İKİ GÖZÜM, Bİ KALK GÖR YA!!…

Ah ki, ah Ahmet Kaya'm… İki gözüm… Bi kalk ya.. Bi doğrul ya.. Bi bak ya… Gör hal-i dünyanın, "lanetli" manzarasını!… Dün kiminleydiler, bugün "kim, kimlerle yol yürüyor, saf tutuyor.." Dahası; "halaya çıkıp başı çekmeye çalışanlar, ağırlayanlar, methiyeler dizenlerin” yüzüne bi bak, kim bunlar ya!?…

***

Hani sen "Bir Kürtçe kaset yapacağı  ve onu yayınlayacak babayiğitler olacak" diye çıkış yapmıştın ya!… Serdar Ortaç gibi, "çığırtkanlar da" gammazlık gazıyla, "istenilmeyen" adam ilan edilmene öncülük etmişti ya… İşte o çıkışına karşı seni "manevi yönde" idam sehpasına çekip, "Vay şerefsiz" diye manşet attıran "şeref" yoksunu monşer var ya!!…

***

Seni "vatanından, milletinden" koparıp, terk-i diyar ettiren dönemin faşist grupları var ya!… Ülke hasretiyle "seni toprağa düşürten" ırkçı faşistler var ya!…. Mezarına bile tahammül edemeyecek kadar, "kin, haset, nefret" duygusuyla, zihni de fikri de "körelen" bağnaz vesayetçiler var ya!….

***

"Kürdü, Türk'e, Türk'ü Kürde" kırdırıp, kan ve gözyaşı üzerinde; "siyaset" devşirenler var ya!… İnkar ve asimilasyona "çanak" tutan, 12 Eylül'e "selam" çakan, 28 Şubat'a “emret komutanım” diyenler var ya!… Her satırları, her cümleleri, her fikri beyanları "operasyonel" faaliyetin hizmetkarı olanlar var ya!… İşte onlar, bugün halk deyimiyle "din değiştirmişler?"…

***

"Adı Bahtiyar, Suçu saz çalmakmış, gördüğüm kadar" diye başlayan şarkı sözlerinin, mekanı olan Diyarbakır işte hafta sonu bu "monşerlerin" geçidine sahne oldu!… Ahmet Güneştekin'in "burjuvazi" olsa da, 12 Eylül zindanlarındaki vahşetin hafızasını tazelemek adına tertiplediği "Hafıza Odası'nın" sergisinin daveti üzerine bunlar gelip geçti…

 

***

Ama bu geçit var ya!.. Dilleri de, zihinleri de, fikirleri de, ırkları da, "yaşam medeniyetleri" de, "beş benzemez" misali olanların maskesini de düşürdü.? Hele ki, monşer Ertuğrul Özkök var ya!.. İşte o, HDP'lilerle "kol kola", CHP'li İmamoğlu ile birlikte, Diyarbakır'da Xêro Abbas'ın "Kürtçe Şarkılarının" eşliğinde, halay çekti… Tahammül etmediği Kürtçe söylenen "caney, caney" şarkısına, eşlik ederek.. Hemi de, "grant tuvaletiyle"… Ya "Parayı veren Ahmet'i alır" diyen Fatih Altaylı'nın Güneştekin'le olan pozları..

***

Öyle ya Siirt'te okuduğu "şiir" bahane edilerek "siyasi hayatı" bitirilmek istenen Recep Tayyip Erdoğan için de "muhtar olamaz" diye manşet atmıştılar bu monşerler… Sen ki, Erdoğan'ı Pınarhisar Cezaevine "uğurlar" iken, destek verip, türküler yakmıştın… Sizleri o gün hedef alanlar; "şimdi" aynı mahallede "vesayet" üretme adına cirit atıyorlar!!…

***

İki gözüm!.. Bunların yüzlerine baktım, "bir mahcubiyet" zihinlerine baktım, fikri beyanları, işgal ettikleri köşelerinde, güne dair yazdıklarında "bir hayıflanma" görmedim!… Gördüğüm tek şey; "zamanın" adamları, operasyonel kimlik taşımaları!… "Bu kadar operasyonel aktör" nasıl oluyor da, birbirlerine benzemezler olarak arz-ı endam ederler.. Hiç kuşkusuz ki tek bir hedefleri vardır; "o da vesayet üretmede hazır ola geçenler olmalarıdır…" İmamoğlu üzerinden "yeni bir dalgadırlar" bunlar…

***

"Bil diyeceğim" ama!.. Neyse, ahirete intikal ettiğin için, "artık" o dünyada, yüzleşirsin "monşerler" silsilesiyle!.. Zaten, yaşarken "alayının beş kuruş" etmeyeceğini, söylemiştin "tilili çekerek"…

Zaten yenge “ağızlarının” payını verdi.. Gülten Hayaloğlu bacı sosyal medya hesabından, Güneştekin'in sergide Özkök ve Altaylı ile olan fotoğraflarıyla birlikte geçmişte seninle ile ilgili yaptıkları "Vay Şerefsiz" ve "Parayı Veren Ahmet'i Alır" başlıklı gazete kupürlerini paylaşarak, "Bu başlıkların sahipleri ile utanç fotoğrafları çektiren; Ahmet Güneştekin! 'Hafıza' silinmez!" sözüyle, hadlerini bildirdi..

