SUR'UN PROJESİNİ KİM ÇİZDİ?..

Biliyorum!.. Bu sorunun ikmalinden önce, zihninizde gelişecek olan soru silsileleri şu olacaktır?.. Kim, kimler bu işi "nasıl" üstlendi, "proje" hazırlama ihalesini, nasıl aldılar, alabildiler?.. Proje "hangi fikre, örnekleme ve kritere" göre, hazırlandı?.. Ve tabi ki, "bu hizmete karşılık", devletten alınan para ne kadardır?..

***

Beri yanda, Sur'daki yapı, inşaat, altyapı, üst yapı ihalelerini kim, kimler nasıl tertipledi, alan firmalar kim?. Parayı ödeyen, sonrasında "tahsilatı" yapacak olan, kim? Yani kimler, kimlerin nam-ı hesabına, hangi ekonomik aksiyonel faaliyetler yürüttü?. Sur'daki tapulu araziler, sahipsiz mülkler, Gayri Müslimlere ait arazi ve tarlalar, "kaç kişiyle" el değiştirdi?..

***

Sur'un o günkü sakinleri ile, yarınki sakinleri "aynı mı?".. Yoksa, "dağdaki gelip, bağdakini kovdu" sözüyle, Sur'dakiler dışarı, dışarıdan gelenler Sur'un yeni ev sahibi mi oldular?..

***

Doğrusu, bu sorular "silsilesi" karşısında geliştirecek zihin "çıkmaz sokaktan" öteye gitmez?.. Çünkü, "atı alan" Üsküdar’ı geçti misali bir hal, söz konusudur.. Proje çizildi, yapılar inşa edildi, üst yapı, alt yapı, ev, işyerleri!.. Yine aynı "güzergah" üzerine kurgulu, mekanizma işleyişiyle, bugünlere gelindi.. Ki, şehir ahalisi de, az-çok işin farkında… Yani bilinmeyen değil, bu soruların cevapları?

***

Zaten, kısa süre sonra Sur'un bir kesimi "yaşam alanına" açılacak.. Yasaklar kalkacak, yerleşim alanına dönüş başlayacak.. O bölgede "hayat" artık, kendi eksenine göre bir dizayn alarak, normal seyrine geçecek.. O zamanda, "tüm bu soruların" şu anki cevapları daha bir somuta erecek..  Sur ahalisinin bugünlerde yükselen ve "rant" diye ortaya atılan iddialar, netleşecek?..

***

Tabi, o gün, eğer  hal-i hazırdaki durum, "rant" çarkı noktasında aynı istikamet doğrultusunda işlemişse, nasıl bir tepki oluşturur, ya da "huzur, istikrar ve güven" açısından nasıl bir vücut ortaya çıkar, doğrusu "gelişmeler" noktasında hayli bir "çirkinlik" söz konusu olacak gibi görünüyor!…

***

Hele ki, hafta sonu ziyaretime gelen ve bugünlerde "seslerini" duyurmak için her kapıyı aşındıran Sur Mağdurlarının sözcüleri olarak kendini ifade edenlerin, anlattıkları!.. Diyarbakırlıların deyimiyle "bu daha lolodur"?.. Hep ifade ediyorum, bir kez daha dillendiriyorum "bari bu evrede", Sur mağdurlarıyla "bir istişare" ortamı geliştirin!?..

***

Görmezden, duymazdan, bilmezden gelinmesin!.. Yüzlerce aile… Evsiz, barksız haldeler.. Hakları, hukukları, veballeri "ağır?.." Sadece bir iki zümrenin, "parasına para katma, rantına rant devşirme" adına, terörün yarattığı tahribatın benzeri, bunlara reva görülüp, yaşatılmasın?.. Düşene de bir tekme, "birilerinin menfaati" için, "Devlet" attıya getirilmesin?…

***

Şehrin "seçilmiş" zat-ı muhteremleri, her mevzuda olduğu gibi bu meselede de "Fransız" takılmaktadır.? Gerek Sur'u virane eden zihniyetin siyasi kulvarındakiler, gerekse de diğer kulvardakiler!.. Ne oluyor, ne bitiyor, "hele bir derdinizi anlatın" demiyor, deme niyetinde bir gayretleri de yok?..

***

Vaziyet, der demez sizin de bir "rant çarkınız mı" işliyor, mevzusunun merkezinde!.. Öyle ya, önceki siyasilerimiz de, o dönemde "halkın seçilmişleri" diye, arzı endam edenler de?.. Pek "tınlama" onların bulunduğu alandan da gelmiyor?.. Yani; olabilecek olumsuzlukları "bile bile lades" noktasında "ketumca" gözlüyorlar?.. Hayra alamet değil?..

