiye'nin "siyasi tarihinde" pek nadirdir bu minvalde; "cesaretle tavır" ortaya koyabilen siyasetçinin varlığı!… Ne mümkün!...

***

Hele ki, hatasını, yanlışını, öngörüsüzlüğünü özellikle üstlendiği görevindeki "sorumluluk" ilkesinde, olası bir arıza-i duruma karşı "kabahat benim, suçlu benim" deyip, ben bu görevi bırakıyorum" demek!… Pek vaki değil Türkiye'deki "siyasetin karakterinde" vücut bulması!..

***

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu!.. İşte önceki gece, "sokağa çıkma" yasağında ortaya çıkan "tablo" karşısında, öfke, tepki, olumsuzluklar zinciriyle gelişen olaylar silsilesinin "sorumluluğunu" üzerine aldı.. Kaçmadı.. Siyasi ahlakıyla dedi ki; "“Her yönüyle sorumluluk şahsıma aittir. Görevimden ayrılıyorum.”

***

Soylu'nun "soyadına" yakışır bir tavır içerisinde ortaya koyduğu "soyluca" tutum, aslında "siyasetin, siyasetçinin, görev sorumluluğu noktasındaki samimiyetini, onurunu ve şerefini hatırlattığı gibi; tarihsel bir duruşla korumuş oldu?!!…

***

Ve birileri gibi; "istifa" ederken, "küskün, öfke, kin ve garez" odaklı mesajlar da vermedi!… Bilakis tam tersine, "Aziz milletimizden affımı diliyorum" deyip "helallik" istedi!.. Ki bu tavır, aynı zamanda "siyasal iktidara da "nefes aldıran, rahatlatan" tutum oldu!!!

***

Elbette ki, "konjonktör" gereği, yaşanan hal-i duruma karşı siyasetin, hükümetin "sorumluluk" ilkesiyle "bir bedel" ödemesi gerekirdi!.. Çünkü, 48 saatlik "sokağa çıkma" yasağının, özellikle "pandemi" açısından, sıkıntısı yüksek oldu, olacak!…

***

Ancak, bu bedel ilk andan itibaren ifade ettiğim gibi bu "Soylu'nun" istifasıyla, olmamalı!.. Çünkü, Soylu mevcut kabinenin içerisinde "en başarılı, en çalışkan, en yüksek derece sorumluluğunu" yerine getiren biri!…

***

Sokaktaki en sıradan bir vatandaşa sorsanız bile!.. Soylu için, söyleyecekleri şudur.. "Vallahi adam çok çalışıyor.. Gece, gündüz, dağ, bayır, çamur, kar demiyor; her yere koşuyor. Sınır deseniz sınırda, karakol deseniz karakolda, deprem deseniz yıkılan bölgede!!.. Korku yok, sorumluluk var adamda!.. Milletiyle gülüyor, milletiyle ağlıyor!!"

***

İşte böylesi bir "görev sorumluluğu" içerisinde olan!.. Halkından da büyük saygı, sevgi gören!.. Denir ya "böylesi siyasiler" çok nadir yetişir gerçeğiyle; "sahiplenilmeli?"… Velev ki, "öngörüsüzlük ve kabahatli" bir hal yaşanmışsa da!…

***

Öncelikle, Soylu'yu "siyasetin" sorumluluğunu belirten "onurlu" davranışın herkes için geçerli olduğunu hatırlatan; "tavrından" dolayı, tebrik etmek gerekir!.. Bravo sana!..  Helal olsun!…

***

Hiç kuşkusuz ki, Cumhurbaşkanı Erdoğan da, "onurlu ve sorumluluk" liyakatiyle, Soylu'nun ortaya koyduğu tavra, beklenen hamleyi yaptı!.. "İstifayı kabul etmiyorum, göreve devam" dedi!… Olması gereken de buydu..

***

Sokaktaki vatandaştan ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan gelen; "istifanı kabul etmiyoruz, görevine devam" iradesine, karşı Soylu şöyle dedi… ""Devlet ve milletin emanetinde atılan adımlarda eksikliğimizin bu iki irade tarafından insani bir durum olarak kabul edilip onarma hakkı verilmesi, sorumluluğumuzu artırmıştır."

 

***

Sonuç itibariyle; umarım ki bundan sonraki özellikle "görev üstlenmiş" siyasilerimiz!.. Ki yetkili ve etkili her kim ise!.. Makam ve mevki, görev sorumluluğu noktasında; "onurlu ve sorumluluk" liyakatiyle, hareket eder?..

***

YEREL YÖNETİMLERE ÇAĞRIM!….

