Bizans’ın güzeli Gonca Vuslateri’den olay paylaşım, Vuslateri’nin çirkin paylaşımı kahkaha tufanı yaşattı

Gani Müjde’nin Bizans Oyunları filmi ile hayranlarıyla buluşan Gonca Vuslateri’nin paylaşımı sosyal medyada olay oldu. Rock müziğinin efsane ismi Teoman ile fotoğrafını sosyal medyada paylaşan Gonca Vuslateri olay yarattı.

Haberler 30.01.2016 - 23:27 Son Güncelleme : 30.01.2016 - 23:27

Gani Müjdenin Bizans Oyunları filmi ile hayranlarıyla buluşan Gonca Vuslaterinin paylaşımı sosyal medyada olay oldu. Rock müziğinin efsane ismi Teoman ile fotoğrafını sosyal medyada paylaşan Gonca Vuslateri olay yarattı.

2016 yılına girdiğimiz ilk günlerde sevgilisi Burak Ertoğan ile evlenen Gonca Vuslateri, paylaştığı fotoğrafta bir yandan kendisini kıyasıya eleştirirken kullandığı üslupla da takipçilerini gülümsetti.

Güzeller güzeli oyuncu Gonca Vuslaterinin paylaşımı şu şekilde

Allahım bu sandık açıldı ve neler çıkıyor. Gülelim mi daha acaba? Rabbim nasıl bir evez çirkinlik verdin de sonra böyle makul hale soktun beni idi.

Gonca Vuslateri Kimdir?

Nazlı Gonca Vuslateri, 2 Eylül 1986 tarihinde Bursada doğmuştur. Bursada doğduktan sonra babası astsubay olduğu için görevi dolayısıyla yaklaşık 8 yıl Adanada lojmanda yaşadılar. Babası 1994 yılında emekli olunca tekrar Bursaya taşındılar. 1998de anne-babası boşanınca, annesi ve ablasıyla birlikte İstanbula teyzesinin yanına yerleştiler.

Gençliği Kadıköyde geçmiştir. İlkokul 2nci sınıftan itibaren oyunculuk eğitimi aldı. Kadıköy İntaş Lisesinden mezun olduktan sonra 2003 yılında Müjdat Gezen Sanat Merkezi Tiyatro bölümüne gitmeye başlamış ve bitirmiştir. Aslı Vuslateri adında müzisyen bir ablası vardır. Dot tiyatrosunda oyuncu olarak çalıştı.

İlk oyunculuk deneyimini Ruhsar dizisiyle yaşayan Gonca Vuslaterinin daha geniş kitlelere ulaşması ise Küçük Sırlar dizisinde canlandırdığı Ceyla karakteriyle olmuştur. Son olarak 2012 yazında yayınlanan ve ekran ömrü kısa süren İbret-i Ailem dizisinde Yıldız karakterini canlandırmıştır.

Gonca Vuslateri, Kanal Dde yayınlanan Yalan Dünya dizisinde Orçunun Sevgilisi Eylem karakterini ve dizinin ilerleyen bölümlerinde senaryoya dahil olan Vasfiye Teyze karakterlerini canlandırmaktadır. Özellikle Vasfiye Teyze karakteri ve replikleri (Ne çektin Be..) şimdiden unutulmaz karakterler arasına girmeye aday olmuştur.

Evinde televizyon olmayan Gonca Vuslateri, Televizyonda yer almayı çok seviyor.

Gonca Vuslateri, Fotoğraf sanatçısı Mehmet Turgut ile birliktelik yaşadı.

Punck Rock tiyatro oyunuyla, 16ncı Sadri Alışık Ödülllerinde Efes Özel Ödülünü Hakan Kurtaşla paylaştı.

Gonca Vuslateri 31 Aralık 2015 tarihinde tatil için gittiği Phukette Edip Burak Erdoğan ile evlendi.

