Mevlit Kandili bugün idrak edilecek

Hazreti Muhammed'in dünyaya teşrifi dolayısıyla hicri takvime göre rebiülevvel ayının 12'nci günü idrak edilen Mevlit Kandili, bugün heyecanla karşılanacak.

Haberler 07.10.2022 - 00:07 Son Güncelleme : 01.01.0001 - 00:00

Mevlid Kandili her yıl olduğu gibi bu yıl da milyonlarca Müslüman tarafından heyecanla bekleniyor. Hicri takvime göre, Mevlid Kandili bugün idrak edilecek.

Müslümanlar için önemli olan Mevlid Kandili ya da Veladet Kandili Hazreti Muhammedin doğumu olarak kabul ediliyor. Bu özel gecede tüm İslam alemi ibadetlerini eksiksiz şekilde yerine getirmek için hazırlıklar yapacak. Dualar edilecek, Allahın verdiği nimetlere şükredilecek.

Mevlid; doğum zamanı, doğulan yer ve zaman anlamına gelmektedir. Peygamber Efendimizin (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) doğduğu geceye Mevlid Gecesi denir. Bu gece Rebiülevvel ayının on ikinci gecesidir.

Son Peygamber Hazreti Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), peygamberler halkasının sonuncusudur. Ondan sonra peygamber gelmeyecektir. İnsanlığın kurtuluşu Ona indirilen kitaba (Kuran-ı Kerime) inanmak ve sünnetine tabi olmaktan geçer. Bu münasebetle bu şerefli Peygamberin dünyaya teşrifinin yıl dönümünde Onu anmak, anlamak, sünnetini yaşamak ve yaşatmak her Müslümanın üzerinde daimi bir vazifedir.

Müslümanların, İslam ümmetinin, hatta tüm insanlığın ahlak ve adalet rehberi Hazreti Muhammedi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) tanımaya, anlamaya ihtiyacı vardır. O aziz önder her gün, her saat, her an gündemde olmalıdır. Bilinmesi, tanınması için çaba sarf edilmelidir. Dünya Müslümanlarının izzeti ve kurtuluşu; Hazreti Muhammedin (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) yoluna sımsıkı sarılmak ve aralarında İslam kardeşliğini yeniden tesis etmekten geçmektedir.

Hazreti Muhammedin (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) soyu

Hazreti Muhammedin (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) mübarek soyu şu şekildedir:

Muhammed b. Abdullah, b. Abdulmuttalib, b. Hşim, b. Abdi Menaf, b. Kusayy, b. Kilab, b. Mürre, b. Kab, b. Lüey, b. Galib, b. Fihr, b. Mlik, b. Nadr, b. Kinane, b. Huzeyme, b. Müdrike, b. İlyas, b. Mudar, b. Nizar, b. Maadd, b. Adnan.

Bütün kaynaklar Hazreti Muhammedin (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), Adnana kadar olan atalarının gerek isimlerinde, gerek sıralarında, ittifak halinde bulundukları gibi Adnanın da İsmail (Aleyhisselam) b. İbrahimin (Aleyhisselam) soyundan geldiğinde müttefiktirler.

Hazreti Muhammedin (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) on dokuzuncu kuşaktaki atası Maadd b. Adnan; Hazreti İsanın (Aleyhisselam) muasırıydı.

İsa (Aleyhisselam) ile Hazreti Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) arasındaki fetret devrinin 600 yıl oluşu da bunu ayrıca doğrular.

Maadd, babası Adnanın vefatından sonra, Kbe hizmetini üzerine almış ve Mekke Hareminden hiç ayrılmamıştır.

Adnan da; babası Üdedin vefatından sonra Kbe hizmetini üzerine almış, Kbeye meşinden örtü örttürmüş, Mekke Hareminin yıkılan sınır taşlarını da dikmiştir.

Gerek baba ve gerek ana yönünden, en temiz ve en şerefli bir aileye mensuptur

Mekke halkının Kureyş diye anılması, Hazreti Muhammedin (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) on ikinci kuşakta yer alan ve ilk kez Kureyş lakabıyla anılan atası Nadr b. Kinaneden dolayıdır. Kuran-ı Kermde açıklandığına göre, kendileri, Hazreti İbrahimin (Aleyhisselam) soyundan gelme torunlarıdır. Hazreti Muhammed de (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), onların arasından seçilerek, onlara peygamber gönderilmiştir.

Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem); Kureyş kabilesi içinde, gerek baba ve gerek ana yönünden, en temiz ve en şerefli bir aileye mensuptur. Bunu, bizzat hadis-i şeriflerinde şöyle açıklamışlardır:

Yüce Allah; İbrahim oğullarından, İsmaili seçti. İsmail oğullarından, Kinane oğullarını seçti. Kinane oğullarından, Kureyşi seçti. Kureyşten, Hşim oğullarını seçti. Hşim oğullarından da, beni seçti. Ben, Muhammed b. Abdullah b. Abdulmuttalibim!

Peygamberimiz Hazreti Muhammedin (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) annesi mine binti Vehb, b. Abdi Menaf, b. Zühre, b. Kilab, b. Mürredir.

Zühre; Hşim oğullarının ataları olan Kilab oğlu Kusayyın kardeşi olduğuna göre, Hazreti minenin soyu, kocası Hazreti Abdullah b. Abdulmuttalibin soyu ile Mürre b. Kilabda birleşir.

Hazreti Muhammedin (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) isimleri ve künyesi

Hazreti Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kendi isimleri ve künyesi hakkında şu ifadeleri kullanmıştır: Benim birtakım isimlerim vardır: Ben Muhammedim! Ben Ahmedim! Ben Mhyim ki Yüce Allah, küfrü benimle yok edecektir! Ben Hşırım ki insanlar, kıyamet günü benim izimce haşr olunacaklardır! Ben kıbım ki benden sonra peygamber yoktur! Ben rahmet peygamberiyim! Ben savaşlar peygamberiyim!

Peygamberimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), Kurn-ı Kermde dört kere Muhammed ismi ile bir kere de Ahmed ismi ile anılır. Muhammed; övülmeye layık hasletleri çok olan, Ahmed ise en çok övülen veya en çok hamd ve şükür eden, ya da bu hasletlerle anılan zt manalarına gelir. Peygamberimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem); en çok Muhammed ismi ile anılmış, Muhammed ismini kullanmıştır.

Peygamberimizin (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) doğumu

Peygamberimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem); Fil yılında, Rebiülevvel ayının 12nci Pazartesi günü, tanyeri ağarırken, Şıbdaki evlerinde doğdu.

Riyaziyecilere göre; doğum tarihi şems aylardan Nisan ayının yirmisine rastlamış, Mısırlı Mahmud Felek Paşa da, bunun Mild 571 yılı 20 Nisan Pazartesi gününe rastladığını hesapla doğrulamıştır.

Peygamberimizin (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) doğduğu ev: Şıbda, Hşimden Abdulmuttalibe kalan, ondan da Peygamberimizin (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) babası Hazreti Abdullahın hissesine düşen ev olup, Mevlid Sokağı diye anılan Ebu Talib Şıbı caddesinde, Leyl sokağındaydı.

Peygamberimizin (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) doğumu gecesinde, Abdurrahman b. Avfın annesi Şifa Hatun da hazır bulunup ebelik etmiştir.

Peygamberimizden (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) üç yaş büyük olan amcası Hazreti Abbas da Hazreti minenin bir oğlan çocuğu doğurduğu haber verilince, annesinin sabahleyin kendisini elinden tutup oraya götürdüğünü, Peygamberin (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) evlerinin ortasında yattığı yerde döşeğine ayağıyla vurduğunu hl görür gibi olduğunu ve orada bulunan kadınların kendisini onun üzerine çekip Öp kardeşini! dediklerini bildirir.

Abdullah b. Abdulmuttalibin bir oğlu doğdu

Hazreti Aişeden rivayet edildiğine göre; Mekkede, ticaretle uğraşan bir Yahudi, Peygamberimizin (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) doğduğu gece, doğuşuna almet olan yıldızın doğduğunu görmüş, katıldığı Kureyş meclislerinden bir mecliste: Ey Kureyş cemaati! İçinizden, bu gece çocuğu doğan oldu mu? diye sormuştur. Vallahi, bilmiyoruz! yanıtı üzerine Yahudi, Ey Kureyş cemaati! Size söylediğim şeyi ezberleyiniz! Bu gece, bu hir zaman ümmetinin peygamberi doğmuştur! Onun iki küreği arasında, üzerinde tüyler bulunan kırmızımtırak bir ben de vardır! dedi. Meclistekiler, Yahudinin sözlerinden hayrette kalarak meclisten dağıldılar. Onlardan her biri, evlerine varınca, Yahudinin söylediklerini ailelerine haber verdiler. Bazılarına, aileleri; Abdullah b. Abdulmuttalibin bir oğlu doğdu. Kendisine, Muhammed ismini verdiler. dediler.

