GİDİŞAT HANGİ KAPIYA ÇIKIYOR?…

Vallahi ne diyeyim; ben de vaziyetin mevcut seyrine "akıl sır" erdiremedim… İşin hal-i pür melali, "şaka mı, gerçek mi" onu da, kestirmek zor.. Ama "gidişat" bir kapıyı gösteriyor… Felaket mi, değil mi işte orası da, meçhul ve zamana şamildir!…

***

Evet, "resimler" denir ya "şekilde görüldüğü" gibi!… Muhtevası, bir şeyleri anlattığı gibi, hatırlatmaktadır da!… Şöyle ki; "ülke ve millet" olarak, "virüs" belasından kurtulduk mu?. Artık "ölümcül" yönde, etkisi kalmadı mı?.. Ne aşıya, ne kurallara, maske, mesafe ve hijyenik ortama gerek kalmadı mı?…

***

Sağlık Bakanlığı "günlük vaka" tablosunu, artık yayınlamayacak mı?.. Bilim kurulu, haftasonu itibariyle; "lağv mı" edildi?… Bakan Fahrettin Koca "müdavim" olduğu canlı yayınları, terk-i diyar mı etti?. İkide bir, sosyal medya paylaşımında bulunmayacak mı?.. Ülke olarak, "kendi yerli aşımızı üretmemize de" ihtiyaç, kalmadı mı?… Artık, bir, iki, üç ve dört doz aşı, olmaya da gerek yok mu?!…

***

 

Yani, Bilim Kurulu üyelerinin "kırmızı, sarı ve mavi' kategorileri üzerinden oluşturdukları "korku" imparatorluğu, artık "vız gelir, tırıs" geçer moduna mı düştü?… Gazi Yaşargil Eğitim Hastanesi Başhekimi Muhammed Asena'nın daha dün, "bu rehavet, vaka sayısında yeni bir pik geliştirebilir" sözü, hakikati içermeyen, bir balondan ibaret mi oldu?

***

Tüm bunlara karşı demek ki; hastanelerin yoğun bakım ünitelerinde "virüs" kaydıyla yatanlar boşuna yatıyorlarmış?… İnsanlar "boşuna" entübe ediliyormuş?… Saat başı morgdan çıkarılan cenazelerin "ölüm raporlarına" sahte kayıt işlemiyle, virüs kaydı yapılıyormuş?… "Zombi" haller, uzaylı kıyafetler, giyimler hepsi; "sanal" tezgahın birer oyunu mu şimdi..?. Ölenler, "ölmüş" değiller hava alıp gelecekler?

 ***

Kısacası, "gerçekler gün yüzüne" çıkmış!… Bizim, Dilipak abi haklı çıkmış?.. Malum, ilk günden itibaren, "virüse" dair, emperyalist ve siyonistlerin "bir tezgahı, bir oyunu" dünyayı esir almaya çalışan "küresel ilaç firmalarının", kurgusu olduğunu söyleyip, duruyordu ya kendisi!?.. "Aşı karşıtı" olarak.. Nitekim geçtiğimiz hafta, "aşıya karşı eylem mitingi yapmıştı?.." İşte, devlet-i aliye bunun farkına varmış olacak ki, herşey foralaştı!!!!!.

***

"Lebalebten" iki yıldır, kaçıp durmamız!.. Eşimizle, çocuğumuzla, büyüklerimizle, annelerimizle, ablalarımızla, aile fertleriyle "ırak" bir hayata mahkum edilmemiz meğer ki, boşunaymış?.. Maddi ve manevi yöndeki "vahim" yıkımlar, devletin ve milletin "iş gücü kadar" harcadığı ekonomik gücün tümü, ne hazindir ki, "havanda su dövme imiş?"…İstanbul sonrası, Ankara aşı mitingi bile yapıldı..

***

Ölümler "hep" rüya imiş?.. Taziyelerin, düğünlerin, aile toplantılarının, devlet ricalinin gelişlerine, gidişlerine getirilen; "yasaklar" kerameti kendinden menkul, aklın ürünüymüş?.. Bizi oyalamışlar, bizimle oynamışlar?… Ah ki ah, ne oyunlara gelmişiz be kardeşim?.. 

