Tarihsel, olarak da hukuken de yok!

TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi (ETÜ) Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Mustafa Serdar Palabıyık, Birleşmiş Milletler (BM) Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi gereği bir olayın soykırım olarak tanımlanması için mahkeme kararının gerektiğini belirterek, "Bugüne kadar (Ermeni iddialarıyla ilgili) 1915 Olaylarını soykırım olarak nitelendiren bir mahkeme kararı yok. Dolayısıyla 1915'e tarihsel olarak da hukuken de soykırım demeniz mümkün değil." dedi.

Haberler 25.04.2023 - 02:12 Son Güncelleme : 25.04.2023 - 02:12

1915 Olaylarını Anlamak: Türkler ve Ermeniler kitabının yazarı Palabıyık, 1915 Olaylarına ilişkin Ermeni iddialarının uluslararası siyasi yansımaları ve hukuki boyutunu AA muhabirine değerlendirdi.

Palabıyık, soykırım iddialarını içeren Ermeni tasarılarının birçok Batı ülkesinin parlamentolarından geçtiği tarihlerin manidar olduğuna işaret ederek, asıl yoğunluğun Türkiyenin 1987de Avrupa Topluluğuna (AT) tam üyelik başvurusundan birkaç ay sonra Avrupa Parlamentosunda tasarının kabul edilmesiyle başladığını ve peşinden Türkiyenin 1999da Avrupa Birliğinden (AB) adaylık statüsü aldığında ise Türkiyenin tam üyeliğine karşı çıkan ülkelerin bu tarz kararlar aldığını anlattı.

Bu kararların, ABye tam üyelik sürecindeki Türkiyenin şevkini kırmak amacıyla yapıldığına dikkati çeken Palabıyık, Bu da bize aslında bu kararların hukuki değil siyasi kararlar olduğunu gösteriyor. değerlendirmesinde bulundu.

HUKUKİ DEĞİL SİYASİ METİNLERDİR VE HUKUKEN HİçBİR GEçERLİLİĞİ YOKTUR

Palabıyık, Avrupa Parlamentosundan geçen sözde soykırım tasarısının ardından Türkiyenin 1999da adaylık statüsü kazanmasına itiraz eden Ermeni asıllı Fransa vatandaşları Gregoire Krikorian ve eşi Suzanne Krikorianın, Avrupa Parlamentosu aleyhine dava açtığını hatırlatarak bu davanın Avrupa Adalet Divanının ilk derece mahkemesinde görüldüğünü kaydetti.

Mahkeme kararının oldukça önemli olduğunu vurgulayan Palabıyık, bu kararın sadece Avrupa Parlamentosuna değil, tasarıyı kabul eden ülkelerin parlamento kararlarına da uyarlanabileceğini aktararak şu ifadeleri kullandı:

Diyor ki mahkeme, Parlamento kararı hukuki değil siyasi bir metindir. Dolayısıyla herhangi bir hukuki sonuç doğuramaz. Bu kararlar istenildiği anda değiştirilebilir veya tamamen ortadan kaldırılabilir. Dolayısıyla Siyasi kararlarla hukuki bir işlem yapılamaz diye Avrupa Parlamentosunu haklı, Krikorianları haksız buluyor bu mahkeme. Buradan şu sonucu çıkarıyoruz; parlamento kararları hukuki değil siyasi metinlerdir ve hukuken hiçbir geçerliliği yoktur.

ARŞİVLER KONUSU

Doç. Dr. Palabıyık, Türk arşivlerinin kapalı olduğu tartışmasının 1980li yıllarda kaldığını ifade ederek, 2000li yıllarda Osmanlı ve Cumhuriyet arşivlerinin tasnifinin hızla devam ettiğini, 1915 Olaylarıyla ilgili belgelerin ise büyük ölçüde tamamlandığını söyledi.

1915 Olaylarına ilişkin Ermeni iddialarını savunan pek çok araştırmacının çalışmalarında atıf yaptıkları belgelerin Osmanlı arşivinden elde edilen belgeler olduğuna dikkati çeken Palabıyık, Ermeni arşivlerine ilişkin ise Eğer karşı tezdeyseniz, yani 1915 Olaylarını soykırım olarak nitelendirmiyorsanız o zaman bu arşivlere erişiminiz çok daha zor. Hakeza Kudüsteki Ermeni Patrikliğinin ya da ABDnin Boston kentindeki Taşnak Partisinin arşivi gibi arşivlere erişim zorluğu özellikle 1915 Olaylarına soykırım demiyorsanız devam ediyor. değerlendirmesini yaptı.

Palabıyık, önceden Türkiyenin arşivler konusunda suçlandığı durumla bugün Ermenistan ve ona bağlı soykırım iddiasında bulunan diğer arşivlerin karşılaştığını belirterek, Türk arşivlerinin, savunduğu tez fark etmeksizin herkese açık olduğunu hatırlattı.

ERMENİLER İçİN BİR KİMLİK MESELESİ

1915 Olaylarını belgelerle aydınlatmak maksadıyla 2004de Avusturyanın başkenti Viyanada oluşturulan Viyana Türk-Ermeni Tarihçiler Platformuna (VAT) da değinen Palabıyık, VATın ilk toplantısında her iki ülke tarihçilerinden 100er, ikinci toplantıda da 80er belge istendiğini, Türk tarafının üzerine düşeni yaptığını ancak Ermeni tarafının ikinci oturuma 80 belge göndermeyi reddederek projenin tamamlanmasına engel olduğunu anlattı.