Tiyatro oyunu :

2013 - Kabin - Kemal Hamamcıoğlu - Craft Tiyatro

2010 - Punk Rock - Simon Stephens - Tiyatro Dot

Filmleri ve Dizileri

1997 - Ruhsar (TV dizisi)

2000 - Eyvah Kızım Büyüdü (TV dizisi)

2004 - Aliye (TV dizisi)

2004 - Büyük Buluşma (TV dizisi)

2006 - Kız Babası (TV dizisi)

2009 - Canım Ailem (TV dizisi)

2009 - Bornova Bornova Hande (Sinema filmi)

2010-2011 - Küçük Sırlar (TV dizisi)

2011 - Kaybedenler Kulübü

2011 - Yerden Yüksek (TV Dizisi) TRT 1

2012 - İbreti Ailem (TV Dizisi) Star TV

2012 - 2013 - Yalan Dünya (Eylem) ve (Vasfiye)(TV Dizisi)

2012 - İbret-i Ailem (Yıldız)(TV Dizisi)

2014 - Kor (Sinema Filmi)

2015 - Geym of Bizans (Klitorya) (Sinema Filmi)

2015 - Komedi Türkiye(Tv Programı)

2015 - Gonca Vuslateri (TV Dizisi)

Bülent Ersoy Kimdir?

Bülent Ersoy, 1952 yılında Malatyada dünyaya geldi. Annesi Naciye Poyrazdır. 1960 yılına kadar Malatyada kaldı. Daha sonra ailesiyle birlikte İstanbula göç etti. Esas adı Bülent Erkoçdur. çok küçük yaşlardan itibaren müzikle ilgilenmeye başladı. Melahat Pars, Rıdvan Aytan gibi üstadlardan ve belediye konservatuarı hocalarından özel dersler aldı. İstanbul Belediye Konservatuarını bitiren değerli sanatçı, aldığı akademik terbiye vasıtasıyla hem Tanrı vergisi sesini hem de müzikal tecrübelerini geliştirme fırsatı buldu.

İlk olarak 1970 yılında Üsküdar Fıstıkağacında dönemin ilk aile gazinolarından birisi olan Özlem Aile Gazinosunda sahneye çıkarak sahne hayatına başladı. Fikret Torunun Sunar Konser Bürosu olarak düzenlediği ses yarışmasına katılarak bu yarışmada birinciliği kazanmış ve 1000 lira para ödülü almıştır. Sonrasında bu gazinoda üç ay kadar assolist olarak çalışmıştır.

1971 yılında Saner Plaktan çıkan kırkbeşlik plağı ilk albüm çalışması oldu. Bu çalışmada, güfte ve bestesi bestekr Muzaffer Özpınara ait Lüzm Lalmadı ve Neye Yarar Gelişin adlı eserleri seslendirdi. Sahneye ilk adımını 1974 yılında Büyük Maksim Müzikhollerinde attı ve müzik dünyasına bomba gibi düştü. Ancak gerçek soy ismi Erkoç olan sanatçının soyadı Müjdat Gezen tarafından Ersoy olarak değiştirilmiştir. Bu yıllardan itibaren gerek ismi gibi bülend-paye sesiyle gerekse hanımefendi kişiliğiyle Türk halkının beğenisini kazandı.

Bülent Ersoy, Müzeyyen Senar Ekolünün temsilcisi olarak başladığı sanat hayatında, akademik sanat kariyerinin de yüksek olması hasebiyle olağanüstü bir yorumcu ve büyük bir tavrın sancaktarı oldu. Baharı Bekleyen Kumrular Gibi, Dert çekmeye Gidiyorum gibi her okuduğu şarkıyla grafiği sürekli yukarı tırmandı. O yıllarda TRTye, musikimizin bahtsızlığından ötürü kenara itilmiş, klasik makamlarda eski ve kalıcı eserler yorumladı. Yetmişli yılların ortasında daha da ileri giderek; o günkü müzik piyasasında pop, arabesk ve fantezi vb. gibi ticari şarkılar revaçta olmasına karşın Itrnin Tut- Mucize-I Gyanı gibi eserlerden oluşan koyu klasik bir uzunçalar yaptı. Bu ilk uzunçalar çalışması müzik piyasasında ki tüm hesapları altüst etti ve satış rekoru kırdı.

Ağustos 1980de İzmir Fuarında seyircilerden gelen tezahürat sonrası göğüslerini açınca İzmir Cumhuriyet Savcılığı, hakkında soruşturma açtı. Eylül 1980de İzmir Kordondaki evinde bir hkime hakaret edince tutuklanarak 45 gün hapis cezası aldı ve Buca Cezaevinde tutuklu kaldı.

