Görüş Bildir

KALEMİN DİLİ

İTHAL BÜROKRAT MI?…

Şu ithal "bürokrat mevzusu" kadim kent için, çok ama çok "sıkıcı ve itici" hale geldi!.. Denir ya, "öyle böyle" değil, verdiği huzursuzluk, yarattığı tartışma, ürettiği polemik, yenilir-yutulur değil!.. Çünkü "o bürokratın" görevlendirildiği makam, birim ve kuruluş her ne ise artık, "kent için" anlam ve önem arz etmediği gibi, "kentin üst katmanını da" çok yönlü sorgulamaktadır!.. "Bu şehir bu kadar mı sahipsiz diye başlayan cümlelerin sıralanma hali!!.."

***

Nitekim, uzun süredir konuşuluyor bu mevzu!.. Ve bize karşı da ne bu suskunluk haliniz yönlü, tepkiler var... En çokta, ey bu kentin siyasileri, seçilmişleri, atanmışları, sivil toplum örgütleri, ya da STK temsilcileri, kanaat önderleri ne bu ketumluk, sinmişlik, görmezlik hali diye gönderilen tepki okları var.... Diyarbakır'da "adam mı yok?" ifadelerinin yüksek sesle dile getirilmesi!… Ne yazık ki, gelen tepkilere verilen bir cevap olmadığı gibi; "ithal bürokrat" odaklı ikna edici bir beyan da söz konusu edilmiyor… Vaziyeti, "içinden çıkılmaz" hale getiren de bu alakasızlık!…

***

Ve en önemli etken de, o bürokrat, ehil, liyakat ölçüsünde "allame" dahi olsa.. Halk deyimiyle; "ağzıyla kuş tutsa" kent yaşayanları noktasında, pek bir kıymeti harbiye oluşturmadığı gibi, o kurumun ortaya koyduğu "hizmetleri de, başarılı çalışmaları da" sosyal, ekonomik ve kültürel faaliyetleri de gölgede bırakmaktadır… Ki bugün, Diyarbakır'da kurumun hizmetinden, yetkilendirilmiş makamın ortaya koyduğu vizyon ve projelerden daha çok, bu mevzu "dilden dile" dolaşılıp, kulis yapılıyor!… Yani, pozitif değil, negatif bir etki var!..

***

Beri yanda, kayyım müessesesini de, "sorguluyor" bu durum?!.. "Kayırmaymış kayyım!..?" Ki bir de, mevcut iktidarın da, Diyarbakır halkının gözünde, zihninde, yaşamında "olumsuz" izler ve tepkiler bırakıyor.. "Ayağa kurşun sıkma" misali.. Şöyle geçmişe bakarak, gelen ve giden kayyımların bilaistisna hepsi; kent ahalisi tarafından "neyle anılıyorlar?.. Ki, iktidar Cumhuriyet tarihinden bu yana kente aktarılanın kat be kat mislisiyle "bütçe" temin ettiği ortaya yerde iken!…

***

Kimi lüks ve sefa içerisindeki dinlenme odası ve tonlarca ikram edilen kadayıfıyla, kimi de akçeli saadet zinciriyle, kimi de özel yaşamıyla!… Sonuç itibariyle özetlersek, kayyım müessesesine, idareye, iktidara ve yetkilenen kişiye, mevcut durum "halel" getirmektedir. Onun için de denir ya "zararın" demiyorum da, "yanlışın neresinden dönülürse dönülsün, esası doğruluk olur? diyorum…" Yani, "ithal bürokrat ve çoklu maaş" tartışmaları artık kentin gündemini meşgul etmesin…!? İstediğimiz bu!..

***

MUHALEFETTE GÖREMEDEĞİM!…

Neyi mi göremiyoruz?… Göremediğimiz çok şey var.. Mesela, yaptığından geri adım atmama gibi" bir enaniyet, sahipliği yok!… Olmadığı için de; "güvensizlik" hakim!.. Dirayet, zerre-i miskal vaki değil.. İnsani bir meziyet olan, "pişmanlık ve tövbe de" söz konusu değil!.. Çürümüşlüğün göstergesi olan "itirafçılık" deseniz o bile yok!.. Yeniliğin, değişimin yeniden bir yerden başlamanın iradesi olan "özeleştiri" o da yok!.. İşte tüm bu sıraladığım, enaniyet, dirayet, pişmanlık, tövbe, özeleştiri, ne dün ne de bugün, "muhalefetten" duymuşluk ve görmüşlük olmadı!.. Görünen odur ki, bundan sonra da olmaz!..

