AK PARTİ'NİN DİYARBAKIR KULİSLERİ!…

Bugünler de, "teşkilatlar" noktasında bir hayli hareketli!..

Ankara'daki "büro-koridor" lobisi kadar, Diyarbakır da enva-i bir işleyişle, kendini canlı tutuyor!…

Öyle ya; 12 İlçe Başkanı "istifa etti-istifa ettirildi-görevden alındı?"..

Her ne ise; 12 İlçe hal-i hazırda başkansız..

Ama yönetim kurulu üyeleri var?…

Parantez açarak, bu noktada bir gariplik görüyorum..

Şöyle ki; 12 İlçe Başkanıyla "yolların" ayrılması nedeni nedir?.

Bir başarısızlık mı, bir mental yorgunluğu mu" yoksa; "başka bir hal-i vaziyet" söz konusuysa!…

"Tek sorumlu" o Başkan mı?…

Bir fatura kesimi var ise; o zaman "yönetim kurulu" bilfiil ödemeli!..

Yani başkan gidiyor, yönetim kalıyor demek; "ne değişti?" denilmez mi?..

Kaldı ki, gelecek-atanacak "Başkan" bu yönetimle ne kadar uyumlu ulur, ya da yönetim ne kadar uyum sağlar?..

Bir de başkan belirleme de; "en güçlü" mekanizma yönetim kurulu olur?..

O zaman da; "davul-tokmak" misali bir teşkilat ortaya çıkar…

Kukla başkan da denilebilir?..

İşte bu sorular, hal-i hazırda AK Parti'nin kulislerinde kimi yerde sesli, kimi yerde sessiz "yanıt" arayışında!..

***

Gelirsek, aday başvurularına!..

İl Yönetimi "şahsen müracaat yapılması" yönünde duyuru yaptı…?

Ki önceki gün itibariyle; başvurular başladı..

Gelen bilgilere göre, ilçeler "nüfus" yoğunluğu gibi "talepler" yüksek!…

Peki, bu adayların başvurularının ardından, "seçilme" kriterleri nasıl olacak?..

Daha açık ifadeyle; "nasıl bir eleme" usülü benimsenecek?…

Ki, "eski başkanların da" ısrarcı bir tutum içerisinde olduklarını, düşünürsek!..

Bir ön seçim, sonrasında mülakat, bilahare GBT, ardından "saha anketi" gibi bir durum olacak mı?..

En önemlisi de, "yeni yüzler" tercihte "kriter" olacak mı?..

İşte bu sorular da, kulislerde özellikle "adaylar" cephesinde, konuşuluyor, tartışılıyor…

Yanıt aranan bir soru da, "atanacak" ilçe başkanı, kongrede "tek aday, ve kendisinin belirleyeceği yönetim kurulu" listesiyle mi girecek?.

Yoksa, rakiplere rıza gösterilecek mi?..

***

Ya Milletvekillerinin, insiyatifi, dahli, müdahalesi, "tercihsel" yönde hüküm vericiliği olacak mı?..

Doğrusu bu soru, Diyarbakır siyasetinde.. Ki sanırım ülkenin genelinde mevcut..

"Abesle" iştigal olur…

Vaki mi, il, ilçe, yönetim kurulları, "onların müdahalesi" olmadan, oluşsun, ya da atansın?..

Yani, müdahilleri olacak?.

Yoksa, "Pandemi'den" dolayı Diyarbakır'a "hasret(!)" kalmış Vekillerimizin, Ankara'daki büroları, meclis koridorları "yoğun bir trafik" içerisinde olur muydu?.

Kapıyı aşındıranlar, kuyrukta bekler miydi…?

Ne mümkün?…

Bir önceki yazımda aktarmıştım?..

Bu değişim; en çok Vekillerin "işine" gelir?..

Şöyle ki, tabandan teşkilatlara karşı, "bir tepki-eleştiri" vardı?..

Teşkilatların da, "vekillerden" yoğunlaşan talepleri, karşılanamaz hale gelmişti?..

Bir de; "teşkilatlardan" vekillerin "seçilme koltuklarına" doğru yoğunlaşan bir göz dikme vardı?

İşte tüm bunlar, "bir operasyonun" olması gerektiğini doğurdu!…

Vekiller, teşkilatlardan rahatsız olan tabanın gazını "onları" o koltuktan almakta aldı!..

Vekiller, "teşkilatların" yoğun talep ve isteklerinin son bulması için  o koltuktan alarak "oh be bunlardan" kurtulduk dedi..

Ve; yeni teşkilat başkanları noktasında ise, bir sonraki "Milletvekili seçimlerinde" tercihsel bazda; "desteklemeyi" garantilediler..

Ben seni getirdim, sen de beni destekle, misali?…

***

Bu arada, haftasonu AK Parti Genel Merkezinden iki isim Diyarbakır'da olacak..

Milletvekili Abdullah Ağarlı ve Ejder Açıkkapı..

Gelişleri; "partideki değişim ve dönüşümü" içereceği gibi; 12 İlçe Teşkilatı'nın yenilenmesine yönelik; "saha nabzı" yoklaması da yapılacak… Tabi sonuç neyi gösterecek, onu zaman bize bildirecek!…

Tabi bugün de, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum'un Diyarbakır'da olması bekleniyor..

