GELİŞEN NESLE HASIMLIĞINIZ BİTMEYECEK Mİ?!…

Evet ya; "inancıyla, değerleriyle" büyüyen nesle karşı, kin ve nefretiniz bitmeyecek mi?..

Ne yazık ki; "alçaksınız..!"

Hem de, öyle böyle, "lağımdaki" kemirgenden daha aşağılıksınız!…

"İnsan" kılığındaki, "şeytan ruhlu" yaratıklar oluverdiniz?!..

Siz, "insanları, insanlığı, değerleri, vicdanları, inancı, kültürü, medeniyeti" ayaklar altına alanlarsınız?

Pek tabi ki, bu toprakların "bin yıllık tarihine göz diken" hainler sürüsüne de, “yemliksiniz?”

Tekçi, vesayetçi, hizipçi, "ateist" ve "seküler" yaşamın başka hayatlara "ab-ı hayat" tanımayanların başında geliyorsunuz!…

Kine, nefrete, hasımlığa, düşmanlığa "batmışsınız.."

Siz bugün değil, bir asra yakındır "içimize sızmış" ne idügü belli olmayan "devşirmelersiniz!"

Bizi "bizden" etmeye çalışıyorsunuz!…

Ama yok!..

Çünkü, "başaramayacaksınız!.?"

O kirli ve karanlık "emellerinize" ulaşamayacaksınız?..

Böl, parçala yut mayanız artık, bu topraklarda tutmayacak?…

Ve bu millet te prim vermeyecek!…

28 Şubat'ın "o lanetli, o hain, o inanç düşmanlığını yaşatamayacak, diriltemeyecek, birilerinin dediği gibi "bin yıllık sürecek" emeller ve beklentiler "kursakta" kalacak..

***

İşte size, inancın ve azmin sembolü olabilecek, Osmanlı'nın torunu, Müslüman kimliğiyle; "yüzünüze tüküren", silleyi tokadı indiren, kızımız Kavakçı'nın kısa hikayesi!!…

***

Gençler, 30'lu yaşlar pek hatırlamaz!..

Ama yaşı 40'ın üzerinde olanlar, hatırlar..

28 Şubat'ın "zulmünden" faşizan ruhunu, yaşamış, görmüş olanlar çok ama çok, iyi hatırlarlar!..

Hani toprağı bol olsun Ecevit vardı ya!…

Meclise "başörtüsüyle" giren Fazilet Partisi Milletvekili Merve Kavakçı'ya kürsüden seslenmiş; "bu kadına haddini bildirin" demişti..

Ecevit'e göre "hadsizlik", Kavakçı'nın "başındaki türbanıydı?"..

Öyle ya, "başı secdeye" gitmeyen!..

İslam’ı tanımayan..

Müslüman olduğunu söylemede "imtina" eden hadsizin biri!..

Ne bilirdi, "Başörtüsünün" kadının iffeti olduğunu.. Örtünmenin, İslam'ın olmazsa olması olduğunu!..

Ne yazık ki, 28 Şubat'ın bu kirli, ruhu hep "İslam üzerine, Müslümanlar üzerine" kara bulutlar gibi, dolanıp durdu!…

***

"Başörtüsünden" dolayı o günün zihniyeti ajan ve provokatör" yaftasında bulunmuş, "istenmeyen kadın" ilan edilmişti!..

Öyle ki, çarşıda, pazarda "yürürken" bile, densizler, tinetli yüzler, iblis karakterler "saldırıyorlardı?"..

Dün, sosyal medyada yansıyan, bu resme baktım!..

Ve o günün, haber arşivine baktım!…

 

Merve Kavakçı!.. Milletvekili "sıfatı" üzerinde olmasına rağmen..

Elinde "iki minik" kızı, Okul'un bahçesinden içeri giriyor!..

O ne.. Bir grup "hadsizler" ağızbirliği edercesine laf atıyorlar..

Yuhalayıp, protesto ediyorlar..

Yüzlerce minik öğrencinin gözleri önünde, acımasızca, vicdansızca, zorba zihniyetin dayatmacıları, "etraflarını" sarmışçasına, "istemiyoruz sizi" diyorlar?..

Anne Kavakçı!..

Alnı açık, başı dik, ama üzgün..

Ancak, annelerinin "elini sıkı sıkıya" tutmuş, yapışmış o minik iki kız çocuğu..

Büyük bir korku ve endişeyle, gözler ıslak vaziyette, "bu vicdansızlar bize ne yapacak" tedirginliğiyle, yürüyorlar..

İşte, o küçük kızlardan biri olan Kavakçı'nın kızı; Fatima Gülham Abushanab..

Amerika'da Üniversitesini bitirmiş..

Yüksek lisans yapmış..

Artık asistan..

Erdoğan-Biden görüşmesinde dünün küçüğü, bugünün büyüğü olarak..

Erdoğan'a, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Başkanına "tercümanlık" yapıyor…

Ne hazindir ki!…

O gün, Kavakçı'ya, iki kızına karşı girişilen "vahşice" kin ve nefretin, hala birileri tarafından "diri" tutulduğunu, görüyorum!..

Ki, kaç gündür salya akıtıcılar iş başında..

"Erdoğan'ın yanında başörtülü bir tercümanın" bulunmasını içlerine sindirmedikleri gibi!..

Sözü; "Devlet geleneğinde bu yok" demeye kadar, indiriyorlar..

Söylenecek söz, yazıklar olsun.. 

Sizinkisi, ne bitmek, tükenmek bilmez bir "kinmiş"..

Aslında 22 yıllık ömre sahip değil sizinkisi!…

Bir asra yakındır, sizinkisi!..

Ki, elin gavuruna, Budistlerine "rahmet" okutarak bu topraklarda İslam'a, Başörtüsüne "hasım" kesilmişliğiniz yeni değil!!…

***

DEMOKRASİYE "SUİKAST" YAPILDI?.

Hiç lafı evirmeye gerek yok!..

İzmir'de, HDP İl Başkanlığına yapılan, silahlı saldırı..

Ve genç bir kızın yaşamını yitirmesi..

Olay bir bütünlük içerisinde değerlendirilmelidir…

Haince girişim; "Demokrasiye ve Siyasete" suikasttır.

Fail, her kim olursa olsun!..

Zihni de, fikri de, düşüncesi de, yaşamı da; "önemli" değil..

Önem arz edici olan tetiği çekenin "neleri hedefleyip, kime hizmet ettiğidir?"…

***

Hadise, siyasetin, siyasilerin ve ortaya konulan politikaların, neticesidir..

"Hizipleştiren, ayrıştıran, kaosu körükleyen", şiddeti, terörü, fitneyi provoke eden gidişatın, "ağır faturasıdır?"..

Hal bu iken, saldırıyı ve cinayeti siyasetin "amasız, fakatsız" bir dil ve üslupla, "telin" etmelidir..

Bir masanın etrafında tez elden; buluşup "siyasi düşmanlığın" yarattığı şer gidişata son verilmelidir..

Saldırı bir "terörist" faaliyettir..

Netice itibariyle; saldırıyı kınıyor..

Ve aman ha, dikkat diyerek, "kaos ve kargaşadan beslenen "şer yapıların" tuzaklarına karşı, temkinli olmamız gerekir.

Dilimiz de, tavrımız da, üslubumuz da; "hassasiyetleri" öne çıkaran, hasbi hali olmalı!..

***

 

GÜNÜN SÖZÜ

Yanında çocuk gibi mutlu olduğun kişi sahip olduğun en değerli şeydir.

***

Hayırlı cumalar..