Görüş Bildir

KALEMİN DİLİ

YİNE Mİ AYNI TERANE!…

Bıkkınlık verdi..

Denir ya "kabak tadı.."

Hala aynı terane!..

Neymiş, "Cumhurbaşkanı" partili olmamalı..

Partisiz, Cumhurbaşkanı istiyoruz!..

Bu öyle olursa, o kişi "tarafsız" olurmuş!…

Gel de gülme, gel de kahkaha atma..

Gel de, diyenlere "siz bu milleti" aptal mı, sanıyorsunuz diye de çıkışma!…

Nasıl siyasi bir "algı" operasyonuyla, milleti uyutma hali!..

Ucuz, fikriyat..

Yahu arkadaş, "tarihinize" bakıp konuşun!…

Gelip-giden, Cumhurbaşkanlarına bakıp, ona göre "taraflı-tarafsız" deyin…

Kim nasıl seçildi, bu millet Cumhurbaşkanını nasıl gördü, ona azıcık kafa yorun ya!..

Parlamenter sistemde, Cumhurbaşkanı seçimi nasıl olurdu…

Hatırlatalım, zihni "dağınık", milleti de "aldatabileceklerini" sanan, akıl yoksunlarına!..

Tabi bir de, bunların peşinde giden, "genç" bir nesil var..

Tarihinden, geçmiş yönetimsel işleyişten be haberdar, olanlar!…

Bakıyorum, sosyal medyadaki bu minvalde yaşanan tartışmalara, "dalan" çok!..

Partisiz, tarafsız "Cumhurbaşkanı" istiyoruz diye, kurulan cümleler hayli yüksek..

Ki, kampanya düzenleyen bile..

Yani siyasi algı körüğü, "akıl hırsızlığıyla" bir şeyleri, devirebiliriz diye!…

***

Neyse!… Geçmişteki hal-i duruma bakalım..

Ki, daha 2018'e kadar da, "sistem", böylesi bir işleyişle, kendini idame ediyordu..

Şöyle ki;

Meclis'teki Partiler kimi kendi arasında, kimi de "işbirliği" arayışıyla, karar kılınırdı?..

"Cumhurbaşkanı" seçimi yapılacak…

Meclis Başkanı partilere seslenirdi?..

"Adayınız kim?"..

Partiler de, kendilerine has "bir isim çıkarırdı"…

Ve böylece "O isim" mecliste, oylanırdı?..

Ekseriyetiyle de; "iktidarda" bulunan partinin "işaret" ettiği, isim seçilirdi..

Ve bu seçilene de, "Partisiz Cumhurbaşkanı" deniliyordu..

Ki o seçilen cumhurbaşkanı da, "dokunulmazdı?"…

Yetkileri geniş, ama hiçbir şekilde; "sorumlu" değildi?..

Ne Meclis'e ne de, halka karşı!..

Atatürk'ten bugüne gelirsek..

İsmet İnönü dahil…

Merhum Süleyman Demirel..

Merhum Turgut Özal..

Abdullah Gül dahil..

Celal Bayar'ı da hatırlarsak..

Diyebilir miyiz ki, "partisizdirler.?"

Hayır..

Hepsi de, "tescilli" ve tüm kimlikleriyle "Partili…"

***

"Siyaset ve Parti" dışında, bir isim oldu!..

O da, Ahmet Necdet Sezer!..

Partisizdir diye; "satış" yapıldı..

Ama kimse, "tarafsız" diyemez!..

Bir de, "ne kokar, ne bulaşır" bir "sorumsuzluk" tablosuyla, yıllarca "devlet-i aliyeye, hükümete ve tabi ki halka" kan kusturdu!…

Faturası ülkeye ve millete ağır oldu!?..

"Bir Anayasa" fırlatması, helak olundu?

Yani, "partisiz ve tarafsızlık" gibi, söylemler hakikati içermiyor..

90 yıl böyle geçti!…

Şimdi, "muhalefetin" bir kesimi!..

Genç nesli de, özellikle "Z kuşağı" diye tabir edilen kesimin bir bölümüne!…

90 yılın "verimsiz" Parlamenter Sisteme "dönüş" adıyla, algı operasyonu çekiliyor…

Neymiş, "güçlendirilmiş" Parlamenter Sistem..

