Görüş Bildir

KALEMİN DİLİ

SUÇUN ŞAHSİLİĞİ!...

Taraf tuttuğum yok.. Ki, olamaz da!.. Hele ki, "suçun şahsiliği" söz konusu iken.. İşlenen suçun nevisi her ne ise.. "Kişi odaklı" işlenmiş ise; "o suç" kişiyi bağlar.. O kişi, her nerede olursa olsun, hangi kurum ve partide bulunursa bulunsun.. Siyasi ve ideolojik fikriyatı, neye dair olursa olsun.. Hiçbir şekil ve koşulda; "genelleştirilemez?"  Ve tabi ki, kişi üzerinden "bulunduğu oluşuma" işlediği halt mal edilemez!…

***

Gelirsek, benim "Kürşat" denilen "Kokocuyla" alakalı, dile getirdiğim de, bu minvaldedir.. Dün de dile getirdim.. Ama bakıyorum ki, bazı kişiler yazımın muhtevasını farklı mecraya taşıyıp, "taraf tuttuğumu" dile getirip, geçmişte yaşanmış bazı hadiseleri örnekleyerek, "sorgulama" yapıyor… Neyse, zat-ı muhteremlere kendimi, "anlatma" gibi bir hal-i durumum yok, ki olamaz da!.. Niyet salih değilse, "peşin hükümden" kimseyi döndürmek kolay değil..

***

Ama ben bir kez daha, ifade etmek istiyorum!.. Nasıl ki geçmişte, yaşanmış hadiselerin, tümünde ki!.. En taze olanı CHP'de peş peşe patlak veren, "taciz, tecavüz" hadiselerinde olduğu gibi.. Ki yolsuzluk ve usulsüzlükler de, eklenerek.. CHP'nin sol, seküler, batı endeksli anlayışını benimseyenlerin yoğunluğuna rağmen; "belden aşağı rezillikleri" şahsi, değerlendirip ona göre, "okları" yöneltmiştim.. Ki, CHP'nin Yönetim kadrosundaki isimlerin, "yaşananları sumen altı edip, süpürgeyle halının altına atma" halleri aleni olmuşken!…

***

Öğrenci yurtlarında.. Ki Ensar vakfında olup bitenler de.. Demiştik ki, vücudu tek olan "bir elin parmakları bir mi?"  Değil.. Onun için, böylesi rezilleri, çirkin ve iğrençlikleri "siyasi ve ideolojik" kamplaşmanın içerisine sokup, "genelleme" yapmak, içerisinde bulunduğu oluşumu, yapıyı, benimsediği siyasi düşüncenin çatısı olan partiyi, "suçlamak", vicdan sızlatır.. Benim, Kürşat denilen "kokainciyle" alakalı tavrım nettir..

***

Ki, şunu da altı çizili şekilde dile getirmiştim.. Parti'de ön büro elemanı olarak, çalışan bu kişinin, ayyuka çıkan yaşam şekli, lüks ve şatafatlı hayatına dair "ekonominin" suyu nerden geliyor.. Bu değirmenin suyu, satıcı olduğu ifade edildiği şekilde; "kokain" satıcılığından mı?. Bu kokaini nasıl ve kimden, hangi şebekelerden temin ettiği?… Ve en önemlisi de; AK Parti'nin faaliyetlerinde "öne çıkmasının" nedeni nedir...

***

En önemlisi de!… Kürşat'ın AK Parti'deki referansları kim ve kimler?.. O'nu, Parti içerisine "sızdıran" kim ve kimler?.. Partiden ihraç edildi, iş akdi fesh edildi, ki kendisi tutuklu?.. Ama, tüm bu işlemlere rağmen; "böylesi madrabazların" yer edinmelerine yol veren, zemin hazırlayan, etken ve nedenlerin de, "sorgulanıp", irdelenmesi gerekir.. Zafiyetler zinciri, nereden kaynaklı diye?.. Bilmem anlatabildim mi, durduğum yeri?..

