SİYASETTE, DELİ-KAN-LILIK!…

Mevzu derin, ama gündem yoğun!..

Yine, "Delikanlılık", çok konuşulmaya başlandı!…

Ama "Deli-Kan-lılık" noktasında!…

Kim kime ne dediğine bakmayın!?..

Ortam "psikiyatrik" vakıalardan geçmiyor!..

Çünkü, "alayı" aynı membaının ürünü!…

Kaç gündür Baykal yine dillerde!..

Ki, ekseriyetiyle "sol mahallesinden yükselen sesler!?.."

Bilindiği gibi, 2002'de Erdoğan "siyasi yasaklıydı…"

Malum, Baykal "yasa değişikliğine" onay verince, "siyasi yasak" kalktı..

Bugünlerde deniliyor ki!…

20 yıldır başımıza gelenler hep Baykal'ın o günkü siyasi tavizliği yüzündendi!..

Eğer siyasi yasaklı hali devam etseydi, Erdoğan başımıza bela olmazdı?…"

 

***

Bakar mısınız, sosyal demokratlığa, demokrasi anlayışına, eşitlik, özgür ve hür siyasi fikriyattan "dem vuranların" anlayış ve felsefesine!…

Erdoğan boşuna söylemiyor; "bunlar siyasetin değil, tıp ilminin ve psikiyatrinin konusudur.."

Ne yazık ki öyle!…

Düşünebiliyor musunuz!…

Parti kurulmuş.. Ve ilk seçime girecek..

Ama "siyasi yasaktan" dolayı, Milletvekilliğine aday olamıyor!…

Milletvekili olamadığı için de, "Başbakan" olamıyor..

İşte böylesi bir noktada, Ak Parti seçime girdi!..

Ve seçimi kazandı!..

Tüm partilerin oylarından en fazlasını aldı!..

Tek başına hükümet kuracak çoğunluğa sahipti!…

Ki, Abdullah Gül o gün "işin" idaresindeydi..

Ama Erdoğan'a "her şey, ülkeyi yönetmek yasaktı?"..

***

Yaşamı, siyasi düşünceleri, fikri, geçmişi ve bugüne dahil, hiç de göz önüne almadan!..

O günkü, Baykal'ın ortaya koyduğu "siyasi dürüstlük, şeffaflık, ilkeli, delikanlı liderlik" ilkeleriyle, "rakibine" kaçak ve kumpaslı politikayla değil!…

Sahada birebir "siyaset" yapalım!!..

Göğüs göğüse, mücadele edelim!..

Siyasetimizi de, politikamızı da arenada, halkın huzurunda "er meydanında" çarpışarak, icra edelim ilkesini tercih etti!..

Yani "siyasi yasak kalksın, mertçe siyasi rekabetimizi" yapalım dedi!..

Ve yasal düzenlemeyle, Baykal'ın da "desteğiyle", "O yasak" kalktı!..

Erdoğan Siirt'ten Milletvekili seçildi, Meclis'e gitti..

Partisinin başına geçip, Başbakan oldu!…

Şimdi, Baykal'ın "bu siyasi delikanlılığına" laf etmek!?..

Mertliğine, yiğitliğine, şeref ve izanına, vicdani "duruşuna" laf edilmesi amiyane tabirle; "rezillikten" ötedir…

Ki "baş belası" gibi, kelimelerin "arasına" sıkıştırılması, "siyasi ve sosyal, medeni" bir vicdansızlıktır!…

Kısacası, "Deli-Kan-lılık" bu mu sizinkisi!

 

 

***

 

Biliyorum!..

Diyeceksiniz ki, Bay Kemal olsa idi!..

Bunu yapar mıydı?…

Erdoğan'ın "siyasi yasağını" kaldırır mıydı?…

Demokrasinin "delikanlılık" bayrağını, yükseltir miydi…?

Sanmıyorum ki, zerre-i miskal bir "duruşu" olaydı?..

Çünkü, Baykal'ın gidiş biçimi ile Kılıçdaroğlu'nun geliş şeklini; "hatırladığımızda?"..

Ve, CHP'nin başına geçtiği gün itibariyle, "siyasete, ülkeye demokrasiye" kesildiği baş belası haline, baktığımızda!…

***

Vesayetçilerle "kol kola" yürümesi!..

Darbecileri "sahiplenmesi?"…

Tankların "arasından" sıvışma hali!…

Türkiye'ye "diş bileyen" küresel güçlere, ülkeyi ve milleti "gammazlama" hali!…

Suç örgütlerine "göz kırpması.."

Bernard Shaw'ın dediği gibi!..

"Yalancının cezası kendisine inanılmaması değil, onun kimseye inanmamasıdır" ruh haline sahip iken!…

"Yalan terörü" odaklı siyaseti ortada hakimiyet almışken!!!…

***

Öyle ya!…

"Bu ülkede yaşayan herkes, Cumhurbaşkanından başlamak üzere, bakanlar, milletvekilleri, bürokratlar, iş adamları, esnaf, işçi, çalışan, öğrenci, çiftçi, yani herkes "tahammüden vatanına ihanet etmektedir?"

Diyecek kadar, "zihni" dağınıksa..

