Ahmet Kaya’nın şarkısını çalan Adele’den Cumhuriyetçi Parti'nin adayı Donald Trump’a izin yok, Kimdir?

Geçtiğimiz günlerde Ahmet Kaya’nın şarkılarını çaldı iddialarıyla gündemden düşmeyen dünyaca ünlü şarkıcı Adele’den ABD Başkanlık seçiminde Cumhuriyetçi Parti'nin efsane adaylarından olan Donald Trump’a veto geldi.

Haberler 02.02.2016 - 10:24 Son Güncelleme : 02.03.2024 - 17:33

Geçtiğimiz günlerde Ahmet Kayanın şarkılarını çaldı iddialarıyla gündemden düşmeyen dünyaca ünlü şarkıcı Adeleden ABD Başkanlık seçiminde Cumhuriyetçi Partinin efsane adaylarından olan Donald Trumpa veto geldi.

BBC TÜRKçEnin haberine göre: Donald Trump seçim kampanyasında Adelein hit şarkılardan Rolling in the Deep ve Skyfallu kullanıyordu.

Bu durumun Adelein bazı hayranlarının tepkisini çekmesi üzerine, Adelein sözcüsünden konuyla ilgili açıklama geldi.

Açıklamada Adele şarkılarının herhangi bir siyasi kampanyada kullanılmasına izin vermemiştir denildi.

Kendisini tamamen İşçi Partili olarak niteleyen Adele, 2011 yılında İngilterenin Muhafazakar Partili Başbakanı David Cameron için de mankafa ifadesini kullanmıştı.

Milyarder iş adamı Donald Trump, özellikle göçmen ve İslam karşıtı söylemleriyle uluslararası kamuoyunda tepki çekiyor.

Kanadalı folk ve rock müzik sanatçısı Neil Young ve Aerosmith grubunun solisti Steven Tyler da Trumpa kendi şarkılarını kullanmayı bırakmasını söylemişti.

Amerikalı rock müzik grubu R.E.M.in solisti Michael Stipe da Its the End of the World a We Know It şarkılarının Trumpın bir mitinginde kullanılmasına sert tepki göstermiş, Trumpa Şarkılarımızı ya da sesimi moronca ve zırvalarla dolu kampanyanda kullanma demişti.

Adelein Kasım ayında çıkarttığı 25 albümü, ABDde en çok satan albümler listesinde bu hafta da ilk sırada yer aldı.

ABDde 8 Kasımda yapılacak 45. başkanlık seçimleri için süreç Salı günü Iowa eyaletindeki ön seçimlerle başladı.

Ahmet Kaya Kimdir?

Ahmet Kaya, 28 Ekim 1957de Malatyada, Adıyamandan Malatyaya iş için göç etmiş Kürt kökenli bir baba ile Erzurumlu bir Türk annenin beşinci çocuğu olarak dünyaya geldi. Babası Sümerbank fabrikasında mensucat işçisidir. Altı yaşında iken babası ona bir bağlama getirir. İlkokulu Malatyada okudu. Okuldan arta kalan zamanlarda ve yaz tatillerinde, ya plakçıda ya da tanıdıkların minibüsünde çalışırdı. Dokuz yaşına geldiğinde babasının çalıştığı fabrikanın işçilerinin düzenlediği işçi bayramı gecesinde kendini sahnede buldu. Mensucat fabrikasından emekli olan babası, daha iyi bir yaşam için İstanbula göç eder. 1972 yılında İstanbulda Kocamustafapaşaya yerleşirler. Ahmet Kaya, ailesinin geçim sıkıntısı çekmesi nedeniyle okulu bıraktı ve işportacılık, çıraklık gibi çeşitli vasıfsız işlerde çalıştı. Liseyi dışarıdan bitirmeye karar verir ve bitirir sonra da Eğitim Enstitüsünün Keman bölümüne girer.