***

Eğer ki, vaki olmuş olsaydı… Mevcut muhalefet tüm fiili durumunu, AK Parti neden 19 yıldır "kesintisiz" iktidar olabilmesindeki sebebi mucibesi nedir, "sorusuna" ve sorgulanmasına odaklanırdı?!… Ama yok?.. Çünkü, "başarısızlıklarının" nedenlerini sorgulamış olsalardı, yukarıda sıraladıklarımdan en azından dirayet gösterip "özeleştiride" bulunarak, geçmişteki hatalar zincirine odaklı "siyasetin güdümlü" ruhundan, arınarak yeni bir "süreci" işletebilirlerdi?… Lakin, ne gezer… Üretimden uzak, her şeye itiraz, söylenenin tersine, halk deyimiyle "toprak başına" misali kendiyle cebelleşen bir siyasete bağımlı!…

 

***

BAŞKA İŞİN Mİ YOK?..

Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan!.. Yine sahnede ve yine gündemin başköşesinde!!.. Konu başlığı da aynı.. "Yabancı düşmanlığı!.." Bu yolda, "bir keramet görmüş ki" kesintisiz, son hızla, ilerliyor… Şimdi de, Bolu'da yaşayan yabancıların, "düğün, dernek" işlerine, "çifte standart" uygulama getirdi!.. Yabancıya yüz, yerliye 25!…

***

Adam işini gücünü bırakmış!.. Bolu'nun, altyapısı, üst yapısı, bir dizi çözülmesi gereken, sosyal, ekonomik, kültürel, sorunları vaki iken!.. Bolu'yu nasıl "yaşanır" kılabilirim, "sosyal belediyecilik" nasıl icra edilebilir noktasında, "tüm zihniyle" efor sarf edip, çalışma göstermesi gerekirken; "yabancı düşmanlığı" tikiyle, bu kulvara kendisini bahşetmiş!..

***

İnkarın, reddin, asimilasyonun, kendinden başka kimseyi tanımayanın, yaşam hakkı dahi vermeyen, bencil ve bağnaz aklın psikolojik bir vakası olarak ortaya çıkan, hal-i durum!.. Aslında, CHP'li Özcan'ın, 90 yıl önceki "hastalığın" halen virüsünü zihninde, taşıdığını gösteriyor!.. Netice itibariyle bugün bile, "ne gaddarlıklar" peşinde koşanlar var?!..

***

Z KUŞAĞINI ARARSANIZ!…

Malum, siyasi partiler "Z kuşağına" odaklı!… Oylarını nasıl; "sandığımıza" çekebiliriz.. Tabi oy oranları "iştah" açıcı.. 6 Milyondan söz ediliyor… Peki, partiler bu kadar "alaka" eforu sarf ederken, Z kuşağı vaziyete ne diyor?.. O da, "parti peşinde mi, ya da siyasi bir ikmal hesabı var mı?.."

***

İrdeledim.. Ki, bazı anketlerin sonuçlarına da baktım.. Birebir de görüşmem de oluyor… Gördüğüm manzara, Z kuşağı "siyasetten" hayli ırak, "umursamıyor?.." Öyle politize olmuşluk da yok.. Parti saplantısı, ideolojik bir fikir beyanı, angajmanı yok yani..

***

İlginçtir, toplandıklarında, bir araya geldiklerinde ülkenin "siyasi gündemini" ya da, siyasi liderlerin hal-i vaziyetini konuşmuyorlar..  Mevzu edip de tartışmıyorlar… Reis bunu dedi, Bay kemal şunu dedi, Meral hanım, ya da Bahçeli.. "Umurlarında" değil, kimin ne dediği!..

***

Telkine, tavsiyeye, anlatıma ve söyleme gelmedikleri gibi; bırakın biz yeri ve zamanı gelince, kendi öz irademizle, "söylenmesi gerekeni söyleriz… Kendi beyanları!.. Bize ulaşmak, bize odaklanmak, bizi tanıyıp, bilmek isteyen varsa, "siyasi tartışmaların" yapıldığı ekranlara odaklanmış kişiler arasında değil, "hayatın" içerisinde bulursunuz.. Dizginleyenimiz olamaz!…

***

GÜNÜN SÖZÜ

Okuma üzerine hayata atılmış bir ümmetiz. Kültürü ve bilgisi güneş gibi yenilenen bir ümmet olmak zorundayız.

 


Bu Makale 3288 kere okunmuştur.