Görüş Bildir

KALEMİN DİLİ

TEFECİ SEKTÖRÜ!…

Söz'ün dünkü manşet haberi dikkatinizi çekmiştir!..

"Kavga tefecileri deşifre etti.."

Salt bu olay değil…

Nice benzer olaylar yaşanmıyor değil..

Yıllar yılıdır, vaki..

Ki herkes biliyor, Diyarbakır başta olmak üzere bölge illeri; "tefecilerin" sömürüsü altında..

Yani, memleket "tefecilerin, zorbaların, çek-senet mafyasının" cenneti haline gelmiş!

"Hukuk dışı" bir işleyiş var..

"İpini koparan" saha hakimiyetiyle "suç şebekesi" oluşturup cirit atıyor..

Giderek de bu kulvarda, "sektörleşenler!" var…

Ofisler, plazalar, petrol istasyonları, kuyumcular, döviz büroları..

Artık alenice, işlem görüyor…

"Masum ve mazlum" insanlara "musallat" olup, elinde-avucunda ne varsa alıp, çökenler, var!..

***

Çiftçilerin, esnafların, müteahhitlerin, iş insanlarının "zora düşmelerini, parasal sıkıntı çekmelerini" fırsat, kolluyorlar?

"Köpek burnuna" sahip misali, koku alıp çullanıyorlar insanların üzerine!!..

Özellikle Bankaların, Güneydoğu'ya özgü "çifte standart" uygulamaları..

Kredi ve faiz oranındaki dengesizlik…

Ne yazık ki; "tefecilere" ortamı cennet kıldırdığı gibi, "iştahlarını da" o biçim kabartıyor..

Hele ki, hukuktaki boşluğu "kollama halleri" maymun iştahı sağlatıyor onlara!…

Denir ya, bunların eline "düşmeye gör..!"

Elini kaptıran, "gövdesinden" oluyor..

Bir alırken, bin vermeye mahkum ediliyor…


***

"Tefecilerin kurduğu sömürü sistemi" altına bir kez kendini kaptırdın mı, artık ömrü billah, yaşamak zorundasın…

Sömürü mahkumiyeti;  "Ya malını, ya canını…"

Nokta...

Sonrasında gelenler zaten tufan misali kaçınılmaz olaylar..

"Sessiz sedasız evini satan mı, malını mülkünü devreden mi?"…

Ve bunların ardından kararan hayatlar, parçalanan aileler, intiharlar, ölümler, öldürmelerin peşi sıra gelmesi?

Hangisini derseniz!…

***

Ya bahisçiler, ya internet üzerinden "kaçak bahis" oynatanlar!…

Ki "tefeciye" kendini kaptırıp, buralardan "medet umanların" hal-i durumu ayrı bir travma içeriyor!?..

Denize düşen yılana sarılır misali..

Büyük dramların yaşanmasına neden oluyor bu alan!?…

Bir de, "kar payı üzerinden" oluşturulan saadet zincirleri var..

Artık Diyarbakır bu alanda, başı çekiyor..

Sıkça patlak veren milyonlarca liralık oluşturulan "dolandırıcılık" sistemi!..

Bu vahim gidişatın "sistemine ve aktörlerine" artık dur denilmesi gerekmez mi?!…

Elbette ki gerekli?

***

Zalimlikte, vicdansızlıkta sınır tanımayan feodal yapıyla, palazlanan..

Bazı siyasi kimliklerin "arka bahçesi" olarak faaliyet gösteren..

Bu alanda; "itibar" görmeleri sağlanan..

Her türlü "suça" bulaşmış, madde bağımlısı…

Kirli ve karanlık işlerin adamlarıyla kendine güç kazandıran tefeciler gerçeği, memleketimiz için, tartışılmaz bir "tehlikedir"…

Ve bu tehlike her geçen gün büyümektedir…

Bir de bürokratlarla, olan ilişkiler..

Boy boy verilen pozların satışta kullanılması..

Kısacası; "vahim bir otorite sömürüsü" hakim hal-i hazırda…

Onun için de, bunlarla mücadele edilmeli…

Toplum da onlardan, artık korkmamalıdır.

Masum ve mazlum insanların sorunlarını duymazlıktan gelenlere inat!… 

Mağdur vatandaşın halini hatırını bir defa bile sormaya tenezzül etmeyen birileri..

