YENİKÖY MEZARLIĞININ HAL-İ PERİŞANLIĞI!.

Üstat ne güzel ifade etmiş;

"Kabristanlar yurdun tapusu, Mezartaşları da mazinin şahitleridir…"

***

Hal bu iken, bizde "kabristanlara ve mezartaşlarına" dair, "sahiplenme" halimiz neye delalettir?...

***

Maalesef büyüklerimizin bir sözüyle, anlatılır hal-i hazırdaki halimiz… "Ölüsüne saygısı olmayanın, dirisine hiç saygısı olmaz.?!" Ne yazık ki...

***

İşte, bugün bu durumdayız!.. Ne ölümüze, ne de dirimize zerre-i miskal bir saygı ve sahiplenme kalmış değil.. Hak getire..

***

Buyrun, Diyarbakır'ın Bağlar ilçesinde bulunan; Yeniköy Mezarlığı.. Denir ya, resimde görüldüğü gibi; "ne saygı, ne sahiplenme!!.." 

***

Bu resimler önceki gün, müdavim bir okurum tarafından çekilip, bana ulaştırıldı?..

Buyrun görün diye!... Resimler, çığlık çığlığa sesini gür bir şekilde çıkararak; "Kabirlerin hal-i içler acısı!.." Ayıp ya ayıp.. Yıkık, harap!..

***

Mezarlık içerisindeki yola bakar mısınız!?..Yola yol demek için bin şahit gerektiği gibi; kaldırımlar "buldozere" maruz kalmış yıkılmış!.. Çevre düzenlemesi, yok… Ve kabirlerin çevresi, inşaat molozları, çöplük misali!?. Bir damla yağmur her taraf çamur!... Önümüz kışı düşünsek, kimse kabristana gidemeyecek?

***

Okur'un ifadesiyle; yetkili ve etkili kurum olan Büyükşehir Belediyesi bu noktada "ne iş yapar.?"… Ya Mezarlıklar Müdürlüğü.. O neye ve kime hizmet eder?… Resimdeki görüntülerin, diliyle "hiçbir şey yaptıkları yok?"..

***

Netice itibariyle!… Diyorum ki.. Yurdun tapusu, mazinin şahitleri olan, "ölülerimizin" ruhlarını huzura, kabir ziyaretinde bir duanın, gönül hoşnutluğuyla dile getirmenin çevresel temizliğe ihtiyacı var.. Acziyete değil..

***

Evet, buradan ilgililere duyurulur…Bakalım, bulundukları koltuktan, kabristana bakarlar mı?.. Bekleyip, göreceğiz!… Ama bilsinler ki, onların er yada geç gidecekleri son durak orasıdır!...

***

ÇİRKEFLİĞE "SAZAN" OLMAK?..

Ne yazık ki!.. "Sosyal medya" bu kulvarda, hayli faal!.. Özellikle, yalancıların şarlatanların, küfürbazların!.. Denir ya, her kelimelerinde "pislik ve çirkeflik" akanlar var ki; maazallah!?.. İşte son günlerde, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ı hedef alanlar…

***

Yazıyorlar, çiziyorlar, etiketleme yapıyorlar.. Neymiş; "Erbaş şöyle demiş, Erbaş böyle" demiş.. Yok yok, "Duayla virüsü yeneceğiz" diye hutbe okumuş.. Şunda fetvası  varmış!… Ama tek bir tanesi bile, Erbaş'ın söylediği, dile getirdiği, vaaz ve hutbe okuduğu, değil yok!..

***

Ki bunlara dair, gerek Erbaş, gerekse Diyanet'in basın birimi ve gerekse özel kalem; "cevap vermede" helak oldular.. Öyle ki, bırakın günlük, saat başı gerek twitter'de, gerekse de yazılı olarak; açıklamalar yapılıyor..

***

Yalan.. Yalan.. Yalan.. İftiradır, iftira diye!.. Ama kime dersin?.. Ahlaksızlık cirit atıyor.. Hele ki, buna "sazan" olanlar var ki, akla ziyan!… Sorgusuz, sualsiz, teyitsiz "doğruymuş" gibi, üzerinde ahkam kesenlerin, kimlik ve unvanlarına bakınca, ne melem bir kindarlıktır bu diyor insan!...

***

Ötesi!.. Yıllar yılıdır "millete" sözde akıl, fikir ve düşünce satanların!.. Yaşını, başını almış.. Sözde, okumuş, eğitimli kariyer sahibi yapanların, "bu iftiraları" pazarlamaları da ayrı bir ucube hal!.. Ama rutin işleri bu!.. Denir ya düşünür; "Bunlar yalanla geçinenlerdir?"..  Aynen öyle.. Yoksa; "yalana-iftiraya" vaki olunca, bir "pardon, özür" beyan ederlerdi.. Ama yok!?..

***

Hasılı kelam!.. Bir din adamının, virüsle mücadelenin en kritik evresinde, moral ve motivasyon açısından "manevi" yönde ve İslam ülkesinde ümmetini "dua etmeye" teşvik etmesi kadar doğal bir faaliyet olmaz mı?… Bunun eleştirilecek nesi var?.. Demek ki, gaye Erbaş değil, gaye Erbaş'ın savunduğu "İslam" davasına hasımlıktır!?. Nokta..

***

ÇÖZDÜK MÜ MESELEYİ!….

Hangi meseleyi!.. Elbette ki, korona salgınını!.. Nasıl mı demeyin?… Haberiniz yok mu şimdi… İş çözüldü.. Bay Kemal şıp diye; "çözdü ya".. Hem de, yanında Türk Tabipler Birliği varken.. Kahvehanelere dair yasağı da kaldırdı?.. Dedi ki; "her el yeni bir deste iskambil açarsınız, korona tehlikesi kalmaz.. Bu kadar basit.." Vay maşallah!…

***

GÜNÜN SÖZÜ..

Kabristan, her faninin son durağı ise; bu saygısızlık niye!?