Onlar, o günden sonra, Yahudinin evine gidip; Bizim içimizde bir çocuk doğduğunu duydun mu, öğrendin mi? dediler. Yahudi Ben size onun doğduğunu haber verdikten sonra mı, yoksa önce mi doğdu? diye sordu.Önce doğdu! dediler. Dileği üzerine, kendisini Hazreti minenin evine götürdüler. Yahudi, Hazreti mineden, oğlunu yanına çıkarmasını istedi; çıkarıldı. Peygamberimizin (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) arkasındaki peygamberlik htemini görünce, Yahudi bayıldı. Ayıldığı zaman, kendisine Yazıklar olsun sana! Ne oldu sana? dediler. Yahudi, Vallahi, artık İsrailoğullarından peygamberlik gitti! Ellerinden Kitap da gitti! Bu, İsrailoğullarının öldürüleceklerine ve bilginlerinin de itibarlarının kalmayacağına verilmiş bir hükümdür! Araplar, peygamberlikle, büyük bir izzet ve şerefe erecekler! Ey Kureyş cemaati! Sevininiz! Vallahi, siz; haberi doğudan batıya kadar ulaşacak bir atılım ve yenme gücüyle güçleneceksiniz! dedi.

Ahmedin doğumunda doğacak olan yıldızı, bu gece doğdu!

Medineli Müslümanlardan şair Hassan b. Sabit der ki: Ben, yedi sekiz yaşlarında, duyduklarımı kavrayabilecek, boylu boslu bir çocuktum. Bir gün, Yesribde (Medinede) bir Yahudinin köşk üzerinden en yüksek sesle, Ey Yahudi cemaati! diyerek bağırdığını işittim. Yahudiler, etrafına toplanınca, ona: Allah cezanı versin! Ne oldu sana? dediler. O da: Ahmedin doğumunda doğacak olan yıldızı, bu gece doğdu! dedi.

İbn İshak, Hassan b. Sbitin torunu Sad b. Abdurrahmana, Reslullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Medineye geldiği zaman Hassan b. Sabit kaç yaşında idi? diye sordum. Sad, Hasan, altmış yaşında idi. Reslullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) da, elli üç yaşında iken Medineye geldi. dedi. Demek ki Hasan, o Yahudinin söylediğini yedi yaşında iken işitmiş. demiştir.

Peygamberimizin (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) doğduğu gece yaşanan bazı mucizeler

Hazreti minenin bildirdiğine göre Peygamberimize (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), ne hamileliği sırasında, ne de onu dünyaya getirirken hiçbir zahmet çekmemiş ve o doğarken de doğu ile batı arasını aydınlatan bir nurun kendisinden onunla birlikte çıktığını görmüştür.

Peygamberimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) doğarken, çocukların yere düştükleri gibi düşmeyip ellerini yere dayamış, başını semaya kaldırmış olarak doğmuştur.

Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) doğunca, geleneğe göre sabaha kadar üzerine kapatılan çanağın yarılarak, yarığından kendisinin gözlerini semaya diktiği görülmüştür.

Doğrusu, biz bunun gibi bir çocuk görmedik! denilmiştir.

Şeytan; hayatında koparacağı dört çığlıktan birisini, bu kutlu doğum gecesinde koparmıştır.

İran baş kadısı ve din adamı Mubezan, rüyasında; birtakım serkeş develerin bir sürü yürük atları önlerine katarak Dicle ırmağını geçtiklerini, İran topraklarına yayıldıklarını görmüştür.

Save gölünün suyu çekildi

Save gölünün suyu çekilmiştir. Sava Gölü, İranda başkent Tahranın 125 km güneybatısında bulunan Sava kasabasının sınırları içinde yer alır. Sava Kasabasının ise 58 km doğusunda bir coğrafi konuma sahiptir. Göl tarihte Havz-ı Sultan ismiyle de meşhurdur. Gölün boyu 45 km, eni 6 ile 10 km arasındadır. Derinliği ise ortalama 10 m civarındadır. Suyu çok tuzlu ve acıdır. Gölü besleyen akarsular ise Karaçay ve gölle aynı ismi taşıyan Sava Nehridir.

