KANAYAN YARALAR!…

Yani, 28 Şubat bitti mi?.. O vesayetçi, jakoben, seküler, "inanç" düşmanı, anlayış "yok" oldu mu?.. Batılın, batının, emperyalizmin, yüz yıldır "ikmale" getirdiği, vesayetçi "senaryoları" artık, yazılmayacak mı?..

***

Yani, 28 Şubat "bin yıl sürecek" sözünün, muteberliği ve gerçekçiliği, son buldu mu?.. Bir daha koruma, kollama, güvende tutma görevini üstlendikleri halkını "kendine düşman" belleyen, "tekçi anlayış" kendini idame eder mi?..

***

Yani, Tanklar, toplar, tüfeklerle "tehdit" edip, korku yaratma adına "yürütülmez mi" bir daha ülkemin şehirlerinde caddelerinde!?.. Milli iradeye, sivil yönetime, seçilmişlere, örgütsel yapılara "parmak" sallayan, sırt dönen, laf eden, kapısına kilit vurduran, ab-ı hayat tanımayan kerameti kendinden menkul omuzu kalabalıklar, ulumaz mı?..

***

Ne yazık ki, hepsi tartışmalı bir durakta bekliyor!.. Ve hepsi bir muammalık içerisinde; kendinde vazife bekliyor??… Yani, ne bitti denilebiliyor, ne de diri denilebiliyor?. Söylenen tek şey vardır.. O da; "uyuyan, pusuya yatan, gün bekleyenler" var deniliyor…

***

Peki, 28 Şubat'ın açtığı ve kanayan yaralara dönüşen "mağduriyetler" ne olacak?.. 24 yıl geçti, ama hala "mağduriyetler" giderilmiş değil.. Özellikle, Yargı kararları noktasında… Cezaevinde ömür çürütenlerin haddi hesabı yok!?. İşinden, aşından, koltuğundan, makamından olanların hal-i perişanlığı!!?.. Ki sakıncalı görünmeleri?...

***

Beri yandan, eğitimlerine pranga vurulan on binlerce kızımız; geleceklerinin karartılması?!.. Ya hayalleri "buldozerle" yıkılan, yakılanlar!… Evet, 28 Şubat'ın açtığı yaralar kapanmadı, izler silinmedi!.. Beri yandan da hesap da sorulmadı?.. Asker mi, Yargı mı, Meclis mi, Medya mı?.. Ve tabi ki; "banka hortumlamaları mı!?.."

***

Sahi, kime dokunuldu?.. Hiç kimseye… Ve o hiç kimseye dokunulmaması, 2001'deki "ekonomik kriz" tufanı.? Ardından, 27 Nisan E-muhtırası.. Gezi Vandalizm’i.. 17-25 Aralık.. MİT operasyonu.. Hendek-barikat terörü.. 6-8 Ekim olayları.. Ve; nihayetinde 15 Temmuz hain girişim…

***

Kısacası bugün bile yaşadığımız bir çok sıkıntının temelinde; 28 Şubat'ın "yıkımı" vardır.. Çünkü, "göbekten" bağlıdır yaşanan ve yaşatılanların silsilesi!.. Ve FETÖ denilen yapının "önünü" açan, saha hakimiyetini sağlamasına imkan veren de, 28 Şubat ve ruhudur!…

***

Sonuç itibariyle, 28 Şubat'ın ve Şubatçıların hür türlü şekilde "varlık" göstermeye çalıştığını bilmemiz gerektiği gibi.. İktidar içerisinde de, muhafazakar kesimde de, ciddi bir yapılanma, gayretinde bulunduklarını da, unutmamamız gerekir diye not düşmek lazım!..

***

Onun için de, uyanık olunmalı.. Açılan, yaratılan yaralara da, merhem olma adına; adımlar atılmalı… Nasıl ki, 1960'taki mağdurlara tanınan "tazmin hakkı" adımı ve kararı alındıysa, 28 Şubat'a ve 12 Eylül'e de, aynı hakların tazmini tanınmalı?..

***

Aksi taktirde; "vesayetçiler" her dönemde malzeme olarak kullandıkları "mağduriyetler" üzerinde senaryo üretmeye dayalı, şeytani planlarını, bu kulvarda da kullanmaya başlarlar!?.. Etki-tepki misali, duygu körüğü bilinmeli!..

***

ERBAKAN'IN ANMA ETKİNLİĞİ!…

Dün de ifade ettim.. Bugün de üstüne basa basa diyorum ki!… Kimse ama kimse, bu milletin.. Hele ki, muhafazakar, mütedeyyin, inancında, ibadetinde olanların!.. Halis, muhlis, vatanını, milletini, devletini, bayrağını sevenlerin!.. İstiklal savaşının, milli mücadele harbinin "ruhunu" yüreğinde, taşıyanların, aklıyla oynayamaz!!I..