Aklında;

"Herkes yolsuzluk yapmaktadır, herkes hırsızdır, herkes uyuşturucu kaçakçısıdır, herkes banka soyguncusudur, herkes satılmıştır, herkes yanlıştır, herkes kötüdür."

Algısı ve düşüncesi, "hükümran" olmuşsa!…

***

Hele ki!.. Girdiği her seçimi "fersah fersah" yenilgilerle kapatmışsa!..

Ve oturduğu "koltuktan" kalkma gibi, "düşünce" sahibi değilse..

Bilakis, "göz dikenleri" aforoz etme adına enva-i plan ve kurguya meyil veriyorsa!…

En vahimi de..

Kin, nefret ve haset duygusunun "aklı devre dışı" bırakmış!…

Bu adam gitsin de, ülkeye ne oluyorsa olsun diyecek kadar "ama bir siyasetin" peşinde gidiyorsa!…

***

O gün için, Erdoğan'ın siyasi yasağı noktasında "vereceği hükmü" düşünmek bile istemiyorum!…

Baykal'ın "gidişindeki" aktifliğini hatırladığımda!…

Vay ki vay!…

 

***

Neyse!..

Mevcut "yalan terörü" odaklı oluşan siyaset, "şahsiyet" bozukluğuna döndü!…

"Semptomlardaki" artış, siyasi acziyetin de ötesinde!!..

İş ciddi bir "klinik vakasına" doğru yol aldığını görmek lazım!..

Acil ve ivedilikle "psikiyatrik" bir tedaviye ihtiyaç var..

Artık, özrün, mözrün kıymeti harbiyesi kalmış değil!..

Ki kimse de, "yadırgamıyor?"..

Bilakis, gülüp geçiyor..

Siyasetin "delikanlılığına" karşı "deli-kan-lılık" yaptığının herkes farkında!

Ahalinin endişesi "sağlık" durumunun hızla kötüleşmesidir..

Beklenti "tedavi altına" alınmasıdır..

Yoksa, "yakalandığı hastalıktan katiyen iflah olmaz!…"

***

BAZ İSTASYONU VE KİME İNANALIM!?..

Uzun süre kentin gündemini meşgul etti "baz istasyonlarının" gelişi-güzel kurulması.

Her kavşağa "dikilmesi?"..

Ve tabi ki, karpuz ve surların maketiyle buraların da, "kamufle" edilmesi olayı!!?..

Üzerinde çok konuşup, tartıştık yazdık!…

Gerek sosyal yönünü, gerekse sağlık yönünü.? Beri yanda, "yaratılan siyasi polemikleri de", ekleyerek, yazıp-çizdik!!…

Mevzunun yeniden tazelenmesine gelirsek!…

Önceki gün, AK Parti İl Başkanı Şerif Aydın'ın gelen bir soruya verdiği yanıtla; gündemleşti!…

***

Şöyle ki!..

Başkan Aydın'a göre…

"İnsan sağlığı açısından, baz istasyonlarının herhangi bir zararının olmadığı bilimsel raporlarla kanıtlanmış!…

Bize güvenin…

Aydın basına da seslenerek!… 

"Siz de bize güvenin" deyip;

"Sizler de vatandaşlara rahat olun derseniz, insanlarımızın baz istasyonuna karşı fikirleri değişir.."

***

Evet, Aydın bunları söylüyor…

Peki, işin uzmanları ne diyor…

İşte Çevre Mühendisleri Odası Bölge Başkanı ve Çevre Mühendisi Canfidal Boldaş ne diyor?..

Diyor ki…

"Maruziyet sınırına dikkat edilmemesi durumunda yaymış olduğu elektromanyetik dalgalar; genel olarak stres, yorgunluk hissi, baş ağrısı, uyku bozukluğuna sebep olabileceği gibi kanser, kısırlık, genetik bozukluklar gibi ciddi sağlık sorunlarına da sebebiyet verebileceği bilimsel makalelerde belirtilmektedir.

Baz istasyonlarının yaymış olduğu elektromanyetik dalgalardan öncelikle çocukların korunması gerekir.

Sebebiyet vereceği olumsuz etkiler bazen 10-15 yıl sonra bile ortaya çıkabilmektedir.?"

***

 

Beri yandan Diyarbakır Tabip Odası Başkanı Elif Turan…

O da diyor ki;

“Baz istasyonları ile ilgili yapılan bazı araştırmalarda sağlık riski taşıyabileceğine dair işaretler var.

Uyku bozukluğu, depresif semptomlar, baş ağrısı, baş dönmesi, konsantrasyon güçlüğü tespit edilen semptomlardır..”

***

Hal bu iken!..

Siyasetçimiz "sağlığa zararlı değil" diyor..

Çevreci mühendisimiz "sağlığa ve çevreye zararı yüksek" diyor…

Doktorumuz da "tespit edilen güçlü semptomlar vardır" diyor…

Sahi ya; kime inanalım, kime güvenelim!..

Sizce!…

***

GÜNÜN SÖZÜ

-Hatırlama, Gönül Dağı’ndaki “Gül” kadar güzel ise “Unutulmak” Hüzün Dağı’ndaki diken kadar acıdır.

***

Hayırlı cumalar…