TABAN TAVANDAN RAHATSIZ!….

Koyu bir CHP'li okurumla, hasbi hal ediyoruz..

Tabi ki telefonda..

Parti tabanı ile, tavanını irdelerken..

Dediği şu oldu…

 "Taban, tavandan rahatsız.. Öyle böyle değil…"

Anlattı, etkenleri..

Öyle ki, "parti teşkilatlarına kadar" indirdi…

CHP'li "seçmenlerin", siyasi süreçte yaşadıkları travmatik hal, eksen değiştirir gibi!!…

***

Eeee!.. Olmaz mı?..

CHP'nin tepesi de, Ortası da, "sokaktan, seçmenden, partiliden" be haberdarsa!..

Liderin siyaseti "dalgalı kura dönmüşse!.."

Dünü, bugününe "uymuyorsa..!"

Sürekli ikilem içeren, siyasi ifadelerle kendini "tekzip" ediyorsa…

Orta kulvardaki CHP'nin siyasi abileri de; "ecnebi" misali, tabana ilişkin "vahim bir görmezlik" içerisinde, bulunuyorsa!..

Hele ki, Polisini..

Askerini..

Hakimini..

Savcısını..

Doktorunu..

Hemşiresini..

İşçisini..

Memurunu..

Öğretmenini..

Öğrencisini..

Esnafını..

Taksicisini..

Hatta, muhtarını bile...

"Sınıfsal ve siyasi, ideolojik" kamplaşmaya, sürüklüyorsa..

"Bendensen şu, değilsen bu" diyecek kadar, körleşen fikrin savunucusuysan…

***

Üstadın ifadesiyle; "hal-i durumun nice olmaz ki?"..

Aynen öyle!..

Şu son günlerdeki, CHP'nin "orta kulvarındaki" bazı abilerin kerameti kendilerinden menkuller olarak, ortaya koydukları "milli kıpırdama" söylemi, eğri…

Çünkü, "milli kıpırdama" ya da uyanma yok..

Bilakis, tabandan tavana karşı "tepki yükselişi" söz konusu..

Nitekim, CHP'li okurumun da, odaklandığı nokta bu!…

Nefret ve hakaret söylemi yüksek!…

Ki bu üslup ve tavır, ne hazin ki sokaktaki seçmene de yansımaktadır..

Kafede, işyerinde, orda burda insanlar "liderlerin kötü üslupları ve ağızlarından çıkan hakaret sözcüklerini tartıştıklarında", büyük bir hizipleşme, girdabına giriyorlar.. Kutuplaşılıyor…

***

Velhasılı kelam…

CHP'de, taban ayrı bir söylemde, tavan ayrı bir söylemde; sokak geriliyor!..

Doğrusu, ana muhalefet partisinin "oy kaybı" yaşamasındaki "nedenleri" başka bir şekilde izah etmek mümkün değil..

Eğriye eğri, doğruya doğru…

Siz hele bi deyin; "muhalefet neden, muhalefetteyken oy kaybı yaşasın?"…

***

SUİKAST MEVZUSU!..

İhbar mı?..

Bir girişim var mı?..

Doğruluk derecesi nedir?..

Her şey; "muamma" ve kurgulu, bir hal aldı..

Yani; iş sulandı..

Ciddiyetten çıktı..

Bol limonlu "salataya" döndü…

Bir davul-zurna çalınmadığı kaldı; mevzu edilmesine!…

Yahu, "suikast" kelime itibariyle "gizlice cana kıymaya, kötülük etmeye kalkışmadır?..

Devlet büyüğünü, önemli kişileri tasarlayarak, plan kurarak öldürme girişimi olarak değerlendirildi..
Ciddi bir mevzuu!…

Hele ki, yaşanılan evrede, "pusuya" yatmış nice çakalların, sırtlanların, katillerin var olduğunu düşünsek!…

Şizofrenleri..

Sokak magandalarını, sayarsak..

Aman ha aman, çok konuşmakta "eşeğin aklına karpuz kabuğu getirilmiş" olunur?

***

Hasılı!… İmamoğlu'nun "polemik" konusu ettirdiği "suikast" mevzusu..

