KADINLAR HAYVANLAR YASALAR

Başlığı oluştururken, kadınlar ve hayvanlar kelimesini yan yana yazarsam aynı kefeye koymuş olurum da kadınlara hakaret ediyormuşum gibi mi algılanır diye düşünmedim değil.

    Ama ruh hastası adına insan demek zorunda kaldığımız, oluşumların fiilleri öyle bir hal aldı ki, hayvanlar onlardan çok daha masum çok daha temiz artık.

Ülkemizde ya da günümüzde değil tüm dünyada ve tüm zamanlarda kadınların çektiğini başka canlı türü çekmedi.

Kadın başını aynı yastığa koyduğu adamdan dayak yiyor! Bıçaklanıyor! Balkondan atılıyor! Tecavüze uğruyor! Çocuklarının gözleri önünde öldürülüyor! Evden atılıyor! Çöp bidonunun içine konup üstüne beton dökülüyor!

Psikolojik ve sözlü şiddeti saymıyorum bile.

      Kadınlar aş pişiren, evlat dünyaya getiren, tüm ev işlerini gören, çoğu kesimde hem içerde hem dışarda çalışan, çocuk büyütüp topluma birey yetiştiren, evdeki dengeleri kontrol eden…

Bu denli fedakârlık yap karşılaştığın sonuç dayak-cinayet-şiddet…

SEBEP; kadın dırdır ediyor, sebep; kadın boşanmak istiyor, sebep; yemeğin tuzu çok olmuş, sebep; kadın artık haklarını savunuyor sesi çok çıkmaya başladı, sebep; kadın yerini bilmeli, sebep; sırf kadın olduğu için zati hak etmiştir.

Bu hakkı adı erkek olan mahlûklara kim vermiş? (genel yargılı bir cümle kurdum ama tabi ki tüm erkeklerin tutumu bu değil, ruh hastaları dayak ve cinayet eğiliminde bulunanlardır hedefim)

Bir sürü de yasa var kadın haklarını koruyan lakin gün geçmiyor ki bir kadın cinayeti, kocasından veya sevgilisinden şiddet gören kadın haberi duymayalım.

Demek ki yasa çıkarmakla çözülemiyor.

Zaten “ben bu suçu işlersem ömür boyu hapiste yatarım” ı düşünen adam da az biraz akıl vardır. Ama bu cinayetleri işleyenler belli ki şuursuz.

Psikolojik hastalar sağlıklı düşünemiyorlar ki yasalar caydırıcı olsun. Ha ne vardır, cezalandırılınca şiddet görenin yakınlarının öfkesi söner, acısı soğur belki.

Ölen bir daha geri gelmiyor, şiddet görenlerin travmaları geçmiyor.

HAYVANLAR

Gelelim hayvancağızlara, yine bir takım patolojik vaka sayılan insanlar ağzı dili olmayan bir parça ekmekten başka hiçbir şey istemeyen, sokaklarda ki zavallı savunmasız canlılara dadanıyorlar.

Keyfi olarak köpeklerin kulaklarını keseni mi ararsın, eşeklere atlara tecavüz edeni mi ararsın, hayvanlara çivili ekmek yedireni mi ararsın, ne ararsan var.

Bir vicdansız tarafından etleri parça parça kesilen, artık acıdan ağlayan inleyen bir köpek görmüştüm sosyal medyada. O gece uyuyamamıştım sabaha kadar.

Düşünüyorsunuz bende bir insanım bunu yapanlar da insan. Nasıl olurda bazıları bu görüntülerle acı çekerken onlar haz duyuyor.

Hadi diyorsun bazısı kötü yetiştirildi, psikopat ebeveynin elinde büyüdü, işkenceyle çocukluk geçirdi belki de kaybetti vicdanını. Onlara acınmadı onlarda acımıyor hiçbir canlıya.

Ya iyi yetiştirilenler, ya normal görünümlüler!

Bayram öncesi 2 Rus uyruklu turist Antalya da sahilde caretta caretta lara işkence ediyor, hayvanın üstüne alkol döküyorlar, gülüp eğlenip video çekiyorlar.

Gayet şık giyimli, işinde gücünde normal görünümlü mahlûkatlar yaptı bunu. Bunlarda mı kötü çocukluk geçirmiş… Hiç sanmıyorum.

Galiba iyilerin hafızası kötülerin yaptıklarını hiçbir zaman idrak edemez.

       Hayvan severlerin, hayvan haklarıyla ilgilenen derneklerin uzun yıllardır üzerinde durduğu hayvan hakları koruma kanunu geçtiğimiz günlerde onaylandı.

Yine dedik ki hükümete; aramızda insanlığa evirilememiş olanlar var, bize çoban görevi görecek yasalar getirin. Hükümet de yasayı çıkardı.

İşe yarayacak mı? Benim umudum yok.

Sorunun kaynağı çözülmüyor, hunharca davranışlar olup bittikten sonra ceza yese kaç yazar.

Sorunun kaynağını çözmek istersek, her mahallenin bir bakkalı var ya, yine her mahalleye bakkal misali psikolojik tedavi merkezi açmak gerek…

Ve şiddete eğilimli kimseleri, istatiksel takiplerle, fizibilite çalışmalarıyla tespit edip bu merkezlerden içeriye zorla sokup tedavi ettirmeli. Evet zorla tedavi…

Zira kendi ayaklarıyla gelmeyecekleri kesin.

Hem kadına şiddet hem hayvana şiddet ancak bu veya benzeri bir uygulamayla çözülebilir.

Bir sabah uyandığımızda daha temiz bir dünyaya gözümüzü açmak dileğiyle.

Twitter: Reyhan Alkar Karlıdağ