Görüş Bildir

KALEMİN DİLİ

KAMUDAKİ DEREBEYLİK!…

Ne hazindir ki, “kamuda" işleyiş, ekseriyetiyle, "Derebeylik" eksenli işler hale geldi…

Hele ki, Diyarbakır'da bu dozaj daha bir yüksek şekilde kendisini idame ediyor!…

Ve gariptir, işleyiş domino taşı misali tüm kurumlarda kendine yer buluyor..

Zafiyetlerin ekseninde bugün değil, yıllardır aynı, "çark" bildik şekilde, gelen gidene devir ederek döndürme garabeti de, ayrı bir sihir!…

***

"Siyasi ve Bürokratik" oligarşi "işbirliğiyle" yürütülen bir düzen!…

Makam ve yetki alan her kim ise, halk deyimiyle "Ali kıran baş keser" misali, Ortaçağ zihniyetiyle, "hükümranlığını" sürdürüyor…

Kral bir "derebeylik…"

Hükümranlık, öyle "yasa ve mevzuat da" dinlemiyor..

Bulunduğu koltuk, elde ettiği yetki ve makam "yasal" bir kimliği temsil ediyorsa da, kişi kendisine has, mevzuatlar oluşturduğu gibi; yorumlamaktadır…

Vahim olan, "bu oligarşinin" içerisinde, bir de koruma ve kollama selâhatı var ki, "düzen" yıkıcı!…

***

Söz Gazetesi'nin dünkü manşet haberi, muhakkak ki, dikkatinizi çekmiştir..

İri puntolu bir haber..

"Yol Kesmek, Muhtarın göreviymiş?"…

Haberin muhtevası geniş!..

Ama bir bütünlük içerisinde, Diyarbakır’ımızda, özelde Güneydoğu illerimizde, yıllar yılıdır "Siyasi ve Bürokratik oligarşinin" birbirini besleme noktasındaki, "derebeyliğini" bir kez daha, gözler önüne sermektedir…

Denir ya, "kimi kime şikayet edeceksin, kim kimi ısırır ki?"…

Ne yazık ki aynen öyle!…

Vaka, tipik bir örnek teşkil etmektedir!!…

Mevzuya vakıf olup, geçmişi bildiğim için, irdelemek istiyorum!!!..

Ki, olayın bir önceki haberine de, imza atan, Gazete biz olduğumuz için!…

"Derebeylik" tanımını bundan dolayı uygun bularak başlığa taşıdım..

Yani mevzuya "cuk" diye oturuyor..

***

Hadiseyi bir bütünlük içerisinde anlatmak istiyorum!!…

Şöyle ki..

Yatırımcı kuruluş İntim Madencilik..

Diyarbakır'ın Eğil ile Dicle İlçeleri arasındaki "Çavlı Köyü" kırsalında, faaliyet yürütüyor…

Elinde yasal belgeleri var..

Ruhsatı var..

İzinlerini almış…

Üretime başlamış..

İstihdam yaratmış..

Onlarca kişi çalışıyor…

Ve devletin yolunu geliş-gidişlerde kullanıyor...

Ki bu yol, herkese açık..

Ahalinin, umuma açık bir yolunu kullanıyor!..

Arazi, kimsenin özel tapulu arazisi değil..

Buraya kadar her şey normal, seyrediyor!!..

Ki bir süre, pürüz yok!

Ama sonra, normal gitmeyen işler kendini göstermeye başladı..

O da,” bölgenin feodal" yapısı, rant odaklı "derebeylik" ruhu!..

İşte burada devreye giriyor…

"Kurt kuzu hikayesi!…"

***

Çavlı köyü ile sınırdaş olan Bahşiler Köyü Muhtarı Semih Memiş..

Ve Avenesi…

Resmi kayıtlara geçtiği için aktarıyorum…

İlk bahaneleri; siz bu yolu kullanamazsınız…

Araçlarınız gelip-geçerken "toz" oluyor..

İyi de, köy kilometrelerce ötede..

Ne alaka..

Araç tozu, köye ulaşmıyor ki!..

Kaldı ki, yol kesişmesi, kilometrelerce ötede bulunuyor…

Sizinkisi bahane!..

Bu cevaba “eee ticaret yapıyorsunuz, para kazanıyorsunuz.. “

Yani, "bize de pay yok mu?" misali tavır..

Hadise, sürekli körükleniyor..

Ki, Çavlı Köyü ile Bahşiler köyünde, Muhtar ve Avenesi, "karşı karşıya" gelecek noktaya geliyor?…

Bir taraf istiyor..

Muhtar tarafı "rant" olmadan, olmaz diyor…

***

Ve tarih, 8 Eylül 2020…

Köy Muhtarı Memiş, yanında avenesi sahnede!..

Feodal baskısıyla!..

Önce yolu trafiğe kapatıyor..

Kaya parçalarıyla geçit vermiyor..

Gelen-gideni geri döndürüyor..

Firma Yetkilileri ve araç sürücüleri "nerde devlet" derken..

Kameralara yansıyan Muhtar Memiş'in o "tehdit" sözcükleri yansıyor…

"Gidin buradan, bir daha gelmeyin, gelirseniz savaşırız.?"

Ölüm tehditleri havada uçuşuyor…

Tüm bu yaşananlar o gün, Uzay Haber ve Söz Haber'in "kameralarına" an be an yansıdı…

Peki tüm bu gelişmelerden sonra ne oldu dersiniz!?..