14 Nisan 1981de Londrada Charring Cross Hastanesinde geçirdiği cinsiyet değiştirme ameliyatıyla kadın oldu, ancak pembe nüfus kağıdı alması yıllar sonra, sahne yasağını da kaldıran dönemin başbakanı Turgut Özalın öncülüğünde çıkartılan bir kanun sayesinde oldu.

Bülent Ersoya 12 Eylül darbesi sonrası Haziran 1981de diğer travesti ve transseksüel sanatçılarla birlikte sahne yasağı getirildi. Bu dönemde kariyerine Almanyada devam eden sanatçı orada Türk filmlerinde oynamaya devam etti, bir müddet de Avustralyada yaşadı. 1988 yılında Türkiyeye döndü.

Yurtiçinde ve yurtdışında yüzlerce konser veren Bülent Ersoy, Düşkünüm Sana, Yaşamak İstiyorum, Biz Ayrılamayız ve Ablan Kurban Olsun Sana gibi satış grafiği çok yüksek albümlere imza attı. 1995 tarihini taşıyan Benim Dünya Güzellerim, S Müzik etiketiyle çıkan ilk albümü oldu. Selçuk Tekayın müzik yönetmenliğini, Özkan Turgayın aranjörlüğünü yaptığı albümde on şarkı seslendirdi. Aynı yıl janrına ve yorumuna uygun olarak Alaturka 95 adında bir albüm yaparak Klasik Türk Musikisine hizmetini de eksik etmedi. Muzaffer Özpınarın yönetmenliğini yaptığı albümde Hacı Arif Bey, Münir Nureddin Selçuk, Selahaddin Pınar, Kadri Şençalar, İsmail Hakkı Bey, Kemani Serkis Efendi gibi birçok üstdın eserlerine yorumuyla hayat verdi. Ondört eserin yeraldığı çalışmada; Aziz İstanbul, Dönülmez Akşamın Ufkundayım, Nerelerde Kaldın Ey Servi Nazım gibi klasik eserlerin yanında Alıverin Bağlamamı çalayım ve Karam adlı iki de anonim türküye de yer verdi.

1989 yılında Adanada verdiği bir konser sırasında bir seyirciden gelen çırpınırdı Karadeniz adlı isteği okumadığı için Hacı Tepe isimli kişi tarafından kurşunlanarak bir böbreğini kaybetti.

Bülent Ersoy, bir sonraki çalışmasını 1997 yılında yayınladı. Maazallah ismini taşıyan albüm, piyasaya sürülmeden dahi yüksek siparişler aldı ve büyük yankı uyandırdı. Albümün hazırlık aşamasında bu sefer Halil Karaduman ve Osman İşmenle çalışan sanatçı, popüler şarkılardan ve anonim türkülerden oluşan bir repertuar seslendirdi. Albüme ismini veren Maazallah adlı şarkısının video klibi ise büyük ses getirdi. Bülent Ersoyun son albümü ise 2002 senesinde çıkardığı Canımsın albümüdür.

Otuz yıla yaklaşan sanat yaşamında pek çok ilke imza atan Bülent Ersoy, dünyaca ünlü yıldızların sahne aldığı salonlarda konser verdi. 1980 yılında London Palladiumda ve 1983 yılında Madison Square Gardenda sahne alan ilk Türk sanatçısı oldu. 30 Mart 1997te ise Ümmü Gülsümden sonra, etnik müzik sazlarıyla Paris Olympia müzikholünde sahne alan ilk sanatçı oldu. Dario Morenodan sonra Olympiada konser veren ilk Türk sanatçısı olan Bülent Ersoy, elli kişiden oluşan orkestrasıyla dört saat süren bir program sundu.

Bugüne değin otuzun üstünde albüme imzasını atan sanatçı, Türk Müzik Tarihine ismini altın harflerle yazdırdı ve klasik, alaturka şarkılar alanında gelmiş geçmiş en önemli yorumcular arasında yer aldı. Müzik yaşamı boyunca sayısız ödül aldı. Herkesin takdirini kazanan geniş entervalli ve yüksek volümlü sesi, Japonyada ses laboratuvarlarında yapılan testler sonucu yüzde yüz kusursuz bulundu ve 1997 yılında Uluslararası Montu Merid Müzik Doktoru ünvanıyla ödüllendirildi.

