Görüş Bildir

KALEMİN DİLİ

SİYASETTEKİ SEVİYESİZLİK!

Muhalefeti anlayamıyorum!.. İcra ettikleri "siyasetin" seyri de, söylemleri de, ilişkileri de, "akla ziyan!.." Farkındalar mı, değiller mi bilmiyorum.. Ama sanıyorlar ki; icra ettikleri siyasette "nabza göre şerbet vermek" bir tutarlılıktır.. Siyasetini icrada, ortaya koyacağı politikanın ruhu, bu minvalde olursa; "kazancı" yüksek olacakmış?.. Ve, herkesten "çuval çuval oylar alacağını" sanıyormuş!?… "Tilki" siyaseti..

***

Ama unutuyor; "çağ o çağ değil!.." Geçmişte, bundan bir çeyrek asır öncesine kadar da; "nabza göre şerbet siyaseti" prim alıyordu.. Albenisi yüksekti.. Diyarbakır'daki "mesajı" Diyarbakır ölçeğinde, Yozgat'taki beyanlar, Yozgat'ın sınırları dahilinde görülür, destek sağlanırdı?…

***

Ahali, pek vakıf olmazdı "siyasetin iki yüzlü, çelişkiler yumağı içerisinde" aldatan olduğunu!… Çünkü, teknoloji bu kadar ilerlemiş değildi.. Sosyal medya denilen, hızlı iletişim yoktu!.. Olmadığı için de; "siyasetçinin söyledikleri, yalan ya da doğru, veya samimi, yahut samimiyetsiz" o anda, bulundukları yerle münhasır kalınıp, irdelenip, sorgulanırdı.. Kulis faaliyetindeki "çerçeve" dar alanda olurdu!!!.

***

Ancak, bugün öyle değil!.. İster, Diyarbakır olsun, ister Hakkari, ister Edirne, ister Yozgat.. Ki Sivas, Kars, İzmir.. Yani, gerek ülke içerisindeki tüm coğrafik alan, gerekse de yurtdışında herhangi bir ülkenin coğrafyası olsun!.. Siyasetçinin ağzından çıkan her sözcük daha "söyleyenin kulağı duymadan" ahali duymuş oluyor? … Nimet büyük..

***

Yoksa, Bay Kemal'in icra ettiği "siyasi söylem ve eylemlerin" nasıl da "yaman çelişkiler" içerdiğine vakıf olabilir miydik?.. Darbeyi "kahve içerek" izlediğini.. 15 Temmuz'a "güdümlü darbe" diyerek, "masum" göstermeye çalışabileceğini çay içerken söyleyebileceğini!… ABD ile iş tutmasını?.. HDP'nin hatırına "Kandil'e ve YPG'ye" selam çakıp, "Tezkereye" hayır diyeceğini, "evet diyenlerin de, cumhuriyet haini" olarak, lanse edebileceğini…? Örgüt üyelerine "arkadaş" dediğini, öğrenebilir miydik?..

***

Dün de ifade ettim!.. Bunları açıkça icra ederken, Yozgat'ta, "Ulusalcı, milliyetçi, laikçi. Kemalist" kimliğini öne çıkararak, ""Kandil'i yerle yeksan etmezsem bana da Kılıçdaroğlu demesinler" beyanına vakıf olup, "bu ne yaman çelişki" siyasetine şahit olabilir miydik?.. Ne mümkün?..

 

***

Siyasetin dilinin dehşetli bir "tehdit" aracı olarak kullanılıp, devletin işleyişini duraksatmak adına "mekanizmanın" dişlilerine çomak sokabileceğine kanaat getirebilir miydik; bu söylediklerine karşı?… "Vesayet rejimlerinin" bu yolda seyrettiğini deşifre edebilir miydik?.. Askere, polise, öğretmene, çiftçiye, çalışana "parmak" sallayıp, iktidar adamıysanız, "size ab-ı hayat tanımayız" tehditlerinin nasıl savrulduğunu, bilebilir miydik?..

***

Ya da, en taze mevzu olan, "milliyetçiliği" kimseye bırakmayan İyi Partinin küfürbaz adamının, "Şehit yakınına sinkaflı sözlerle hakaret edebilecek" kadar, çirkinleştiğini görebilir miydik?.. "Çocuğunun çakar araçla baba parasıyla caka" atabileceğini.. Çiftliğini resmeden gazeteciye "saldırıp, darp" edebileceğini, öğrenebilir miydik…

***

Tüm bu çirkinliklere eklenen halkalar silsilesine liderinin ne olmuş ki manasını üreten "suspus kesilip, ketumlaştığını' bilebilir miydik?… Sadece tenzil-i rütbe ile mevzunun geçiştirilebileceğini.. Ve tüm bunları, ekran ekran görebilir miydik?... Sinkaflı hakaretleri sıralayan Türkkan'ın ortaya koyduğu "edepsizliği" masumiyetleştirme adına, kırk dereden su taşımasını.. Atatürk'ü bile kendisine "kamuflaj" malzemesi olarak kullanıp, Şehit yakınını "provokatör" olarak lanse edebilecek kadar, "siyasi yoksulluk" yaşayabileceğini öğrenebilir miydik..?

