Görüş Bildir

KALEMİN DİLİ

ANA YÜREĞİ; RAHMET YAĞMURUDUR!…

Hep derim!.. Ki demeye de devam edeceğim…

Yaşadığımız zaman açısından.. İçerisinde bulunduğumuz "ateş çemberini" yıkma adına!…

Kaotik ortam, flulaşan gidişat; "ana yüreklerinin" bütünleşmesiyle dağılabilir!…

Çünkü…

* Şiddetin, terörün, kan ve gözyaşının "bertaraf" edilmesi; "ana yüreğiyle" mümkün!…

* Kötülüklerin, ahlaksızlıkların, uğursuzlukların, şirretliklerin toplumu kemiren etkenler olarak, ortadan kaldırmak "ana yüreğiyle" olabilir.

* Barışın da, kardeşliğin de, huzurlu, istikrarlı, özgür yaşam da "ana yüreğiyle" kök salıp, dal budak açabilir!

* Sevgiyi, hoşgörüyü, üstün ahlak bütünlüğünü, manevi değerlerin ölçüsünü de, "ana yüreğiyle" yükseltebilirsin…

***

* Korkuyu, kaygıyı, var edilen ateşi "ana yüreğiyle" korkusuzca, aşıp, yok edebilirsin!..

* Hüznü, acıyı, dertleri "ana yüreğiyle" paylaşıp, minimize edip, ortak bir rüzgarla, silebilirsin…

* Sevinci, coşkuyu, gülmeyi "ana yüreğiyle", zenginlik olarak, paylaşabilirsin ki değer ölçün artsın…

* Yoksulluğun, fakru zaruretin, iş, aş biçareliğin, çaresizliklerin üstesinden "ana yüreğiyle" gelip, paylaşımla, bir sofra yapabilirsin!!…

* Hakkı, hukuku, adaleti, eşitliği, inanç nokta-i nazarda, ümmet olabilme meşalesini de "ana yüreğiyle" yakabilirsin!…

***

Ana yüreği… Dili, dini, inancı, ideolojisi.. Ki siyasi fikriyatı ne olursa olsun.. Bilaistisna. Evladı için..  Ailesi için…  Milleti için..  Devleti için.. Aynı duyguları besleyerek, "çarpar" ve korumaya çalışır!..

Yüreği gibi; acıdaki "gözyaşı da aynıdır…"

Yüreklidir.. Korkusuzdur!...

***

Yüreği, başındaki "beyaz tülbent" gibidir!… Lekesizdir… İster ki, "tüm kötülükler, kirlilikler, pislikler" yok olsun…

Ki, Kürtlerin geleneğinde, örf ve adetinde vardır "o tülbenttin" kıymetinin ne kadar yüksek olduğu!..

O tülbent, "ortaya" çıktığında tabiri caizse; "akan sular" durur!…

Kavgalar, çatışmalar, şer fikriyatlar, spot eder..  Ortam kan gölünü aşmışsa da ; "sulhu" bulur!

***

İşte bu "sulh" noktasında, ana yüreklerine kulak vermemiz gerekir..

Ve bugün bizim; " bu yüreklere" yüksek derecede ihtiyacımız var!!!..

Çünkü, alev alev yaşanan ateş çemberini söndürmede; ancak ana yürekleri "rahmet yağmuru" olarak yağabilir?..

Akan kanı durdurabilir… Bu yolda; yeni ölümler, yeni öldürmeler önlenebilir!…

Yoksa ne mümkün?!…

***

Deriz!.. Ki öyledir de.. "Ateş düştüğü" yeri yakar!…

Ana için.. Evladı, her nerede olursa olsun..

İster asker olsun.. İster polis olsun.. İster "eline silah" tutuşturulup, kandırılarak dağa giden olsun!…

Ölüm haberi…. "Ölümünün" acısı…

Değişmez; birdir…

Anaların yüreğindeki "kor" ateşi, gözlerindeki yaş; "evlat" acısına dairdir!…

Tarifsizdir… Ki acıyı yaşayan bilir, hakikatiyle "yüreği yanık" anneler bilir!…

***

Bakınız!.. Bir süredir; HDP il binası önünde eylem yapan anneler var..