Evlilikleri

1. evliliği :1998 yılında Cem Adler ile evlendi, 1999 yılında boşandı.

2. evliliği : 2007 yılında Armağan Uzun ile evlendi, 2008 yılında boşandı.

Popstar Alaturka adlı şarkı yarışmasında jüri üyeliği yapmıştır.

Albümleri

1973 - Ah Tut-i Mucize Guyem

1975 - Şöhretler

1975 - Konser 1

1976 - Toprak Alsın Muradımı

1976 - Bir Tanrıyı Bir de Beni

1976 - Konser 2

1977 - Konser 3

1978 - Orkide 1

1978 - Ölmeyen Şarkılar

1979 - Orkide 2

1979 - Meyhaneci

1980 - Dolmamış çilem

1980 - Beddua

1981 - Mahşeri Yaşıyorum

1981 - Yüz Karası

1983 - Ak Güvercin

1983 - Ne Duamsın Ne De Bedduam

1984 - Düşkünüm Sana

1985 - Yaşamak İstiyorum

1986 - Anılardan Bir Demet

1987 - Avustralya Konseri

1987 - Suskun Dünyam

1988 - Biz Ayrılamayız

1988 - Anılardan Bir Demet

1989 - Öptüm

1989 - İstiyorum

1989 - Şiirlerle Şarkılarla

1989 - Seçmeler

1989 - Bizim Hikayemiz

1991 - Bir Sen, Bir De Ben

1992 - Ablan Kurban Olsun Sana

1993 - Sefam Olsun

1995 - Benim Dünya Güzellerim

1995 - Alaturka 95

1997 - Maazallah

2000 - Alaturka 2000

2002 - Canımsın

2011 - Aşktan Sabıkalı

Filmleri

1976 - Sıralardaki Heyecan

1977 - Ölmeyen Şarkı

1978 - İşte Bizim Hikayemiz

1980 - Beddua

1981 - Yüz Karası

1984 - Acı Ekmek

1984 - Asrın Kadını

1985 - Tövbekar Kadın

1986 - Efkarlıyım Abiler

1988 - Biz Ayrılamayız

1989 - Anılar

1989 İstiyorum

Derya Baykal Kimdir?

Derya Baykal, 21 Ekim 1957 tarihinde Giresunda doğmuştur. Oya İnci (d.1944) adında tiyatro sanatçısı ablası vardır.

Ankarada Konservatuvarda öğrenciyken TRT Ankara Radyosunda çocuk saati ve radyo tiyatrosunda programlar yaptı.

1975 yılında Ankara Radyo Televizyonundaki eğitimini tamamladı, ardından Ankara Devlet Tiyatrosuna girdi. Küçük Esma Sultan oyunuyla Devlet Tiyatrosunda profesyonel oldu. Ankara Devlet Tiyatrosunda 9 yıl çalıştı.

1981 yılında Spiker Orhan Ertanhan ile ikinci evliliğini yapınca, devlet tiyatrosundan ayrılarak özel tiyatrolarda çalışmaya başladı.

1981 yılında Adana Devlet Tiyatrosunda oynadığı RITA adlı oyundaki RITA rolüyle Sanat Kurumu Yılın Sanatçı ödülünü aldı. 1994 yılında Ferhan Şensoyun yazdığı tek kişilik Şu Gogol Delisi adlı oyundaki rolü ile Avni Dilligil En İyi Kadın Oyuncu ödülünü aldı.

1986 yılında Ortaoyuncular tiyatro gurubuna katıldığında Muzır Müzikalinde oynadı. Uzun yıllar Ortaoyuncularla çalıştı. Bu arada 1988 yılında Ferhan Şensoy ile evlendi. 2004 yılında boşanınca da Ortaoyunculardan ayrıldı.

