Ergenekon’un güvenlik örtüsü

Mahkeme OYAK iddianamesini kabul etti. Ergenekon’un kirli yapılanmasının nerelere uzandığı bir kez daha gözler önüne serildi.

Haberler 26.04.2012 - 08:30 Son Güncelleme : 26.04.2012 - 08:30

Danıştay saldırısına ilişkin kamera görüntülerini silerek delilleri kararttıkları gerekçesiyle OYAK Güvenlik personeli 10 şüpheli hakkında hazırlanan iddianame İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. Aralarında OYAK Güvenlik eski GenelMüdürü Orhan Çobanın da aralarında olduğu 6 tutuklu sanık hakkında ağırlaştırılmışmüebbet hapis cezası istendi.

CİHAZ SAĞLAM ÇIKTI

OYAK iddianamesinde birbirinden ilginç detaylar yer aldı. Ergenekon davası kapsamında Danıştay saldırısına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin görevlendirdiği bilirkişi tarafından hazırlanan rapora iddianamede yer verildi. Raporda, saldırının gerçekleşmesinden bir gün önce OYAK Güvenlik tarafından arıza nedeniyle söküldüğü belirtilen hard disklerde herhangi bir arızanın bulunmadığı belirtildi. Danıştay üyelerine 17 Mayıs 2006da silahlı saldırı gerçekleştiren Alparslan Arslanın keşif çalışması yaptığı 16 Mayıs 2006 tarihine ait görüntü kayıtlarının OYAK Güvenlik görevlilerince bilinçli olarak geri döndürülemez bir şekilde silindiği vurgulandı.

İddianamede, 15 Nisan 2006 ile 16 Mayıs 2006 tarihleri arasında 3654 adet kaydın silindiği ifade edildi. Silinen kayıtlardan bazısının kurtarılabildiği belirtilirken, kurtarılan kayıtlardan 13 adedinin de Alparslan Arslanın keşif çalışması yaptığı 16 Mayıs 2006 tarihine ait olduğu belirtildi. Görüntülerin bulunduğu hard disk içerisinde bazı dosyaların silinme tarihinin yıl, ay ve gün bölümünde 0000.00.00, silme zamanının saat, dakika ve salise bölümünde ise 00.00.00 olduğunun tespit edildiği belirtilerek, bu işlemin de silme tarihlerini saklamaya yönelik bilinçli bir silme olabileceğine dikkat çekildi.

OYAK Savunma ve Güvenlik Sistemleri AŞnin eski Genel Müdürü Orhan Çoban ile yardımcısı Tarık Özyılmazın dikkat çeken özgeçmişlerine de iddianamede yer verildi. Emekli albay olan her iki ismin de Özel Kuvvetler Komutanlığında görev yaptıklarına dikkat çekildi. Orhan Çobanın 1995te Özel Kuvvetler Komutanlığından kurmay albay olarak ayrılarak MİTe geçtiği belirtildi. 1999a kadar MİTte Özel Faaliyetler Daire Başkanı olarak görev yaptığı ifade edilen Çobanın 2000 yılının Kasım ayında OYAK Güvenlik Şirketi kurulurken de başında bulunduğu kaydedildi.

GÜÇLÜ BİR ALBAY

Çobanla ilgili en ilginç bilgileri ise 10 Şubat 2009da İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünde ifadesi alınan emekli asker Zahit Engin verdi. Enginin iddianameye giren ifadesinde Çobanla ilgili şu bilgiler yer aldı: Ankara ilinde görev yaptığım yıllarda, Genelkurmay içerisinde, emekli asker ağırlıklı ve geneli Özel Kuvvetler mensubu şüphelilerden oluşan Ergenekonun varlığından bahsedilirdi. Ergenekon genelde özel harpçilerden oluşurdu. Danıştay olayında binanın güvenliğini OYAK Güvenlik yerine getiriyordu.

OYAK Güvenlikin başında eski özel harpçi Kurmay Albay Orhan Çoban vardı. O zaman Danıştay olayını dinci bir örgüt tarafından yapılmadığını anladım. Olayı gerçekleştiren Alparslan Arslanın Ergenekon örgütü ile ilişkilerinin ortaya çıkması da benim düşüncemi doğruladı. Kamuoyunda Yeşil olarak bilinenMahmut Yıldırım ile yaptığım görüşmede, Orhan Çobanın güçlü bir albay olduğundan bahsederdi. Bu nedenle Danıştay Saldırısında Orhan Çobanın güvenlik şirketinin içinde olduğunu öğrenince bu olayın arkasında Ergenekonun olduğunu düşündüm.

