BİRİ HAKİKATİ GİZLİYOR!…

Evet, şu "un kıtlığı veya kotası" noktasında, birileri fena bir "kumpas" kuruyor sokaktaki vatandaşa!.. Ve de, "vatandaşın" iki gramlık, "kuru ekmeğine" rant odaklı aleni bir göz koyarak, cepten ne çıkarabilirim hesabı içerisinde… Un ve ekmeği nasıl "fiyat artışı" kündesine getirebilirim, uğraşına soyunanlar cirit atıyor!…

***

Nitekim, bir kaç gündür kentin de, sıcak gündem maddesi Un Fabrikaları ile Fırıncılar arasında yaşanan "un var, un yok, un stokta, un karaborsada, un torbalarına kısıtlama getirildi" minvalindeki çelişkiler yumağı içeren tartışmalar var..  Giderek de, bu yumak körük bulup, büyüyor da!… Ama vatandaşın "aleyhine!.."

***

Dile kolay daha düne kadar bir torba unun fiyatı, en baba şekilde "ekmeklik" 120 ila 140 lira arasında satılıyordu.. Ve ne "kota vardı, ne de "yokluk.."  Her şey bol, bereketli..! Ama, son iki haftadır un torbalarındaki fiyat, katlama yaptı.. En basit ekmeklik unun torbası 260 liraya dayandı!.. İlginç olan fiyat arttıkça, "un yok" çığlığı da artıyor..

***

Dikkat çeken, "undaki fiyat artışı", fırıncılar tarafından pişirilen "ekmeğe de" geçtiğimiz ay yansımıştı.. Ekmek fiyatı 6 lira.. Ancak tüm bu gelişmelerin ardından, şimdi "un var mı yok mu" muamması yaşanıyor.. Fırıncılar "kota var, kısıtlama var, karaborsaya düşürdüler" gibisinden iddialarda bulunuyor…

***

Tabi Fırıncılar bunu yaparken, döviz kurundaki dalgalanmaya, maliyetlerin artmasından da, söz ederek "çifte suçlamadan" nasıl bir yeni zam çıkarabilirim" düşüncesinin hakim kılınmasına yönelik bir operasyon olarak değerlendirilmiyor da değil.. Acaba dedirtiyor.. Nitekim, böyle giderse ekmek fiyatı 10 liraya çıkar diyen kendileri olunca, akla "bu işte bir bit yeniği var" vecizesini öne çıkarıyor…

***

Beri yanda ise Un Fabrikaları kendilerine dair iddiaları "spekülatif" olarak, dillendirirken, el altından da "un torbalarına" ha bire, tırtıklamalı "zamlarına" devam ediyorlar.. Buğday yok, kıtlık yaşandı gibisinden; bahaneler.. Ki, TMO piyasada olası bir "yetersizliğin" yaşanmaması adına, buğday satışı yaptığını ilan etmesine rağmen; "gerekçeler" aynı rotada gidiyor…

***

Ne gariptir ki, Un Fabrikalarının sahipleri DTSO ve Borsa yönetimini yanına alıp, "fabrikalar stokçuluk yapıyor, un torbaları karaborsaya düşürüldü" minvalindeki, tepkileri, beyanları, açıklamaları anlamsızlaştırarak "spekülatif libasıyla " donatma halleri, düşündürücü…

***

Ki, aynı çizgide Fırıncılar da kendilerinin bağlı bulundukları DESOB'u ve alt kademedeki mesleki temsiliyet alan odanın birliklerini alarak, "un bulamıyoruz, un torbalarına kota getirildi, 50 torbadan fazla alamıyoruz, maliyet arttı, girdiler fazla" açıklamalarıyla, kendilerine odaklı "okları" başka kulvara hedeflendiriyor…

***

Velhasıl; iki taraf da "karınlarından" konuştukları, beyanat verdikleri için!.. Ki birbirlerinin "ekmeğine de" aslında "yağ-bal" olup, fiyat artışına gerekçe oluştururken, olay her zamanki gibi yine sokaktaki "tek gıda maddesi ekmek olan" vatandaşa oluyor… Görünen o ki, ekmek dolar misali, seneye 10 liradan satılacak…

***

Peki çözüm ne derseniz, bu kadar lafın sonunda!… Aslında her şey basit.. "Kayıt dışılığa" son verilirse, "serbest piyasa" rotasında "denetim" ofisleri, oluşturulursa, "yasadışı yapılanmanın" önüne geçilerek, "meşru" durum ortaya çıkar.. O zaman da,  kim fırsatçı, kim soyguncu, kim mağdur ortaya çıkar!.. İşte o denetleme mekanizması, ne yazık ki "salih" değil…