16 yaşında yasak afiş basmaktan hapse atıldı. Daha sonra birkaç arkadaşıyla birlikte Halk Birimleri Derneğinin çalışmalarına katıldı. Bu çalışmaları sırasında çeşitli etkinliklerde bağlama çalmaya devam etti. Kendi başına öğrendiği için herhangi bir metoda ya da öğretiye uymamaktadır Ahmetin çalış biçimi.

1978 yılında Geliboluda askerlik yaptı, bu arada orkestrada müzik çalışmalarına devam etti. Askerlik dönüşü Emine Kaya ile evlendi ve 1982 yılında kızları çiğdem doğdu.

O dönem, hayranı olduğu Ruhi Sunun Boğaziçi Üniversitesindeki bir dinletisine gider ve dinletiden sonra bir yolunu bulup Ustanın yanına ulaşmayı başarır. Ruhi Su bestelerini kendisinin nasıl yorumladığını göstermek istemektedir Ruhi Ustaya. Ruhi Ustanın en bilinen eserlerinden Mahsus mahal isimli şarkıyı çalar. Usta, şarkıyı yarıda kesip bağlamayı Ahmetin elinden alır ve kızarak Öyle at teper gibi bağlama çalınmaz, kavga edilmez bağlamayla, bağlama ile meşk edilir. der. Ahmet, şaşkınlıkla oradan uzaklaşır; ama tabii ki bildiğini yapmaya devam edecektir.

çok sonraları birkaç arkadaşının yardımıyla Hodri Meydan Kültür Merkezi ve Bilsakta dinleti düzenler ve afişlerinde de Ruhi Ustanın kendine söylediği cümleye gönderme yapar: Bağlama Böyle de çalınır!

28 yaşında 1985 yılına geldiğinde Zamanıdır deyip şarkılarını alıp Unkapanının yolunu tutar. Hiçbir kategoriye girmeyen bu müziğe kimse yüz vermez. Sonraki günlerde arkadaş yardımları ve kendi olanakları ile ilk albümünü yapar. Hatta yayımlandığı yıl albüm toplatılır, fakat daha sonra sansürü kaldırılır. İlk albümü Ağlama bebeğimdir. İkinci albümü Acılara Tutunmaktır. İkinci albümü yayınlandıktan sonra 1985 yılında Gülten Hayaloğlu ile evlenir. Gülten Hayaloğlu hapishanede idam cezasına mahkum olan Nevzat çelikin Şafak Türküsü şiirini Ahmet Kayaya iletir. Ahmet Kaya, 1986da piyasaya çıkan Şafak Türküsü albümü ile geniş kitlelerce tanınmasını sağlayan atılımını yapar. 1986 yıl sonuna doğru da An Gelir albümünü yayımlar. Albümde hemen tüm besteler kendisine aittir.

Gülten Hayaloğlu ile evlendikten sonra kardeşi Yusuf Hayaloğlu ve şiirleriyle tanışır. Sözlerinin çoğunluğunun Yusuf Hayaloğluna ait olduğu Yorgun Demokrat isimli albümü 1987 yılında yayımlanır. 1988 yılında sadece iki şarkının söz yazarlığını Hayaloğlunun yaptığı ve diğer sözlerin tanınmış şairlerin şiirlerinden oluşan Başkaldırıyorum albümü yapılır. 1989 yılında İyimser Bir Gül albümünü yapar. 1990 Ekim ayında çeşitli şairlerin şiirlerinden oluşan Sevgi Duvarı isimli albümünü çıkartır.

Gülten ve Ahmet çifti, stüdyo ve bir yapım firması açmaya karar verirler. GAK (Gülten Ahmet Kaya) ismini verdikleri bir müzik yapım firması ve aynı isimle bir de stüdyo kurarlar.

Albüm çalışmalarına paralel olarak halk konserleri de yapar Ahmet Kaya. Gösterilen ilgi, katılım ve çoşkuya rağmen, ülkenin birçok yerinde sakıncalı bir şarkıcıdır artık O. Dinleyicisiyle buluşamamak onu üzmektedir.

