Şark çıbanı hortladı!

Yaklaşık yüz yıl önce Şanlıurfa ve Çukurova bölgesinde yoğunlukla görülen “şark çıbanı” yeniden hortladı. Dicle Üniversitesi (DÜ) Deri ve Zührevi Hastalıklar Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Harman, vakalarda yüzde 50’nin üzerinde artış olduğunu belirterek, gerekli tedbirlerin alınması, aksi taktirde daha da yaygınlaşacağı uyarısında bulundu.

Haberler 25.06.2015 - 18:18 Son Güncelleme : 25.06.2015 - 18:18

Yaklaşık yüz yıl önce Şanlıurfa ve çukurova bölgesinde yoğunlukla görülen ancak 1990lı yıllardan bu yana nadiren rastlanılan şark çıbanı yeniden hortladı. Son zamanlarda şark çıbanı vakalarında ciddi oranda artışların yaşandığı belirtilirken, bunun en büyük nedeninin özellikle Suriyeden Türkiyeye gelen mülteciler olduğu bildirildi. Türkiyede daha önce hiç görülmeyen kentlerde bile görülen şark çıbanı için gerekli önlemlerin alınmaması durumunda daha da yaygınlaşacağına dikkat çekildi.

DÜ Deri ve Zührevi Hastalıklar Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Harman, şark çıbanının deride oluşan bir hastalık olduğunu ve buna leishmania adı verilen parazitlerin neden olduğunu belirterek, bu hastalığın mikroplarının kolaylıkla bulaşmadığına dikkat çekti. Hastalığın söz konusu paraziti taşıyan ve tatarcık denen sivrisinek tarafından bulaştırıldığını vurgulayan Harman, Bu sivrisinek, hasta insanlardan ve hayvanlardan kan emerek mikrobu alıyor, daha sonra sağlam insanlara bulaştırıyor. Bu şekilde hastalık oluşuyor dedi.

KAMPLARDA 5 BİN VAKA VAR

Şark çıbanının özellikle Diyarbakır, Şanlıurfa ve Adanada görülen bir hastalık olduğunu ve son zamanlarda vaka sayısında yüzde 50nin üzerinde artış olduğuna dikkat çeken Harman, Bunun nedeni ise güneydeki komşu ülkelerden iç savaş nedeniyle Türkiyeye gelen mülteciler. Özellikle şark çıbanı Suriye ve Irakta çok yaygın görülen bir hastalık. Savaştan önce Suriye kayıtlarında yıllık 200 bin vaka bildirilmiştir. Türkiyede özellikle kamplarda kalan çok sayıda hasta var. Biz üçüncü basamak sağlık kurumu olmamıza rağmen çok hasta geliyor. Bizim şu anda gelen hastalarımızın yüzde 25ini mülteciler oluşturuyor. Genelde birinci basamakta tanı konulduğu için bize gelen hasta sayısı gerçek rakamı yansıtmıyor. Ancak 2 milyon civarında mülteci var. Bunların kaldığı kamplarda çeşitli çalışmalar yapıldı. 10 bin kişilik kampta 70-80 hasta saptanmış. Bunu genele yaydığımızda yaklaşık 5 bin vaka yapıyor. Bu ciddi bir rakam diye konuştu.

TÜRKİYE GENELİNE YAYILIYOR

Hastalığın daha önce Diyarbakır, Şanlıurfa ve Adanada görüldüğüne ancak şu anda Türkiyenin her bölgesinde şark çıbanına rastlandığına işaret eden Prof. Dr. Harman, şunları kaydetti:

Bunun nedeni de mülteciler artık her yere gidiyorlar. Mesela İstanbulda eskiden yılda bir vaka varken, şimdi yaklaşık 200 vaka oluyor. İzmirde de kamp var ve orada da çok sayıda vaka var. Biz Diyarbakırda bu vakalarla daha önce çok karşılaşıyorduk ancak diğer bölgelerde çok fazla yoktu. Şimdi artık oralarda da çok fazla karşılaşılıyor.

ÖNÜMÜZDEKİ YILLARDA VAKALAR ARTABİLİR

Hastalığın mülteciler yüzünden herkese yayılacağının söylenemeyeceğini vurgulayan Harman, çünkü şark çıbanı salgın oluşturan bir hastalık değildir. Ama şu önemlidir. En azından mikrop kaynağı bulunan yarası olan kişilerden diğerlerine bulaşabilir. Ama bunun için hem hasta kişi hem de bunu bulaştıracak sivrisinek olması lazım. Tatarcık da olması lazım. Ancak tatarcık her yerde yaşamıyor. Belli iklim koşullarında yaşıyor. Türkiyenin her yerinde tatarcık yaygın bir şekilde bulunsaydı hastalık da çok yaygın bir şekilde yayılacaktı. Şark çıbanı büyük bir salgına neden olacak bir hastalık değil ancak önümüzdeki yıllarda vaka sayısında çok ciddi artışlar olacak. Bu artışların en önemli nedeni de Suriyeden gelen mülteciler dedi.

