YA-SAK-LAN-SIN..!

Bugün değil.. Günler, haftalar, aylar değil.. Yıllardır; buradan ifade ediyorum şu "lanetli" hava-i fişeklerle ilgili..

Üretimi de, satışı da, bir anlık "gösterileri de" ya-sak-lansın!…

Her yönüyle "can yakıcı, can alıcı" ölümcül bir terörü bünyesinde tutuyor..

Çünkü, "patlayıcı" içermektedir…

***

Söz Gazetesi olarak, Diyarbakır ahalisinin nabzını bu minvalde yokladık!..

"Hava-i fişekler" dahil..

Eğlence, oyun, gösteri mahiyetli her türlü patlayıcıya vatandaş olarak ne diyorsunuz?..

Gelen cevapların bilaistisna hepsi şu oldu?..

"Hava-i fişek bir işkencedir" deyip, "kullanımı da, satışı da" yasaklansın!…

***

Özellikle, Güneydoğu illerimiz için!..

Ki ülkenin diğer bölgelerinin de geri kalır yanı yok..

Ama, özelde bölgemiz, ilimiz!…

Dini bayramlarda, "benzer patlayıcı" maddeleri, oyuncak silahları "eğlence ve oyun" adına, küçük yaştaki çocuklar tarafından; "hayli" kullanılıp, meşgul edildiğini biliyoruz.. Çata-pat, kız kaçırma, dinamit gibi!..

***

Ve hep; bir çok acı hadiseyle yüz yüze geliniyor..

Ya ölüm, ya yaralama, ya da ömür boyu sakat kalma hali!..
Bu işin kontrolü olmadığı gibi denetimde de zafiyet yüksek...

***

İşte, Sakarya'daki hava-i fişek fabrikasındaki facia!..

 7 işçi hayatını kaybetti..

Yüzlerce işçi yaralandı..

Bir bölge; hasar gördü!..

Ve önceki gün, "Üç Asker" nasıl bir iş ise; "hava-i fişekleri" taşırken, meydana gelen patlamada şehit oldu..

Üç ana kuzusunu daha kaybettik…

***

Peş peşe yaşanan ve geliyorum diyen yürek ve can yakan 3'ü asker, 7'si işçi, toplam 10 insanımızı kaybettik..

Yaşamını yitirenlere, Allah'tan rahmet diliyorum…

Giden geri gelmez..
Ama velakin "bir daha böylesi" acılarla, facialarla yüz yüze gelmemek için; ders-i ibret alınmalıdır…

***

Özellikle; "lanetli" olarak artık andığım ve her seferinde ismi zikredildiğinde; 10 insanımızın kanını döken "terör" diye hatırlayacağım, Hava-i fişeklerin üretimi de, satışı da, kullanımı da "yasaklanmalıdır?"….

 Ve buna özellikle yaz mevsimiyle birlikte, "sosyal ve kültürel" etkinliklere ağırlık veren yerel yönetimlerin, "öncülük" etmesi gerekir...

***

Belediyeler; "hiç bir faaliyetinde" görsellik adına, "hava-i fişek" kullanmamalı, yasaklamalı!..

Nitekim, Edirne ve Bakırköy Belediyeler.

Ki yazıyı kaleme alırken, İstanbul Belediyesinden de; benzer açıklama geldi..!

"Kullanmıyoruz, yasaklıyoruz.."

Kampanya genişliyor…

***

Umarım, kadim kent Diyarbakır'daki Belediyelerimiz de!..

Özellikle kayyım atanan Belediyelerin yönetimleri; böylesi şatafatlı ama ölümcül lanetli "hava-i fişek" gösterilerine meyil vermez; "biz de yasaklıyoruz, kullanmıyoruz" derler!.. 

***

Doğrusu, bu hamlelerin bir kampanyaya, ardından "yasal bir mevzuata" dönüşmesi gerekir…

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da, müdahil olarak 81 İl'in Valisine, Emniyet Müdürüne ve Belediyelerine "hava-i fişekin" satışı, kullanımı ve üretimi "yasak" talimatını vermelidir...

***

Kısacası yerde insanların, havada kuşların "hayatını riske" eden hava-i fişeklerden, bir an evvel kurtulmamız gerekir.. ! Onun için; HAVA-İ FİŞEK YA-SAK-LAN-SIN!…

 

YOK DAHA NELER?..

Şu "Çoklu Baro" mevzusu üzerine birileri yine kerametini konuşturuyor..

Diyor ki, "Çoklu Baro" ülkeyi böler..

Türkiye'yi "bölük-pörçük" haline getirir..

Millette, devlette, yargıda "sınıfsal" oluşumlar ortaya çıkar..

***

Vaziyete der demez insan "yok daha neler?" dedirtmiyor değil..

Dedirtiyor..

Tabi sormak gerekiyor, bu kerametin sahiplerine!..

E be sefiller…

Türkiye'yi bölmek, milleti bölük-pörçük haline getirmek için; 100 yıldır çaba sarf edenler var?..

***

İşte, ABD, işte AB, işte derin devlet, işte darbeciler, işte cemaatçiler, laikçiler, 28 Şubatçılar, post modern fikrin sahipleri, e-muhtıralar, 27 Mayıs, 12 Eylül..

Yani sayfalar dolusu; "yıkıcı" unsurlar başlarını kaldırıp, "ülkeyi ve milleti" bölmeye kalktılar!..

Peki başardılar mı; hayır!…

***

Hasılı; "daha anlamadınız" kerametini üretenlerin bu ülkeyi, bu milleti, bu devleti "ne kadar sevdiklerini, titiz olduklarını, sahiplendiklerini" bir kez daha görmüş olduk!…

Ha gayret, "ülke yerine siz bölünmeyesiniz?"…

***

 

MASKE Mİ?..

Hala mı?. Ne yazık hala da; "maske ne işe yarar" diyenimiz, soranımız var..

E be el insaf yahu!..

Artık, beşikteki bebek bile "maskenin" filozofu kesildi..

Bir değil, binler değil, on binlerce "akademisyen" anlattı.?

Bakan koca her akşam anlatıyor..

Ama hala; birileri "maske ne işe yarar" aklının modunda..

 6 ayda hala "maske ne işe yararda isek" söylenecek sözümüz yok!?..

***

GÜNÜN SÖZÜ…

Yüreğinizde insan sevgisi yoksa, dost aramanıza gerek yok!…