Önce Üstadla helalleşmeli!

Üstad Bediüzzaman Said Nursi'nin kayıp mezarının bulunmasıyla ilgili çağrıda bulunan Medya Yazarları Derneği Onursal Başkanı Abdulkadir İkbal, helalleşmek isteyenlerin Said Nursi'nin mezar yerini açıklamayla başlaması gerektiğini dile getirdi.

Haberler 07.10.2022 - 00:05 Son Güncelleme : 01.01.0001 - 00:00

23 Mart 1960da Şanlıurfada vefat ettikten sonra naaşı defnedildiği mezarından çıkarılarak bilinmeyen bir yere götürülen Bediüzzaman Said Nursinin kayıp mezarı hakkındaki tartışmalar devam ediyor.

Götürüldüğü yerin nerede olduğu hakkında çok farklı iddialar var. Bunlardan birisi de Medya Yazarları Derneği Onursal Başkanı Abdulkadir İkbale ait. Said Nursinin naaşının Şanlıurfa Bediüzzaman Aile Mezarlığının yanında bulunan Şehitlik Mezarlığına defnedildiğini iddia eden İkbal, bu iddiasını Said Nursinin Şanlıurfalı talebesi Mahmut Hasırcıya dayandırıyor.

Üstad Bediüzzaman Said Nursinin Şanlıurfaya gelişi ile ilgili bilgi veren İkbal, Said Nursi Hazretleri Ispartadayken kendisini acele bir şekilde Atamın bir menzili olan Urfaya götürün. diye söylemiş. Üstad o zamanlar çok hastadır. Talebeleri hemen araç hazırlarlar. Araçla eski Adana yoluna eski adı Gvur Dağına gelirler. Said Nursi, Gvur Dağına bundan sonra Nurdağı denilmesini ister. O tarihten itibaren de Gvur Dağı, Nurdağı olarak binilir. Üstad Urfada 3 gün kalır. Üstad İpek Palas Otelinde 23 Mart 1960da vefat eder. dedi.

İHTİLALDEN 50-52 GÜN SONRA GENELKURMAY BAŞKANI URFAYA GELİR

Bediüzzamanın naaşının kaçırılması olayına değinen İkbal, şöyle devam etti:

O zamanın hükümeti Said Nursinin naaşını aceleyle ister. Hatta çöp arabasına koyup gönderilmesi istenir. Mehmet Hafız tarafından hazırlanmış olan Derghta iki kubbe yapılır. Halk, kubbeyi yapan kişinin kubbeyi kendisi için yaptığını zanneder. Said Nursi vefat ettikten sonra Ulu Camide cenaze namazı kılınır. Cenaze namazından sonra Dergha defnedilir. Aradan iki gün geçtikten sonra 1960 ihtilali olur. İhtilalden 50-52 gün sonra Genelkurmay Başkanı Urfaya gelir. Said Nursinin kardeşi Abdülmecit de Urfaya gelir. Kardeşim bana uzak olduğu için ben ziyaret edemiyorum diye benim yakınıma getirin. diye bir dilekçe hazırlanır. Abdülmecit Ağabeye imzalatmak isterler ama o istemez. Tehdit ederek dilekçeyi imzalatırlar.

Said Nursinin mezarının kırıldığı gün Şanlıurfada bir askerin öldüğünün haberinin yayıldığını ve bunun bir senaryo olduğunu belirten İkbal, asker cenazesi denilerek Şehitlik Mezarlığına defnedilen naaşın Bediüzzamanı ait olduğunu öne sürdü.

