İstanbul Sözleşmesine bir tokatta yargıdan!

Danıştay, İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararının iptali istemini reddetti

Haberler 19.07.2022 - 22:09 Son Güncelleme : 01.01.0001 - 00:00

Danıştay 10uncu Dairesi, İstanbul Sözleşmesi olarak bilinen Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesinin feshine ilişkin 20 Mart 2021 tarihli Cumhurbaşkanı Kararının iptal istemini reddetti.

Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi, Cumhurbaşkanı Kararının, 20 Mart 2021de Resmi Gazetede yayımlanmasıyla Türkiye Cumhuriyeti tarafından feshedildi. Cumhurbaşkanı Kararında, söz konusu sözleşmenin Türkiye Cumhuriyeti bakımından feshedilmesine, 9 nolu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 3üncü maddesi gereğince karar verildiği bildirildi.

çekilme kararının yürürlüğe girmesinin ardından Cumhurbaşkanı Kararının iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle Danıştayda çok sayıda dava açıldı. Danıştay 10uncu Dairesi, açılan davalarda yürütmenin durdurulması istemlerini reddederken, iptal istemlerini ise duruşmalı olarak ele aldı. Danıştay Savcısı, kararın iptali yönünde görüş bildirdi. Danıştay 10uncu Dairesi, görülen 4 duruşmada tarafların ve Danıştay savcısının görüşlerini alması sonrası kararını açıkladı. Danıştay, Türkiyenin İstanbul Sözleşmesinden çekilmesi yönündeki Cumhurbaşkanlığı Kararını hukuka uygun bularak, davanın reddine karar verdi.

CUMHURBAŞKANINA BU YETKİLER TANINMIŞTIR

Kararda, Anayasanın onaylama yetkisini Cumhurbaşkanına vermiş olması, milletlerarası antlaşmaların Türkiye Cumhuriyetinin güncel menfaatleri yararına olup olmadığı konusunda son değerlendirmenin Cumhurbaşkanı tarafından yapılacağını ortaya koyduğuna dikkat çekilerek, Milletlerarası antlaşmaların onaylanması veya sona erdirilmesine yönelik işlemler, nitelikleri itibarıyla hem iç hukukta hem de milletlerarası hukukta sonuç doğurmakta olup, Cumhurbaşkanına devletin başı olması nedeniyle bu işlemlere dair yetkiler tanınmıştır. Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 3üncü maddesi ile bir milletlerarası antlaşmayı onaylama veya sona erdirme konusunda Cumhurbaşkanına tam bir yetki tanınarak bu işlemler Cumhurbaşkanının takdirine bırakılmıştır denildi.

HUKUKA AYKIRILIK GÖRÜLMEMİŞTİR

Anayasa uyarınca, Türkiye Cumhuriyetinin, devletin başı olan ve yürütme yetkisine sahip olan Cumhurbaşkanı tarafından Devlet Başkanı sıfatıyla temsil edildiğine dikkat çekilen kararda, Yabancı ülkelerle Türkiye Cumhuriyeti arasındaki ilişkilerin yürütülmesi, bu kapsamda milletlerarası antlaşmaların imzalanması, müzakere edilmesi, onaylanması, onaylanmış bulunan milletlerarası antlaşmaların feshedilmesi, sona erdirilmesi ve antlaşmalardan çekilme hususları da Cumhurbaşkanının Türkiye Cumhuriyetini Devlet Başkanı sıfatıyla temsil yetkisi içerisinde kalmaktadır. Bu itibarla; dava konusu Cumhurbaşkanı Kararının, Anayasa tarafından verilen yürütme ve temsil yetkisi ile 9 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinde verilen yetkiye istinaden tesis edilmiş olması; 9 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 3üncü maddesinde milletlerarası antlaşmaları sona erdirmenin Cumhurbaşkanı kararı ile olacağının düzenlenmiş olması, uygun bulma kanunu sonrasında milletlerarası antlaşmayı onaylayıp onaylamama konusunda takdir yetkisi bulunan Cumhurbaşkanının yürütme faaliyetine ilişkin sona erdirme yetkisini kullanırken yasama organının bir işlem tesis etmesine gerek bulunmaması nedenleriyle, dava konusu Cumhurbaşkanı Kararında yetki ve şekil unsurları yönünden hukuka aykırılık görülmemiştir. Dava konusu Cumhurbaşkanı kararı ile söz konusu sözleşmenin yürütme yetkisini haiz Cumhurbaşkanı tarafından feshedilmesinde yetkide ve usulde paralellik ilkesine aykırılık bulunmamaktadır denildi.

REDDİNE KARAR VERİLDİ

Kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddetin önlenmesi ve şiddet mağdurlarının korunması amacıyla iç hukukta Anayasa ve 6284 sayılı Kanun başta olmak üzere birçok düzenlemenin bulunmakta olduğuna da dikkat çekilerek, Bu düzenlemelere dayalı uygulamaların da belirlenen plan dahilinde hayata geçirildiği anlaşılmaktadır. Bu kapsamda Anayasa tarafından verilen temsil yetkisi ve 9 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesine verilen yetkiye istinaden tesis edilmiş olan dava konusu Cumhurbaşkanı kararında hukuka aykırılık bulunmadığı ve davanın reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır ifadeleri kullanıldı.

KARŞI OYUN GEREKçESİ

İstanbul Sözleşmesinin feshine ilişkin Cumhurbaşkanı Kararının iptal edilmesine yönelik oy kullanan Daire üyeleri İbrahim Topuz ve Ahmet Saraçın karşı oy gerekçelerinde ise İstanbul Sözleşmesinin uluslararası sözleşme niteliğinde bulunduğunun şüphe götürmez bir gerçek olduğu belirtildi.

Somut olayda, sözleşmenin feshine dair Cumhurbaşkanlığı Kararının, TBMMye gönderilerek bir kanunla uygun bulunması veya sözleşmeye katılmanın uygun bulunduğuna dair 6251 sayılı Kanunun yürürlüğünün ortadan kaldırılması gerekirken bu usulün izlenmediği ifade edilen karşı oy gerekçelerinde, şu değerlendirmelere yer verildi:

TBMMnin uygun bulma kanunu uyarınca onaylanarak yürürlüğe giren uluslararası sözleşmelerin sadece yürütme organı işlemiyle feshedilmesi mümkün değildir. Bu itibarla, TBMMnin uygun bulma kanunu uyarınca onaylanarak yürürlüğe giren bir uluslararası sözleşmenin feshi ancak TBMMnin uygun bulma kanununu yürürlükten kaldırması veya sona erdirmeyi uygun bulduğuna ilişkin yeni bir kanun çıkarması sonrasında alınacak bir Cumhurbaşkanı kararı ile mümkün olabilecektir. Bu nedenle dava konusu Cumhurbaşkanı Kararında yetkide ve usulde paralellik ilkesi uyarınca hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Oy çokluğuyla alınan kararla ilgili 30 gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz başvurusunda bulunulabileceği belirtildi.

Ana Sayfaya Git