Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, yıl sonu değerlendirme toplantısı çerçevesinde Ankarada basın mensuplarıyla bir araya geldi. Güler, Bakanlığının 2025 yılı faaliyetlerinin yanı sıra 2026 yılına ilişkin yapılan hazırlıklara ilişkin açıklamalarda bulundu.
Yıl başından bugüne kadar 105 PKKlı fesih kararından itibaren ise 69 PKKlı terörist teslim olmuştur
Güler, 2025 yılının Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) üstün gayretleriyle sürdürülen terörle mücadelede elde edilen başarıların neticesinde yeni bir sürecin başladığı bir yıl olduğunun altını çizerek, Terör örgütünün fesih kararı sonrası teslim olan terörist sayısında artış olduğunu da izliyoruz. Yıl başından bugüne kadar 105 PKKlı fesih kararından itibaren ise 69 PKKlı terörist teslim olmuştur. Sınırlarımızda ve ötesinde arazi arama-tarama mağara sığınak barınak ile mayın ve el yapımı patlayıcı tespit ve imha çalışmalarımız devam ediyor. Nihai hedefimiz 86 milyon vatandaşımızın ortak temennisi olan terörün sona ermesi terör örgütlerinin tamamen tasfiye edilmesi ve ülkemize yönelik her türlü tehdidin ortadan kaldırılmasıdır. Başta PKK-YPG-SDG olmak üzere hiçbir terör örgütünün bölgede kök salmasına farklı adlar altında faaliyet göstermesine kısacası hiçbir terör oluşumuna ve oldubittiye müsaade etmeyeceğimizi bir kez daha hatırlatmak isterim ifadelerine yer verdi.
Irak ile ilişkilerin son dönemde heyetler arası karşılıklı ziyaretler ve imzalanan anlaşmalarla birlikte olumlu yönde ivme kazandığına dikkati çeken Güler, bölgenin terörden arındırılmasına ilişkin hem Merkezi Irak Hükümeti hem de Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) ile anlayış birliği sağlandığını dile getirdi.
SDGnin terör unsurlarından ayrıştırılarak Suriye ordusuna entegrasyonu gerekmektedir
Güler, Suriyede istikrar ve güvenliğin sağlanması ve terör örgütleriyle mücadele edilmesinin Türkiyenin milli güvenliği açısından hayati önemde olduğunu dile getirerek, SDGnin terör unsurlarından ayrıştırılarak Suriye ordusuna entegrasyonu, ayrılıkçı ve adem-i merkeziyetçi söylemi terk etmesi, merkezi otoriteye bağlanması, ayrıca sahada paralel güvenlik yapılarının kesinlikle ortadan kaldırılması gerekmektedir. Bu çerçevede Türkiye olarak, süreci en başından itibaren çok yakından ve titizlikle takip ediyoruz diye konuştu.
İsrail, kendi güvenliğine ilişkin hassasiyetlerini Suriyeye saldırarak çözemeyeceğini idrak etmeli
İsrailin son dönemde benimsediği, şüpheci güvenlik anlayışına dayalı, Suriye hükümeti aleyhine devlet dışı aktörleri kışkırtıcı ve orantısız güç kullanan yaklaşımının, bölgedeki dengeleri daha da zedelemediğini aktaran Güler, İsrailin nefret dili kullanarak Türkiyeyi bölge için tehdit gösteren açıklamalarının aksine Türkiye, uluslararası hukuk çerçevesinde, istikrarın korunmasına ve terörle mücadele hedefine odaklanmıştır. Buna karşın, İsrailin sürdürdüğü istikrarsızlaştırıcı asker tutum ve oluşturmak istediği Suriye, Türkiyenin de doğrudan mill güvenliğini etkileyen bir tehdit alanı oluşturmaktadır. İsrail, kendi güvenliğine ilişkin hassasiyetlerini Suriyeye saldırarak, onu istikrarsızlaştırarak çözemeyeceğini idrak etmeli; Suriyenin yeni yönetimiyle işbirliği temelinde, iyi komşuluk ve mütekabiliyet prensiplerine uygun olarak ilişki kurmalıdır ifadelerine yer verdi.