Sur ve Şehrin genel "imarıyla" alakalı, görüşme ve istişareler olacak?.. Tabi Vekiller de muhtemelen "hazır" olacaklar..

Netice itibariyle, AK Parti'nin Diyarbakır'daki "hareketliliği" haftasonu, bir hayli yoğun olacak…

***

İL BAŞKANI NE OLACAK?…

Doğrusu, bu soruya şimdilik "detaylı" bir giriş yapmak istemiyorum..

Ama görünen o ki; vekiller Süleyman Serdar Budak'la "hele bir süre daha böyle gitsin" noktasında; "devam" diyorlar..

Lakin bize yansıyan o görüntü ne kadar gerçekçi bir resim, bilemiyorum!..

Zaten en çok konuşulan, dillendiren soru da şu!…

20 gün içerisinde; merkez dahil toplam 17 İlçe'den 15'i değişiyorsa!.. İl Başkanı neden değişmiyor deniliyor?..

Neyse, siyaset çok değişken olduğu için, bugünün hesabı akşamı bulmuyor?..

Tabi, İl Başkanlığı için "kapıları aşındıran", kulis yapanlar da yok değil?..

Var, hem de çok varlar?...

***

MUHALEFET BAŞARILI MI?..

SONAR'ın son araştırmasında, bu soruya yanıt aranmış!..

Denilmiş ki; "Muhalafet partilerinin performansını nasıl buluyorsunuz?…"

Gelen yanıtlara bakalım…

Başarısız bulan yüzde 62..

Başarılı bulan yüzde 19.

Geriye kalan kararsız..

O oran da; yüzde 19..

***

Bu ne demektir!.. Bu demektir ki, Türkiye'nin "siyasetteki" ve "alternatif" siyasette yaşadığı "kısırlığın" açıkça, ifadesidir..

Çünkü, "muhalefet" yok!…

Var olan ne?.. İç çatışma..

Kavga, gürültü, kumpas!..

Birbirini boğazlama..

Rant temini..

Yani; "herkes" kendi aleminde; keyfiyet içerisinde "seçmenine" sırt dönmüş!..

***

Yoksa, bugün bırakın iktidarın "bağrından" kopmaların olması!..

 Muhalefette, "kopmalar, yeni particiklerin çıkması" vaki olur muydu?..

CHP bu işin "baş aktörü" değil mi…

70 yıldır, ne uzuyor, ne kısalıyor?..

Politika üretmiyor..

İktidara alternatif çözüm üretici, strateji ortaya koymuyor?..

Bu değil, böyle olmalı diye, ikinci bir şık sunmuyor?. Dahası, "üretimsizliğine" yapılanlara da, "istemezük" yaklaşımı….

Varsa yoksa; "sataş" ama üretme!...

Bu sonuç, seçmenden gelen "muhalefetin" karnesine dair cevap, bir ders-i ibret noktasında, "nazara" alınır da, muhalafet "mızmızlıktan" kurtulmuş olur?..

***

 

MEVZULARIMIZI DA TARTIŞAMIYORUZ!?..

Bu yapılmadığı gibi.. Her mevzuya da; "ideolojik" değirmenine atıyoruz..

Hele ki, sosyal medyanın "o trollük" canavar ruhu var ya..

"Buldozer" misali..

Yani rasyonel, somut, hakikati bilme, öğrenme ve ortaya çıkarma gibi bir gayret söz konusu değil; mevzularımıza dair bakış!..

Olmadığı için de; "kısır döngü" içerisinde, debelenip duruyoruz!?..

***

Özellikle son yıllarda, hayatımıza giren "teknolojinin" nimeti olan, "sosyal medya" ve üreyen "troller ve trollük" var ya; "en büyük yıkıcı olarak karşımıza çıkmaktadır..

Hep demişimdir..

Modern çağın, "yeni suikastçi ve tetikçileri", trollerdir.. Halk deyimiyle; "klavye yağcıları.."

***

İşte bunlara dair; "bir yasaklama, bir ceza, bir yaptırım" gelmesi lazım..

Sadece "hey, sen kimsin, bi yüzünü görelim" denilse!..

Bir, "o klavye" her türlü fitneyi üretme hakkı ve özgürlüğü vermiyor noktasında; "cezası da var" denilse!..

İnanın ki, "her şey normale" döner!..

***

İşte o zaman görün!..

Her meselemiz, en radikal fikir, en sarsıcı görüş ve düşünce bile; hem kendini ifade edebilecek..

Hem de; "tartışılır" bir halde, edep, saygı ve kabullenirlik mertebesiyle; kendi varlığını ortaya koyabilir..

Ne provokatifçe bir ideolojinin "kıskacına" girer..

Ne de trollerin, "trollüğüne" kurban gider..

Her şey açık ve rosyonel hale gelir!…

Bir denesek mi?...

***

GÜNÜN SÖZÜ…

AK Parti değişimi; "AKP'lilerden" arınmakla başlarsa kazanır!…