JİTEM Davası görüldü

Ankara JİTEM Davası’nda 1993 Aralık ayında gelen uzi marka silahlardan 10 tanesinin kayıp olduğunu ve sonraki tarihlerde dava dosyasındaki cinayetlerin yaşandığını öne süren avukatların talepleri reddedildi.

Haberler 25.06.2022 - 00:14 Son Güncelleme : 01.01.0001 - 00:00

Ankara ve çevre kentlerinde 1993-1996 yılları arasında Altındağ Nüfus Müdürü Abdülmecit Baskının da aralarında olduğu 19 kişinin infaz edilmesine ilişkin açılan JİTEM Davasının ikinci duruşması Ankara 1inci Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü.

Duruşmaya Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) Ankara Şube Eşbaşkanı Şevin Kaya ve Fevzi Korkmaz, İnsan Hakları Derneği (İHD) Merkez Yürütme Kurulu Üyesi Nuray çevirmen, İHD Ankara Şube Eşbaşkanı Sevil Turgut, çağdaş Hukukçular Derneği (çHD) yöneticilerinin yanı sıra müdafi avukatlar ve müşteki Eren Baskın katıldı.

Kimlik tespiti ile başlayan duruşmada Emniyet Genel Müdürlüğünden gelen yazı okundu. Emniyet Genel Müdürlüğünden gelen yazıda, 22 Eylül 1994te 150 adet, 15 Kasım 1994te 280 adet Uzi marka silahın teslim alındığı belirtildi. Emniyet Genel Müdürlüğü, hibe edilen silahların 1993 sonundan itibaren gönderilmeye başlandığını bildirdi.

ANKARA VE ANTALYAYA GÖNDERİLDİ

Emniyetten gönderilen yazılara göre, Susurluk hükümlüsü olan ve halen Susurluk-JİTEM dosyasındaki cinayetlerden de yargılanan dönemin Özel Harekat Başkan Vekili İbrahim Şahin, Türkiyeye farklı tarihlerde, toplam 25 seferde fıçı ve kasalarda sokulan silahların sayılmasına izin vermedi. Resmi yazıyla, silahların hemen özel harekata gönderilmesini istedi. Bir bölüm silahlar özel harekatın Ankara Gölbaşı, bir bölümü ise Antalyadaki tesislerine gönderildi. 2000 tarihli bilirkişi raporuna göre, Şahin ve adamları, silahları, sayım yapılmamış olmasına rağmen kullanmaya başladı.

Uzilerin, sayım yapılmadan kullanıldığı emniyetin yazılarıyla netleşti. Bununla birlikte, emniyet yazıları ve eski dosyalar, 10 Baretta marka silahın da kayıp olduğunu ortaya koydu. Bu silahlardan biri, çatlının öldüğü Susurluk kazasında çıktığı bilgileri yer aldı.

KUTULAR AçILMADI

Gelen evrakın okunması ardından söz alan avukat Sertaç Kamil Ekinci, bir önceki celse Ankara 6. Asliye Ceza Mahkemesinden gelen evrakların aynı zamanda uzilere ait bilgilere de yer verdiğini dile getirdi. Mahkemeden gelen evraklarda 1994 yılının Haziran ayında uzilerin kaydedilmeye başlandığını belirten Ekinci, Aynı tarihlerde işlenen cinayetler var dedi. Ekinci, Ankara 6. Asliye Ceza Mahkemesinden gelen evraklarda uziler de vardır. Uziler 1993ün Aralık ayında Türkiyeye giriyor. Dosya sanıklarından İbrahim Şahin talimatıyla kutular açılmadan Antalyadaki kursa gönderiliyor. Haziran ayında Ankara Gölbaşına gönderiliyor. Kayıp olan 10 barettadan biri Susurluk kazasında ortaya çıkıyor. O dönemde Korkut Ekene teslim edilen ve geri dönmeyen silahlar var. 1993 Aralık ayında 100 uzi geliyor ve bunların 10 tanesi de kayıp, 90 tanesi kayıtlara geçiyor. O tarihte işlenen cinayetler var ve bu da kayıp uziler ile cinayetler arasında bağı gösteriyor. çünkü cinayetlerde uzi marka silahla işleniyor. Uzi silahlarının muayenesinin önemli çünkü katledilen Yusuf Ekinci ve Behçet Cantürk cinayetinin kriminal raporu var. Bütün bunları üst üste koyduğumuzda sanıklar üzerinde makul şüphe kuvvetleniyor dedi.