Hudutlarda 9 bin 694 düzensiz göçmen ile 182 terörist ve bin 880 kilogram uyuşturucu madde yakalandı
Hudutların mevcut ve muhtemel tehditlere göre alınan tedbirlerin sürekli olarak yenilendiği bir anlayışla ve dünya standartlarında korunduğunu söyleyen Güler, Hudutlarımızda yasa dışı geçişler kaçakçılık ve diğer tüm tehditlere karşı sürdürülen etkin mücadele kapsamında 1 Ocaktan itibaren 65 bin 350 kişinin geçişi engellenmiş yakalanan 9 bin 694 düzensiz göçmen ile 182 terörist ve bin 880 kilogram uyuşturucu madde kolluk kuvvetlerine teslim edilmiştir dedi.
Türkiyenin sınır güvenlik sisteminin olağanüstü gayreti teknolojik altyapının sürekli geliştirilmesi ve çok katmanlı güvenlik anlayışıyla etkileyici ve örnek seviyede olduğunu söyleyen Güler, hudut güvenlik sistemimiz pek çok NATO ve bölge ülkesi tarafından örnek alınan bir model haline de geldiğini belirtti.
Güler, TSKnın Ege ve Doğu Akdenizdeki faaliyetlerinin milli çıkarlar doğrultusunda yürütüldüğünü ve uluslararası hukuka dayalı, yapıcı ve sorumlu bir duruş da sergilendiğini kaydederek, Yunanistanın bölgede zaman zaman gündeme getirdiği tek taraflı girişimlere karşı da gerekli diplomatik adımlar atılmakta uluslararası hukuk temelinde ve mütekabiliyet esasıyla her türlü tedbir tavizsiz şekilde hayata geçirilmektedir. Zaman zaman iki ülkenin liderleri tarafından ortaya konan yapıcı çalışmaları sekteye uğratmaya yönelik eylem ve söylemlerle karşılaşıyoruz. Türk ve Yunan halkları arasına fitne sokmak suretiyle siyasi kariyer yapma çabası içinde olanlar tehdit paranoyasından kurtulmalı süreci baltalamaktan vazgeçmelidirler. Türk Silahlı Kuvvetleri, kendisine tehdit oluşturmayan hiç kimse için tehdit değildir. Ancak ülkemize yönelebilecek her türlü tehdidi bertaraf edecek güç ve kararlılıktadır değerlendirmesinde bulundu.
Türkiyenin KKTCnin haklarını korumak için her türlü asker ve siyasi tedbiri alma kararlılığı tamdır
Ege ve Doğu Akdenizde Türkiyeyi dışlamaya yönelik hiçbir girişimin başarıya ulaşamayacağının da altını çizen Güler, bu doğrultuda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin hak ve menfaatlerini de aynı hassasiyetle savunduklarını söyledi. Güler, Adada adil, kalıcı ve sürdürülebilir bir çözümün yegne yolu Kıbrıs Türklerinin iki devletli eşit, egemen ve eşit uluslararası statüsünün tanınması olduğu gerçeğini uluslararası platformlarda tüm muhataplarımıza açık ve net şekilde ifade ediyoruz. Öte yandan Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin bölge içinden veya dışından aktörlerle geliştirmeye çalıştığı asker ve siyasi iş birlikleri ile silahlanma faaliyetlerinin Adadaki barış ortamına hizmet etmediği aksine gerginliği tırmandırdığı da açıktır. Anavatan ve garantör ülke olarak Türkiyenin Kıbrıs Türk halkının meşru hak ve menfaatlerini korumak için her türlü asker ve siyasi tedbiri alma kararlılığı bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da tamdır dedi.
Türkiye, Gazzede güvenliğe yönelik inisiyatiflere katkı vermek ve Gazzeyi yeniden ayağa kaldırmak için hazır
Türkiyenin İsrailin Filistin halkına yönelik işgal ilhak politikalarının sona ermesi çağrısında bulunduğunu ve İsrailin Gazzeye saldırılarına karşı uluslararası toplumu sorumluluk almaya davet ettiğini söyleyen Güler, bu çerçevede Ekim ayında Türkiyenin de yoğun çabasıyla İsrail ve Filistin arasında ateşkese varıldığını hatırlattı. Güler, Gazzede insani yardım faaliyetlerine katılmak, güvenliğe yönelik inisiyatiflere katkı vermek ve Gazzeyi yeniden ayağa kaldırmak için devletimiz Sayın Cumhurbaşkanımızın riyasetinde tüm kurumları ile her türlü platformda her zaman yardıma hazır olduğunu dile getirmek istiyorum dedi.
