“SEN HA, BRÜTÜS” AZ KALDI!!…

Eee, fani dünya..

Boşuna söylenmiş söz değil; “etme bulma dünyasında yaşıyoruz..!”

Aynen de öyle.?

Kim ne ederse kendine eder..

Ve kimsenin de yaptığı, “yanına kar kalmaz?”..

Er ya da geç; “karşılığını” bulur..

Ki, mahkeme-i kubra’dan kaçamaz..

Lakin, bu dünyada, hep “yaptığının hesabıyla” yüzleşmiştir.. 

Yaşamın her alanında, “sayısız örnekler” var..

Ama, siyasette en tipik örnek..

“Deniz Baykal ile Kemal Kılıçdaroğlu” eksenindeki, yaşananlardır…

***

Anamuhalefetin hal-i hazırdaki lideri Kemal Kılıçdaroğlu?..

Denir ya; dün nerdeydi, bugün nerdeydi, bu seviyeye “nasıl” geldi, hangi merhaleleri geçti..

Aslında; hikaye çok kapsamlı olması münasebetiyle, şahsın da “proje” etiketiyle, binlerce kitap yazılır..

Ama, özüyle bugüne dair meramımızı aktaralım…

“Nerden nereye” gelin ve “sen ha brütüs” açılımını mülahaza edelim!…

Efsane(!) Kılıçdaroğlu’nun siyasi kulvara dahil olmadan önce; “vaki miydi” bir özelliği..

Yok..

Sıradan bir memurdu..

Dile getirmekten bile imtina edip, ürktüğü Tunceli’li kimliğini taşımadan, öteye gitmeyen biriydi..

 SSK’nın başında iken batırıp, iflasa götürdü..

Kariyerinde “özellik ve başarı” adına, zerre-i miskal “ehil ve liyakat” ölçütü, yoktu!…

Sıradandı…

***

Ama, Baykal “elinden” tuttu!..

Önce, Milletvekili yaptı..

Ardından Grup Başkanvekilliği…

Her çıktığı merdiven, Baykal’ın sayesinde, onay ve oluruyla oldu..

Siyasetin kredi limitinde; Baykal’dan “açık çek” sahibiydi Kılıçdaroğlu!..

Sonra; O FETÖ patentli “kaset komplosu” organize edildi..

Özel Hayat “deşifresiyle” Baykal, “siyasi liderlik buraya kadar” deyip, el çekti!…

***

CHP’nin liderlik koltuğundan kalktı!..

Komplo’nun ikinci aşaması, “proje adam”, işleme sokuldu..

Her ne kadar, ilk saatlerde “ben aday olmam, yakışmaz, ayıp olur” gibisinden laflar ürettiyse de, “üst akıl” devreye girip, “akıllı ol, aday ol” dedi..

Ve o koltuğa oturdu..

Sonrası ne oldu; “sen ha brütüs” seyri, kendisine akıl vericilerin kontrolünde, CHP’nin “şekli şemali” alabora oldu…

***

Ne ahde vefa..

Ne de; ilkeli siyaset icra edilmedi!..

Bilakis; kendisine “siyasi libas” giydirip, merdiven çıkartan Baykal’ı “düşene bir tekme de sen at” diyerek, harcadı!…

Kaset “unutuldu”, komplocular, unutuldu..

Kim ve kimlerdir, nedir merakına bile saik olmadan, ırak kaldılar.. Yazıyı kaleme alırken, tesadüf bu ya!..

Ajanstan haber geldi..

“Kaset kumpasının” faillerinden iki polis Tekirdağ’da yakalanıp, tutuklanmış..

***

Gelirsek, bugüne!..

Yani; etme bulma dünyasına..

Bu Kılıçdaroğlu da, tıpkı Baykal gibi; adı sanı konuşulmayan, kamuoyundan ırak, İstanbul’un Beylikdüzü’nde, silik, başarısı olmayan ANAP kontenjanlı, fikriyatlı Ekrem İmamoğlu’nun “elinden” tuttu..

“Gel Buraya Ekrem” diyerek, İstanbul’a Belediye Başkan adayı yaptı!…

Ve seçim oldu!…

AK Parti’nin açık ve bariz şekilde icra ettiği “stratejideki” vahim hatalar zinciri…

Binali Yıldırım’ın “adaylığı..”

Seçim evresindeki “söylem ve eylemler..”

İtirazların da “tuz biber” hali; galibiyet CHP’de oldu..

Kazanan parti.?

Ki, sandığa yansımada zerre-i miskal hiçbir katkısı olmayan, İmamoğlu Başkan oldu..

***

Çocuklar Duymasın dizisindeki “Seyyar Tayyar” karakterindeki gibi; “ben buldum, ondan sonra da patladı gitti?” kabilinde…

İşin gazıyla, haybeden gelen Erdoğan’ı “siyasi yarışta yenen tek kişi” ünvanıyla, mahallesine dadandı.. İstanbul yetmez, Türkiye demeye başladı..