Televizyonda, Adile Naşitten sonra Masalcı Abla olarak çalıştı. TV sunuculuğu, dublaj yaptı. Birçok TV dizisinde yer aldı. Bu çalışmalarından ötürü, yılın seslendirme sanatçısı, yılın sunucusu, yılın en iyi dublaj sanatçısı olarak değişik ödüller aldı.

Derya Baykal, el işleri hakkında yaptığı televizyon programı ile tanındı.

Evlilikleri

1.evliliği: 1976 yılında Levent Baykal ile evlendi. 1980 yılında boşandı. Edip Mert Baykal (d.1979) adında oğlu vardır.

2.evliliği: 1981 yılında spiker Orhan Ertanhan ile evlendi. 10 Ekim 1986 tarihinde boşandı.

3.evliliği: 1988 yılında, oyuncu Ferhan Şensoy ile evlendi. Müjgan Ferhan (d.1989) ve Neriman Derya Şensoy (d.1990) adlı iki kızı oldu. çiftin evlilikleri, 2004 senesinde sona erdi.

Müjdat Gezen Kimdir?

Türk tiyatro ve sinema oyuncusu, şair, yazar, oyun yazarı. Türk tiyatro ve sinema tarihine çeyrek asırlık sanat geçmişiyle hizmet etmiş olan Gezen, mizah ve güldürü türünde akla gelen ilk isimlerden biridir. Özellikle Azmi ve Darbukatör Baryam tiplemeleriyle hafızalara kazınan usta oyuncu, devlet ya da herhangi bir kurumdan yardım almaksızın, tamamen kişisel birikimleriyle kurduğu, ücretsiz hizmet veren Müjdat Gezen Sanat Merkezi ve yine kendi adını taşıyan tiyatroyla, Türkiyedeki gösteri sanatlarının gelişimine ve yeni yeteneklerin ortaya çıkmasına büyük katkı sağlamaktadır.

Müjdat Gezen, 29 Ekim 1943 tarihinde İstanbulun Fatih semtinde, eski TRT müzisyenlerinden Necdet Gezen ile Macide Hanımın oğlu olarak dünyaya geldi. Oyunculuk yeteneğinin farkına varan ilkokul öğretmeninin zoruyla ilk defa 1953 yılında, Küçük çiftçiler adlı bir ilkokul piyesiyle sahnelere adım attı. Sanatın diğer dallarıyla da alakalı olan küçük oyuncunun yazdığı şiirler de, aynı yıl Doğan Kardeş adlı çocuk dergisinde yayımlandı. İlerleyen yıllarda, İstanbul Radyosu bünyesinde kurulmuş olan çocuk Klübü korosuna katılarak, şarkı söylemeye başladı.

Eğitim hayatına başladığı Hırka-ı Şerif İlkokulundan mezun olduktan sonra orta öğrenimine Karagümrük Ortaokulunda devam eden Gezen, ikinci sınıfta ardarda iki defa kalınca, babası tarafından birçok sosyal faaliyetten men edildi. Gezenin en ağırına gidense, konulan tiyatro yasağı olmuştu. çünkü o dönemlerde, bir yandan amatör tiyatro topluluklarına katılıyor ve çeşitli oyunlarda rol alıyordu. Bu cezaya razı gelmek istemeyen küçük Gezenle bir anlaşma yapan baba Necdet Bey, okulu daha fazla fire vermeden bitirmesi durumunda, kendi eliyle onu tiyatroya yazdıracağı sözünü verdi oğluna.

Ortaokulun arından lise öğrenimi için, dönemin birçok ünlüsüne eğitim vermiş ve Türkiyede ilk defa ders dilini Türkçeye çevirmiş okul olan Vefa Lisesine giden Gezen, Uğur Dündar ve Kemal Sunal ile burada tanıştı ve arkadaşlıkları uzun yıllar boyunca devam etti. 1959 yılında, 16 yaşındayken, sahne sanatlarına duyduğu ilgiyi ve yeteneğini görmezden gelmeyen ve anlaşmaları uyarınca sözünü tutan babası Necdet Bey, onu İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatrolarına yazdırdı ve arkadaşı olan sahne amiri Kemal Tözeme emanet etti. Böylece, 1960 yılında profesyonel oyunculuk hayatına adım atmış olan Gezenin kariyeri, bu dönemden sonra hızlı bir yükselişe geçti.