Palabıyık, soykırım iddiasında bulunanların 1915 Olaylarını tarihsel bağlamda ele almaktan imtina etmesini, Türk tarafının arşivler konusunda çekindiği bir şey yok. Yani bunu 2004te de gösterdiler ama Ermenistan tarafı bu konuda biraz daha temkinli gidiyor. çünkü olur da bu tür platformlardan veya daha ileri seviyede mahkemelerden 1915 Olaylarının soykırım olmadığına dair bir karar çıkarsa bu Ermenistan tarafı için çok büyük bir yıkım demek. şeklinde açıkladı.

Soykırım iddialarının Ermeniler için bir kimlik meselesi haline geldiğinin altını çizen Palabıyık, Bunun tartışılmasını dahi abesle iştigal görüyorlar. Dolayısıyla bu konuda geri adım denebilecek bir durumun ortaya çıkmasını kabullenmiyorlar. ifadelerini kullandı.

HUKUKEN TÜRKİYENİN SUçLANMASI MÜMKÜN DEĞİLDİR

Palabıyık, konuyu ayrıca uluslararası hukuk bağlamında da ele alarak şu ifadeleri kullandı:

Ermenistan zaman zaman Türkiyeyi bu konuda Uluslararası Adalet Divanında (ICJ) dava etmeyi gündeme getirir. Ama bugüne kadar kesinlikle böyle bir dava açma girişimi olmamıştır. Artık buna Uluslararası Ceza Mahkemesi bakıyor. çünkü aslında hukuken Türkiyenin suçlanması mümkün değildir. çünkü 1915 Olayları doğası gereği soykırım suçu adında bir suçun tanımlı olmadığı bir dönemde yaşanmış olaylardır. Soykırım suçu hukuk literatürüne ancak 1948de BMnin Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesiyle girmiştir. Dolayısıyla bu sözleşme geriye yürütülemeyeceği için 1948den önce meydana gelmiş hiçbir olay hukuken soykırım olarak nitelendirilemez.

Bu hukuki gerçeğin ortada olması sebebiyle 1915 Olaylarına ilişkin Ermeni iddialarıyla ilgili bir mahkeme kararının çıkmasının mümkün olmadığını söyleyen Palabıyık, Ermeni tarafının bunun farkında olarak hukuki yollara başvurmadığını, yalnızca 1915 olaylarına soykırım demeyi lafzen ve siyasi olarak sürdürdüğünü kaydetti.

SOYKIRIM OLARAK NİTELENDİREN BİR MAHKEME KARARI YOK

Soykırımın esasında hukuki bir konu olduğuna işaret eden Palabıyık, soykırım suçunu tanımlayan ve faillerinin nasıl cezalandırılacağını açıklayan BM Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesinin ikinci ve altıncı maddelerine göre 1915 Olaylarının soykırım suçuyla bağdaştırılamayacağını belirtti.

Doç. Dr. Palabıyık, sözleşmenin ikinci ve altıncı maddelerini şöyle açıkladı:

Hem sözleşmenin ikinci maddesindeki soykırım tanımı hem de altıncı maddesindeki faillerin nasıl cezalandırılacağına dair hüküm 1915 Olaylarının soykırım olarak tanımlanamayacağını bize gösteriyor. çünkü tanımlayabilmemiz için 1915te ve sonraki süreçte inkar edilemez kanıtlarla sırf Ermeni oldukları için ortadan kaldırıldığının kanıtlanması gerekiyor. Ama bu tarihlere baktığınızda örneğin İstanbul, Aydın ve Edirne vilayetlerindeki Ermenilerin eğer komitacılık faaliyetlerine girişmemişlerse tehcirden muaf tutulduklarını, tehcirin yürütülmesi sırasında Ermenilerin korunmasına dair pek çok yönetmelik ve kanun çıkarıldığını, hatta o dönemde Türk bürokrasisinde Ermeni memurların bulunduğunu ve dahi 1916 Divan-ı Harplerinde (Askeri mahkeme) Ermeni tehcirinde suistimalleri görülenlerin yargılanıp cezalandırıldıklarını görüyorsunuz.

Sözleşmenin altıncı maddesine göre ise bir olayın soykırım olarak tanımlanması için mahkeme kararının gerektiğini dile getiren Palabıyık, faillerin cezalandırmasının ancak bir mahkeme tarafından yapılabileceğini hatırlatarak, Bugüne kadar (Ermeni iddialarıyla ilgili) 1915 Olaylarını soykırım olarak nitelendiren bir mahkeme kararı yok. Dolayısıyla 1915e tarihsel olarak da hukuken de soykırım demeniz mümkün değil. dedi.

Palabıyık, 1915 Olaylarında uluslararası hukuk boyutunun tarih boyutu kadar önemli olduğunu ve bu hususta uluslararası hukuk bağlamında politikalar üretilmesinin daha doğru olacağını belirterek, Tarih ister istemez tartışılır ama hukuk tartışılmaz. Hukukta yasa maddeleri açıktır. Evet yorum yapılabilir belki ama o yasanın ruhuna uygun yorum yapabilirsiniz. ifadelerini kullandı.

Ana Sayfaya Git