İLLA Kİ; İNSANLIK KAZANACAK?!…

Er ya da geç olacak!.. İnsanlık ve vicdan yer yüzüne hakim kılınacak.. Ve yine er ya da geç, siyonizmin, emperyalist küresel güçlerin, sömürgeciliği ve egemenliği son bulacak.. İşte terörist devlet anlayışına sahip İsrail’in Gazze’deki soykırımının yarattığı küresel vicdani infial!..

***

Her ne kadar, İslam dünyası, suspus kesilmişse de!!.. Daha açık ifadeyle, dünya devletlerinin liderleri vahşeti, görmezden geliyorsa da!.. Ancak görmezden gelmeyen vicdan ve insanlık daha bir büyük güç var!!.. İşte 12 kişilik bir grup!.. Tüm dünya devletlerinden daha etkili bir şekilde, vicdanlarıyla, insanlıklarıyla yola çıktılar, yer yüzüne insani yardım ve işbirliğine öncü oldular..

***

Sessiz çoğunluğun sesi!!?. Haykırdılar!.. İnsanlığın ve vicdanın, ne dini, ne dili, ne milleti, ne de ideolojisi vardır diye!.. Zulüm ve küfür tektir dediler.. Ona karşı koyacak olan tek güç de, insanlıktır!?. Var olan o insanlık, karanlık egemenlikleri dize getirip, aydınlığı saçan meşaledir!.. Yeter ki, insan onuru, ayağa kalkabilsin ve yürüme meşakketini kendinde bulsun!?..

***

Gazze’ye ulaşmasalar da!.. Yanlarındaki insani yardımı teslim etmeseler de!.. Terör devleti İsrail’in insanlık dışı muamelelerine maruz bırakılsalar da.. Denizleri aşıp, gelmeleri, İsrail’in zulmünü bizatihi yaşayarak, dünyaya duyurdular.. Gözaltı, şiddet, sınır dışına maruz kalsalar bile.. Çıktıkları insanlık yürüyüşünde, ses oldular..

***

Bir kez daha, siyonist İsrail’in acımasızlığını, vahşiliğini, kadın, çocuk, sivil, yaşlı demeden nasıl katliamdan geçirdiğini, çocukların açlıktan öldüğünü, dünyaya haykırarak, hatırlattılar!.. İnsanlığın hem sesi hem de vicdanı oldular.. Onların haykırışını görmemek, duymamak mümkün değil..

***

Bu kıvılcımın, insan ve vicdan seferberliğine dönüşeceğine inanıyorum.. Ki dönüşmeli!.. Karadan ve denizden onlarca vicdan konvoyu oluşturulmalı.. İsrail’i vicdan ablukası altına alıp, Gazze’de insanlığı dirilterek siyonizmi engelleyebilir, katliamları durdurabiliriz?. Mavi Marmara’dan Madleen’e uzanan merhametin meşalesi daha bir gürleştirilmeli!..

***

Nitekim Cezayir’den yola çıkan, Direniş Kervanı var!.. Yürüyorlar.. Resimde görüldüğü gibi insan seli… Tunuslu aktivistlerin de katılımıyla, konvoy büyüyor.. Konvoy Libya üzerinden, Refah Sınır kapısına ilerliyor.. Gazze halkına insani yardımı ulaştırmayı hedefliyorlar.. Tabi ki, ses olmayı da..

***

Özetle, İsrail’i ve ona hamilik yapan küresel güçleri, siyonizmin uşaklığıyla Gazze’deki vahşete, zulme, soykırıma destek verenleri ancak böyle dize getirebiliriz.. Seyirci kalan bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın anlayışına, lanet yağdırırken, vicdan sahibi noktasında insanlık meşalesini elinde tutanlara da selam olsun demenin sesini yükseltmeliyiz!..

***

ADALET SINAVI!..

Hükmü ferman, Nur Sena Düzgün için!.. Soruşturma ve tahkikat devam ediyor.. Ne çıkar bilmiyorum!.. Ama bekliyoruz, bir hayatı karartan, onu dar ağacına çekenin, illa ki bir faili, sürükleyeni, müsebbibi vardır ve ceza alması gerekir!?. Sena arkasında mektup bıraktı; beni hayattan koparan budur diye!?.

***

Vakıaya dair adalet sınavında diyorum ki, Erganili Gülistan Doku’nun Tunceli’de kayboluşu ki, cesedi dahi hala bulunmuş değil.. Ama Doku’nun yaşamına dair izler, birilerini fail olarak, gösterecek düzeydeydi.. Ama yok!.. Diyorum ki, Diyarbakır’dan Van’a okumak için giden Rojin Kabaiş’in üç gün sonra cesedinin Van Gölü kıyısında bulunması hadisesi!..

