MAKSAT, MUHABBET OLSUN!…

Aynen de öyle!… Ne de olsa; "Evdeyiz".. Zorunlu.. Sağlık için, millet ve ülke için; şartlı bir durum…"EvdeKal.. Evde sağlık var.." Evet, aile fertleriyle bir aradayız.. Çekirdek aile.. Gelen-giden, misafir de yok.. Yani "biz bizeyiz.."  Öyleyse; "aile içi muhabbet" şart… Muhabbetin konusu mu, aha da benden bir demet!?…

***

Covid-19'un bizi disipline ettiği halden başlayayım!… Vaki mi, hiç bir dönemde millet olarak böylesi bir şekilde "disipline" olduğumuz.. Sanmıyorum..  En katı sıkıyönetim, ihtilal dönemlerinde bile bu kadar "kural koyucu ve uyucu"  bir şekilde disipline olarak, uymamıştık.. Sizce.. Neyse siz mülahaza edin, benden bir öneri.. Bu disiplinli halimizin bir mükafatı olmalı.. Sizce ne olmalı.. Bence haftada bir gün "çarşı iznini" artık aile fertleri olarak hak ediyoruzdur…

***

Ha bu arada şunu da artık not etmeliyiz.. Eğer ki bir gün, "sokağa çıkma yasağı" gelirse.. Ve olağanüstü bir hal söz konusu olursa.. Yani arıza-i durumların getirisi olarak millete fatura edilme hali yaşatılırsa, bilmeliyiz ki "bir avuç" disiplinsizlerin yüzündendir… Hani şuan "EvdeKal"dan kendine göre keramet çıkarıp, "racon kesici" olan züppeler var ya, işte onlardır müsebbip.. İsterseniz balkondan bir aşağı bakın; "kimler bize bir şey olmaz" deyip, "yasak delici" oluyorlar…

***

Sahi, aile kutsallığına vakıf olabildik mi?.. Özellikle "EvdeKal" noktasındaki "evde hayat var" gerçeğini, irdelemek!.. Öyle ya, "iş, aş, okul, çarşı, pazar" deyip günlük hayatın bencilliği içerisinde; eve kapağı atarken "herkesin birbirine" selam dahi vermeyip, bir kenara çekilmesi!.. Bir arada yemek, bir arada olabilmek, kahvaltı yapabilmek!..  Yok..

***

Şu mizahi karikatüre bakar mısın!.. Çocuk, eve gelen babasıyla ilgili annesine ne diyor.. "Bu adam kim" diye?.. Annenin cevabı, "O senin baban , kahvehaneler kapandı da eve gelmeye başladı?".. İşte bu nüansın, yaşamda neleri aksattığımızı, aile birlikteliğine dair ne kadar "umursamazlık" içerisinde, birbirimize "pamuk ipliği" kadar bir bağ bırakmadığımızı göstermiyor mu?.. Siz hele bir mülahaza edin?..

***

Ve "Ölüm ile Yaşam’ın" kıymeti.. Ve tabi ki, nefsin muhasebesi.. İnanç.. Din.. İbadet.. ve Yüce Allah'a olan itaat.. Kur'an ve Peygamber'in yol göstericiliği.. Bir ümmet olabilmenin; "yardımlaşma ve dayanışmayla" mümkün olabileceği, hakikatine varabilmek.. Hak, hukuk, adalet ve eşitlik, "insan olabilmenin" kriterlerine, uyarak vicdan, izan, ve merhamet duygusunu, "maddiyata" kurban etmemek!.. Bir nefis, sorgusu…

***

İman nokta-i nazarda düşünelim.. Bu "virüs" kimi etkiliyor?.. Hiç kuşkusuz ki yer küresinde, yaşayan, nefes alan, herkesi.. Dil, din, ırk ayırımı yok.. Renktir, yaşamdır fark etmiyor.. Herkese aynı muamele, herkese eşit mesafede… İşte, Orta Asya'dan, Avrupa'ya ve ABD'de.. Yani, yedi düvel halk deyimiyle "aynı gemi ve yolcu otobüsündeyiz.." Düşünmeliyiz, içerisindeki fertlerin bizler olduğunu?...