***

İşsizliğin, açlığın ve sefaletin derin hadiselere neden olması; "bir yalanın" peşine düşmenin hatasının sonucuymuş?.. Şu anki, "fahiş fiyat" piyasasındaki "teröristçe" faaliyetler.. Konut ve işyeri kiralarındaki, "vicdanları, izanları" yerle yeksan edip; "cüzdanı" soymaya yeltenenler bunu fırsata çevirenler gavurlar imiş…

***

Her şey şaka gibi ya!!… Nasıl çarpık bir yaşam ve hayat akışı gel de çık işin içinden?.. Evet ya, olmazsa idi; Diyarbakır'ın son günlerdeki yaşadıkları insanı "burda bir terslik yok mu" ikilemine sokan olaylar yaşanır mıydı?..  Dört bir taraf; "lebaleb" halini alır mıydı?.. Çarşı, pazar, "bereketli?" maşallah, kim kime, dum duma, "istif" misali, büyük bir hareketlilik içerisinde olur muydu?…

***

Hele ki, "11. Karpuz festivali!.." Vur patlasın, çal oynasın diye halaylar çekilir miydi?!… Kentin protokolü, zılgıtlarla karşılanıp, o biçim sarmaş-dolaş olur muydu?… Kayyımlar, "Gençlik buluşuyor" konserlerinı tertipler miydi?… Dağkapı meydanı, en hararetli, en haşin, en coşkulu "eğlenceye" ev sahibi olma şerefine iki yıl sonra, nail olabilir miydi?… Ajanslara "Gençlik Festivali muhteşem bir açılışla başladı, alanlar doldu taştı" başlığıyla, haberler servis edilir miydi?

***

Mustafa Çeçeli ile konserlerin serisine, nokta koyulur muydu?… Ve tabi ki, tüm maddi sıkıntılara rağmen, yayımlanan tasarruf genelgesine rağmen, yerel yönetimler hiçbir kısıtlamaya gitmeden, harcamadan çekinmeden, "bonkörce" paraları, "sanatını icra eden sanatçılara" konser ücreti olarak harcayıp, meydanlara milleti doldurur muydu?..

***

Netice itibariyle bütünlük açısından "yazının" gidişatındaki seyir ile Diyarbakır’ımız dahil, ülkede iki yıl süresi içerisinde "virüsle" alakalı yaşananlar kadar, son haftalardaki "keyfiyet" arzı, "bir kapıya doğru" çıkacağını beklerken!… Yine bir meçhuliyet.. Nitekim, o kapı da; felaket kapısı mı, yoksa başka bir serüvenin kapısı mı bilinmiyor?… Onu hep birlikte göreceğiz!… Tabi vebal hepimizin, bedel ödeyecek yine hepimiziz!!…

***

İKİ TALEBE CHP NE DİYOR?..

CHP'nin "Kürt" kartına odaklı, HDP'yi "muhatap" gösterip, "çözüme" dair, laf etti ya!.. Kaç gündür konuşuluyor, tartışılıyor!.. Ama, hala da CHP'nin "çözüme" dair, hangi koşulları, şartları, talepleri "ele alarak" yol alacağına dair, bir done ortaya koymuş değil… Yol haritası meçhul!…

***

Önceki yazımda, AK Parti bu kulvardan CHP'ye yüklenmeli ki, "amaç" hasıl olsun… CHP'nin "çözüm çözüm çözüm" dediği çantada ne var anlamında… Katkı bazında, araştırıp, soruşturulan, elde edilen sonuca göre; "iki talep" yüksek derecede, çözüme dairde "olmazsa olmazdır?"..

***

BİRİNCİSİ.. Ana dile "resmiyet" kimliği kazandırmak.? Yani; "eğitim ve öğretimde" müfredat sahibi olsun.. "Yerel yönetimlerde", ikinci "resmi dil" olarak, kullanılabilmesi yönünde; "serbestiyet" kazansın!…

***

İKİNCİSİ.. İdari Özerklik.. Yani, kendi kendini "yönetebilme" özgürlüğü.. Yasaları da, mevzuatları da; "kendisine" özgü düzenleme, uygulama, hayata geçirme, serbestiyetine kavuşmak!… Atama, görevlendirme de; kedi yönetiminde!..

***

Şimdi bu iki "öneri ve beklentiye" dair, CHP'nin "çözüm ve HDP muhataplığında" Bay Kemal'in fikri beyanı nedir?… Siyasetin, işte bu kulvara odaklı, performans sergilemesi lazım.. Eğer ki, Kılıçdaroğlu iki koşula odaklı bir düşünce üretip, "bizim yol haritamız budur" derse; bir anlam teşkil eder!…

***

Ve ahali de yürütülen tartışmalarda bir olgunluk olduğu gerçeğiyle, eğilim gösterir!.. Aksi takdirde, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da ifade ettiği gibi; "bunlarınkisi, boş teneke misali siyaset!…" Zaten ilk gün notu vermiştir; "sorunun baş müsebbibi, sorun çözücü olabilir mi?"… Ne mümkün!..

***

GÜNÜN SÖZÜ

Bir kuş bile nasibi kadar kanat çırpar gökyüzünde.