Başı, zaman zaman derde girer, birçok yerde konser verememenin yanı sıra albümleri sakıncalı bulunup kısmen de olsa toplatılır. Bu sürecin şarkılarına yansıması kaçınılmazdır. Yeni albümün adı Başım Beladadır o yüzden.

1990 yılında Tatar Ramazan ve 1992 yılında Tatar Ramazan Sürgünde filmlerinin müziğini yaptı. 1994 yılında prodüksiyonunu Gülten Kaya ve Yusuf Hayaloğlunun yaptığı, Kanal Dde yayımlanan ve 13 hafta süren Ahmet Abinin Vapuru programını yapar.

Ahmet Kayanın dünya üzerinde en çok merak ettiği ülkelerden biri Kübadır. 1993 yılında eşi Gülten, kızları Melis ve bir grup arkadaşıyla Kübaya, 1 Mayıs kutlamalarına giderler. Kübada birçok sanatçıyla ve hükümet görevlisiyle tanışır Ahmet. Dönüşte Kübanın ünlü Tropicana grubunun bir kısmını Türkiyeye davet eder. Davet üzerine Türkiyeye gelen Tropicanadan dokuz kişilik bir ekibi kendi evinde de misafir eder Ahmet ve gelirinin tamamı Kübalı çocuklara kalmak üzere on altı konserlik bir turne yaparlar. Bu dönemde Ahmet Kaya, Bosnalı çocuklar için, Danimarkalı işçiler için yapılan konserlere katılır. Avrupanın hemen her ülkesinde çeşitli yardım konserleri verir.

1994 yılında Raks Müzik tarafından Şarkılarım Dağlara albümü basılan 2.800.000 bandrolle rekor kırmıştır. 14. müzik albümü olan bu albümde yer alan Özgür çağrı isimli şarkıda geçen Abin bir gün dağdan döner, sarılırsın yavrucağım gibi sözler nedeniyle albümü toplatılır, konser vermesi yasaklanır.

İlk dönem albümlerinde genel olarak bağlamaya ağrılık verdi. Pop, Türk Halk Müziği ve Arabesk kategorisine dahil edilemediği için müzikal türüne Devrimci Arabesk de denilmektedir. Fakat kendisi müzik tarzının Devrimci Arabesk veya protest olarak tanımlanmasına karşı çıkar. Sözlerini kendisinin yazdığı bestelerle beraber, Attila İlhan, Can Yücel, Nevzat çelik, Hasan Hüseyin Korkmazgil, Enver Gökçe, Ahmed Arif gibi tanınmış şairlerin şiirlerini de bestelemiştir. Genellikle şarkılarında toplumsal meseleler işlenir. Yirmi iki albümünden sadece Kervan diye bir kürtçe şarkısı vardır ve bir tane de kürtçe açılış vardır.

Türkiyede her söylediği söz ve şarkısı olay olan Ahmet Kaya hakkında birçok dava açıldı ve kendi deyimiyle emniyetler onun ikinci adresi oldu. Bu baskılara rağmen Kaya, kimliğini hiçbir zaman inkar etmedi ve mücadele etti.

Birçok albümünün toplatılmasının ve konserlerinin iptal edilmesinin yanı sıra, 10 Şubat 1999da Magazin Gazetecileri Derneğinin Princess Otel kongre salonunda düzenlenen ödül töreninde yılın en iyi sanatçısı ödülünü aldı ve ödül konuşmasında: Ben bu ödül için İnsan Hakları Derneğine, Cumartesi Annelerine, tüm basın emekçileri ve tüm Türkiye halkına teşekkür ediyorum. Bir de bir açıklamam var: Şu anda hazırladığım ve önümüzdeki günlerde yayımlayacağım albümde bir Kürtçe şarkı söyleyeceğim ve bu şarkıya bir klip çekeceğim. Aramızda bu klibi yayımlayacak yürekli televizyoncular olduğunu biliyorum, yayımlamazlarsa Türkiye halkıyla nasıl hesaplaşacaklarını bilmiyorum. dedi. Bunun sözleri üzerine davetliler tepki gösterip, küfür etmeye, çeşitli eşyalar fırlatmaya başladı. MGD görevlileri tarafından kongre salonundan, olağan üstü koşullarda dışarıya çıkartıldı.

