SİYASET Mİ, POLİTİKA MI "BÖLÜCÜ..!?"

Siyasetin "kendisinden mi?.." Yoksa, "siyaseti" icra ettiğini ifade eden; politikacıdan mı?.. Hal-i hazırda özellikle muhalefette; "yaşanan ve yaşatılan" sıkıntıların, partiler içerisindeki "krizlerin?" müsebbiplerinden hangisi daha suçlu!?.. Bence ikisi de; aynı ölçüde!.. Yani; tencere kapak misali.. 

***

Ne diyor, CHP'nin başındaki zat-ı muhterem!.. Seçim yenilgilerine doymayan pehlivan.. İktidara alternatif olmadan imtina eden, lider olarak.. Doğu Akdeniz.. Karadeniz.. Karada ve denizde yürütülen; "doğalgaz" arama faaliyetlerine; "hayaller doğalgaz..!"  Peki, "dinleyen var mı?"… Ya da, dediğine mevzu diye, aldıran var mı?.. Yok!..

***

Zaten olsa idi; şaşılırdı.."Parti içi sürekli" kriz üretiyor.. Yoksa; Muharrem İnce "yollara" düşer miydi?.. Ya da, Mustafa Sarıgül… Ebeleme oyunuyla; "ebeyi" gözüne kestirir miydi?.. Kaftancıoğlu üzerinden; Kemalizm diye, bir laf makinası üretilir miydi?. Değil…

***

Ya önceki gün afişe edilen İnce'nin "Partide bölücü kimmiş, herkes görmüş oldu" paylaşımı.. Bekir Coşkun'un cenazesinde, Kılıçdaroğlu ile aynı safta olan İnce de bulunuyor… Ancak Partinin resmi internet sitesinde, İnce'nin fotoğrafı kesilerek, paylaşılıyor.. 

***

"Demek ki; sıkıntı "siyasetini icrada", kendini dinletemeyen politikacıda!?. Yani, CHP'de bir "siyasi" atmosfer var, ama somut bir politika üreten yok!… Olmayınca; "marş marş" ileri yok.. Var olan; yerinde say komutu!..

***

İşte, Akşener!… Partideki "siyasette" liderin ortaya koyduğu politikayı "dinletiyor?"… Ama nasıl!… Tıpkı; ""baltaya bakıp sapı bizdendir diyen ağaç gibi…?" Konuşuyor, tartışıyor.. Lafını söylüyor.. Ama, yıkarak, dağıtarak, hakaret ederek değil; "politikasını" rencide etmiyor.. Eğer ki, koz yakalamışsa fena vuruyor…

***

Lakin, "milliyetçi ve muhafazakar" bir rotada gittiğinden; verimsiz politikacının "siyasi" kulvarına, kendini "zorunlu mu, istekli mi, başka aklın fikriyatı mı" her ne ise, monte etmeye kalkışında, Ümit Özdağ ve Koray Aydın eksenli; "iç karışıklık" vücut buluyor.. Şimdi; FETÖ endeksli tartışma, başladı?..

***

Yani, Kavuncu "FETÖ'cü mü" yoksa Kavuncu bizatihi kendisi mi?. Burda da, Akşener'in ustalık mahirliğiyle politika manevrası, dikkat çekici.. Özdağ'a, FETÖ odaklı pek laf etmiyor, ama "HDP ile trafik içerisinde olduğuna" ilişkin milliyetçi ve muhafazakar kesimi inciten iddiaya; "yalancı ve müfteri" diyebilecek kadar sertleşiyor..

***

İşte, muhalafetin iç kısır çekişmesindeki "sıkıntı nedir" sorusunun yanıtı, CHP'de "siyaset var" ama ortaya sonuç verici politika yok.. İyi Parti'de tam tersi bir durum var.. "Siyaset yok" lakin, Politika üreticilik yüksek!… Akşener ve Kılıçdaroğlu arasındaki; nüans da budur.. Sizce!…

***

POLİTİKACI KİRLİ OLURSA?..

Ne yazık ki, "muhalafetin" en büyük yarası.. Ki öyle böyle değil; "kangrenleşen bir yara" bu?.. Kısır, üretimsiz bir o kadar da; "Kirli" bir fikriyatı empoze eden, politikacı ve politika icra ediliyor..

***

CHP'li Mücahit Avcı'nın sosyal medyadaki yukarıda yer alan paylaşımını, bir okurum mesaj atmış.. Nerden öğrenmişse; whatsaptan atmış.. "Bir bak, CHP'deki genç İslam'a ve İslam'ın kutlu rehberlerine, nasıl da şuursuzca ve fütursuzca" laf edebilecek kadar, küçülüyor..?!"

***

Maalesef!.. CHP "kuruluş" itibariyle, salt bugün değil… Doğum yeri olan İttihat ve Terakki'nin kuruluşuyla; İslam'a, dini inançlara, Müslüman kesime karşı "vahşi bir politika" ortaya koymuştur.. İnkarı ve asimilasyonu; benimsemiştir.. Devleti kutsayan ama milleti "hasım gören" olmuştur..

