YAŞLA, KURU BİRLİKTE YAKILMASIN!

Ne yazık ki, hukukumuz da vicdani karakterimiz de böylesi bir seyir içerisinde; "yaşla kuruyu birlikte yakıyor" Yargısız infaz misali…

***

İşte, "erken evlilik" mağdurlarının yaşadığı travmatik hal! Kırsalın realitesidir bu! Ki, bölgemizin de bir gerçeğidir; "erken yaşta evliliklerin" varlığı, tartışılmazdır!

Bu konuda çok yazılarım oldu! Ve hep birilerinden de tepki gördüm.. Sen de; "erken evliliği" benimseyenlerden misin diye! Hayır değilim.. Olmam da mümkün değil… Ama velakin orta yerde; bir realite ve gerçek vardır.. İnkâr edilemez!

***

İşte bu inkar edilemez gerçek ne hazindir ki, "don lastiğine" dönen yasada "cinsel istismar" kabul görülerek, ceza veriliyor.. Çiftler "suçlu" muamelesine tabi olunuyor…

***

Yani severek, isteyerek, ailelerin de rızasıyla, kimi de aile rızası ve yaş sorunu gerekçe gösterilerek, yapılan itiraza karşı çıkıp kendi istekleriyle birbirlerini "kaçırarak" evlenmiş… Bu evlilikten, çoluk çocuk sahibi olunmuş…

***

Ki bunların ekseriyeti de; "kızın hamile ve doğumuyla" devlet-in haberdar olmasıyla; "yasal" mevzuat işlem görmüş.. Yargı karşına yıllar sonra çıkmışlardır.. Doğum olmamış olunsaydı, ne suç, ne suçlu, ne de ceza olmazdı, devlette haberdar olmazdı!

***

Önceki aylarda, Büyüktimur'la Gündem programında mevzu etmiştik.. İnfaz yazasında, "mutlaka" yer almalı, mağduriyetler giderilmeli diye.. O günkü programa yüzlerce telefon geldi.. Çiftlerin mesajları, eşlerin ve çocukların attığı çığlık!

***

Çünkü baba cezaevinde! Anne, çocuklarıyla yalnız başında.. Hapishane kapısında; "mekik" dokuyor! Kadının beyanı esas, diyen bur mevzuat ne yazık ki, "rızayla" yapılan evliliklerde geçerli değil…

***

Kadın çığlık çığlığa, "bu benim kocam, eşim, ben rızamla, severek, isteyerek evlendim, annem de, babamda, onun annesi de, babası da" köyümüz, mahallemiz şahit!..

***

Bir hataydı, bir bilgisizlikti, oldu!.. Ama bunun cezası; "cinsel istismar" değil.. Severek kurulan yuvaları dağıtmak, kocayı cezaevine, kadını da "çocuklarıyla yalnız başına" sokağa terk etmek değil.. Garabet bir durum!

***

Biliyorum yine laf edecek olanlar olacak.. Olsun.. Ama biliyorum ki; ailelere kulak verilirse, çiftlerin yaşadığı drama kendileri şahit olursa, kocanın demir parmaklıklar arkasında, eşi ve çocuğu karşısında gördüklerinde; "bu nasıl bir vicdan" diyerek, sorgulama yapacaklar!

***

Yani diyorum ki, "yaşın yanında kuru artık yakılmasın! " Ve bu "mağduriyet" giderilsin.. Sonrası için mi, "evlilik müessesesi" ile "metres müessesi", "sevgili, kaçamak" kutuplarını derin bir şekilde; birbirinden ayırmak gerekir!

***

SAĞLIĞIN PSİKOLOJİSİ BOZUK!

İki gündür yazıyorum, Diyarbakır'ın İl Sağlık Müdürlüğü Dr. Cihan Tekin ve Pandemi Hastanelerindeki "virüsle" alakalı yürütülen mücadele, ekseninde oluşan "handikaplara" dair!

Dün İl Sağlık Müdürü Tekin'den gelen bazı "notları" aktarmıştım; bir önceki yazıma dair!

***

Vay ki vay; gelen tepkiler..

Görünen o ki vaziyet; ciddi manada "psikolojik" bir dengesizliğin sahada işlem gördüğü…

Neyse, işi ciddi bir takibat ve sorgulaması istiyor..

Biz de; irdeleme moduna girdik…

Bakalım, psikolojik yöndeki dağınıklıkta zaman "kimin müsebbip" kılacak..

 

***

MECLİS 100 YAŞINDA!

Maşallah… Bir asırlık ömür.. Neler sığdı, neler sığdırılamadı bu ömre! Peki; Meclis bu haliyle "yaşlandı mı?".. Öyle ya; "kurumsal" ölçekte bakılırsa, uzun bir zaman dilimi.. Ki yaşayan varlık, yani insan olsaydı babında; yine kamil bir ömür!?

***

Hâsılı, demokrasi, darbeler ve partiler, yönetimler, yönetim sisleri! Vaziyet, uzun bir hikâye!

TBMM'nin yeni yaşı; kutlu olsun!

***

İzlediniz mi bilmem.. Ben izledim; Milli Eğitim Bakanlığının yayınladığı; 23 Nisan 100. yıl Marşı" klibini…

Oldukça etkili.. Görsellik, ifadeler, fon müziği ve Haluk Bilginer'in sesinden, şiirin "inci tanesi" gibi sözlerin dizilişi.. Denir ya; on numara beş yıldız!..

***

Klibi çok sevdim… Bir daha izliyorum!

***

 

SİYAH MASKE, BEYAZ MASKE!

Hangisi; şık duruyor.. Vallahi ikisi de hiç güzel görünmüyor.. Siyah maske, "korsanları", Beyaz maske ise "karantinayı" andırdığı için; ikisinden de tiksiniyorum artık!.. Bir kurtulabilsek..

***

İşte o an; Çin'e de, Amerika’ya da, bir gün süreyle beddua edeceğim.. Ve; "sizin medeniyetinize ve yemek kültürünüze, vahşi ve hayvanca iştahlı yediklerine lanet olsun" diyeceğim!…

***

TROLLER KİMİN NAM-I HESABINDALAR!

Vallahi ne diyeyim! Şu "troller" dediklerimiz var ya! İster, hükümet yanlısı, ister iktidar yanlısı, ister muhalefet yanlısı, isterseniz de, bilmem ne yanlısı olursa olsun! Faaliyet ve zihin ölçeklerine yetişmek mümkün değil. Hele ki çözmek!

***

İşte, AK Parti trolleri! Bir süreydi; "sessizlik" moduna girmiş; "virüsün" yarattığı korku ve panik içerisinde; "evde kal" kuralına harfiyen uyan bir tavır içerisindeydiler..

***

Ama bugünlere bakıyorum; 65 yaş üzerindeki "haşin" yaşlılarımız ve 20 yaş altı "kanı kaynayan" ama şımarık gençlerimiz gibi; "bilumum" sokaktalar… Fena bir manevra içerisindeler…

***

Ağızlarındaki sakız; "Ekrem İmamoğlu.." Ha bire çiğniyorlar.. Tabi bu çiğneme; ilginçtir "yerme, tu kaka etme, şu veya bu deyip" duruluyor ise de, sanki bana göre "işin içerisinde" hileli bir prim kazandırma, yeniden canlandırma hali var… Hayırdır… Alınmış bir sinyal mi var?.. Yoksa..!

***

GÜNÜN SÖZÜ…

Sağlık, kişinin sağlıklı düşünmesiyle mümkündür?