***

İşte bu iki hadisenin akıbetine, Sena’nın olayı uğramasın diye haykırıyor, ve adalet sınavından söz ediyorum!.. Biri yaptı, birileri üstünü örttü, ölen, kaybolan kendiyle kaldı.? Ardından gözyaşları, ağıtlar yakıldı.. Ama faili, katili canisi, berisi keyfemayeşa içerisinde, yaşamını sürdürüyor.. Ahali de, adaletin bu mu dünya türküsünü söyletiyor..  Sena için, söylenmesin diyorum!?.

***

TRAFİKTE RADAR TUZAĞI!

Trafik, tuzak kurularak, zulümkar kesilmekle, ağır para cezalarına tabi tutmakla, ne yönetilebilir, ne de ön alınabilir?.. Kaldı ki, düzenli trafik eğitimle, öğretimle, uygulamalı sağlanabilir.. Yani uygar toplumların işidir.. O uygar toplumu da, ikmale getiren devlet-i aliyedir!?. Demek ki arıza burada?..

***

Şehir içi, ya da şehir dışı.. Otoyol veyahut, duble yol!.. Kaldı ki, trafikte olan sürücüyü, ikaz noktasında tüm argümanları sahada görülecek, hissedilecek şekilde, kullanmanız gerektiği gibi sağlamanız da lazım!.. Tabelalar olmalı.. Burada radarlı hız kontrolü var.. Hız limitleri yazılmalı.. Ve görünür kılınmalı.. Sıklıkla, peş peşe, ikaz şeridi oluşturulmalı!..

***

Öyle ani fren kesici şekilde, pusu kurmuş, haraç alma adına yerden bitme kamuflajlı, saklı radar cihazları kamil edilmemeli!.. Ne demişler.. Gaye üzüm yemek mi? Yoksa bağcıyı dövmek mi?.. Vallahi.. Mevcut hal-i durum; ikisini de bal gibi içeriyor.. Astronomik cezalar, gayeyi atıla, üzümü zehire, bağcıyı da dövmeye tabi, tutmaktadır!?.

***

Vur denilince bizde, “öldür, öldürt” demek sanıldığı içindir ki; hal-i hizipleşme yüksek dozajda tepki yaratıcı!.. Kurban Bayramı süresi içerisinde, kimi dinlediysem herkes, trafik, radar zulmünden yakınıp, durdu!..  Özellikle de şehir içi, pusu kurucu radarlar!.. Hız limitlerinin ani düşüş veya yükselişinden dolayı gelen cezalardan şikayetçi olmayan yok!..

****

Üç şeritli yolda, 110’la gidiyorsunuz, hız limiti birden 70’e.. Fren derken, 50, 30 metre sonra, 30!.. 40’ta geçtiniz mi, ceza!.. Hız sınırı ne kadar aşılırsa, ceza da bir o kadar kabararak arttığını dikkate alırsak, gerisini siz düşünün.. 2 bin liradan başlayıp, 200 bin liraya ulaşan, cezayı kapıda görebilmeniz mümkün?

***

Nitekim gelen tepkiler üzerine Bakan Ali Yerlikaya, mevcut hali çek etti.. Radar uygulamalarının” cezalandırma olmadığını, hayat kurtarmayı amaçladığını söylese de;

“Karayollarımızdaki uyarı levhalarıyla ilgili bir inceleme komisyonu kurduk. Seyir hızını düşüren hız uyarı levhaları tekrar gözden geçirilecek.”

 ***

Trafik Denetlemelerinde devletin görevi, vatandaşın can ve mal güvenliğini sağlamaktır. Yoksa bilinmeyen ve bilgilendirilmeyen radar ile ceza kesmek vatandaşa tuzak kurmaktır.  Pek tabi ki, hukuk devleti ‘faaliyetlerinde hukuk kurallarına bağlı olan, vatandaşlarına hukukî güvenliği sağlamakla mükelleftir..

***

Aksi taktirde, trafik denetimlerini, yol kullanıcılarına ceza vermek amacıyla bilgilendirme yapmadan kural ihlali yapmasını beklemek.. Bu açık ve net bir şekilde, trafik kurallarının konuluş amacına uygun olmadığı gibi araç sürücülerine tuzak kurulması anlamına gelmektedir.. Ki bu durum, çağdaş hukuk devleti ilkeleriyle bağdaşmaz ve kabul edilemezdir!.!

***

GÜNÜN SÖZÜ

Hukuk devleti, vatandaşına tuzak kurucu kesilmez!..



***

HAYIRLI CUMALAR…