O güçlendirme nasıl bir güçlendirmeyse, "eskiye" dönmeyi istiyor…

Eğer ki, dönülürse "Partisiz ve tarafsız" bir Cumhurbaşkanlığı gelir!…

***

Bir halk deyimi var!…

"Eskiye rağbet olsaydı, bit pazarına nur yağardı?"…

Ama birileri "eskiye dönüşü çok ama çok" istiyor…

Diyeceksiniz ki, demokratik bir zeminde, her fikir kendini beyan edip, istediğini dile getirir!..

El hak..

Ancak, "Parlamenter sistem, güçlendirme biçimi, şu veya bu şekil" denilip, yönetimsel noktada, estirilecek söylem ve eylemlere bir şey diyemem!..

Ama velakin!…

Şu "tarafsız, partisiz" Cumhurbaşkanı olmalı, seçilmeli laflarının hakikatleri hiç içermediğini, tekrar etmek istiyorum!..

Deriz ya; "Onu sen gel külahıma anlat..?"

Evet, bu millet dünü de biliyor, bugünü de biliyor, "kim partili, kim partisiz, kim taraflı, kim tarafsız" çok ama çok daha iyi biliyor…

Gençler de biliyor ve bilmeye çalışacaktır..

***

Bay Kemal "İsraf haram" diyor!…

El hak?..

Doğru söze ne denilebilir ki?..

Tabi bu sözü derken, "AK Parti'ye" oy verenlere de, tepki koyuyor..

Diyor ki, "Siz de günaha ortak oluyorsunuz?…

Elbette ki, "günah işleyenin günahına göz yumduğun gibi, "destek" oluyorsan..

Senin de, kusurun ve kabahatin var..

Tartışılmazdır…

Ama velakin, Bey Kemal'e de sormak lazım..

Siz zinaya "günah" diyor musunuz?

Siz eşcinselliğe "günah" diyor musunuz?

Siz gaylik'e "günah" diyor musunuz?..

Sahi ya siz alkole "günah" diyor musunuz?

Ki hepsi günah...

Ancak dediğinize şahit değiliz..

Bilakis "yaşamın özgürlüğü" deyip, benimsiyorsunuz..

Hal böyle olunca…

Hala "CHP'ye gidip oy verenler günah işlemiyor mu?..

Sizin günahınıza ortak olmuyor mu?..

Günah işlemenize destek olmuş olmuyorlar mı?…

De hele bi!…

Neyse gel hep birlikte "tüm günahlara" karşı çıkalım…

Çünkü, toplumsal dünyamız giderek "günahkarlar" arenasına döndü..

Gel, İslam şiarıyla…

Hep birlikte; "Günaha ve günahkarlığa hayır" diyelim!..

***

MÜDÜRLER DEĞİŞTİ…

Emniyet müdürleri Kararnamesi çıktı… 

10 İl Emniyet Müdürü merkeze çekildi..

33'ü de yer değiştirdi… 

"Değişiklikte" Diyarbakır da var…

İl Emniyet Müdürü Şükrü Yaman "merkeze" çekildi.. 

Yerine, İzmir Emniyet Müdürü Hüseyin Aşkın getirildi..

Kent adına "hayırlısı" diyelim..

Yaman'a "güle güle"…

Aşkın'a ise "hoş geldiniz" diyorum..

Ancak, ders-i ibret noktasında şunu ifade etmek istiyorum..

Özellikle, Yaman için…

"Kibir" insana çok ama çok şey kaybettirir…

Ki, "halktan kopuk" bir görev anlayışıyla "başarılı" olmak ne mümkün?..

***

SAĞLIKTAKİ İSTİFALAR…

Yine, Diyarbakır..

Ve yine "Sağlıktaki" sağlıksız hali..

Şimdi de; "istifalarla" gündemde..

Selahattin Eyyubi Devlet Hastanesi'nde "doktor" kalmadığı iddia ediliyor..

6 Hekim istifa edip, "Özel sektöre" gitmiş..

Gerekçe, "Sağlıksız Yönetim"..

Ve "Sosyal Hakların" ödenmeyişi…

Sağlığın kazanı fena kaynıyor...

***

 

GÜNÜN SÖZÜ?..

Kurdun kafasını, halkın koyunlarını paraladıktan sonra değil, önce kesmek gerekir.

 


Bu Makale 1989 kere okunmuştur.