EĞİTİM GÖREN POLİSLER KİM?

Antalyada Özel Harekat polislerin eğitim gördüğü şubeye uzilerin gönderildiğini aktaran Ekinci, Antalya da eğitim gören polisler kim? Bunların sorulması gerekiyor. Ankara 6. Asliye Ceza Mahkemesinde bulunan diğer eklerde istenilmesi gerekir. Antalya Özel Hareket polislerin Ocak-Mart 94 yılında eğitim görmüş ifadelerini kullandı.

Ekinci, Ankara 6. Asliye Ceza Mahkemesinde bulunan ek deliller ve bilirkişi raporunun istenmesini, Antalya Özel Harekat Polis merkezinde eğitim gören polislerin kimler olduğuna dair müzekkere yazılmasını talep etti.

Söz alan bir diğer dava avukatı da Samanlık içerisinde iğne alıyoruz. Kayıp silahlar var. İşlenen cinayetler de kullanılan silahlar uzidir. İsrail Devleti tarafından hibe edilen uzi silahlara dair baristik raporları varsa Adalet Bakanlığı aracılığıyla isteyelim diye belirtti.

MAHKEME BAŞKANI KARARINI VERMİŞ!

Söz alan Van Barosu Yönetim Kurulu üyesi Turan Ece, beyanlarının SEGBİS ile kayıt altına alınmasını istedi. Mahkeme başkanı, Bir sonraki celse esas hakkında beyanları alacağız, o zaman kayıt altına alınacak dedi. Mahkeme başkanının sözlerine avukatlar Biz gidelim o zaman diyerek, tepki gösterdi.

Konuşmasını sürdüren Avukat Turan Ece, Van Barosu adına de davaya katılma talepleri olduğunu dile getirdi. Dava dosyasında yer alan 19 maktulün Kürt olduğunu ve cinayetlerin siyasi saikle işlendiğini ifade eden Ece, Katledilenlere 24-25 yıldır adalet sağlanmıyor. Basit sıradan mahalle cinayetinde adalet mükemmel işliyor. Tüm sonuçlarla adalet tecelli ediyor. Ama bu dosyada bir türlü adalet sağlanamadı dedi.

İddia makamı ise Van Barosunun yaşanan olaylardan doğrudan maddi zararı olmadığını belirterek, katılma talebinin reddine karar verilmesini istedi.

BU CEZA MI HUKUK DAVASI MI?

Ardından söz alan dava avukatlarından Yusuf Alataş, dosyada sürekli aynı noktaya gelinmesinden sitem etti. Bu ceza mı hukuk davası mı? diye soran Alataş, Hukuk davasında taraflar iddialarını kanıtlamakta sorumludur. Ceza davasında ise bir sanık bir de kamu adına iddia makamı vardır. Bu dosyada asıl taraf iddia makamıdır. Ben açıkçası kamunun burada olduğunu hissetmedim. İddia makamı ne düşünüyor. Gelen belgeleri incelemiş mi? Biz kamuyu temsil eden iddia makamının yardımcıları gibiyiz ama biz iddia makamı gibi davranılıyor dedi.