Bu olayın hemen sonrasında Ahmet Kayanın 1993 yılında Berlinde Kürt İşadamları Derneğinin düzenlediği bir gecede verdiği konsere ilişkin fotoğrafların Hürriyet gazetesinde yayınlanması üzerine bölücü PKK örgütüne yardım ve yataklık yaptığı ve halkı ırk farklılığı gözeterek kin ve düşmanlığa tahrik ettiği iddiasıyla hakkında İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesinde toplam 10.5 yıl ağır hapis istemiyle iki ayrı dava açıldı. Haziran 1999da Türkiyeden ayrıldı. Yargılamaların sonucunda toplam 3 yıl 9 ay ağır hapis cezasına çarptırıldı. ancak yurt dışında olduğu için hapse girmedi. Daha sonra bu görüntülerin düzmece olduğu belirlendi.

Bu arada Ordu Valiliği Kayanın kasetlerinin kentte satılmasını ve bulundurulmasını yasakladı. 1999 yılında Münihde PKK yanlıları tarafından düzenlendiği konserde Arabamı o şerefsizlerin memleketinde bıraktım dediğini iddia eden Hürriyet gazetesi haberi için hakkında DGM tarafından bir kez daha soruşturma başlatıldı. 9 Şubat 2000 yılında Zaman gazetesine yaptığı röportajda Ben 3 tane şerefsizin yüzünden ülkemde arabama bile binemedim. dedim diyerek yalanladı. Ahmet Kaya, 2000 yılında Hoşçakalın Gözüm isimli albümünün kayıtlarını yaparken, Parisin Porte de Versailles semtindeki evinde bir gece kalp krizi sonucu hayatını kaybetti. Bu albümde Karwan isimli şarkıyı seslendirdi.

Evlilikleri

1.evliliği : 1979 yılında Emine Kaya ile evlenir ve 1982 yılında kızları çiğdem doğar. Boşandılar.

2.evliliği : 1985 yılında Gülten Hayaloğlu ile evlenir ve 1987 yılında kızı Melis doğar.

Parisde kaldığı evde, 16 Kasım 2000 de sabah saat altıda ilaçlarını alırken kalp krizi geçirerek ölmüştür. Ahmet Kayanın kabri halen Parisin Pre Lachaise Mezarlığında yer almaktadır.

Ölümünden sonra, 2002 yılında Ahmet Kayanın şarkılarını 20 ünlü sanatçının söylediği Dinle Sevgili Ülkem isimli bir albümü yayımlandı.

4 Eylül 2007de, Türkiyede kendi ismine açılan tek yer olan, Ahmet Kaya Halk Evi Batmanda açıldı.

Albümleri

1984: Ya Rıza Şimdi

1985: Ağlama Bebeğim

1985: Acılara Tutunmak

1986: An Gelir

1986: Şafak Türküsü

1987: Yorgun Demokrat

1988: Başkaldırıyorum

1989: Resitaller-1

1989: İyimser Bir Gül

1990: Resitaller-2

1990: Sevgi Duvarı

1991: Başım Belada

1992: Dokunma Yanarsın

1993: Tedirgin

1994: Koçero (Selda Bağcan ile)

1994: Şarkılarım Dağlara

1995: Beni Bul

1996: Yıldızlar ve Yakamoz

1998: Dosta Düşmana Karşı

2001: Hoşçakalın Gözüm

Adele Kimdir?

Rolling In The Deep şarkısı ile tüm dünyada dinleme rekorları kıran, Adele Laurie Blue Adkins 5 Mayıs 1988 de Enfield, Kuzey Londra, İngilterede dünyaya gelmiştir.

21 yaşında kazandığı 2 Grammy ( çıkış Yapan Şarkıcı ve En İyi Kadın Vokal ödüllerini aldı. 26 Kasım 2011, Cumartesi 15:30:17) ödüllüyle çok iyi çıkış yapmış İngiliz soul-jazz sanatçısıdır.