Karadenizde, Rusya ve Ukrayna arasındaki savaşın bölgesel güvenlik ve istikrar açısından hassasiyetini koruduğunu söyleyen Güler, Türkiye savaşın başladığı ilk günden bu yana Savaşın kazananı, barışın kaybedeni olmaz anlayışıyla adil bir barışın tesisine yönelik çok boyutlu ve samimi girişimlerini sürdürdüğünü söyledi.
Güler, bu doğrultuda Montrö Boğazlar Sözleşmesini tarafsız dikkatli ve tavizsiz bir şekilde uygulamaya devam ettiklerini dile getirdi.
Türkiyenin NATOya katkısının ve taahhütlerinin kesintisiz ve örnek teşkil edecek bir şekilde başarıyla sürdüğünü söyleyerek, Bu kapsamda ülkemiz, 2025 yılında NATOnun Deniz Komuta Kontrol yapısındaki 5 görev gücünden 2sinin komutasını üstlenmiş, yılın ilk yarısında Akdeniz ve Egedeki NATO deniz görev gruplarına komuta etmiş, Macaristan, Bulgaristan, Slovakya ve Polonyadaki İleri Kara Birliklerine aktif katkılar sağlamıştır. NATO Mukabele Kuvveti Hava Komuta Kontrol, NATO Amfibi Görev Kuvveti Komutanlığı ve çıkarma Kuvveti Komutanlığı görevlerini 2025-2026 döneminde yürüteceğiz ifadelerini kullandı.
TSKnın yüksek hazırlık seviyesini muhafaza etmek, etkinliğini ve caydırıcılığını daha da artırmak amacıyla ulusal ve uluslararası eğitim ve tatbikat faaliyetlerini de aralıksız sürdürdüğünü de söyleyen Güler, şu ifadelere yer verdi:
Kara Kuvvetlerimiz, 16 bölgede aynı anda harekt icra etmiş ve etmekte, Deniz Kuvvetlerimiz, 141 bin saat seyir gerçekleştirmiş, Hava Kuvvetlerimiz, 75 bin 647 sorti, 120 bin 649 saat uçuş yapmıştır. Farklı coğrafyalarda 70 bin personel ile 20 görev icra edilmektedir. 1 Ocaktan itibaren 43ü NATO, 29u Mill, 59u Davet ve 24ü Özel olmak üzere toplam 155 tatbikat icra edilmiştir.
Güler, İspanya ile yapılan Hürjet ve Endonezya ile yapılan Mill Muharip Uçak (KAAN) anlaşmalarının, Açık Deniz Karakol Gemisi Akhisarın NATO ve AB üyesi bir ülkeye yapılan ilk muharip gemi ihracatı kapsamında Romanyaya satışı, seri üretimine başlanan Altay tankının Türkiyenin Savunma Sanayi alanındaki gelişimini ortaya koyduğunu söyledi.
Bayraktar Kızılelma İnsansız Savaş Uçağının, Aselsan üretimi Murad Aesa radarını kullanarak Karadenizde TÜBİTAK-SAGE tarafından geliştirilen Gökdoğan Görüş Ötesi Hava-Hava Füzesi ile dünyada bir ilki gerçekleştirdiğini ve havadaki hedefi başarıyla imha ettiğini hatırlatan Güler, KAAN, Hürjet ve Kızılelmayla ilgili olarak dost ve müttefik ülkelerden yoğun talep geldiğini dile getirdi.
Güler, şu ifadelere yer verdi:
Mill Uçak Gemimizin üretilmesi çalışmalarına, çelik kubbenin de bir parçası olarak hava savunma yeteneklerimize önemli katkılar sağlayacak TF-2000 Hava Savunma Harbi Muhribi ile Mill Denizaltımızın (MİLDEN) ilk test bloğu inşalarına da başlanmıştır. ASFAT Anonim Şirketimiz, hem yurt içinde hem de dost ve müttefik ülkelerle yürütülen kritik projelerde büyük başarılara da imza atmaktadır. Makine ve Kimya Endüstrisi Anonim Şirketimiz ise sahip olduğu köklü tecrübe ve teknik altyapı ile mill mühimmat üretimini geliştirmeye devam etmektedir. Bakanlığımızı ve Türk Silahlı Kuvvetlerimizi hedef alan gerçeklikten uzak, maksatlı ve sistematik dezenformasyon çabalarını yakından takip etmekteyiz.