Gezen, 1961 yılında, İstanbul Belediyesi Konservatuarının açtığı sınavı kazanarak Tiyatro Bölümüne girdi ve eğitiminin yanı sıra burada sahnelenen oyunlarda rol almaya başladı. Ertesi yıl, yönetmenliğini Yılmaz Atadenizin yaptığı Yedi Kocalı Hürmüz filmi ile ilk defa kamera önüne geçti. Sonrasında, 1963 yılında, Muammer Karaca ve Münir Özkul tiyatrolarında oyunculuğa devam ederek, kamudan özel sektör sahnelerine adım attı. Aynı yıllarda, şiirleri ve bazı amatör tiyatro oyunları çeşitli kültür-sanat dergilerinde yayımlandı.

1964 yılında askerlik görevini yerine getiren Gezen, bu dönemde oyun yazarlığına ağırlık verdi. 1966da ise, Ulvi Uraz Tiyatrosunda rol almaya başladı. Aynı dönemde, Denizciler Geliyor adlı komedi filminde oynadı. Ertesi yıl, kendisi gibi oyuncu arkadaşlarıyla biraraya gelerek Halk Oyuncuları adlı bir oluşuma imza attı. Profesyonel oyunculuk yaşamının sekizinci yılında, 1968de, ilk defa kendi adını taşıyan özel tiyatrosunu kurdu. Öte yandan da İstanbul Tiyatrosunda rol almaya devam etti. Aynı yıl, Güzin Hanımla hayatını birleştirdi ve bu evlilikten iki yıl sonra Elif adını verdikleri bir kızı dünyaya geldi. 1969da Berduş ve 1970 yılında da Kara Gözlüm adlı sinema filmlerinde rol alarak beyaz perdede boy gösterdi. Bu dönemde, Uğur Dündar ve Perran Kutmanla birlikte, izleyici tarafından çok büyük ilgiyle karşılanan televizyon programları hazırladı. Bu ilginin nedeni ise, ülkenin sosyal durumuna yönelik eleştirel bakış açısını, komedi unsurlarıyla birleştirerek işlemesiydi.

Hayat görüşü, tiyatro oyunculuğu, yaşamı ile ilgili birçok kitap kaleme almış olan Müjdat Gezen, ilk kitabını 1975 yılında yayımladı. Savaş Dinçelle birlikte yazdığı, çizgilerle Nazım Hikmet adlı kitap, dönemin çalkantılı siyasi ortamının, düşünce özgürlüğüne yönelik olumsuz yansımalarından nasibini aldı ve Gezen tutuklanarak cezaevine girdi. Ancak bu durum, onun yazmasına ve üretmesine engel olmadı. 1982de, kendi yayınevini kurarak, yazdığı kitapları buradan yayımlamaya başladı. Bu dönemden başlayarak uzun yıllar, İstanbul Belediye Konservatuarı ile İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarında öğretmenlik yaptı ve Türk Tiyatrosu derslerine girdi. Ayrıca, 1980 yılında, ünlü meddah üstadı İsmail Dümbüllü adına her yıl düzenli olarak verilecek bir tiyatro ödülü oluşturdu.

Yine 1982de, o dönemler üniversitede öğretim görevlisi olan güldürü üstadı Kandemir Kondukla biraraya gelerek, Güldürü Üretim Merkezini (GÜM) kurdu. Televizyon programlarından tiyatro sahnelerine, gazetelerin ve dergilerin güldürü sayfalarına kadar birçok alanda hizmet veren GÜM, bu faaliyetlerinin yanı sıra, birçok genç mizah yazarına da kapılarını açtı ve onların kariyerlerine önemli katkılarda bulundu. Aynı zamanda, Türkiyenin gündemini belirleyen belli başlı birtakım gazetelerin de mizah sayfalarının koordinatörlüğünü yapan Gezen, 1981 ve 1983 yıllarında, çok beğenilen Gırgıriye adlı seri filmlerde rol aldı ve canlandırdığı Darbukatör Baryam tiplemesiyle hafızalara kazındı. 1984de Gülümseyen Dünya ve 1986da Kobay adlı filmlerin çekimi için bu defa kamera arkasına da geçen usta oyuncu, sinema çevrelerinin görüşüyle paralel bir şekilde, kendini yönetmenlik konusunda başarılı bulmadı. Kısa süren ilk evliliğinin ardından Gezen, 1988de ikinci kez Leyla Turgutla nikah masasına oturdu