Küçük yaşta Etta James ve Ella Fitzgeraldın müzikleriyle tanışan müzisyen; mezunlar listesinde Amy Winehouse, Katie Melua, Leona Lewis ve Kate Nash gibi ünlülerin de bulunduğu ünlü sanat okulu BRIT Schoolu bitirdi. Okulu bitirdikten sonra internet ortamından 2 şarkıyı dinleyenlerin beğenisine sundu ve ardından İngilterede küçük klüplerde sahne almaya başladı. Birlikte küçük çaplı turnelere çıktığı isimler arasında Jamie T, Raul Midon, Devendra Banhart, Amos Lee ve Keren Ann de bulunuyordu.

Sanatçının ilk kaydı Hometown Glory, 22 Ekim 2007de yayımlandı. 2004te açtığı Myspace sayfası sayesinde zaten belli bir hayran kitlesi edinmiş ve plak şirketlerinin ilgisini çekmişti.

2008 başında çıkardığı 19 isimli albümü ve Chasing Pavements singleı ile tanınmış ve İngiltere Albüm Listesinde 1 numara ve bu albümü toplamda 500.000 kopya satmayı başarmıştır.

Adelein 2011 yılının Ocak ayında yayınladığı albümü 21, Billboard dergisinin Top 5 listesinde 39 hafta kalarak Michael Jacksonın Bad albümünün rekorunu kırdı. Billboard dergisinin 55 yıllık Top 5 tarihinde de bir rekora imza atan Adelein 21 albümü, listede bulunduğu 39. haftada ise listenin 5. sırasından 3. sırasına yükseldi.

Jacksonın 1987 Ağustosunda yayınladığı Bad albümü 27 Eylül 1987 tarihinde Billboardun Top 5 listesinin ilk sırasına oturmuş ve 38 hafta boyunca listede kalmıştı.

Adele, müziğini kalbi kırık soul müziği olarak tanımlamıştır ve şarkılarında bir hüzün olduğunu söylemiştir.

İlk albümünü bağımsız bir plak şirketi olan XL Recordingsten çıkarmış olmasına karşın özellikle Chasing Pavements ve Cold Shoulder gibi şarkıları, Avrupanın diğer birçok ülkesinde başarılar elde etmiş ve Adelein müzik camiasında sesini duyurmasına yardımcı olmuştur. 2006 yılında çıkarmış olduğu Back To Black albümüyle Soul-Jazz müziğinin tekrar popüler olmasını sağlayan Amy Winehouse ve yine Gallerin önemli şarkıcılarından Duffy ile tarz olarak birbirlerine yakın olması dolayısıyla karşılaştırılsalar da, Adele bu karşılaştırmadan rahatsız olmadığını ve bunun kendisine gurur verdiğini açıklamıştır.

Can Yücel Kimdir?

Şair Can Yücel, 1926 yılında İstanbul`da doğdu. Türkiyenin ilk Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücelin oğlu olan Can Yücel, orta öğrenimini Ankara Erkek Lisesinde tamamladıktan sonra, Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Klasik Filoloji Bölümünde okudu. İngilterede Cambridge Üniversitesi`nde eğitimini sürdüren Yücel, bir süre Londra`da BBC Radyosu`nda çalıştı.

Türkiye`ye dönüşünde Bodrum`da turist rehberliği yapan Yücel, daha sonra İstanbul`a yerleşti ve bağımsız çevirmen olarak yaşamını sürdürdü.

Can Yücel, 1945-1965 yılları arasında Yenilikler, Beraber, Seçilmiş Hikayeler, Dost, Sosyal Adalet, Şiir Sanatı, Dönem, Yöne, Ant, İmece, Papirus adlı dergilerde yazdı. Yeni Dergi, Birikim, Sanat Emeği, Yazko Edebiyat ve Yeni Düşün dergilerinde yayımladığı şiir, yazı ve çeviri şiirleri ile tanınan Yücel, 1965`ten sonra siyasal konularda da ürün verdi.