SDG konusunda ABD ile görüş farklılığımız azalıyor
Toplantı, Bakan Gülerin açıklamalarının ardından basın mensuplarının soru-cevap bölümüyle devam etti.
Güler, SDG konusunda ABD ile görüş ayrılığı olup olmadığına ilişkin sorulan soruya, SDGnin entegrasyonu konusunda ABD ile görüşmelerimiz devam ediyor. ABDnin düşünceleri epey değişti. ABDli dostlarımız şu anda gerçekleri daha iyi görüyor ve bu konudaki görüş farklılığımız azalıyor. Biz ne istediğimizi açık açık ifade ettik. Bu konudan geri adım yok. Mutlak surette Suriye ordusuna entegre olacaklar. SDG de entegrasyondan bahsediyor ama onların bahsettiği birlik halinde entegrasyon. Birlik olarak değil ferdi olarak entegre olmaları lazım. Aksi halde bunun adı entegrasyon olmaz diye konuştu.
SDGnin Suriye ordusuna entegre olmaması halinde ise Bakan Güler, İhtiyaç duyulduğunda gerekeni kimseye sormadan yaparız dedi.
Suriyeye terörle mücadele konusunda eğitim verildiğini hatırlatan Güler, Azerbaycana, Libyaya ve Somaliye eğitim desteğini nasıl sağladıysak aynısını onlara da sağlayabiliriz. Eğitimlerine Türkiyede başladık ve devam ediyoruz. Suriyenin terörle mücadelesine yardımcı olmamız gerektiğini düşünüyoruz ve çalışmalarımızı da bu yönde sürdürüyoruz şeklinde konuştu.
PKKyı tam bitirdiğimiz anda terör örgütü de Terörsüz Türkiye sürecine uyacağını açıkladı
Terörsüz Türkiye sürecine ilişkin soruları da yanıtlayan Güler, TSK olarak biz PKKyı tam bitirdiğimiz anda terör örgütü de Terörsüz Türkiye sürecine uyacağını açıkladı. Yani biz başarılı operasyonların ardından terör örgütünü silah bırakma evresine getirerek hedefimize ulaştık. Biz şimdi Terörsüz Türkiye hedefine başarıyla ulaşarak kardeşliğimizin sürekli olmasını istiyoruz. Vatandaşlarımızın şundan emin olması gerekir; TSK, Bakanlığımız, devletimizin ilgili birimleri bu süreçte ne olup bittiğinin farkındadır. Geçmişte terörle mücadelede sarf ettiğimiz dikkati aynı hassasiyetle bugün de terörsüz Türkiye sürecinde sarf ediyoruz. Süreç terör örgütünün istediği şekilde değil, devletimizin belirlediği ve istediği şekilde devam edecek değerlendirmesinde bulundu.
İsrail-İran savaşı esnasında İrandaki PJAKlı teröristlerin, İranda yönetimin değişeceğini düşündüğünü söyleyen Güler, İsrail-İran arasındaki çatışma istedikleri şekilde sonuçlanmadı ve İran PJAKa operasyon yaparak ağır zayiat verdirdi. Terör örgütü PKK, silah bırakma açıklamasının ardından Irakın kuzeyinden birçok terörist ve silah-mühimmatı İrana aktarmaya çalıştı. Biz bunları her gün İrana bildirdik. Onlar da fırsat buldukça operasyonlar icra ediyorlar. İran da bu vesileyle terör örgütü PJAKın gerçek yüzünü daha iyi görmüş oldu ifadelerine yer verdi.
Düşen C-130 tipi kargo uçağımızın kara kutusu halen TUSAŞta incelenmeye devam ediyor
Azerbaycandan dönerken düşen C-130 kargo uçağına ilişkin de konuşan Güler, 1C-130ları 1964te kullanmaya başladık. O günden bu yana böyle bir kaza yaşanmamıştı. C-130lar bugün hala dünyada en emniyetli uçaklar olarak tam 70 ülke tarafından kullanılıyor. Bu kazadan sonra bütün C-130 uçaklarımızın tamamını kontrole aldık. Bu kontrolü tamamlamayı müteakip uçaklarımızı kullanmaya devam edeceğiz. Düşen uçağımızın kara kutusu halen TUSAŞta incelenmeye devam ediyor. Kaza kırım heyetimiz de çalışmalarını sürdürüyor. Daha tamamlanmadı. Uçağımızın düşüş sebebi hakkında sonuç ne çıkarsa çıksın şeffaflıkla açıklayacağız açıklamasında bulundu.