***

Yoksa!.. CHP'nin yetmesi olan Mücahit Avcı gibi; "ağzı kokan, salya akıtan" bir ucube olarak… İslam'ın "yol gösterici" ümmetin rehber diye kabul ettiği, kutlu isimlerden olan Musab Bin Umeyr'i, AK Parti Gençlik Kolları'nın, "Gençlere siz birer Mus'ab Bin Umeyrsiniz" dediği için, laf ediyor..

***

Sadece iktidarı eleştirmek.. Siyaset ve politika icra ediyoruz deyip ana muhalafet adına; gündelik siyasetine, politikasına İslam'ın kutlu isimlerinden "birini diline dolandırmak" kendince buradan birşeyler devşirme gibi hal ve hareket içerisinde olmak; en basit ifadeyle "çirkefçe politikacılıktır!!!"

***

 

ÖZDAĞ GİTSİN Mİ KALSIN MI?

Anketler yapılıyor.. Ümit Özdağ'ın Kavuncu'ya "FETÖ'cüsün" diye yaptığı çıkışa; Parti "ihraç etsin mi, etmesin mi" diye soruluyor?… Parti içinde, konuşan çok.. Gitsin diyen de, haklısınız diyen de?..

***

Lakin, şunu iyi okumak lazım!.. Özdağ.. Siyasi seyrinde, hatırı sayılır bir "milliyetçi, ülkücü" kesim tarafından, dinlenen, benimsenen ve birlikteyiz diyen vardır… Özellikle de, Ankara'da..

***

Kaldı ki, Özdağ.? Bu Partinin kurucu isimlerinden biri.. Parti kurulurken, koordinatördü… Ki, Akşener'e "Başkan yardımcılığı" görevinde bulundu.. Beri yanda, hala Milletvekili.. Yani şıp diye; bir iki delege, yönetici "istiyor" diye, "ihraç edilemez?"..

***

Mevzuat var.. Bir Milletvekili'nin "partiden" ihracının ilk adımı, Genel Başkanın "oluru ve imzasıyla" başlar… Yoksa; ne mümkün?. Nitekim Akşener "bu kozu" elinde tuttu, "ihracı, partiden atılmayı" pek dillendirmiyor.. Yani Özdağ'ın partiden ihracı kolay değil..

***

ASKIDA EKMEK?…

Eleştirmiyorum!… Ekmek, nimettir, berekettir.. Hayır ve sevap odaklı; "askıda ekmek" kültürüne ve medeniyetine; karşı değilim… Olmaz da… Ayıp ve günah sayarım!.. Ama velakin; itirazım ve tepkim "nimet olan ekmeği", siyasi malzeme yapmaya dairdir.. Fırın önündeki askıdaki ekmeğin önünde poz verip, "politika üretme" hallerinedir; itirazım!..

***

Askıda ekmek!!!.. Ne bir partinin, ne bir siyasi fikriyatın, ne de "potika" malzemesi olarak, kullanılması.. Ülkemize, dinimize, inancımıza, kültürümüze ve medeniyetimize; yakışmaz!… Olmamalı.. Kalbinde, ruhunda, vicdanında bir rahmet varsa, hayır ve sevap işleme düşüncesi hasıl ise; gider sessiz sedasız "fırıncıya dersin ki, kardeşim her gün 100-200 ekmek bizim hesabımızdan, askıya koy.. İhtiyacı olan gelip alsın.."

***

İnancımız ne diyor?.. Yapılacak en küçük bir hayır ve sevap için.. Bir elin verdiğini, diğer elin bilmemesi gerekir.. Ama; hal-i hazırda yapılan "askıda ekmek" hayırdan öte, "siyasi ve politiktir.."  Velhasıl.. Bu mevzuya, "nokta" koyuyor.. Bir daha tartışmamak üzere; defteri kapatıyorum.. Çünkü; hala da anlamayanlar var; "sapla samanı" karıştıranlar var.. Nokta!….

 

***

ASENA ATANDI…

Günlerdir, haftalardır, beklenip duruluyordu?.. Enva-i olumsuzluğun membası diye anılır hale gelen; Diyarbakır Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne "kim başhekim olacak, kimi başhekim atayacaklar" diye?…

***

Nihayet, karar kılındı!..  Diyarbakır Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi ek binasında Koordinatör Başhekim Yardımcısı olarak görev yapan Dr. Muhammed Asena, atandı?.. hayırlısı diyelim?..

***

Ama, Asena'nın işi hayli zor!… Hele ki pandemi dönemi.. Hele ki, "olumsuzluklar zincirini" içeren, enkaz mavzuların varlığı, denir ya "üstesinden gelmek" her babayiğidin harcı değil.. Özellikle, politize olmuş kurum kimliğini almışsa!.. Bekleyip görelim..

***

Bu arada, Asena'ya iki mesajım var… Birincisi; "altı ay" bir toleransım olacak.. Hastanenin, "dirilmesi" açısından; izleyeceğim, bekle gör modunda olacağım!.. Sonrası; pozitif mi, negatif mi onu göreceğiz..? Gelelim ikincisine, bunu ivedilikle yapman lazım.. Ki "kurumu siyasilerin ihale takip merkezi" olmaktan çıkarman lazım.. Ataman sonrasındaki "sosyal medya paylaşımları" şimdiden, gölge inşa ederek, "gelen de aynı" dedirtir gibi!?.

GÜNÜN SÖZÜ..

Her şeyi ben bilirim, ben yaparım diyene "laf" işlemez!..