İlk şiirlerini 1950 yılında Yazma adlı kitapta toplayan Can Yücel, toplumsal sorunların yarattığı izlenimlerin ağırlığından kurtulmak istermiş gibi kimi taşlama, kimi bıçak ile işleyen duyarlılığın ağır bastığı şiirlerinde, yalın dili ve buluşları ile dikkati çekti.

Ünlü dünya şairlerinden çevirdiği şiirleri biraraya getirdiği Her Boydan adlı kitabı 1959 yılında yayımlanan Yücel, yapıtlarını Yazma (1950), Sevgi Duvarı (1973), Bir Siyasinin Şiirleri (1974), Ölüm ve Oğlum (1976), Şiir Alayı (1981), Rengarenk (1982), Gökyokuş (1984), Canfeda (1987), çok bi çocuk (1988), Kısadevre (1990) ve Kuzgunun Yavrusu (1990) adlı kitaplarda topladı.

Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel`e hakaretten yargılanan Yücel, 18 Nisan seçimlerinde ÖDP`nin İzmir 1. sıra milletvekili adayı oldu. Yücel, 12 Ağustos 1999da öldü.

Güler Yücel ile evli olan şair, iki kız babasıydı.

Atilla İlhan Kimdir?

15 Haziran 1925te Menemen, İzmirde doğdu. İllk ve orta eğitiminin büyük bir bölümünü İzmir ve babasının işi dolayısıyla gittikleri farklı şehirlerde tamamladı.

Attila İlhan - çocukluk Yılları

İzmir Atatürk Lisesi henüz birinci sınıfında, mektuplaştığı bir kıza yazdığı Nazım Hikmet şiirleriyle yakalanmasıyla 1941 Şubatında tutuklandı ve okuldan uzaklaştırıldı. Henüz 16 yaşındaydı. Üç hafta gözetim altında kaldı. İki ay hapiste yattı.

Türkiyenin hiçbir yerinde okuyamayacağına dair bir belge verilince, eğitim hayatına ara vermek zorunda kaldı. Danıştay kararıyla, 1944 yılında okuma hakkını tekrar kazandı. Kararın çıkması ile İstanbul Işık Lisesine yazıldı. Lise son sınıftayken amcasının kendisinden habersiz katıldığı CHP Şiir Armağanında Cebbaroğlu Mehemmed şiiriyle ikincilik ödülünü pek çok ünlü şairi geride bırakarak aldı. Bu ödül kendisi için kuşkusuz büyük mutluluk kaynağı olmuştu.

1946da mezuniyetinin ardından, İstanbul Hukuk Fakültesine kaydoldu. Üniversite hayatının başarılı geçen yıllarında Yığın ve Gün gibi dergilerde ilk şiirleri yayımlanmaya başladı. Hukuk Fakültesindeki yüksek öğrenimini yarıda bıraktı. 1948de ilk şiir kitabı Duvarı kendi imkanlarıyla yayımladı.

Paris Yılları

1949 yılında, üniversite ikinci sınıftayken Nazım Hikmeti kurtarma hareketine katılmak üzere ilk kez Parise gitti. Bu harekette aktif rol oynadı. Fransız toplumu ve orada bulunduğu çevreye ilişkin gözlemleri daha sonraki eserlerinde yer alan bir çok karakter ve olaya temel oluşturdu. Türkiyeye geri dönüşünde sıklıkla başı polisle derde girdi. Sansaryan Handaki sorgulamalar; ölüm, tehlike, gerilim temalarının işlendiği eserlerinde önemli rol oynadı. Bir kaç kez gözaltına alındı.

1951 yılında Gerçek gazetesinde bir yazısından dolayı kovuşturmaya uğrayınca tekrar Parise gitti. Fransadaki bu dönem, Attil İlhanın Fransızcayı ve Marksizmi öğrendiği.

