Görüş Bildir

KALEMİN DİLİ

ÇOKLU BARO!…

Yani, tek mesele "çoklu baro mu?".. Değişiklikte, başka madde yok mu yani?..

Mesela, "avukatların" sosyal hakları..

Mahkemedeki, giyim-kuşam şekli!..

Bunlar yok mu?..

Ki 28 maddedir, konuşulan.

Ama, herkes "tek maddeye" odaklı, bir "çoklu baro" tartışmasında!…

Sanki, avukatların başka sorunu, beklentisi, isteği yokmuş?..

***

Eee, iş baroların, baronları olunca!..

Göz, zihin, beyin ve fikir birileri için; "kilitlenir?"..

Peki, "Çoklu Baro", 81 İl'deki tüm barolarda vücut bulacak mı?..

Yani yüzlerce yeni "barolar mı?" kurulacak?..

Barolar Birliği, "çoklu barolarla" siyasi parti statüsüne mi geçecek?..

Partili, partisiz, sağcı, solcu, muhafazakar, liberal, demokrat, inançlı, inançsız "barolar mı" peyda olacak?..

Yok..

***

O zaman bu ne telaş, bu ne feryat figan hali!…

Deniliyor ki, 5 binden fazla üyesi bulunan Baro'da, 2 bin avukat imzasıyla ikinci bir baro kurulabilir?..

Ve, Barolar birliğinde temsiliyet alabilir?.

Sayı arttıkça, mevcut rakamlar baz alınarak, "barolar" çoğalır..

Tabi, Birlikteki temsiliyet oranı da, aynı şekilde artar…

Ha bir de, "Çoklu Baro" en çok hangi illeri bağlar.. İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya.. Belki de, Adana!…

Başka da, 5 bin üyenin üzerinde avukat bulunan İl var mı ki?..

***

Hal bu iken!.. Diyarbakır dahil.. Bingöl..

Van, Elazığ.. Pek tabi ki, diğer iller..

40-50'den bahsediliyor..

Baro Yönetimleri "biz çoklu baroya karşıyız" deyip, duruyorlar?..

Yani şu 5'in peşindeler.

Niye?..

Demek ki, mesele "çoklu baro" değil..

Öyle ya, "daha anlamadınız mı?"…

Mesele illa ki, Kurt kuzuyu yemeye niyetli ya hikayesi misali; "suyu bulandırma"...

***

ANLADIK Kİ ÖYLE DEĞİL?..

Peki neyi anladık?..

Evet, anladık ki; "kavurucu sıcaklar" virüs'ü alt edemeyecek..

Hele ki, Diyarbakır'ın sıcakları..

Karacadağ'ın volkanik taşlarına yansıyan güneş ışınları da!..

Yani, Abdurrahman Şenyiğit Hoca'nın "sıcaklar gelince virüs yok olacak, etkisi düşecek" tezi tutmadı…

Tabi, bir de "kelle paça" vardı ya; "bağışıklığı" pik eder, virüs "kaçacak delik" arayacak tezi de!..

Ki sarmısaklı da..


***

Ama şunu anladık ki; ne "sıcaklar" ne de "kelle paça, ne de yanına konulan sarmısak" bu virüs illetinin üstesinden gelmez..

Alt edemez..

Yoksa, Diyarbakır son haftaların Bakan Koca'nın ifadesiyle; "vaka sayısında" rekora, ikinci dalgaya "mekan" kent olmazdı?..

Beri yanda, maskenin çene altına, kola bilezik, ya da maskot, başa taç misali kullanmanın da; "virüsü" etkileyemeyeceğini bir bilebilsek….

Hasılı kelam; virüsle mücadelede maske, sosyal mesafe ve temizliğin "en büyük" koruyucu kalkan olduğunu bir idrak edebilsek!..

Ama nerdeeeee?

 

***

KADINA ŞİDDET!…

Konuşacak çok.. Ahkam kesen bol.. İster kadın, ister erkek; "şiddet" kimden gelirse gelsin.. Eğer ki; "topyekûn" bir refleks göstermiyorsak!.. Ama, fakat, ancak diye "öncü" kelimeleri cümlelerimizin başına, koyuyorsak!… Bir de; "kim, kim bilir ne yaptı" diye söyleniyorsak!…

***

Köydeki, Fatma bacıya, varoş mahalledeki Ahmet abiye; "sessiz" kalıyorsak.. Şu sanatçı, bu artist, şu siyasetçi, beri bürokrattır "yani unvan" sahibi şahsiyetle ilgileniyorsak!… İnsanları "sınıfsal" noktada kategorize ediyorsak…

***

Şiddete uğrayanı da, şiddeti uygulayanı da, şu siyasi partiden, bu ideolojiden deyip ona göre "alkış veya protestolarda" bulunuyorsak!… Giyimiyle, kuşamıyla, yaşamıyla, inancıyla, değerlendirip; "tavır" takınıyorsak!…

***

Bizim; "kadına şiddet" ya da toplumsal şiddet veyahut "şiddet" dilinden, zihninden, karakterinden söz etmemiz; abesle iştigaldir.. Hal-i hazırdaki mevcut tablo gibi!… Kimse kimseyi kandırmasın; "şiddet kime göre, hangi dile göre?"… Çünkü; içi boşaltılmış bir kavram!…

 

***

 

TARİHİ BİR GÜN!…

Evet, bugün Ayasofya'nın "camiye" açılması yönünde, tarihi bir gün!.. Çünkü bugün, 2 Temmuz'da Danıştay'ın açılan davaya ilişkin karar duruşmasındaki hükmünün, gerekçeli kararını duyuracak…

Milletin 86 yıldır hasretle beklediği bir karar..

Bu karar, bugüne kadar "yasaklar" silsilesine sahip "prangaların" sökülüp, atılmasını sağlayacak..

***

Onun için de; bu kararın hükmü de, yasal zemini de, hukuki gerekçeleri de "sağlam" temellere dayanmalıdır..

Kısacası bu mübarek günde, mübarek bir mücadelenin "zaferle" sonuçlandığı, tarihi günü yaşıyoruz!!..

Şimdiden ülkemize ve milletimize hayırlı olsun!?..

***

GÜNÜN SÖZÜ…

500 yıllık mirasa atılan zincirlerin kırıldığı güne selam olsun!…

***

Hayırlı cumalar…


Bu Makale 1330 kere okunmuştur.