Öldürülüşünün 23. yılında gazeteci Uğur Mumcu, Mersin'deki Uğur Mumcu anıtı önünde anıldı

Gazeteci Uğur Mumcu, ölümünün 23. yılında Mersin'de törenle anıldı. Mersin Gazeteciler Derneği önderliğinde planlanan Uğur Mumcu'yu anma töreni Uğur Mumcu'nın Atatürk Parkı'ndaki anıtının önünde yapıldı

Haberler 24.01.2016 - 17:10 Son Güncelleme : 24.01.2016 - 17:10

Gazeteci Uğur Mumcu, ölümünün 23. yılında Mersinde törenle anıldı. Mersin Gazeteciler Derneği önderliğinde planlanan Uğur Mumcuyu anma töreni Uğur Mumcunın Atatürk Parkındaki anıtının önünde yapıldı

Gazeteci Uğur Mumcu, ölümünün 23. yılında Mersinde düzenlenen programla anıldı.

Mersin Gazeteciler Cemiyeti, CHP Mersin İl Başkanlığı ve sivil toplum kuruluşu temsilcilikleri tarafından Uğur Mumcunun Atatürk Parkındaki anıtı önünde anma programı düzenlendi.

MGC Başkanı Ahmet Ünal, burada yaptığı açıklamada, Anadoludaki gazeteciler olarak Uğur Mumcunun 23 yıl önce söylediklerini bugün yaşatmaya çalıştıklarını söyledi. Zor bir süreç içerisinde olduklarını belirten Ünal, İşimiz zor ama kazanacağız. Nasıl Mustafa Kemal kazandıysa bizde kazanacağız. Yılmayacağız, üzülmeyeceğiz, dik duracağız. Nasıl Uğur Mumcular dik durduysa bizlerde onlara layık olarak dik durmaya çalışacağız. Mücadelemiz bundan sonrada sürecek. Biz Anadolu basını olarak söz veriyoruz. Kalemimizi kırmayacağız, satmayacağız dedi.

CHP Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı ise Uğur Mumcunun fikirlerini yaymanın önemli olduğuna değinerek, Mumcunun fikirleriyle mücadele ateşinin devam edeceğini belirtti. Mumcunun fikirleri yüzünden öldüğünü dile getiren Atıcı, O doğruyu bulma çabası için sarf ettiği çalışmalar nedeniyle korku saldı ve yok edildi. Mumcu, bize üzülmemeyi öğretti. Paramparça olan bedeninden binler, on binler doğdu ve bu ülkenin teminatı oldu diye konuştu.

UĞUR MUMCU KİMDİR?

Uğur Mumcu 22 Ağustos 1942 - 24 Ocak 1993 yılları arasında yaşamış, Türk gazeteci, araştırmacı ve yazardır. Uğur Mumcu, 24 Ocak 1993te Ankarada Karlı Sokaktaki evinin önünde, arabasına konulan bombanın patlaması sonucu suikasta kurban giderek yaşamını yitirmiştir.

Uğur Mumcu, 22 Ağustos 1942 tarihinde, Kırşehirde, dört kardeşin üçüncüsü olarak doğdu. Uğur Mumcunun eşi Şükran Güldal Mumcu (Homan) ile olan evliliğinden bir oğlu (Özgür) ve bir kızı (Özge) dünyaya geldi. İlkokulu Ankara Devrim İlkokulunda ve ortaokulu Ankara Bahçelievler Deneme Lisesinde okuyan Mumcu çok aktif bir öğrenciydi. 1961de başladığı üniversite eğitimini avukat olmak üzere başladığı Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinde 1965te tamamladı. Henüz öğrenciyken 26 Ağustos 1962de Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan Türk Sosyalizmi başlıklı makalesiyle Yunus Nadi Ödülünü aldı. Uğur Mumcu, 1963te fakültede öğrenci derneği başkanı seçildi. 1969-1972 yılları arasında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinde İdare Hukuku Profesörü Tahsin Bekir Baltanın asistanı olarak çalıştı.

Askerlik

Askerliğini yapmaya hazırlandığı sırada 12 Mart döneminde bir yazısında kullandığı ordu uyanık olmalı sözleriyle, orduya hakaret etmek ve sosyal bir sınıfın öteki sosyal sınıflar üzerinde tahakkümünü kurmak suçunu işlediği iddiasıyla gözaltına alındı. Mamak Askeri

Cezaevinde pek çok aydınla birlikte bir yıla yakın kalan Uğur Mumcu, bu davadan dolayı 7 yıl hapse mahkm edildi. Fakat bu karar Yargıtay tarafından bozuldu ve Mumcu serbest bırakıldı. Bu olaydan sonra askerliğini yedek subay olarak yapması gerektiği hlde, 1972-1974 yılları arasında Ağrının Patnos ilçesinde, resm tanımıyla sakıncalı piyade eri olarak tamamladı. Patnosta, ağır koşullar altında askerliğini yaparken, zaten uzun zamandan beri var olan ülseri yüzünden mide kanaması geçirdi.

Gazetecilik

Uğur Mumcu Yeni Ortam gazetesinde köşe yazarlığı yapan Uğur Mumcu, 1975ten itibaren Cumhuriyette Gözlem başlıklı köşesinde düzenli olarak yazmaya başladı. Aynı zamanda Anka Ajansında çalışmaktaydı. 1975 Martında makalelerinden oluşan Suçlular ve Güçlüler adlı kitabını yayınladı. Aynı yıl, Altan Öymenle birlikte hazırladıkları, Süleyman Demirelin yeğeni Yahya Demirelin hayal mobilya ihracatını konu edinen, Mobilya Dosyası adlı kitabı yayınlandı.