Yüreği yanık.. Korku, endişe ve panik içerisinde; "dağa götürülen" evlatları için, direniyorlar…

Dedikleri… "Çocuklarımızı geri verin.. Ölmelerini istemiyoruz.. Yeter artık bu kan akmasın..!"

Dile kolay.. "Tek" bir evladın olacak..

Ve birileri gelip; "onun eline, silah verip" dağa gönderecek..

Bileceksin ki, "o gidiş ölüm gidişidir..!"

Hangi yürek dayanır… Hangi ana yüreği, "sessizlik" içerisinde kabullenir!…

***

İşte, Mustafa Biçer'in annesi, Ayşegül Biçer!…

Ne diyor?

"10 aydır, perişanız. Evde oturamaz hale geldik..

Evladımı yüreğimden kopardılar. Oğlumu istiyorum… Ey anneler, siz de gelin evlatlarınızı isteyin..

Ya ölüsüyle ya dirisiyle evlatlarımızı istiyoruz..!"

***

Netice itibariyle!..

Anaların yüreğinden yükselen çığlık şu...

Birilerinin yaşaması için…

Birilerinin siyasi ikbali için…

Birilerinin "para baronluğu" için..

Birilerinin "emperyalistlerin" köleliği için..

Birilerinin "rantı" için..

Birilerinin saltanatı, kraliyeti, iktidarı için!..

Yeter artık; "gencecik" evlatlarımız ölmesin..

Size; "Kurban" gitmesin..

Sırtlanların "sofrasına" can veren yiğitlerimiz olmasın..

***

Diyorum ki!.. Zaman ve süreç tüm annelerin "ana yüreklerinin" bütünleşmesini istiyor…

Türk.. Kürt… Laz, Çerkez, Acem.. Sünnisi.. Alevisi… Ermenisi…

Her ırkı ve dini, dili ne ise!… Yeter ki; "ana yüreğine" sahip ise!…

Tıpkı Hacer anne gibi; "yüreğini" konuşturmalı!…

Şefkatiyle.. Merhametiyle.. Sevgi ve "kucaklayan", sulhu sağlayan başındaki "lekesiz" tülbent, gibi!..

"Yekvücut" olmalı!….

Ve herkes; "Hacer" annenin cesur yüreğine sahip çıkmalı…

Çünkü, "Hacer annenin" yüreği "rahmet yağmurudur..!"

Yoksa; "ana yürekleri" yanmaya devam eder...

***

YANLIŞ BİR SÖYLEM!….

HDP binası önündeki "annelerin" feryadına…

Ne yazık ki…

HDP dahil.. Bazı siyasi kesimler… "O yüreklerdeki acı çığlığı" hafife aldıkları gibi!…

Anlamsızlaştırmak.. Önemsizleştirmek… Düşük bir profile çekme adına; "birilerinin organizasyonu" demeleri!…

Hatta, "kayyum" gerilimini düşürmek…

Son siyasi hamleleri; "gölgelemek" adına, yapılıyor denilmesi!...

En hafif bir ifadeyle "bu nasıl bir vicdan..!?"

Biçer annenin dediği gibi; "bunu diyenlerin evlatları dağda mı?"

Tuzu kurular…

***

DAVUTOĞLU İHRACI…

Çok şey anlatmaya gerek yok!…

Bu "ihraç…"

Yeni arayışın..

Yeni partinin…

Ak Parti karşıtı sürecin işleyişini "hızlandırmada" turbo olur!…

Yani; "siyasi hava" hareketlenecek…

Eee…

İş artık "maharetlere" kalmış..

Davutoğlu..

Babacan..

Ve tabi ki Abdullah Gül'ün "heyecan" rüzgarının esintisinde..

Poyraz mı?

Keşişle mi?

Kıble mi?

Lodos mu?

Karayel mi?

Yıldız mı?

Poyraz mı?

Gündoğusu mu?

Günbatısı mı?

Önümüzdeki günler bu minvalde; "esen rüzgarlar" ikmale gelir?

 


Bu Makale 632 kere okunmuştur.