Görüş Bildir

KALEMİN DİLİ

STATÜKONUN BEKÇİSİ!…

Kim mi…? Hiç kuşkusuz ki, CHP'dir.. Bugün değil, bir asırdır bu böyle!.. Varlık geninde, "iki temel haslet" vardır, CHP'nin!.. Değişmezdir.. Birileri, ya da algı noktasında, "değişti, dönüştü, mutasyona uğradı" gibisinden, bakıp dursa da!… Özü itibariyle, "sürekli" o kodlar, kendini idame eder.. Döneme, konjonktüre göre, hareket eder!…

***

Nedir o iki temel "haslet" kodu!?.. Birincisi, İslam'a, İslam medeniyetine, kültürüne, yaşam "biçimine", tepkili ve alerji duyucu!.. Batıla ve batıya endeksli, seküler yaşamın "savunucu, kollayıcısı!" olmuştur.. İkincisi ise inkar ve asimilasyona odaklı, "faşizan statükoculuktur.." Ve bunun, radikal savunucusu ve bekçisidir!…

***

Yani, özgürlükçü, eşitlikçi, adil, hak, hukuk, "nizamına" sahip değildir.. Ne solcu, ne de devrimcidir!.. Öyle sosyal, demokrat olmadığı gibi, emekçinin de partisi olmamıştır.. Seküler, liberal, burjuvazi, tepeden bakan, halkını, milletini, hatta devletini de "hakir" gören, faşizan bir aklın, kültürün, medeniyetin "savunucusu ve kollayıcısı" olmuştur!…

***

Dönemsel olarak!.. Kendine belli libaslar, kuşamlar, moderniteye odaklı; değişimi gösterse de; "çok pudralı, çok makyajlı" yüzü, en basit bir su ve yağmur damlacığında, "kep düştü, kel göründü" misali, gün yüzüne çıkıyor!… İşte son, "fışkıran hasletleri?…" Hedef; Suriyeliler, mülteciler, yabancı uyruklular!...

***

Eee elde "siyasi malzeme" kalmayınca, "hasetlik" düşmanlık üzerine kurgulu olduğu için, "en zayıf" kim varsa, ona hücum!… Ki, seçim vaadi "iktidara gelirsek, Suriyelileri göndereceğiz.. " Neymiş; "misafirlikleri uzadı…"

***

Bu CHP değil miydi ki?… 1988'de, Saddam zulmünden kaçan Kürtlerin Türkiye'ye sığınmasına "ne işleri var" diyen?.. Az mı Merhum Turgut Özal'a, "laf ettiler?"… Şimdi fütursuzca, kaba, insani ve vicdani olmayan, süfli ve galiz ifadelerle; "Suriyeli" mültecilere, "faşizanca" yaklaşım gösterilmektedir!…

***

Hele ki, CHP'li Belediye Başkanı Özcan!.. Teşkilattan gelme.. Vekillik yapmış.. Şimdi Belediye Başkanı.. Ne diyor; "Yabancı uyruklu kim varsa, artık suyu 10 kat fiyatına satacağız.. 10 kat zam!.. Bir liraysa, 10 liraya suyu alacak. Katı atık vergisi de 10 kat!…

***

Faşizmin dik alasını gösteren bu zihniyetin, açık ifadesi şudur…

"Su içmesinler.. Susuzluktan kırılsınlar. Çekip buralardan gitsinler…

Ödeyen olursa..

Ona da; "4'üncü sınıf vatandaş" muamelesi!..

O zaman, "ekmeğe de, elektriğe de, ev kirasına da, çarşı pazar alışverişine de, "10 kat zam" uygula!…

***

Neo Naziler gibi.. Ya da Yunanistan'daki "Mülteci" kampları gibi!.. Bir kamp kur!.. O insanları oraya topla.. Ne ekmek ver, ne de su!.. Kampın dört bir tarafına da elektrik ver.. Kaçan çarpılsın.. Eğer ki bunlarla bir sonuca gidemedin, o zaman "gaz odaları" oluştur, ya da "Nazi kampındaki gibi "insanları fırınlarda yakıp, yağlarını" çıkar!..

***

Eee; bolu beyinden, "köroğlu" olur mu?!.. Neyse; bunun şakası, ironisi bile; korkunç ve dehşet verici!.. İşin özüne, insani, medeni, rahmani, hakikatine gelirsek!.. Ey "İslam'a haslet", insanlığa "faşizan" kesilen, CHP'nin bu anlayışının zihni fakir savunucuları olan, beyleri, bayanları!…

***

Tarihinden, kültüründen, inancından, atasından be haberdar olduğunuzu biliyoruz!.. Ama siz biliyorsunuz ki, tüm dünya Türkiye'de yaşayan tüm kimliklerin "insani ve vicdani" merhametleri, en üst seviyededir.. Ki, misafirperverliğimiz tartışılmazdır..