YARGILAMA YAPILIYOR

Mahkeme heyetinin dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesinde bozulması ardından ilk duruşmada bozulma kararının yanlış olduğuna dair kararını açıkladığını hatırlatan Alataş, Mahkeme heyeti hala aynı düşüncede midir? İstinaf kararının hukuka aykırı olduğunu düşünüyorsa neyin yargılanmasını yapıyoruz? Taleplerde bulunacağız, siz bir kısmını kabul edeceksiniz. Belgeler gelecek ama kararınız değişmeyecekse ne anlamı var. Bu dava 2013te açıldı. Aradan 9 yıl geçti, ne yapılmış. Bir yıl 3 ay kalmış zamanaşımı. Siz bugün karar verseniz de hukuki süreçlerde zamanaşımına girecek. Mahkeme gerçeği araştırdı diyebilmeyi çok istiyoruz şeklinde konuştu.

AYIŞIĞININ KİMLİĞİNİ AçIKLAYIN

Dosyada bulunamayan gizli tanık Ayışığına da değinen Alataş, ekledi: Gizli tanık Ayışığı niye bulunamıyor. İstediğin zaman devlet olarak buluyorsun. Sırada mahkemede dinlemeye gelince bulunamıyor. Bulunamıyorsa ismini açıklayın. Niye bulamıyoruz. Biz size farazi karar verin demiyoruz. Mış gibi yargılama yapmayalım. Ben üzülüyorum, mahkeme heyeti üzülmüyor mu?

MAHKEMEDEN İTİRAF

Araya giren mahkeme başkanı, Ben 33 yıldır bu işi yapıyorum. BAMın bozduğu berat kararına tepkim yok. Bu davanın Yargıtayda olması gerekiyordu. BAM kendisi işlem yapabilirdi, yapmadı. Olayları çıkarmak ben beraatın bozulmasına değil. Bozmaların kendisi yapabilirdi. Sizin istediğiniz belgeleri istemeye kalksak iki yılda gelmez siz de biliyorsunuz. Zamanaşımı da dolar. Biz bunu Yargıtayın gündemine o yüzden gönderdik. Ben de üzülüyorum sözlerini sarf etti.

CEZASIZ BIRAKMA ARAYIŞI VAR

Duruşmaya Diyarbakır Adliyesinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlanan avukat Mehmet Emin Aktar da, şunları söyledi: Yargılamanın temel sujesi sanıktır. Bu yargılama başından beri sanıksız yürütülmektedir. Mahkemenin sanıkları duruşmada vareste tutmakta ısrar etmesi ve sanıksız bir yargılama yapması cezasız kalacaklarına delalet etmektedir. Bu dosyada katilleri aranan en eski dosya öldürülen Mecit Baskındır. 29 yıl geçti. Devlet 29 yıl boyunca yaşam hakkından sorumlu olduğu yurttaşın katilini ortaya çıkaramadı. Bu sadece delillerin elde edilmemesiyle açıklanamaz, bu bir cezasız bırakma arayışıdır.

ADİL YARGILAMA İSTİYORUZ

Son olarak söz alan avukat Nuray Özdoğan da, dava sanıklarından İbrahim Şahinin ve diğer sanıkların bir sonraki celse duruşmada hazır edilmesini, kaldırılan adli kontrollerinde yeniden konulmasını talep etti. Özdoğan, Ağır insan hakkı ihlali olması nedeniyle dava zamanaşımına girmeyecek suçlar olmasına rağmen mahkeme ve savcıların tutum ve kararlarının dosyanın zamanaşımı sürecine girmesine katkı sağlamıştır. Yargı makamlarının bu suçları aydınlatma sorumluluğunu gözeterek etkin ve adil bir yargılama yapmasını istiyoruz dedi.

Mütalaasını açıklayan iddia makamı maktul ve yakınlarının avukatlarının taleplerinin reddine karar vermesini istedi.

Ara kararını veren mahkeme heyeti, Van Barosunun katılma talebi ile avukatların kovuşturulmanın genişletilmesine dair taleplerinin reddine karar vererek, bir sonraki duruşma esasa ilişkin beyan alınacağını belirtti. Heyet, duruşmayı 16 Eylüle erteledi.

Ana Sayfaya Git