Küçük bir denizi andıran Sava Gölü, tarihte Mecusler açısından mukaddes sayılan bir konuma sahipti. Zira Mecuslerin geleneksel ayinlerinin yapıldığı kutsal bir yerdi.

Sava gölü, Resul-i Ekrem Efendimizin doğduğu gece, onun peygamberliğini haber veren bir çok hdiseden biri olarak, sularını çekmiş ve tamamen kurumuştur. Dönemin İran Kisrası Nşirevan bu durum karşısında korkuya kapılarak ünlü Mecsi limi Mubezana durumun araştırılmasını emretmişti. İslm tarihi kaynaklarına göre göl, uzun bir müddet sonra tekrar dolmuştur.

İranın Müslümanlar tarafından fethinden sonra, Sava Gölünün civarı ve Sava kasabası, ilim merkezlerinden biri olmuş, birçok limin yetişmesine beşiklik etmiştir. Kasaba, yörede sahip olduğu kütüphanesiyle ünlüydü. Ancak Moğol saldırısında yakılarak tahrip edilmiştir.

Kisrnın sarayının on dört şerefesi düştü

Semave vadisini su basmıştır.

İranda hüküm süren Sasaniler devletinin kralı olan Kisrnın ünlü sarayı, Peygamberimizin doğduğu gece sallanarak tahrip olmuş ve on dört şerefesi düşmüştür.

İranlıların bin yıldan beri hiç sönmeden yanan ateşgedeleri sönüvermiştir! [86] İstahrbdda bin senedir yanması devam ettirilen ve söndürülmeyen, Mecuslerin taptıkları ateş, Peygamberimizin doğduğu gece sönmüştür.

Muhakkak, bu oğlumun hal ve şanı yüce olacaktır!

Hazreti mine, Peygamberimizi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) dünyaya getirdiği zaman, Peygamberimizin (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) dedesi Abdulmuttalibe: Bir oğlan torunun doğdu. Gel de, gör onu! diye haber saldı. Abdulmuttalib, o sırada Kbenin yanında, Hicrde, oğlu ve kavminden bazı kimselerle birlikte oturuyordu. Müjdeci, ona; mine bir oğlan çocuğu doğurdu! diye haber verince Abdulmuttalib çok sevindi ve hemen ayağa kalkıp yanındakilerle birlikte Hazreti mineyi görmeye geldi. Torununa baktı.

Hazreti mine hamile iken düşünde gördüğü şeyleri; kendisine neler söylendiğini ve koyacağı isim hakkında ne emir verildiğini Abdulmuttalibe anlattı. Abdulmuttalib torununu bir kumaş parçasına sarılmış olduğu halde kucağına alıp Kbeye girdi. Orada, Allaha dua ve ihsanından dolayı şükranını arz ettikten sonra, onu annesine gönderdi. Oğlu Ebu Talibe de; Bu, benim sana, yanında bulundurup üzerine kanat gereceğin emanetimdir. Muhakkak, bu oğlumun hal ve şnı yüce olacaktır! dedi.

Gökte Allahın, yerde de halkın onu övmelerini istedim!

Peygamberimizin (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) doğumunun yedinci günü, dedesi Abdulmuttalib develer, davarlar kestirerek Mekke halkına üç kez yemek yedirmesini, oğlu Ebu Talibe emretti.

Ayrıca, Mekke mahallelerinden her mahallede develer kesilerek bırakıldı. Onlardan insanların, kurtların, kuşların yararlanmalarına engel olunmadı.

Kureyşliler, ziyafetten sonra; Ey Abdulmuttalib! Doğumu sebebiyle bize ikramda bulunduğun bu oğluna ne isim taktın? diye sordular. Abdulmuttalib, Muhammed ismini taktım! dedi. Kureyşliler: Ne için, aile halkının, atalarının isimlerinden birini takmaya özen göstermedin de Muhammed ismini taktın? diye sordular. Abdulmuttalib, Gökte Allahın, yerde de halkın onu övmelerini istedim! dedi.

Ana Sayfaya Git