1950li yılları İstanbul - İzmir - Paris üçgeni içerisinde geçiren Attil İlhan, bu dönemde ismini yavaş yavaş Türkiye çapında duyurmaya başladı. Yurda döndükten sonra, Hukuk Fakültesine devam etti. Ancak son sınıfta gazeteciliğe başlamasıyla beraber öğrenimini yarıda bıraktı. Sinemayla olan ilişkisi nedeniyle, yine bu dönemde, 1953te Vatan gazetesinde sinema eleştirileri yazmasıyla başladı.

çoğu zaman üç beş kişi için yazdığımızı sanırız,

onlar bizi okumazlar. Asıl seslendiklerimiz,

hiçbir zaman tanımayacağımız, başka üç beş kişidir.

Attila İLHAN

1957de gittiği Erzincanda askerliğini yaptıktan sonra, tekrar İstanbula dönüş yapan Attil İlhan, sinema çalışmalarına ağırlık verdi. Onbeşe yakın senaryoya Ali Kaptanoğlu adıyla imza attı. Sinemada aradığını bulamayınca, 1960ta Parise geri döndü. Sosyalizmin geldiği aşamaları ve televizyonculuğu incelediği bu dönem, babasının ölmesiyle birlikte yazarın İzmir dönemini başlattı. Sekiz yıl İzmirde kaldığı dönemde, Demokrat İzmir gazetesinin başyazarlığını ve genel yayın yönetmenliğini yürüttü. Aynı yıllarda, şiir kitabı olarak Yasak Sevişmek ve Aynanın İçindekiler serisinden Bıçağın Ucu yayımlandı. 1968te 15 yıl sürecek evliliğini yaptı.

1973te Bilgi Yayınevinin danışmanlığını üstlenerek Ankaraya taşındı. Sırtlan Payı ve Yaraya Tuz Basmakı Ankarada yazdı. 1981e kadar Ankarada kalan yazar Fena Halde Leman adlı romanını tamamladıktan sonra İstanbula yerleşti. İstanbulda gazetecilik serüveni Milliyet (2 Mart 1982 - 15 Kasım 1987) ve Gelişim Yayınları ile devam etti. Bir süre Güneş gazetesinde yazan Attil İlhan, 1993-1996 yılları arasında Meydan gazetesinde yazmaya devam etti. 1996 yılından 2005 yılına kadar köşe yazılarını Cumhuriyet gazetesinde sürdürdü. 1970lerde Türkiyede televizyon yayınlarının başlaması ve geniş kitlelere ulaşmasıyla beraber Attil İlhan da senaryo yazmaya geri dönüş yaptı. Sekiz Sütuna Manşet, Kartallar Yüksek Uçar ve Yarın Artık Bugündür halk tarafından beğeniyle izlenilen diziler oldu.

İlk romanı Sokaktaki Adam yayınlandığında 10 roman yazmıştı. Bunlar hiç gün ışığına çıkmadı. Attil İlhan bunun sebebini bir söyleşide şöyle açıklıyor: ... bir çok roman yazdım daha önceden. Ama neden yayınlamadım? çok akıllıca bir sebebi vardı. çünkü biliyorum ki yazarlar ilk romanlarında kendilerini anlatırlar. O da romancılık değildir. Günlük tutmaktır. (Düşün, Haziran 1996).

Roman serüvenine başladığında döneminin diğer yazarları daha çok yerel ve kırsal olayları, kişileri işlerken Attil İlhan şehir insanını Türkiyenin yakın dönem tarihini siyasal, ekonomik ve sosyal yanlarıyla ele alan bir yapı içerisinde işliyordu. Sadece İstanbul, İzmir gibi Türkiyenin büyük şehirlerini, işlediği dönemin yaşam tarzını, ekonomik ve sosyal sorunlarını kahramanlarının gözüyle yansıtmakla yetinmiyor; aynı zamanda, batı kültürünün Türkiyeye ne şekilde yansıdığını, olumlu ve olumsuz etkilerini, çizdiği karakterlerle ve Avrupadaki şehirlerle örtüşen bir yapı içerisinde irdeliyordu.

Attila İlhan, 11 Ekim 2005te İstanbuldaki evinde hayata veda ettiğinde 80 yaşındaydı.

Ana Sayfaya Git