1991 yılına gelindiğinde, tüm malvarlığını satmasının yanı sıra, büyük bir borç yükünün altına girerek, İstanbul Kadıköyde satın aldığı eski bir köşkü restore ettirerek Müjdat Gezen Sanat Merkezini (MSM) kurdu. Ekranlarda ve sahnelerde gördüğümüz birçok başarılı yeni yeteneği bünyesinden çıkaran bu sanat merkezinin en güzel yanı, eğitimin ücretsiz olmasıydı. Ancak, o dönemlerde ücretsiz okul açmak yasak olduğu için, bu teşebbüsü nedenyile Gezen, iki yıl boyunca hapis cezasıyla yargılandıysa da sonunda beraat etti ve okul da ücretsiz eğitim vermeyi sürdürdü. 1992 yılında, MSM bünyesinde MSM Ormanını kurarak, başarılı bir sosyal projeye daha imza attı. Sanat yaşamı boyunca Hamleti canlandırmak istemiş olan oyuncu, rol aldığı üç oyunda da figüranlıkla yetinmek zorunda kalsa da, 1995de kaleme aldığı Hamlet Efendi oyunuyla ödüle layık görüldü ve bu oyun Devlet Tiyatrolarında sahnelendi.

1996 ile 1998 yılları arasında Cumhuriyet gazetesinde mizah yazıları ve fıkralar yazan Gezen, 1997 yılında ise, Devlet Tiyatrolarında oyun yönetmenliği yaptı. Bu dönemde yönettiği oyunlardan Babam, ödüllendirildi. 1998 yılına gelindiğinde, yine oldukça yüklü bir maddi külfet altına girerek, ilk defa kendi adıyla özel bir tiyatro kurma hayaline kavuştu. 2000 yılında, Bir Milyara Bir çocuk, Gerçek Niyazi ve 2001de Hırsız gibi televizyon yapımlarında rol aldı. Aynı yıl, yine MSM bünyesinde, eski sinema ve tiyatro emektarlarının geri kalan hayatlarını daha sağlıklı ve huzurlu bir ortamda geçirmesi amacıyla bir huzurevi açtı. 2002de, Abdülhamit Düşerken ve Papatya ile Karabiber adlı sinema yapımlarında yer alan Gezen, büyük beğeni toplayan Cennet Mahallesi adlı komedi dizisinde de, Darbukatör Baryam tiplemesini anımsatan Yunus Baba karakteriyle ekranlarda göründü.

Yaklaşık 50 yıllık sanat hayatı boyunca, yüz kadar sinema filminde, elli civarında tiyatro oyunuyla binden fazla radyo ve TV skecinde yer alan Müjdat Gezen, görsel sanatların yanı sıra, yazın çalışmalarıyla da gündeme gelmiş ve 38 tane kitap kaleme almıştır. Bu kitapların dokuzu üniveristelerde yardımcı ders kitabı olarak okutulmaktadır. Özellikle Aziz Nesini anlattığı ç.Arkadaşım Aziz Nesin, Ustalarım, İkibuçuk Lira İçin, Komikler Ağlamaz, Eşeğin Karnındaki Elmas, Bir Bulut Olsam, Şiirim Geldi Bırakın Beni (şiir kitabı), Artiz Mektebi, Oyunculuk Eğitimi, Oyuncunun El Kitabı, Galiba Ben Sanatçıyım yazdığı kitaplardan bazılarıdır. Ağlama Palyaço Makyajın Bozulur / Müjdat Gezen Kitabı da Halit Kıvanç tarafından kaleme alınmıştır. 25in üzerinde tiyatro oyunu, 8 sinema filmi ve 5 TV dizisinin de yönetmenliğini üstlenmiştir. Aşırı derecede simetri, denge ve hastalık takıntısı vardır.

Ana Sayfaya Git
  • ©Copyright 2024 | Tüm Hakları Saklıdır