Her ne kadar devlet "söz konusu" değil diyorsa da!…

İşte siyasi bir rant devşirme, "kokusu" geliyorsa da, aman ha "tedbiri" elden bırakmayalım…

Karpuz kabuğunun peşinde koşan, çok eşek var?..

***

PARTİLİN DE İSYAN EDİYORSA!…

"Çifte standart" davranış ve tutum, CHP'nin "siyasi" geninde vardır..

"Ayrıştırıcı" olmanın özelliği de bu olsa gerek!..

Şu son "taciz, tecavüz ve şiddet" vakasına bi bakar mısınız?..

İstanbul İl Teşkilatında, "patlak" verdi..

Ama "kep düştü kel göründü" misali, CHP'nin nasıl bir evrim geçirdiğini de ortaya koydu..

Çünkü ilk kez, bir CHP'li siyasetçi "ayrıştırıcı, çifte standart" anlayışa isyan etti!.. Eden ismi de pek haz etmiyorum..

Ama, demek ki yiğitliği varmış..

Ki o yiğitlikte, "koltuk kindarlığına" ilişkin diye düşünüyorum..

Ancak doğru söze, şapka çıkarılır..

Barış Yarkadaş..

***

Peş peşe "patlak" veren, CHP'deki "üç taciz ve tecavüz" olayına, tepki koydu.. Eeeyyy CHP..

Eeeyy CHP İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu..

Eeeyyy Teşkilat..

Ve eeeyyy, "sosyal demokratlar(!)" mahallesinin, medyası…

Ne bu; "kafalar kuma gömülmüş", deve kuşu misali, görmezden gelme haliniz!…

Herkes ketum!…

Denir ya; "iğrençlik" vakada her yönüyle akıyor..

Seller, sular gibi..

En iğrenç olanı, Kaftancıoğlu'nun, "üç vakayı" içine sindirmesi..

"Hiç yaşanmamış gibi" tavır takınması..

Dahası, üstünü kapatacak bir efor sarf etmesi!.. 

CHP'nin "ahlaksızlığı" görmezden gelip libasını üzerine giymesine isyan eden Yarkadaş'a tepki gösterip "şov yapıyorsun" demesi!…

***

Tabi, içine sindirmesi, sahiplenmesi, bel çıkıp, üstünü örtme gibi gayretkeşlik içerisine giren Kaftancıoğlu için!..

Der demez; "bu ne ilkesizlik?" insan demek zorunda kalıyor..

Öyle ya, kadın cinayetlerinde, tacizlerde, tecavüz vakalarında, hükümete, bakanlara "demediğin" kalmadı?..

Bir keresinde şunu bile demişti..

"İçki içiliyor diye meyhaneleri kapatmak aklına geliyor da tecavüz olunca vakıfları kapatmak neden aklına gelmiyor…"

İşte bu sözün sahibi, şimdi tacizci yardımcısına "kol kanat geriyor?" sahipleniyor..

Hatırlatmak lazım…

Demek ki; "insanlık dışı vahşi, ahlaksızca hareket ve eylemler kurumlarla ilişkilendirilemez…!"

***

Kimse, CHP'liler potansiyelce şudur budur demiyor, diyemez de!…

O hakka sahip de değil…

Kişi "suçu" kişiyi bağlar…

Ama diyebileceğim şu; siyasi hayatlarındaki ruh eğer ki "ilkesizlikle" donatılıysa, onlar için ahlaksızlıklar günlük yaşamdır?…

Vaziyeti yadırgamamak lazım!…

***

CUMHURBAŞKANI NE DİYOR…

Evet, tecavüzcülere, tacizcilere, ahlaksızlara, katillere dair dediği şu...

"Senin tecavüzcün kötü benimki iyi, senin tacizcin kötü benimki iyi, senin ahlâksızın kötü benimki iyi kadar iğrenç bir anlayış yoktur.

Zulüm kime yapılırsa, şiddet kime yönelirse yönelsin, cinayetin faili ve maktulü kim olursa olsun mücadele edilmesi gereken bir kötülüktür."

***

GÜNÜN SÖZÜ…

Yükün dürüstlükse gücün düşer belki ama başın düşmez.