***

Tabi aklımın almadığı bir nokta var, o da şu!… HDP’liler  ne ara bunlarla kanka oldular?…"…

***

NOT.. Önceki gün "sergiye" yönelik sözde "protesto" adı altındaki saldırı hiç de kabul edilir değil.. Tepkin de, eleştirin de, karşı çıkışın da "demokratik" bir tavır içerisinde olmalı… Şekline, şemaline, organizasyonuna, katılanı, katılmayanı "eleştirip" tepki, protesto edebilirsin… Devirmekle, dökmekle, şiddeti öne çıkaran hal ve tavır içerisinde olmak; "demokratik değil, vandallıktır!!?"…

***

ÇAMUR AT, TUTMAZSA!…

Eee, çarşıyı "karıştırmanın" mahirliğidir bu iş!.. Vakıf oldunuz mu, Barış Yarkadaş'ın "çamur" faaliyetinin… "Şatafatlı" bir düğün, videosu yayınlandı… Başlıkta "millet aç, aç" diye… Görüntüleri de, Dışişleri Bakanı Mevlut Çavuşoğlu'nun "yakınları" diye, servis etti!…

***

Eee, bazı "sazan" CHP'liler de hurra hücuma geçti… Saldır da saldır… Enva-i "cümleler" kurularak, "mal bulmuş, mağribi" gibi çullandılar… Ama sonra, "işin rengi" değişti… Meğer ki, düğün görüntüleri Çavuşoğlu ailesini bırakın, herhangi bir AK Partilinin bile değilmiş!…

***

Görüntüler CHP Alanya İlçe Yöneticisi Gökhen Sipahioğlu'na ait.. Adam, Yarkadaş'ı aramış!… "Bir saniye Barış.. Sen kimsin ya; boş boş konuşuyorsun.. düğün benim düğünüm, görüntüler bizim düğünümüze ait.. Ayıp değil mi, yalan atıyorsun.. Seni dava edeceğim.. Yaptığın rezillik" diye çıkışmış!?.

***

"Zılgıtı" yiyince bay Barış… Attığı tweet'ini silmiş… Tabi rezillik, tabi utanmazlık, tabi yüzsüzlük, tabi ahlak yoksunluğu hal-i duruma; laf edilse de aslında, "bir özgüven" sorgusu var… Çünkü ana akıl, "çamur at tutmazsa izi kalır" mantığıyla işlem görüyor!!!... 

***

OKUR DİYOR Kİ!…

Bay Kemal "hukuk dışı, yasa dışı iş ve işlem yapan memurlar, bürokratlar bilsinler ki, bizim için 18 Ekim 2021 bir milattır… Bu tarih itibariyle, hesap sorarız" beyanını, baz alarak diyor ki…

***

"Ben 18 Ekim öncesi bir halt işledim.. Hal-i hazırda, sözlü emir nedeniyle yaptığı işten dolayı, soruşturmalığım.. Dava açıldı, açılacak…İktidar değişirse, Kemal Bey reisicumhur olursa… Ben affa uğrayacak mıyım?.. Yoksa, yargılanacak mıyım?.."

***

Bay Kemal buna ne der bilmem!.. Ama benim diyeceğim şu; "siz en iyisini, şimdiden dilekçenizi yazıp, Bay Kemal'e gönderin.. Ki elinizde bir delil olsun, ettiğim halt 18 Ekim öncesidir, sonrası değildir" diye!…

***

Sahi ya, biz de mi dilekçe versek!.. Öyle ya; "bir muhtıra" yayınlayıp, "milat ilan etti, 18 Ekim'i".. Desek ki, 18 Ekim öncesi yazdığımız yazılar, ettiğimiz laflar, yaptığımız programlardan dolayı, "affımızı" istiyoruz.. Makul görülür mü?.. Vay ki vay ne paranoyak hale geldik ya!..

***

MONŞERLER BUYURMUŞLAR!…

Hade ya!… kim, kim için, neye dair buyurmuş böyle… Yok ya, kalabalık değiller.. Topu topu, 10 Monşer!… Pardon, "Büyükelçi!.." Gecenin bir vakti, hükümferman etmişler.. Demişler ki; "Kavala'yı hemen serbest bırakın.. Yoksa…."

***

Evet ya, "yoksa ne olur?"…. Ne olacağını, ne yapıldığını yıllar yılıdır, yaşıyoruz, görüyoruz, şahidiz.. Denir ya, daha ne yapacaklar ki?.. Ha bu arada, "bunca siyasi tutuklu var iken, cezaevi tutuklu ve mahkumlarla dolu" iken, "bir kişiye" odaklanmak, neyin hesabı!…

***

ABD "monşeri" niye başı çekiyor.. Ki son konuşması gereken o!… Öyle ya, Fransız'ı, Hollandalısını, hatta Yunanistan'lısını da anlarız.. Bir yere koyarız, ama ABD'lisini!.? Şaşılır.. Tabi şaşılan bir durum da; içimizdeki bazı monşerlerin de var olması!…

***

Kimse, şunu narayı atmıyor!.. "Yahu bu kadar tutuklu var.. Uzun tutukluluğu cezaya dönüşen, yüzlerce mahpus yatan var..300 bine yakın hal-i hazırda cezaevinde bulunan var… Kimse bunlar için konuşmuyor.. Varsa yoksa, "bir iki isim"…

***

Tabi "yargısı bağımsız" diyen, ya da "size ne oluyor, kendi işinize bakın" diyen de; olmadığı için!… Bu monşerler de, "keçi" misali!…

ÖNDER NE DEMİŞTİ?.

Evet ya, Sırrı Süreyya Önder "muhalefet" için ne demişti… Hatırladığım kadarıyla; "onlar için" şu lafı etmişti… "Bunlar Kör bıçaktan beterdirler?"… Vallahi, Kemal Bey'in son "çıkışları" olası iktidara gelmeleri halinde vaziyet, "kör bıçaktan öte, kör testere" olur!…

 ***

GÜNÜN SÖZÜ

Şerefsizler "şereften" söz ediyorlarsa "bil ki terk-i diyara" mahkumsun!