***

Neyse, işi ciddileştirip, aşırı zihne yüklenmeyelim.. Dedik ya, maksat muhabbet olsun; ama fikri mülahazamız da olsun….Sahi, şu el, yüz yıkama, temizliğe önem verme alışkanlığımızı, virüs illetinden kurtulup, hayat normale geçtikten sonra, devam ettirebilecek miyiz?.. Yoksa.. Evet yoksa Allah'ın bir tufanı olan bir başka virüsle yüz yüze gelene kadar "her halimizle" kirliliğimize "nerde kalmıştık mı" diyeceğiz…

***

 

SİYASET'İN TATİLİ BİTİYOR?..

Galiba öyle… Şu virüs siyaseti de bir süreliğine "EvdeKal" koduyla hapsetmişti ya!… Görünen o ki, "hırçın siyaset" disipline uymayarak, tatilden dönme gayreti içerisinde!.. Çünkü, son iki günlük trafik, özellikle "infaz yasası" üzerinden geliştirilen sağlı-sollu salvolar fena bir şekilde, ortamı geriyor…

***

Neyse ki, millet evde!… Bozguncu ruh hallerine meyil vermeyip, "Evde hayat var" deyip, yüz çeviriyor.. Diyorum ki, ahali olarak bu yöndeki alışkanlığımızı hiç ama hiç "değiştirmezsek!.."  Denir ya bırak, ne halleri varsa, kendileri görsünler, bizden uzak dursunlar yeter!….

***

SİZİ GİDİ İRADE HASIMLARI?..

Bilmem farkında mısınız?.. Bir kesim ısrarla "sokağa çıkma yasağı" ilan edilmesi için, ha bire dürtüler oluşturuyor.. Malzeme olarak da "virüs" üzerinden "felaket tellallığı" yapılıyor.. Ölü sayısına, test sayısına, pozitif ve negatif sayısına "boğucu" bir panik atmosferiyle; "daha neyi bekliyorsunuz" demeye getirerek, kafa meşguliyeti yaratıyorlar..

***

Hükümeti de.. Sağlık Bakanını da… İlgili ve yetkili sivil yönetimi de; enva-i şekliyle "eleştirerek, tepki koyarak, başarısız göstererek", siyasi polemik üretme gayreti içerisindeler… Tek çözüm ülkede "sokağa çıkma yasağı" ilan edilsin.. Ve bunu da, tek elden Asker yürütsün… Tıpkı, 80'lerin dönemi gibi laf üretiyorlar… Sanki sokak ve ahali vebalı gibi!...

***

Peki size göre, bu siyasi ifadeler sergilenen tutum "salih" bir niyet ve amel içeriyor mu?.. Ben sanmıyorum.. Ki aklıselim düşünen hiç kimse, "iyi niyetli" bir talep ve istek olmadığını biliyor…

***

2002'den buyana, siyasi iktidara çekilmek istenilen "ayarları" yaşayan ve bilenler olurduk.. Hiç de; masumiyet içermiyor… Çünkü, boğucu atmosferi yaratanın tek gayesi var, o da dün olduğu gibi bugün de "sivil" iradeyi geri plana bırakıp, askeri ve bürokratik "işleyişi" güçlü hale getirmek.. Kısacası, Erdoğan'ı bir türlü pasifize edemedikleri planlarını, bu "virüs" üzerinden yaratıp, "sokağa çıkma yasağıyla" ülke yönetiminde, el değiştirmek… Buna bu millet cevaz vermez!...

***

 

SİLİK YARIŞI!…

Ayıp ya!.. Vallahi de, billahi de, ayıp!.. Muhalefet için de, hükümet için de; özellikle tarafların "trolleri.."

***

Şu virüsle mücadeleyi getirip, "iktidar muhalefet belediyelerinin" kim ne kadar önlem aldı, kim iyi mücadele ediyor, o bunu, öteki şunu yapıyor deyip içerisine girdikleri "silik yarışı" rezilce bir hal aldı!…

***

Beyler.. Bayanlar.. Gün sizin "silik yarışınızın günü" değil, "gün elbirliği, güç birliği, milli bir dayanışma zamanı?.." Vazgeçin; "hizipleşmeden medet ummayı?"

***

GÜNÜN SÖZÜ…

Virüse karşı en büyük koz ona yakalanıp, enselenmemek!…