Görülen o ki!.. "Evdekal" mücadelesi.. Ve hafta sonlarına dair "sokağa çıkma" yasakları!.. Belli bir zaman dilimi içerisinde; devam edecek.. Ki, yeni yeni düzenlemeler de geliyor…

***

Yerel yönetimlerimiz!.. Yani belediyeler.. Tabi, İl Valiliği, ilçe kaymakamları!.. Kısacası, şehrimizin ilgili ve yetkili zevatı, "sosyal devlet" anlayışı içerisinde, bir çok faaliyet içerisindedirler…

***

Buradan ilgililere çağrım!.. Özellikle; yerel gazetelerimizin, gerek okurlarına, gerek abonelerine, gerek okuyucularına ulaşması babında; "bir imkan, bir destek" yolu bulunmalı!…

***

Zaten, dijital ve sosyal medyanın, yazılı basını "çökertme" yönündeki varlığı, girdiler, dövizdeki vahşi duruş, personel ve tirajdaki kayıplar; ciddi bir buhran yaşatıyordu.. Virüsün yarattığı pandemi hal; şuan için yerel basın noktasında "ölümcül" durum…

***

Ne tiraj, ne satış, ne de abonelere ulaşabilme imkanı var!!.. Beri yanda, yerel gazetelerin "can suyu" olan, ilan ve reklamların kamu kurum ve kuruluşlarında "yatırımların, faaliyetlerin" askıya alınmasıyla; "büyük bir çıkmaza girdi.. İlan yok, reklam yok!… Özel ilanlar da; "hayat evde" olduğu için, durmuş!..

***

İşte bu noktada, yerel yönetimlerin sorumluluk üstlenerek, belli bir imkanla  gazetelerin "vatandaşa" ulaşmasını sağlamaları gerekir.. Nasıl ki, vatandaş ekmeğe ulaşabiliyorsa, ulaştırılıyorsa; "gazetesinin de" ulaştırılmasını istiyoruz!…

***

Günlük olarak basılan bir çok gazete, okuyucularına, vatandaşlara ulaşamadığından dolayı "büyük bir israf ve kayıpla" yüz yüze bulunuyor… Yerel gazeteler yerel yönetimler tarafından belli bir ölçüde "satın alınarak" vatandaşa, evlere, binalara, çok bloklu sitelere dağıtılabilinir?…

***

BU NE REVAHAVET!?..

Hey bi saniye!.. Ne oluyor öyle.. İki gün "evde kaldık", yasak kalktı, "her şey bitti mi?".. Yok böyle bir durum… "Virüs" hala ayakta ve virüsle mücadele halen "en radikal" şekilde devam ediyor…

***

Bilim Kurulu’nun aldığı kararlar.. Sağlık Bakanlığının önerileri!.. Yani "bütün uygulamalar" devam ediyor.. Sanki, "sokağa çıkma yasağı" sürüyor, sanki "izole ve karantina" altına alınmışız gibi; "tedbirlerimize" devam ediyoruz!..

***

Dünkü görüntülere, sokaklara, caddelere baktığımda!.? Ne yazık ki, çok büyük bir rehaveti gördüm.. Virüs yokmuş gibi; normal bir hayat "sokağa çıkma yasağının" kalkmasıyla, kaldığı yerden devam denilerek, yaşanması; akla ziyan!..

***

Galiba benim; şu sokağa çıkma yasağının ilan edilmesi süresinin uzun bir zaman dilimi içermesi gerektiği yönündeki, fikirlerimi "yeniden gözden geçirmem" gerekiyor!.. Çünkü, pusudakilerden çok içimizdekilerin pandemiliği daha bir tahribat üretici olacak gibi!…

***

UFAK ATTA CİVCİVLER YESİN!..

Aha da resim, orta yerde!!.. Buyrun size bir bulmaca, mahiyetiyle iyice resme bakın!… Eğer ki, resimdeki ayrıntıları bulursanız, size hediye var?.. Tabi ne derseniz o!… Bulmaz iseniz, o zaman benim dediğimi yapacaksınız!…

***

Önce, resmin detayında ne olduğunu söyleyen CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na kulak verelim!.. Ona göre, resmin görüldüğü yerde; "tam donanımlı bir sahra" hastanesi var?.. Bin yataklı.. 4 Nisan itibariyle, Adana Büyükşehir Belediyesi tarafından, tıbbi donanımla "bin yataklı" kapasiteyle, hazırlanmış!… Yani; "tam teşekküllü bir sahra hastanesi!...

***

Peki, bu iddialar ve Adana Valiliği'nin dün basına servis ettiği resimdeki görüntü "karşılaştırıldığında" ortaya çıkan ne?.. Yatak var mı yok, tıbbi donanım var mı yok, hijyenik bir ortam var mı yok?. Hekim ve sağlık, güvenlik elemanı var mı yok?.. Var olan, bir önceki fuardan kalma; stantlar!…

***

Neyse, sizden çok şey istemiyorum!… Siyasetin omurgalı olabilmesi açısından diyorum ki; halk deyimini bi hatırlatsak.. "Ufak atta civcivler yesin..?…

***

GÜNÜN SÖZÜ…

Sizce, siyasetin bir "omurgası" var mı?…

***

BÜYÜKTİMUR'LA GÜNDEM

Bu akşam, saat 22.00'de Uzay Haber'de..

Konuğum;

Diyarbakır Valisi ve Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Hasan Basri Güzeloğlu…

Kendisiyle; A'dan Z'ye Diyarbakır konuşacağız..

Tabi ki, Kovid-19'la ilgili yürütülen mücadele ve Diyarbakır'daki, son veriler?..

Soru ve görüşlerinizi; şimdiden bekliyorum..

Kimseye randevu vermiyorsunuz..

Saat 22.00'de Büyüktimur'la Gündem'de buluşuyoruz…

Siz evinizde, biz ekranda olacağız..

Hayırlı seyirler..