***

Ve biz o ana dair kayıtları görmemiş olsaydık!.. Türkkan'ın "rahatlıkla" attığı yalana kanar, hatta Şehit yakını "bana ağır küfretti" söylemine inanacaktık.. Bize de istediği şekilde "siyasi samimiyetsizliğini" samimiyet kimliğiyle yutturmaya çalışacaktı?.. Nasıl bir siyasi, "aklı, tavrı" ve kurgusu!.. Güç ve nüfuzun ortaya çıkardığı "siyasi rezalete", 81 milyon halk, vaki olabilir miydi?

***

Hele ki, "Öcalan'a sayın dedikleri" için defe tutup enva-i söz söyleyen Akşener'in de bir gün Öcalan'a "Sayın Öcalan" diyerek hitap diyebileceğini, ekranlarda görebilir miydik?.. Her ne kadar "özür dilediyse de" ağzımdan sözü kaçırdım diye beyanda bulunduysa da; "sayın" kelimesinin mütevazilikten geldiği gerçeğine günün birinde kendisine de rücu edebileceğini şahit olabilir miydik?..

***

Dahası, Meral Akşener'in, "HDP eşittir PKK" dediği sözleri hatırlayıp, yahu "Demirtaş'la kahvaltı yapalım" çağrısını söyleyen de kendisi olduğunu ifade edip, hatırlatma imkanını biz bulabilir  miydik.. Millet İttifakı'nın temelinde, ülke ve millet meselesi değil, Erdoğan düşmanlığı ve hasımlığının yattığı gerçeğinin deşifresine muttali olabilir miydik?

***

CHP'li Gürsel Tekin'in, "Hayatının her alanında haram para kazandım" dediği itirafnamesine, vakıf olabilir miydik?…. İktidara gelirsek, "muhaliflerin canlarını sıkıp, boğazlarına çökeceğiz" tehditlerini, öğrenebilir miydik?...

 ***

ALIN SİZE BASKET!…

Basket oynayan, basketi atan kim?.. Resimde görüldüğü gibi.. Cumhurbaşkanı Erdoğan… Gençlerle birlikte "basket" oynuyor.. Kimi yerde, "basket atıyor.."

***

Tabi bu görüntü, muhalefete bir kapak.. Hele ki, Erdoğan'ın "sağlığıyla" ilgili enva-i "tevatürler" çıkaranlar.. Ve buna "çanak" tutan muhalif siyasilerin, "laf üretme" hallerine; "basketle kapak" mahiyetli!…

***

Bu kapağa, bir de İstanbul'daki "dört etkinliğe" katılım göstermesi de; ayrı katmerli kapak!… Yerinde oturan, poposunu yerden kesmeyen, yatağından kalkmayanlar "cuk" diye oturuyor..

***

Şimdi ne diyorlar!.. "Kendini sağlıklı göstermek için, basket oynar gibi" görüntü veriyor.. Bakalım, hafta sonu Mardin'e çıkarma yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Ilısu Barajı'nın" çalış törenindeki performansına!..

***

Yine gün içerisindeki, diğer etkinliklerde boy göstermesine!.. Vatandaşlarla birlikteliğine.? Mardin'in Dargeçit ilçesinden, Batman'a geçip, miting yapmasına.. Açılışlarda bulunması.. Hasılı Mardin ve Batman ziyaretine, nasıl bir "tevatür" ürettiler bekleyip göreceğiz.. Neyse, onlar ne üretirlerse üretsinler; "çakılacak basketleri" vardır Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın!..

***

HADDİNİZİ BİLİN!…

Evet, tam da böylesi bir anlam içeren "siyasi çıkış" yaptı, Kemal Bey, CHP'nin "popüler" belediye başkanlarına yönelik.. Özellikle, Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş'a dair.. Öyle ya ikisinin adları "Cumhurbaşkanlığı adaylığında" sıkça, zikrediliyor ya!.. Her ankette, her kuliste "Yavaş ve İmamoğlu" yarıştırması var?…

***

Kılıçdaroğlu işte bu noktada, görünen o ki noktayı koydu.. Katıldığı bir tv programında, şöyle seslenmiş!… "Başkanlarımızın göreve devam etmelerini istiyorum. Belediye meclislerinde çoğunluğumuz yok. Diğer türlü biz belediye başkanlıklarını başka partiye teslim etmiş olacağız!…"

***

Özetle, "adaylığınızı" onaylamıyorum!.. Bulunduğunuz makam bizler için, önemli.. Onun için de, haddinizi bilin!…" mesajını veriyor Bay Kemal.. Haklı mı kendilerinin ağzından çıkan cümleyle yanıt verirsek.. İşte bu noktada; "Bu anlamda kafamda soru işaretleri var?"…

***

GÜNÜN SÖZÜ

Dürüstlüğü hayatınızdan çıkarırsanız, çuval dolusu yalanınız olur!…

 


Bu Makale 2737 kere okunmuştur.