***

Eğer ki, denetim ve kontrolde "salih" bir gayret söz konusu olmuş olsaydı, bugün piyasadaki hal-i durum "kim kime, dum duma" olmazdı, saatlik fiyat uygulaması, marketlerin reyonlarına yansımaz, kasiyerlerinde eli, vatandaşın cebinde "hortum" misali bulunmazdı!… Biri diyeceğim ama artık birileri demek zorundayım.. Çünkü, bu birileri "ha bire hakikatleri" kamufle ediyor!…

***

SOĞAN EKMEK…

Yine kerameti kendinden menkul "cumhursuz" vekilin, biri inceler döktürmüş!.. Hayat pahalılığı, ekonomik kriz, dolardaki aşağılık operasyona dair, şu kelamı etmiş.. Demiş ki; "Gerekirse soğan ekmek yeriz, yine de teslim olmayız!.." Bir başka vekil de, öneride bulunmuş.. Diyor ki, "Domatesi taneyle, eti de gramla yiyin!…

***

Gel de söylenme, gel de insanın asabı bozulmasın!.. Vekillik sıfatına, makamına, misyonuna, aldığı vekalete "yakışmayın!".. Ki hiç şık durmayan bu tavır, ne vatandaşı ikna eder, ne de sokaktaki gerilimi minimize eder, ve ne de "reise" selam çakıp, "şirinlik" bir yansıma olur!… Bilakis aksi, tepki görür ki, öyle de oldu!..

***

Ama kime dersin!… "Seçilmişler" ancak, "cumhurun" arkasında olan kişiler olarak değil, ki parti davasını üstlenenler de değil. Ne diyorduk, ah ki ah şu AK Parti'nin içerisindeki "AKP'lilerden çektiğimiz ne be kardeşim?"… Bunlar, bakmayın öyle söylediklerine, ceplerinde akrep var..

***

Çünkü, dertleri vatandaş olsaydı!.. Dertleri AK Parti'nin misyonu ve davası olmuş olsaydı.. Dertleri, ülkenin salihi selameti, istikrarı olmuş olsaydı!.. Kerameti kendinden menkul bu "cumhursuz" vekiller, "soğan ekmek" edebiyatı yapmak yerine, fedakarlık ortaya koyarlardı…

***

Mesela şunu diyebilirlerdi veya öneri sunabilirlerdi!?.. Biz, iktidar milletvekilleri olarak, "ekonomideki olumsuzlukların" giderilmesi adına, alınacak başarı sonuca kadar; "tüm sosyal haklarımdan vazgeçiyorum.." Ne maaş, ne harcama, ne şoför, araç hiçbir şey "istemiyorum", hazineye bağışlıyorum!…

***

İşte o zaman, "gerekirse soğan ekmek yeriz" sözü, itibar görür!.. Ama, bu lafı et, akşam da "mangal keyfi ve partisi" organize et!… Vaziyet ve duruş, insanın fena şekilde asabını bozmuyor değil…

***

BİR SENKRONİZE OLUN YA!

Ah ki ah şu; "verimsiz muhalefetin" hali durumu var ya, "saç baş" yolluyor… Hem kendine, hem millete, hem de ülkeye "kötülük" ettiği gibi, iktidara da ha bire "nimet" oluyor!…

***

Ortam kendileri için müsait!.. Ekonomi ibresi aşağıyı gösteriyor.. Dövizdeki kur dalgalanması "hançer" misali sırttan vurup, kan akıtarak güç kaybı yaratıyor.. Piyasadaki fahiş fiyat, hayat pahalılığı!..

***

Yani hiçbir iktidarın önünde duramadığı, tencere, tava, mutfak "alev misali", hükümetin yakasına yapışmış!.. Ama gel gör ki, muhalefet taktığı zille oynuyor oynamasına ne var ki, "senkronize" olamıyor, tutturamıyor!…

***

Bir erken "seçim" diyor, "Ak Parti istifa" çığlığı atıyor, "Cumhurbaşkanı, Başkan", 2023'te kim "reis" adamı, bilinmez denklem misali; organize yok!.. Güven tesis eden de yok…

***

Ancak tek bilinen şey var.. O da, Akşener'in "Ben Başbakan olacağım" beyanı.. Ki, mevcut sistemde "başbakanlık" diye bir makam ve kurum yok!… Her şey bir tarafa, muhalefette "üslup" dahi yok!..

***

Netice itibariyle!… Yaşanan ve yaşatılan sıkıntıların sebebi, mevcut iktidar diye suçlama getiriliyorsa da, kim ne derse desin!.. En büyük müsebbip, muhalefetin ortaya koyduğu "zihniyettir.."

***

GÜNÜN SÖZÜ

Kimse bir gecede kemale ermeyi beklememelidir. İman da küfür de, nefes nefes gelişir. Her alınan nefes ya imanı ya küfrü büyütür.

***

HAYIRLI CUMALAR…