KOLAY İYİLEŞTİRİLEN BİR HASTALIK DEĞİL

Şark çıbanının kolaylıkla tedavi edilebilen bir hastalık olmadığını, iki üç haftalık tedavi sonrasında hastalığın sadece yüzde 20-30unun iyileştirilebildiğini anlatan Harman, şunları söyledi:

Hastalığın iyileşmesi aylar alıyor. Kısa sürede iyileşen bir hastalık değil. Hızlı ve etkili bir tedavisi de yok. Tedavisinde kullanılan ilaçlar Sağlık Bakanlığı tarafından yurt dışından ithal ediliyor. Şimdiye kadar hastalık Türkiyenin tüm illerinde yoktu. Özellikle yaygın olduğu illerdeki Sağlık Müdürlüklerine bağlı Bulaşıcı Hastalıklar Şubesinden hasta alıyordu ilaçlarını. Ama artık son zamanlarda Türkiyenin her tarafında hem hastalık hem de ilaç var. Bunun dışında da şu önemi var. Şark çıbanı öldürücü bir hastalık değil. Zaten hastaların yüzde 95i bir iki yıl içerisinde iyileşiyor. Ancak tedavi edilmediği zaman ömür boyu kalıcı iz bırakıyor. Yara ize dönüşüyor. Genelde de hastanın yüzünde olduğu için yüzünde iz kalıyor. Kimse ömür boyu yüzünde iz kalmasını istemez. Bir hastamız var dudağında çıkmış. Erken tedavi edilmediğinde dudaktaki dolaşımı bozuyor. Damarları bozuyor. Hastanın dudağında kalıcı bir şişlik kalıyor. Göz kapağında erken tedavi edilmezse göz kuruluğu ve çok nadiren körlüğe neden oluyor. Tedavi edilmeyen hastanın yüzde 95inde iz bırakarak iyileşiyor. Yüzde 5inde kronikleşiyor. Bunları mutlaka tedavi etmek gerekiyor.

ETKİN BİR ŞEKİLDE MÜCADELE EDİLMELİ

Hastalığın tedavisi ve yaygınlaşmasının engellenmesi için çeşitli uyarılarda da bulunan Prof. Dr. Harman, sözlerini şöyle sürdürdü:

İz kalınması istenmiyorsa erken dönemde tedavi etmek lazım. Yara kabuklu yaraya dönüşmüşse tedavi ettiğimizde yine iyileşiyor ama iz bırakarak iyileşiyor. Kronikleşen hastalar da çok önemli. Yani iyileşmeyen. Normalde şark çıbanına yıl çıbanı da deniyor. Ortalama bir yılda iyileştiği için. Şark çıbanı denmesinin özellikle doğuda çok görülüyor olması. Dünyada en fazla Afganistan, Pakistan, İran, Türkiyenin güneydoğusu ve Suriyede var. Dünyada her yıl 1,5 milyon yeni vaka oluyor. Bu hastalığın toplumda azalabilmesi için hastaların tespit edilip tedavi edilmesi gerekiyor. Bu hastalık sadece insanlar değil, hayvanlarda da oluyor. Avrupanın güneyinde İspanya ve İtalyada en önemli mikrop kaynağı köpekler. Bunun dışında da kemirgenler. Öncelikle hasta insan ve hayvanların tespit edilip, tedavi edilmesi gerekiyor. Bu hastalığı bulaştıran sivrisineklerle onunla etkin bir şekilde mücadele etmek gerekiyor. Kişisel olarak korunmadan bahsedecek olursak da, tatarcık geceleri kan emen bir sinek. Bu nedenle bu hastalığın çok olduğu bölgelere gidildiğinde mümkün olduğunca güneş battıktan sonra dışarı çıkmamak gerekiyor. Kalınacak yerde pencerelerde ince delikli cibinlik olması lazım. Kamp yerinde yatılacaksa yine özel cibinlikli yataklar kullanılabilir. Mümkün olduğunca uzun kollu giysi giymek gerekiyor. Vücudun açıkta kalan kısımlarına ise sivri sinek korucuyu kremler sürülebilir.

Ana Sayfaya Git
  • ©Copyright 2024 | Tüm Hakları Saklıdır