SAĞLIK KAZANI!…

Türkiye'nin siyasi seyri gibi!..

Çok ama çok fena fokurduyor Sağlığın Diyarbakır kazanı!..

Özellikle; üçgendeki gelişmeler aksiyonel dizileri aratmıyor!…

Her biri kendisine has; "Peker vari gibi!..

Bir tarafta Adliye..

Bir tarafta Polis..

Diğer tarafta Sağlık kurumları..

Beri yanda, "İdari" mekanizmanın yürüttüğü tahkikatlar!..

Müfettişler burada..

Veya tabi ki; kendi aralarındaki "iç çatışmanın" siyasi müdahillerini de unutmamak lazım..

***

Şuan için; "taraflar" karşılıklı bir ısınma hareketi içerisindeler..

Birbirlerini kolluyorlar..

Kim açık verir, kimi algı operasyonuyla "diskalifiye" edebilirim minvalinde, planlar!..

Neyse fazla detaya girmiyorum..!

Okur merakı noktasında, vaziyetin son şekline çentik attık..

Ama önümüzdeki günler Sağlık için çetin olacak…

"Hastanelerin yönetimi ve Sağlık Kurulları" ve ilişkili "olunan" ağın çözümüyle çok şey deşilecek…

Atılan neşterle ortaya dökülecek "kirlilik" fena halde; ülkenin dört bir tarafında yankı bulacak!…

O zaman da, kim altında kalır..

Kim üste çıkar…

Halk deyimiyle; "Karamanın koyunu sonra çıkar oyunu" misali bir tablo kendini deşifre eder!..

***

 

SENİ GİDİ SENİ!…

 

İşi çözdün ha, Bay Kemal!…

Vallahi bravo sana!..

Formülü de bulmuşsun!…

Stratejin de net… 

"Başkanlık" sistemine, şimdilik tu kaka!..

Parlamenter sisteme "geçiş" vaadi..

Sandık sonrası; "Kral Ben" çıkışı…

Ne güzelmiş şu "Külliyenin hali" Başkanlığa devam..

Öyle ya!.. 

Keşfedilen formülün basamaklarını da, netleştirmişsin!…

Külliyeye kiminle gideceğine dair!…

Malum, sen Cumhurbaşkanı..

Yardımcın da Bayan Meral hanım!..

Kabine üyeleri de, az-çok dağılımlı olacak…

Tabi, yanaklarına bir parmak bal çaldığın HDP'ye hesabın var!…

Malum; "iki Bakan" sözün vardı…

O garanti..

Peki, Demirtaş'a "kol kola" yürüyelim, diyecek misiniz!…

Meral hanımın "kahvaltı" sözü vardı…

Bilirsin siyasette "söz namustur.."

Bu arada, Temel'e bir seslenişin olacaktır muhakkak!..

Sen neredesin ya, gel hele demen gerekir!!…

Kabine pastasından bir pay verirsin herhalde!…

Mesela; "Kültür" Bakanlığı..

Bu kulvarda kendileri mahirdir, şairlik de var!…

***

Unutmadan!…

Finansman açısından bir vaadin vardı…

İşbaşına gelirsek; "Koç" gibi bir Ali Koç'u, Gençlik ve Spor Bakanlığına, oturturuz diye!..

Ne güzel olurdu…

Bir fenerli olarak, belki "bu sezon şampiyon" olurdu, öyle ya TFF de sizden olurdu ya!…

Az daha, "kaset devrimini" es geçecektim!…

Sedat Peker'e de bir "koltuk" düşünmüşsünüzdür herhalde!..

Bu kadar kaset, bu kadar dizi, bu kadar aksiyona, bur mükafat olur her halde!…

Adalet mi, İçişleri mi; hangisi..!

Şahsi görüşümü sorarsan!.?

Önerim şu olur, "sizdeki kaset geleneği" bozulmasın diye!…

"Kasetle geldiniz ya.."

Peker de kaset mahiri..

"İçişleri Bakanlığı", gider..

Takdir edersiniz ki, "organize yapıların" geçiş üstünlüğü için, şarttır "Polis ve Jandarma'nın" hamiliği!…

***

Şimdi diyeceksiniz ki!..

Peki, kabinede de başka isimler olmaz mı?…

Olur da..

Nasıl olsa, meclisten 'birini seçme" zorunluluğu yok!..

Her akşam; birine karar verilir?.

Zaten ne diyor Bay Kemal…

"Kulağından tutar dışarı atarım"..

Ama en önemlisi Aile Bakanı!…

Malum parti içi, "taciz, tecavüz" olaylarına bir kamuflaj lazım..

İşin ehli olması gerek..

***

Bu arada, Maliye Bakanlığına hassasiyetle eğilim gösterilmeli?..

Kayıp milyarlar kadar..

Uyuşturucu baronlarından "vergi" tahsili" de önemlidir..

Gelecek kişi, "ehliyet sahibi" olması lazım..

Yurtdışından bir baron, getirilse!…

Kolombiya'dan mesela…

***

 

Sahi ya; Okyanus ötesi gocunmaz mı?.

Bize de bize de; bir şey yok mu diye…

"Müttefikliğin" bir hukuku yok mu?..

Biden'den bir "liste mi" gelir,  dediğinizi duyar gibiyim..

Gelmez mi; işte onu da bir başka fasılda konuşalım?..

Formül yeni..

Ferahlık sağlamış durumda..

Tasalar oluşturmadan, karşı mahalleyi de uyandırmadan; "şimdilik" bu kadarla, meşgul olalım..

İşin tılsımı bozulmasın!…

Seni gidi seni!…

 

***

 

GÜZEL VE ÇİRKİN!..

İkili hep, mücadele içerisinde olmuştur!..

Yer küresinin varlığı, beşerin yeryüzüne intikaliyle!..

Çirkinlik, güzellik kadar, hak, hukuk, adalet, eşitlik, zulüm, sömürü, despotluk yani, zıtlar noktasında hep bir "savaş" içerisinde olunmuştur..

Ki, "yaşamın ve doğanın" zıtları, kıyamete dek, "bir mücadele" içerisinde olacaklardır..

Denir ya, doğru ile yanlış..

Yalan ile gerçek!.

Birileri gerçeğin, doğrunun rotasında gider, birileri de yalanın, yanlışın yolundan kendini arındırmaz!..

***

Ama bize düşen!…

Ki önceki gün de, ifade ettim..

"Üç maymun" olmayız, olamayız, kimse de dikte edemez!..

İlkemiz de, rotamız da, kültürümüz de, medeniyetimiz de; "susan şeytan" olmayı, kabul etmez!…

Onun için, ilkemiz nettir!..

Kuvvetin, güçlünün değil, hakkın…

Zalimin değil, mazlumun..

Kötünün değil, iyinin…

Yanlışın değil doğrunun…

Çirkinin değil, güzelin…

Menfaatin değil faziletin…

Hava ve hevesin değil, Hüda'nın yolunda yürümek ve olmaktır!…

 

***

 

GÜNÜN SÖZÜ

Herkes korktuğundan kaçar, yalnız Allah’tan korkan O’na yaklaşır.