***

Denir ya, o mazide kaldı!… Çünkü biliyor ki, yıllar yılıdır bu milletin aklıyla, zekasıyla, hafızasıyla oynayan, emperyalizmin içteki piyon, satılmış ajanları hiçbir şekilde; "bu millete ve ülkeye" iyi niyet, beslemiş değiller.. Her daim, vesayetin, batılın ve emperyalizmin "köle" yaverleri olarak, varlık göstermişlerdir…

***

Erbakan'ı anma etkinliğinde; tek safta bulunanların siyasi geçmişlerine, partilerinin tüzüğü ve icra ettikleri politikaya bakıldığında.. Dün neredeydiler, bugün nerededirler?.. Her şey, çıplak bir gözle, açık yüreklilikle irdelendiğinde; "timsahın gözyaşları" net olarak görülür… Ve bunu da, en bariz şekilde görmesi gereken, "Milli Görüş" camiasıdır…

***

Bay Temel!… Aldanılmamalı, 15 dakikalık "herkes milli görüşçü oldu" aklının, duygusunu dışa vurmasına!… 28 Şubat'ın, "sillesini, şamarını, hakaretini, küfrünü, buldozer gibi üzerinden geçilenin, iktidardan al aşağı edildiğini" bir uzman çavuştan bile, "azar işitildiğini?" unutmamalı Bay Temel!!…

***

Velhasıl!.. Söylenecek söz şudur.. Aman ha aman!… O karenin, "ittifak" hesabıyla, kuzu postuna girmiş, kurtların varlığı olduğunu, görmeli, unutmamalı.. Ve de aldanmamalıdır!… Hesap; oyda oydur..

***

TÜRKİYE'DE SEKÜLER SİYASET!…

Sevgii dostum, Cemal Toptancı'nın kaleme aldığı; "kitabının başlığı" bu.. "Türkiye'de Seküler Siyaset… Geçtiğimiz hafta itibariyle, kitap reyonlarında yerini aldı.. "Ters Köşe Yayınlarından.." Kitap, hayli ağır ve içeriği dolu..

***

Kitabın muhtevası; Siyasi arenamızda tek partili dönemden günümüze kadar tebarüz etmiş legal ve illegal örgütlerin, Din, Dil, Ahlak ve Tarih perspektifinde; Demokrasi, Eğitim, Laiklik, Adalet, Hizmet, Basın, Kılık Kiyafet, İsraf ve Dış Politika bakışlarına bir pencere açıyor.

***

Seküler Siyasetin ülkemizde kuruluşundan günümüze kadar zihniyet olarak yaşattığı tahribatları anlatıyor. Özünden kopan yabancılaşan değer yargılarına düşmanlaşanların yaşattığı ihanetleri gözler önüne seriyor.

***

Birlik ve beraberlik içinde kurtarılan bu ülke coğrafyasında yaşayan milyonların nasıl ötekileştirildiklerini örnekleriyle hatırlatıyor. Demokrasiye karşı tahammülsüzlüğün nişanesi olarak darbeci vesayet anlayışına sığınan, jakoben anlayışın tahakkümüne vurgu yapıyor.

***

Özellikle, tek Parti döneminin CHP’sinin doğurduğu legal ve illegal Marksist, Leninist, Maoist ve Trockist örgütlerin tahrip ettikleri değerler sonucunda ortaya çıkan ırkçılık akımının ülkeye verdiği zararları örnekler vererek, dikkat çekiyor.

***

Dönemlerin verdiği zararlara vurgu yaparken, sadece mala kastedilen ülkenin ekonomisine darbe vuran, bunun yanında on binlerce insan kaybına sebep olan bütün bunların yanında kutsal değer yargılarını tahrip eden terör örgütlerinin üremesinin nedenlerini bire bir anlatıyor Toptancı dostum!.

***

Kısacası, Cemal Toptancı!… Yılların birikimiyle, elde ettği doneleri döktügü yazıda, Materyalist merkezli sistemin dayatılması ve Ulusalcı Hümanizmanın doğurduğu Seküler Siyasetin, bu ülkede temsilcisi konumunda bulunan CHP’den HDP’ye legal siyasal örgütlerden tutun, DHKP-C’den PKK’ya kadar illegal Türk ve Kürd orijinli terör örgütlerinin bir arşiv çalışması olarak okurlarına aktarıyor…

***

Toptancı, kitabını bir bütünlük içerisinde, Diyarbakır'da HDP İl Binası Önünde, iki yıla yaklaşan zaman dilimi içerisinde; "PKK tarafından kaçırılan evlatlarının teslimi, geri dönmesi" için, nöbet tutan ailelere atfediyor.. Öyle inanıyorum ki, arşiv çalışmayı siz de, önemle irdeleyeceksiniz?!…

GÜNÜN SÖZÜ

- Her seven isimsiz bir kahramandır ve insan, sevebildiği kadar insandır!