ÜSTADI ORADAN çIKARDILAR, SENARYO YAPTILAR VE BURAYA DEFNETTİLER

Bu iddiasını Said Nursinin Şanlıurfalı talebesi Mahmut Hasırcıya ve Üstadın bir şiirine dayandıran İkbal, Sabaha doğru gelip Said Nursinin mezarını kırarlar. çevredekilere bir askerin öldüğünü ve o askeri defnedecekleri söylenir. Ertesi gün Yusuf Paşa Camiinde İkindi namazında cenaze namazı kılıp buraya defnederler. Mahmut Hasırcı durumundan haberdar olup takip eder. Daha sonra gelip mezarın yerini tespit eder ama pek fazla kimseye bahsetmez. Hasırcının vefatından 14 gün önce onu arayıp hasta olduğunu ve bildiği bilgilerle ilgili çalışma yapmak istediğimi söyledim. Olur deyip Ulu Camiye geldi. Daha sonra da Ulu Camiinden Urfa Şehitlike (Şehitler Anıtının bulunduğu mezarlık) kadar geldik. Hasırcı Üstadı oradan çıkardılar, senaryo yaptılar ve buraya defnettiler. Üstad buradan gitmedi. Üstadın kitabında bir şiiri var: Yıkılmış bir mezarım ki, yığılmışım içinde diyor. Üstad Urfadan gitmediğini şiirinde beyan ediyor. şeklinde konuştu.

NEREYE GÖMDÜYSENİZ GETİRİN ESKİ YERİNE KOYUN

Ölen bir insanın mezarının kaldırılıp nerede olduğu belli olmayan bir hale getirmenin devlete yakışmadığını belirten İkbal, sözlerini şöyle sürdürdü:

İhtilal yeni olmuş, askerin başka işi yok mu? 50 gün sonra gelip Said Nursinin mezarı kırılıyor. Daha devlet sistemini yeni ele aldınız. Menderes ve Celal Bayarı götürdünüz. Yeni bir devlet kuruluyor, sizin ilk işiniz Said Nursinin mezarını kırmak oluyor. Bu hakikaten dünyada emsali olmayan bir felakettir. Bakın naaşı nereye koyduysanız getirin eski yerine koyun. Bediüzzamanın mezarı eski yeridir. Herkes eski yeri gördü, Fatiha okudu. Mezarı belli ama cesedini çıkardılar. Nereye gömdüyseniz getirin eski yerine koyun. Üstadın cesedinin yeri belli olmasın diye senaryo yazmışlar. Bir devlete yakışmaz. Devletin büyük bir ayıbı ve günahıdır.

TÜRKİYE BU AYIPLA DEVAM EDEMEZ

Helalleşmek isteyenlerin Said Nursiden başlaması gerektiğini vurgulayan İkbal, Said Nursiden önce Şeyh Saidin, Seyyid Rıza ve İskilipli Atıf Hocanın mezarı da kayıptır. Kendileri için ise dünyanın en büyük mezarını (Anıtkabir) yaptılar. İddia ediyorum; dünyanın adeta tapınağını yaptılar. Türkiye bu ayıpla devam edemez. Helalleşmek isteyenler Said Nursiden başlamalı. Senaryo böyle yapıldı. İnşallah aklı başında olan insanlar bir işe el atar. Hükümete ricamız; siz maneviyata ve İslam limlerine değer veren anlayışa sahipsiniz, bir an önce bu ayıbın ortadan kaldırılması için cesedini bulup eski yerine koyun. diye çağrıda bulundu.

O MEKTUP DOĞRU DEĞİLDİR

Bediüzzamanın mezarının bilinmemesi ile ilgili yazdığı iddia edilen mektupla ilgili açıklamalarda bulunan İkbal, Bediüzzamanın cesedinin bulunmaması ile ilgili o mektup sahtedir. O mektup doğru değildir. Said Nursinin mezarla ilgili 3 imzası var, diğerinde imza yok. Birisi o iddiayı oraya sıkıştırıp milleti kandırmışlar. Benim mezarım kaybolsun. diye hiçbir Peygamberin duası yoktur. Hiçbir Peygamberin yapmadığı duayı Said Nursi yapar mı? Neden Ispartadan buraya gelsin? Hazreti İbrahimin makamına götürün. demiş. Dünya lem Said Nursinin defnedildiğini gördü. ifadelerini kullandı.

Ana Sayfaya Git