Bakan Güler, 15 Aralıkta F-16lar tarafından vurularak düşürülen İHAnın Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle Karadenizde kullanılan bir İHA olduğunu ve kontrolden çıktığını dile getirdi. Enkaz arama çalışmalarının devam ettiğini söyleyen Güler, İHAnın enkazının ulaşıldığında yapılacak incelemeyle kamuoyunun bilgilendirileceğini söyledi.
Eurofighter uçakları 2030da 6 tane, 2031de 8 tane, 2032de de 6 tane olacak şekilde envantere girecek
Türkiyenin Eurofıghter tedarikine ilişkin de bilgilendirmelerde bulunan Güler, şu ifadelere yer verdi:
Biz İngiltere ile yaptığımız anlaşma ile 20 tane yeni üretim Eurofighter uçağını satın alıyoruz. Üretilecek Eurofighter uçakları 2030da 6 tane, 2031de 8 tane, 2032de de 6 tane olacak şekilde envantere girecek. Ayrıca hem Katar hem de Umman ile Eurofighter uçağı tedariki görüşmelerimiz olumlu şekilde devam ediyor. Katardan alacağımız Eurofighterlar, çok az uçuşu olan hazır uçaklar. Katarlı kardeşlerimiz çok büyük anlayış gösteriyorlar. Bu uçakları Katardaki mühimmat ve malzemeleri ile birlikte alacağız. Ummandan alacağımız uçaklar da az uçuş yapmış uçaklar. Hangarlarda duruyorlar. Ummandan tedarik edilecek uçakların AESA radarı, METEOR atma kabiliyeti ile güncel aviyonik sistemlerle modernize edilmesi gerekiyor. Modernizasyonun 12 uçak için 2028 yılında tamamlanmasını bekliyoruz. Biz Eurofighter uçaklarını Meteor füzeleriyle birlikte alıyoruz. Bu uçaklarda kendi milli yazılımlarımızla kendi mühimmatımızı da kullanabileceğiz. Bu süreçte de Meteor füzesinden daha iyisini yaparak, isterlerse de onlara satacağız.
Yunanistanın gayri askeri statüdeki adalara da hava savunma sistemlerini yerleştireceklerine dair haberlere ilişkin bu konuda gerekli çalışmaları yapıyoruz
Yunanistan, İsrail ve GKRYnin bir araya gelmesinin ve anlaşmalar imzalamasının Türkiye için bir tehdit oluşturamayacağını söyleyen Güler, Biz de birçok ülke ile anlaşmalar imzalıyoruz. Ama bu anlaşmaları belli bir ülkeye karşı yapmıyoruz. Gayri askeri statüdeki adalara da İsrailden alacakları hava savunma sistemlerini yerleştireceklerine dair haberler gündeme geliyor. Buralar adı üzerinde Gayri Askeri Statüdeki Adalar, yani hukuken silahlandırılmaması gereken adalar. Biz bu konuda gerekli çalışmaları yapıyoruz. Öyle çok fazla heveslenmesinler. Yunanistan Savunma Bakanı Dendias 2030 diye bir projeksiyon açıkladı. Artık kadınları da askere alalım diyorlar. Yunan Kara ve Deniz Kuvvetlerine müracaat eden neredeyse kimse yok. Yani personel temini onlar için büyük bir sorun değerlendirmesinde bulundu.
SDG'nin terör unsurlarından ayrıştırılarak Suriye ordusuna entegrasyonu gerekmektedir
Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, "TSK olarak biz PKK'yı tam bitirdiğimiz anda terör örgütü de 'Terörsüz Türkiye' sürecine uyacağını açıkladı. Yani biz başarılı operasyonların ardından terör örgütünü silah bırakma evresine getirerek hedefimize ulaştık" dedi.
Haberler 21.12.2025 - 09:48 Son Güncelleme : 21.12.2025 - 09:48