***

Yoksa, DTSO'nun proje oyunu, bu kadar mağduriyetlere rağmen sahneye konulabilir miydi?. Ya da, cevaz verilir miydi?… İki zıt siyasi kulvar, "oyunun" aynı seansındaki "izleyicileri" olarak, yan yana olan koltuklarda otururlar mıydı?.. Ne mümkün?..  Kadim şehir için klişeleşen söz olarak; "Taşı gibi bahtı kara" denilir miydi?..

***

Dedik ya, Sur vakasının geldiği aşama itibariyle dün olduğu gibi görünen o ki, "insan sirkülasyonunun" başladığı güne kadar, ki sonrası için de iddia edebilirim ki, "hamuru su almaya" devam edecektir? 5 yıldır, yoğruluyor ne mayalanabildi, ne de insanları vicdanen huzura kavuşturacak bir ekmek, çıkarabilindi?. Yani, bu mevzuyu daha çok konuşacağız!…Çünkü, istişareye gelen yok!..

***

Sur mağdurlarının ısrarla benden sordukları bir soru var?.. Diyorlar ki, Sur projesini "çizen, hazırlayan" Diyarbakırlı "siyasetçimiz kim?".. tabi ki iş ortakları da?.. Ve bu siyasetçimiz, onlarca milyon liraları cebe indirdiği çizdikleriyle, hazırladığı projeyle, "vicdani ve izanı" noktada, huzurlu mu, rahat mı?..


***

Bu soruya yanıtım olacak, ama kapsamlı!!… Projeyi kim nasıl organize etti, çizen kim ve tabi ki “kimler” kimleri nasıl mağduriyet potasına sokup, kendine “kulvar” açtı?.. Özellikle de, İl Çevre’deki faaliyetler?..

***

ATATÜRK TACİRLERİ!…

Hiç lafı eveleyip, gevelemeye gerek yok!.. Ki, tartışma götürmez bir gerçektir?. Çünkü, hal-i alem orta yerde?.. Türkiye’mizde, bir asırdır değişmeyen en yüksek getiriye sahip, "ticaret" Atatürk üzerinde "tacirlik" yapmak!…

***

Yani, hangi alandan söz ederseniz edin bazı tacirler "vaziyeti ticari kazançla" buluşturmada hayli mahirdirler.. Özellikle, üç kulvarda "rant" mekanizmasını işletmede üstlerine yoktur.? Siyaset, Bürokrasi ve Medya!…

***

İşte, Bodrum, işte İzmir.. Ya İstanbul'un boğaz kıyısı.. Son günlerde ortaya çıkan "villaların" milyon dolarlık, hayal süslemeleri; denir ya "değirmenin suyu nerden geliyor?"!.. Özdil'e bakın, Dündar'a bakın?.. Bir koyup, bin alan, "Atatürk" tacirlerinden?..

***

Hakan'ın ifade ettiği gibi; Cübbelinin müritleri bile "bunların ticari" müritleri gibi değiller.. Yoksa, "on liralık bir kitap, binlerce liraya "satılmazdı" birileri 5 dakikada onu tüketmezdi?…

***

Ne diyeceksin; "alan razı, veren razı?.." Bize ne?… Sahi bizde mi, "işin ticaretine" soyunsak?. Birileri demez mi; "40 yıllık kani olur mu yani?".. Der.. Neyse; "biz yağımızda, kuru kuru yanmaya devam edelim".. Bir evimiz olsun yeter de artar?…

***

ÇAPSIZ LİDERLER..

Virüs; "çapsız liderlerin" maskesini bir bir düşürüyor.. Çünkü, idare ettikleri ülkelerinin hal-i durumu per-ü perişan!.. Eee, liyakat, ehliyet ve liderlik, üstün vasıf; böylesi kritik dönemlerde belli olur..?..

***

İşte Avrupa!.. konuşulan ne; "Avrupa çöküyor, virüse karşı teslimiyet bayrağı çekti?".. Bir maskeye, bir tuluma, bir kolonyaya, sabuna "ihtiyaç" duyar hale geldi?..

***

Bir dönem bize ne derlerdi.. Hasta adam.. Bir toplu iğne dair, üretemiyor diye!.. Peki bugün; "Milli Savunmanın" yüzde 60-70'ini kendimiz üretiyoruz.. Tankı da, uçağı da, tüfeği de, silahı da, ihası da, jeti de?..

***

Demem o ki!… Liderlik, ülke yönetimindeki marifet ve üstün liyakat, "sıkıntılı, riskli, sorunlu" dönemlerde, "gemisini kurtaran kaptan" misali, belli olur, rol alır, görev üstlenir…

***

Yoksa, herşey süt liman iken.. Yolda gidişatta, sıkıntı yokken.. Ki bu evrede, halk deyimiyle 90'lık ninem de; "gemiye kaptanlık" eden?.. Neyse, çapsız liderlerin nelere kadir "oldukları" geçmişte yazılı?…

***

GÜNÜN SÖZÜ…

Değişimleri fikirler dillendirir, zihinler ise somuta erdirir?