Büyükelçiler, uluslararası destekler, Okyanus ötesi, mesajlar; “ver coşkuyu” sağladı..

İçteki, dıştaki “akıl babalarının” pohpohlamasıyla, en büyük hasım onu zirveye taşıyan Kılıçdaroğlu oldu..

Boşuna söylenilmiyor..

CHP’deki kazan iki taraflı kaynıyor diye?!..

Bir taraf Kılıçdaroğlu diğer taraf İmamoğlu..

İmamoğlu henüz ağzından “ben adayım, ya da değilim” diye bir sözcük kullanmış değil…

***

Ama hal ve hareketleri, ele veriyor “gelen benim” diye..

Ki, Kılıçdaroğlu da aynı modda..

Ama iki modun da, “sahadaki aksiyonel” stratejileri çekişmeyi gösteriyor..

Neyse, sözün özü Kılıçdaroğlu da CHP liderliği için Baykal’a önce “aday değilim” demişti..

Sonra “adayım” demişti…

***

İmamoğlu’da son düzlüğe gelindiğinde; “ben adayım” derse, ne olur!..

Her ne kadar; “demesine şaşırılmaz, sürpriz görülmez” ise de; hikayenin sonu “etme bulma dünyası” sözüyle vücut bulsa da “Sen ha brütüs” karesiyle finiş olur…

Ne diyor birileri Kemal bey!… ‘

“O bir alevi.. Kimse alevilere oy vermez?”..

Demek ki; milat dolmuştur..

Dolduğunu söyleyenler de; “parti parti gezen elçilerdir?”..

***

Çünkü, dün olduğu gibi bugün de ve görünen o ki yarın da hep aynı olacaktır..

Sivil Siyasete yönelik “kumpaslı operasyonel faaliyetler” kaybettirici..

Hem ülke, hem millet için!..

Niye derseniz; “ipleri hep başkalarının elinde de ondan?”…

Benimkisi; sürecin bir hatırlatması!..

***

GELELİM; KENDİNİ İTİBARSIZLAŞTIRMAYA!..

İşte bunu anlamış değilim..

Kılıçdaroğlu sürekli “havada” kalan, içi boş, iftira mahiyetli “söylem ve eylemleriyle” itibarına, kendi eliyle suikastte bulunuyor..

Sadece 2022 yılına baktığımızda; onlarca sıralamak mümkün?!..

Ve bu itibarsızlık “maddi tazminat’ noktasında da ağır fatura ödetiyor; kendisine..

Her ne kadar; onun cebinden çıkmıyorsa da; tıpış tıpış ödüyor!…

İki gündür dikkatleri üzerine çekmiş durumda!.

Bu kez ortaya attığı iddia; Erdoğan Türkiye’den kaçacak..

Kaçış için de plan yapmış, o planı deşifre edecekmiş?!..

Sabah söyledi, akşam da belgeleriyle ifa edeceğini deklare etti.

Peki sonuç; balon!?..

***

İddianın adresi; TÜRKEN Vakfı..

TÜRKEN Vakfı Ensar ile TÜRGEV’in yurtdışında Türk öğrencilere hizmet vermek için kurulmuş ve ABD’de faaliyet gösteren bir vakıf. 

Kılıçdaroğlu’nun öne sürdüğü iddialar Yurter Özcan tarafından ABD’den Türkiye’ye taşındığı biliniyor…

Bu iddianın patenti Kılıçdaroğlu değil.

İşin özü, NATO’da sorun çıkaran Erdoğan’a ABD’nin yaptığı bir operasyon.

***

Aslında bu söylemi; iddiası, operasyonel “iftira” ilk değil..

2014’te de, konuşmuştu..

Ki o zaman da, FETÖ’nün kanalı olan SVT’de söylemişti..

“Emin olun yurtdışına kaçmaktan başka bunun bir çaresi yoktur. Erdoğan için söylüyorum. Kaçsa da onu bu ülkeye getireceğiz.”

Diyeceksiniz ki; kimler kaçtı.!..

 Erdoğan kaldı, ama kaçanlar, tabanları yağlayanlar ortada..

Hele ki, 15 Temmuz gecesi Erdoğan darbecilerle mücadele ederken, “aralardan sıvışanlar” kimlerdi?!

Netice itibariyle, zihniyet değişmez!..

27 Mayıs’ta ne idilerse, bugün de aynı zihniyetin savunucu!…

***

Hasılı kelam; 2023’e odaklı muhalefetin..

Özellikle CHP eksenindeki “seçim stratejisi” hep ama hep; “kaos üretici” iç karışıklık yaratıcı, söylem ve eylemler üzerine, kurgulanıp gidecek…

Neyse Cumhurbaşkanına yine yüklü bir tazminat ödemesi “an meselesi!?”..

 ***

GÜNÜN SÖZÜ

Alkışı en sessiz şekilde karşılayan, alkışı hak etmiş demektir.