Ki bu birileri, hâlâ memleketi güllük gülistanlık göstermeye çalışıyor…

Birilerine şirin görünmek için “memleketimiz barış ve huzurun başkenti” teranesinde bulunanlara rağmen…

Diyorum ki, "tefecilere, suç örgütlerine, şebekelere" artık prim verilmemelidir…

Vatandaşın hakkını, hukukunu, malını, mülkünü, canını gasp edenlerle mücadelede tavizsiz hassasiyet gösterilmelidir..

Bu yolda en büyük görevin güvenlik mensuplarına, emniyet teşkilatlarına ve yargıya düştüğünü de belirtmek isterim!…

Halkın can, mal ve ırz emniyetini korumak da devlet mekanizmasını işletenlerin "temel" görevidir.

Vatandaşlar olarak bizlere düşen görev de, "bu mücadelede" yardımcı olmak, bilgilendirmektir…

Kitle iletişim çağında yaşıyoruz…

Her türlü dinleme, izleme, görüntüleme sistemleri mevcuttur!…

Tefecilerin takibe alınarak tespit edilmesi, mevcut yarayı "tedavide" olmazsa olmazdır..

***

Hasılı kelam!..

Kentin ilgili ve yetkili zevatı...

Bu memleketin insanına hizmet için,

Bu memleketin sıkıntı ve sorunlarına çare bulmak için..

Hastalıkları teşhis etmek ve tedavisini uygulamak için…

Zaman ve mekan mefhumu tanımadan; "sorumlulukla" görev misyonlarını yerine getirmelidir…

İdarecilikle "hoş bir sâda bırakmak" olmalıdır, kişinin şiarı!…

***

EPÖZDEMİR NE DEMEK İSTİYOR?..

HAK-PAR Genel Başkanı Latif Epözdemir..

İzmir'deki saldırıyla ilgili yazılı açıklama yapmış..

Açıklama hayli uzun..

Ama "akla takılanlar" diye açtığı ara başlık, hayli sorgulayıcı..

Üç soru, soruyor…

***

BİRİNCİ SORU.. Katilin devlet yeklileriyle resimleri, sosyal medyaya yansıdı?

Bu vahim bir durum. Suriye kamplarında, çekilmiş silahlı resimleri.. 

Katile bu olanakları tanıyan kim?..

Görüntüler ne zaman ve niçin çekildi…

***

İKİNCİ SORU… HDP cinayet günü toplantıyı neden iptal etti?

HDP üst yönetimi bu yönde bir bilgiyi nasıl edindi?..

Böyle bir bilgi edindiyse neden gerekli önlemleri almadı, polisi uyarmadı, bilgi vermedi?

Suruç'ta buna benzer bir olay yaşanmıştı çünkü?…

***

ÜÇÜNCÜ SORU… Katil kapı önündeki polis barikatını nasıl aşıp yukarı gitti?

Katile destek veren ya da yardımcı olanlar içeriden mi, dışarıdan mı?..

MİT ve Polis istihbaratı nasıl olur da böyle bir saldırıya ilişkin istihbaratı olmaz?..

***

Sorular ve içeriğindeki "itham" edici sorgulama, doğrusu "pür dikkat" çekmektedir?.. Epözdemir'in gündeme getirdiği sorulara dair muhakkak ki bildiği bir şeyler var?.. Onun yanıtı gerek..

Bu arada soruların da cevap bulması lazım…

***

Nitekim, sorular yanıt bulursa "cinayetin azmettiricileri de" ortaya çıkar.?

Pek tabi ki, eylem üzerinde, planlananlar da..

Eğer ki sorular yanıt bulmaz ise, suskunluk hakim olursa "bu savları da" kabul etmiş olurlar..

İki taraftan da tatmin edici, açıklama yok!?..

Zaman tefsir edecek bu olayı..

O zaman da, iş işten geçmiş olur?..

Çünkü, nice böylesi vakalar, bu milletin, bu ülkenin "kaderi" diye yaşandı ve yaşatıldı?..

***

GÜNÜN SÖZÜ

Belki hiçbir şey yolunda gitmedi; ama hiçbir şey de beni yolumdan etmedi!

 


Bu Makale 1288 kere okunmuştur.