REFERANS OLDU

Emekli Albay Tarık Özyılmaz da emniyette alınan ifadesinde, Orhan Çobanın referansıyla OYAKta işe başladım. OYAK Güvenlikin kuruluş aşamasında yöneticiler, başvuranlar arasında Orhan Çobanın seçtiği kişilerden belirlendi dedi. Özyılmazla ilgili iddianamede yer verilen bir başka ayrıntı da OYAK Güvenlikten bir süreliğine ayrılıp çalıştığı Atlas Güvenlik şirketiyle ilgili oldu. Özyılmazın çalıştığı Atlas Güvenlik, Amirallere suikast davasının sanığı Teğmen Tarık Ayabakandan ele geçirilen Nisan Bülteni isimli belgede Doğu Perinçek Başkanımızın emirleri başlıklı bölümde Atlas güvenlik, E.A. ve diğer emekliler, hainleri bulmada aktif kullanılsın şeklinde yer almıştı.

İddianamede OYAK Güvenlikin Ergenekonun amaçlarına hizmet ettiği öne sürüldü. Ergenekon sanıkları Veli Küçük, Ümit Oğuztan, M. Şener Eruygur, Ufuk Akkaya ve Tuncay Özkandan ele geçirilen SECURITY A.Ş. ULUSLAR ARASI GÜVENLİK ŞİRKETİ PROJESİ İSTANBUL/ 26 HAZİRAN 2000 isimli belge iddianamede detaylıca anlatıldı.

ÖRTÜ GÖREVİ ÜSTLENECEK

İddianamede belgenin içeriğine ilişkin şu ifadeler yer aldı: Güvenlik şirketlerinin istihbarat örgütleri için çok önemli olduğu, oluşturulacak güvenlik şirketinin istihbarat görevlerinde yer alarak uzmanlaşmış emekli bir kurmay albayın başkanlığında kurulması gerektiği ve tüm personelin yalnızca emekli istihbarat subaylarından oluşturulması gerektiği, bu şirket bünyesinde kesinlikle emekli emniyet mensuplarının yer almaması gerektiği, böylece örtülü bir biçimde yepyeni bir yapılanma ile güçlü bir istihbarat biriminin oluşturulacağı, bu istihbarat biriminin doğal olarak operasyonal hizmetlerin sorumluluk ve yükümlülüğünü de üstlenebilecek yeterlilikte olacağı,

Özel Güvenlik Şirketi olarak faaliyet gösterecek olan bu şirketin operasyonel girişimlerin deşifre olması halinde olumlu bir örtü görevi üstleneceğinin de çok açık olacağı, kurulması planlanan güvenlik şirketinin anonimşirket olarak faaliyete geçeceği, kurulacak güvenlik şirketiyle hemgelir elde edileceği, hemde istihbarat verilerinin toplanacağı, gereğinde ise operasyonel faaliyetler sürdürebileceği belirtilmiştir.

ÇİZİLEN PROFİLLE AYNI

Savcılık belgedeki bilgiler ve şüphelilerden Serkan Akyıldızın ifadeleri doğrultusunda Security AŞ isimli belgede belirtilen yapının OYAK SGS şirketinde bulunduğunu dikkat çekti. İddianamede şöyle denildi: ETÖ sanıklarından ele geçirilen SECURITY A.Ş. PROJESİ adlı dokümanda belirtilen bilgilerdeki güvenlik şirketlerine yönelik değerlendirmeler ve bu şirketlerde görev alacak şahıslara yönelik çizilen profilin şüpheli Orhan Çoban ile örtüştüğü, Danıştay saldırısıyla bu binada kurulu bulunan OYAK SGSye ait kameraların kayıt yapamaz hale getirilmesi ve delillerin tamamen yok edilmesinin Ergenekon nün amaçlarına ulaşmasını kolaylaştırmak amacıyla yapıldığı kanaatine varılmıştır.

Ana Sayfaya Git