1977 yılından sonra sadece Cumhuriyet için yazmaya başladı. Gözlem başlıklı köşesinde 1991 yılının Kasım ayına kadar aralıksız olarak yazan Uğur Mumcu 1977de Sakıncalı Piyade ve Bir Pulsuz Dilekçe kitapları yayımlandı. Ertesi yıl, Sakıncalı Piyade adlı yapıtını Rutkay Aziz ile birlikte tiyatroya uyarladı. Oyunu Ankara Sanat Tiyatrosunda tam 700 kere sahneledi. 1978de, ünlünün yaşam öykülerini, siyasal geçmişlerini, bir güldürü zenginliğiyle anlattığı kitabı Büyüklerimiz yayımlandı.

1981de terörün silah kaçaklığıyla ilgisini ortaya koymak ve kamuoyunu bu konuda uyarmak için yazdığı Silah Kaçakçılığı ve Terör yayımlandı. Uğur Mumcu aynı yıl, Mehmet Ali Ağcanın Papayı öldürme girişiminden sonra Ağca üzerine inceleme ve araştırmalarını yoğunlaştırdı.

Uğur Mumcu Türkiyede terör olaylarının artması nedeniyle 1979 yılında 12 Mart dönemi öncesi ve sonrası gençlik liderlerinin yaşadıklarını kendi ağızlarından yansıttığı ve silahlı eylemlerle bir yere varılamayacağına dikkat çektiği kitabı çıkmaz Sokakı yayımladı. 1982de Ağca Dosyası, ardından Terörsüz Özgürlük adlı makale derlemesi yayımlandı. 1983 yılında Ağca ile cezaevinde röportaj yaptı. 1984 yılında Aziz Nesin öncülüğünde bir grup tarafından Cumhurbaşkanlığı ve TBMM Başkanlığına sunulan, ancak Kenan Evrenin imzalayanları vatan hainliği ile suçlayarak dava açtığı Aydınlar Dilekçesinin hazırlanmasına katıldı; 12 Eylül döneminde aydınlara yapılan işkenceyi anlatan Sakıncasız adlı oyunu yazdı; Papa-Mafya-Ağca kitabını yayımladı.

1987de araştırmacı gazetecilik açısından büyük bir başarı kabul edilen Rabıta ve 12 Eylül adlı kitapları; 1991de en önemli araştırmalarından biri olan Kürt-İslam Ayaklanması 1919-1925 yayımlandı.

1991 yılında İlhan Selçuk ve yaklaşık seksen Cumhuriyet gazetesi çalışanı ile birlikte gazeteden ayrılan Uğur Mumcu bir süre işsiz kaldı. 1 Şubat - 3 Mayıs 1992 tarihleri arasında Milliyet gazetesinde yazan Mumcu, Cumhuriyet gazetesindeki yönetim değişikliği üzerine 7 Mayıs 1992de Cumhuriyete döndü. Uğur Mumcu, 7 Ocak 1993 tarihinde Mossad ve Barzani isimli bir yazı yazdı. Bu yazısında Barzani, CIA ve Mossad arasındaki bağlantılara değindi ve yazısını şöyle bitirdi:

Kürtler sömürgeciliğe karşı bağımsızlık savaşı yapıyorlarsa ne işi var CIA ve MOSSADın Kürtler arasında? Yoksa CIA ve MOSSAD, anti-emperyalist savaş veriyorlar da dünya bu savaşın farkında değil mi?

Uğur Mumcu suikasti

Uğur Mumcu, 24 Ocak 1993te Ankarada Karlı Sokaktaki evinin önünde, arabasına konan C-4 tipi plastik bombanın patlaması sonucu suikasta kurban giderek yaşamını yitirdi. Suikastın hemen ardından olay yerinde inceleme yapan uzmanların hiçbir delil bulamadığı, patlamayla etrafa dağılan ve cımbızla toplanması gereken delillerin ise süpürgeyle süpürüldüğü iddia edildi.

Uğur Mumcu suikastı; İslami Hareket, İBDA-C, Hizbullah gibi örgütler üstlendi. Suikastın arkasında Mossadın ve kontrgerillanın olduğu da iddia edilmiştir. Ergenekon Davası sanıklarından Ümit Oğuztan, iddianamede yer alan ifadesinde Mumcunun, seri numarası silinmiş ve Kürdistan Demokratik Partisi lideri Celal Talabaniye götürülen silahlarla ilgili araştırması nedeniyle öldürüldüğünü iddia etti. Ayrıca ağabeyi Ceyhan Mumcu kendi yaptığı araştırmada ölümüne yakın bir süre içerisinde Mossad ve Barzani ilişkisi ortaya çıkınca İsrail büyükelçisinin ısrarla kardeşi Mumcuyla bire bir olarak görüşmek istediği, ancak Uğurun tek görüşmeyi kabul etmemesine rağmen görüşmenin yapıldığını belirtmiştir.

Uğur Mumcunun eşi Güldal Mumcuyu ziyaretleri sırasında dönemin Başbakanı Süleyman Demirel, Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü ve İçişleri Bakanı İsmet Sezgin, cinayeti çözmenin, devletin namus borcu olduğunu belirterek adeta namus sözü verdiler (1993). Suikastın failleri yakalanamadı.

Ana Sayfaya Git
  • ©Copyright 2024 | Tüm Hakları Saklıdır