Önce, Eğil İlçe Jandarmaya..

Sonra, Eğil Cumhuriyet Başsavcılığına..

Ardından, Eğil İlçe Kaymakamlığına..

Son olarak da, Diyarbakır İl Valiliğine "şikayetler" yapıldı?..

İş hürriyetini..

Çalışma hürriyetini..

Ulaşım hürriyetini…

Her şeyi askıya alan; "feodaliteye, derebeyliğe" yasadışı, suç işlemeye "dur" denilmesi istenildi…

Adli ve idari işlemlerin "Hukukun üstünlüğü ve Adaletin" tecellisi noktasında; yürütülmesi istenildi!..

**

Sonra mı...

Günler, haftalar, aylar geçti!…

"Hak ve hukuk" tecelli edecek derken, “sükutu hayalle” uğranıldı?..

Çünkü, Eğil İlçe Kaymakamı İdris Arslan'dan "şikayetlere" gelen resmi yanıt, ne memleket dedirtti?..

Denir ya; şuyuu vukuundan beter!..

Aynen de böyle bir yanıt..

Diyor ki…

-"Şikayet konusu olayın 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanuna göre Ön İnceleme yaptırılmaması gerektiği…

**

-"Bahşiler Mahalle Muhtarı Semih Memiş kanun ve mevzuatın kendisine verdiği yetkiler çerçevesinde hareket etmiştir..

***

Ve ekleme yapılmış.. Her hangi bir belge, kanıt ve bilgi bulunmamış!…

***

Denir ya; vay da vay!…

Muhtemelen görüntüleri izlememiştir..

Eğer ki izlemişse!..

Demek ki, eşkıya misali "yol kesmek", barikatlar kurmak, "ölümle" tehdit etmek, çalışma hürriyetini kısmak, Arslan'a göre mubahtır!..

Ve tüm bunlar, kameraların karşısında, jandarmanın döküm ve kayıt çözümlerinde vaki olsa; "ne olmuş ki" tescilini almıştır..

Ve her karesi "suç teşkil" eden olayı "muhtarın göreviymiş gibi" yansıtmak, bariz bir şekilde "kayırmaktır, koruma ve kollamaktır...

Dahası, makam ve mevkii feodaliteye peşkeş etmektir" dersek yerinde olmaz mı?

***

Peygamberler Diyarı Eğil'e Kaymakam olarak görevlendirilen bir zat-ı muhteremin, "makamsal derebeyliğe" imza atması anlamına gelen bu tavır, neyle izah edilir?.. Görünen o ki, keyfe mayeşa bir hal-i durum söz konusu..

Yoksa, Kaymakam Arslan'ın altına imza attığı resmi belgede "tarihlere dair" çelişkiler içeren kayıtsızlık, vurduymazlık ve alaya alınacak bir durum ikmale gelir miydi?..

Ne mümkün?..

Bakar mısınız şikayetçinin şikayet dilekçesinin tarihin belirtilmesine!

Ne yazılıyor; 15. 12. 2021 tarihinde verilen şikayet dilekçesi?..=

Yok daha neler?…

Yahu, 15. 12. 2021 tarihine tamı tamına, daha 8 ay var ya!?.

***

Netice itibariyle, feodalite ve derebeyliğin bir kez daha, kamudaki "diktatör ya" ruhuna şahit olurken, "Muhtarların görev alanlarına yol kesmek, ölümle tehdit etmek" gibi, bir yetkinin de, dahil olduğunu öğrenmiş bulunuyoruz, bu sayede!…

Ne memleket ama!…

***

Bakalım, İl Valisi Münir Karaloğlu bu konuda "nasıl bir tutum" içerisinde olacak?.

Malum, kendilerine de intikal eden, şikayet var?.

Tabi, Eğil İlçe Cumhuriyet Başsavcılığı da!…

Umarım, "Feodaliteye, derebeyliğe" imza veren Eğil Kaymakamı Arslan'ın "bürokratik oligarşiyle" olan sahiplenme, domino etkisi bir hal-i vaziyeti ikmale getirmez..

Yani, hak, hukuk, adalet ve hürriyet, hele ki "çalışma hürriyeti", "askıya" alınmaz!…

***

DEDAŞ AZICIK VİCDANLI OL!

Doğrusu, DEDAŞ denilen kuruma "ne söylerseniz söyleyin" mubahtır!!..

Çünkü, "her türlü muameleyi" hak ediyor, lakin "O abonelerine ve ahaliye" her türlü muameleyi reva geriyor…

Kısacası; "o yine de bildiğini" okuyor..

Yani, "ben bilmez merkez bilir" mantığıyla işliyor!!…

Keyfiyet hasıl!…

Onun için çok laf söylemeye de gerek yok!..

Okuyucum Hacı İzzet'in ifadesiyle..

DEDAŞ'a seslenerek; "El insaf ya…

Bari Ramazan'da, ikide bir kesinti yapmayın!..

Bizleri karanlıkta bırakmayın..

Azıcık vicdanlı olun ya, azıcık!.."

***

GÜNÜN YORUMU

En büyük zulüm, hakkı, hukuk, adaleti ve devlet nizamını elinde tutup, ben sağlıyorum diyenin, aklına zerre-i miskal temsiliyet ve sorumluluğunun gelmemesidir!?..

 


Bu Makale 1335 kere okunmuştur.

Yorumlar