***

YA O FOTOĞRAFLAR…

İşte burada, "haklısınız" diyorum.. Ki yıllar yılıdır, hep dillendirip, ifade etmişimdir.. Siyasiler özellikle.. Makam ve mevki, odaklı unvan almış kişiler.. Bakanlar, Yardımcıları.? Genel Müdürler… Valiler.. Kaymakamlar.. Kısacası seçilmiş ve atanmışlar; bir bütünlük içerisinde… Özellikle ve özellikle; "makamlarında" hele bir resim çekelim, diyene karşı "cömert" olunmamalı?..

***

İşte, Kürşat denilen madrabazın, boy boy ortaya çıkan resimleri de, bu kulvarda.. Ve fena şekilde, "sorgulama" yaptırtıyor, resmi çektiği kişiyle alakalı.. Oluşan algı ve ikmale gelen acabayla başlayan cümlede, "O da mı aynı yolun yolcusu" denilebilecek noktaya taşıyor… Onun için, makam ziyaretlerine dair çekilen özel resimlerde "hayır" denilen müessesenin işletilmesi gerekir..

***

Herhangi bir etkinlik, siyasi faaliyet.. Yani, ahalinin yoğunluk olduğu alandaki, bir şelfi, "bir resim çekebiliriz" teklifine, elbette ki "hayır" denilemez.? Ki çekilen o resim içerisinde kişinin işlediği suçtan da "kimse sorgulanamaz?"… Sorgulayan da, "salya akıtıcı" art niyetli olduğunu, zaten deşifre etmiş olur… Nitekim, resmi gören "görüntünün anlık" olduğunu anlar, geçiştirir…

***

Söz "Kürşat'ın" çekilen resimlerinden açılmışken.. Ne yazık ki, Diyarbakır'ımızda, farklı rant odaklı fikir ve tavır içerisinde olan, madrabazlar da cirit atanlar çok… Özellikle sosyal medyadaki bazı paylaşımlar, "ele veriyor" bunları… Bir de paylaşımlarının altına not düşme halleri var ya, vay ki vay dedirtiyor.. Ne diyor; "….. Ziyaret ettik, ülkenin ve bölgenin meselelerini istişare ettik?"… Bak sen!…

***

GÜLME KRİZİNE GİRDİM!…

Vallahi ne diyelim!.. Arkadaşlar resmi önüme koyduklarında.. İyi Partililerin, Kastamonu'daki "Andımız'a" ilişkin, eyleme dair, resim dediklerinde.. "Neeeyyy" kelimesinden sonra, nasıl bir gülme krizine girdim, anlatamam!… İnanın ki, klavyenin harflerine dokunup yazıyı kaleme alırken bile gülmekten kendimi kurtaramadım…

***

Bakar mısınız resme!… Partinin İl Başkanı.. Yanında muhtemelen kadın kolları başkanı… Yani koca koca adam ve kadınlar… Siyah ve lacivert renkli, ilkokul "önlüklerini" giymişler… Boyunlarında beyaz yaka.. Bir de, silgi ve kalemi de asmışlar, boyunlarına..

***

İçtimaaya çekilip, ellerinde mikrofon.. "Andımız'ı" okuyorlar.. "Türküm, Doğruyum, Çalışkanım" diyerek… Danıştay'ın Andımız'ı okullarda okunması yönündeki "talebin reddine" ilişkin verdiği kararı, sözde protesto ediyorlar… Gülünür mü, ağlanır mı bilmem...

***

Ama diyeceğim şu!… Bir ciddi mesele, bu kadar "sulandırılıp" gülünç hale getirilebilir?..

***

GÜNÜN SÖZÜ…

İnsanı ateş değil, kendi gafleti yakar. Herkeste kusur görür, kendisine kör bakar. Neye nasıl bakarsan, o da sana öyle bakar.


Bu Makale 1271 kere okunmuştur.