***

Tarih boyunca, dinine, diline, rengine ve ırkına bakılmaksızın; "mazlum insanlara, milletlere" kucak açıp, sahiplenen bu millettir!.. Adaletle, hukukla, eşitlikle "kendinden" sayıp, kardeş etmiştir.. Ve bugüne kadar bize sığınan düşman dahi olsa, düşmana teslim etmiş değiliz!.. Dar, çıkmaz fikrin bedbahtları bilirler mi ki, 3 kıtaya, 7 iklime "hakim olduğumuzu" ve el uzatan şefkat sahipliğimizi!…

***

Hiç düşündünüz mü!?.. Neden Siyonizm, neden Haçlı Emperyalizmi, neden küresel sömürgeci yapılar, Türkiye'ye karşı "yekvücut" olup, düşmanlık besliyorlar.. Ve hiç düşündünüz mü, yer küresinin üçte birinin "bir umut" olarak, Türkiye'ye baktığını!… Evet, Türkiye büyük bir devlet ve millettir!…

***

Velhasıl!.. "İnsanları" ayrıştırıp, ötekileştiren, dünün faşistleri, faşizan statükocuları, emperyalizmin, batının ve batılın kumandasıyla; insanlar arasında düşmanlığı yayıp, nefreti pompalayanlar; "hiçbir şekilde", bu milletin insani ve vicdani, rahmani duygusundan zerre-i miskal, saptıramazlar!…

***

Önemli notumu da, düşeyim!.. Yani, gelelim; "Göçmen Sorununa!.." Evet büyük bir sorun.. Gederek de artıyor.. Salt Türkiye'nin değil, "dünyanın" sorunu.. Ama en çok etkilenen biziz… Bunu, net akılcı bir politikayla, faşizan, statükocu, bencil bir fikriyatla değil.. Aynı zamanda; "kapıları açın , kim gelirse gelsin" diyerek de, değil.. Olay makul ve insani değer ölçüleri içerisinde; tartışmalı, çözüm üretmeli!… "Beka meselesi" haline ne getirelim, ne de getirmeyelim!.. Orta yolu, yıkmadan, yakmadan bulalım!…

***

MAHALLEMİZDEKİ FAŞİSTLER!..

Ne yazık ki, çoklar.. Ve giderek de çoğaldılar.. Eee; nerden bileceksin ki, "soysuzun" yüzüne "ustaca" kamuflaj yaptığını.. Kuzu postu giymiş, kurt!.. Ne hazindir ki, mahallemizdeki faşistler de öyle.. Demokrasi, insan hakları, özgürlük, eşitlik, çevrecilik, hak, hukuk, adalet gibi "maskeleri" takmada, hayli mahirdirler….

***

Ve biliyorlar ki, günümüzün en değerli, kıymetli, dokunulmazlık "zırhının" bunlar olup, "libası bu alanda" giyersek, itibarı da, alıcısı da çok olur!.. Ki bu zırhın sayesinde, neler yapmıyorlar ki?.. Alayı ekran ekran, sütun sütun "faşizanlığını", icra edip, "zehrini" akıtıyor… Neyse; maskeler düştü..?

***

Kimler, kimlerin nam-ı hesabına "fonlanıp" palazlandıkları!… Garip olan, hala yüzsüzce, fütursuzca, arsızca arz-ı endam ederek, "sanki hiçbir şekilde yüzlerine tükürülecek" bir durum yaşanmamış gibi; boy gösteriyorlar.. Öyle ya; yıllar yıllı kendilerini gizlemeyi, başkalarını da, hedef aldıklarını da, gelen emirle "itibarsızlaştırma" suikastlarını gerçekleştirmede, hep üstün oldular!…

***

Neydi sloganları!… "Vatan, millet, sakarya!".. Ama tersi, fikriyatla, sahipleniliyordu!.. Çünkü, vatanını, milletini, devletini seven, sayan, sahiplenen her kim var idiyse; "onlar için" hasım olduğu gibi, "yandaş" derlerdi.. Kendilerine de, bağımsız, objektif, tarafsız ve özgür deyip dururlardı…

***

Peki bugün.. O ustaca, "suikastlarıyla" her şeyi kirlettikleri gibi, itibarsızlaştırdılar!… Ki hala da o kirlemeyi, "çamur at tutmazsa izi kalır" kabilinde, kullanmaya ve üretmeye devam ediyorlar.. Ve hazin olan da şudur ki, bir kesim inanarak fondaşlıları sahipleniyor!… Ne diyorduk, şaşmaz ilkemiz; "Yerli ve Milli" olmaktır…

*** 

SEÇİM YASASI, SEÇİMİN TAKVİMİDİR!…

Yine "seçime" dair, erken mi, baskın seçim mi, zamanında mı seçim, "tışması" sürüp gidiyor.. Ve, cemşit pilavı gibi ısıtılıp, ısıtılıp servis ediliyor…

***

Ama bilinen şudur!… Artık liderlerin beyanlarını da bir kenara bırakalım!… Şu an için, "seçim yasası" üzerine, kafa yoruluyor.. Kesin olan da şudur; "seçimler" yeni seçim ve partiler "yasasına" göre, yapılacak…

***

Yani, "Seçim yasası" ne zaman çıkarsa çıksın!.. Çıktığı tarihi göz önüne alarak, yapılacak seçim ancak ve ancak "bir yıl sonra" olabilir.. Seçim yasası çıktığı yılda, uygulanmaz.. 365 gün sonra olur!?.

***

Bu erken seçim için de geçerli!.. Diğer seçimler için de geçerli… Önce "seçim yasası çıkacak" sonra bir yıl geçecek ondan sonra "seçim" mümkün olacak.. Nokta!…

***

Demek ki, "seçim yasası ve partiler yasasına" odaklanıp, ne zaman Meclise geleceğine!.. İçeriği, maddelere dair mülahazaları görelim!…

GÜNÜN SÖZÜ

Kendisinden fazlasıyla iyilik gördüğün kimseye fenalık etmen insanlık değildir.


Bu Makale 2313 kere okunmuştur.