Zonguldak'ta ilkokul öğrencilerini taşıyan mninibüs kaza yaptı, katliam gibi kazada 12 yaralandı

Zonguldak'ın Ereğli İlçesi'nde ilkokul öğrencilerini taşıyan minibüs ile kamyonetin çarpışması sonucu meydana gelen kazada, 11’i öğrenci toplam 12 kişi yaralandı.

Haberler 02.05.2016 - 17:36 Son Güncelleme : 02.05.2016 - 17:36

Zonguldakın Ereğli İlçesinde ilkokul öğrencilerini taşıyan minibüs ile kamyonetin çarpışması sonucu meydana gelen kazada, 11i öğrenci toplam 12 kişi yaralandı.

Kaza Ereğliye bağlı Ormanlı Beldesi Akköy köyü yolunda meydana geldi. Sami Akcan yönetimindeki 67 LT 730 plakalı öğrenci servisi, İbrahim Aksunun kullandığı 06 FG 6665 plakalı kamyonet ile çarpıştı. Kazada öğrenci servisinde bulunan öğrenciler Semiha Doğan(9), Meliha Doğan (8), Yaren Doğan (9), Elvan Doğan (8), Osman Acar (8), Erhan Kamer(6), Sinem Doğan (7), Nazlı (10), Gizem Doğan (7), Eren Doğan (7) ve Kerem Doğan (7) ile diğer araçta bulunan İrfan Arslan (19) yaralandı. Yaralılar ambulansla çevre hastanelere kaldırdı. Hastanelerde tedavi altına alınan yaralıların hayati tehlikelerinin bulunmadığı bildirildi. Kazayla ilgili soruşturma başlatıldı.

MÖ 1200 yılında ağırlığını Frig oymaklarının oluşturduğu Ege göç kavimleri, Trakya üzerinden İç Anadoluya yayıldılar. Bu kavimlerden bitin, Mariandin ve migdanlar Zonguldak yöresine yerleşerek bölgenin bilinen ilk halkını oluşturdular. Gerek Frigler, gerekse öbür oymaklar, birkaç yüzyıl boyunca siyasal bir örgüt yapısı oluşturamadılar. Bununla beraber Zonguldakın güneyine düşen yörelerde maden işletmeciliği ve el sanatlarında önemli bir gelişme elde ettiler. Daha sonraları Kafkaslardan kalkıp, Anadoluya giren Kimmer beyleri Frigyaya ardı ardına seferler düzenleyerek, Frig Kralını MÖ 676da ortadan kaldırdılar. Kimmerler daha sonraları Lidyalılar, Asurlularla yaptıkları savaşlar sonucunda zayıf düştüler. İrandan gelen Med devleti ile yaptıkları savaşlar sonucu tutunamayarak Anadoluyu terk ettiler.

Kimmerlerin yöreyi terk etmesinden sonra Lidya Devleti kuzeye doğru genişleyerek, M.Ö. VI.yüzyılda Zonguldak yörelerinde bölgesel bir üstünlük sağladı. Yine aynı yıllarda, Batı Anadolu kıyılarında yaşayan Megaralılar ve Boitayalılar Zonguldak yörelerine geldiler. Karadeniz kıyılarından getirdikleri malları boşaltabilecekleri küçük ticari iskeleler kurmaya yöneldiler. Bunlar arasında Filyos, Amasra, Ereğli gibi koloniler vardı. Persler, Zonguldaktaki Lidya egemenliğine MÖ 546da son verdiler.

213 yıl boyunca Persler Anadolunun tümüne egemen olmalarına rağmen koloni kentlerin yönetimine fazla karışmadılar. Ancak bu kentlerin yönetimine Tiran adı verilen kendi yandaşlarını getirmeye çalıştılar. Ancak MÖ 334te Anadoluya geçen Makedonya Kralı İskender, Bronikos (Biga) çayı yakınlarında Pers ordusunu yenince, Pers üstünlüğü de bu yörede sona erdi.

İskender, bölgeyi Makedonyalı subayların yönetimine bıraktı. İskenderin subaylarından Kalas, yörede bir baskı oluşturmaya çalıştı. Fakat Bitinyalı önder Basun direnişi karşısında yenildi. M.Ö. 326da Romalılar, M.Ö. 85de Bitinya ya girerek İzmiti yağmaladılar. Bitinya Kralı, Roma hegemonyasını tanımak zorunda kaldı. M.Ö. 70 yılında ise Romalılar, Ereğliden Samsuna kadar Karadeniz kıyılarını ele geçirdi. Dolayısıyla Zonguldak bölgesi, Romanın Ön Asya vilayeti oldu.

İ.Ö. 70te Romalılar Herakleia ve çevresini ele geçirdiler. Herakleia yağmalandı. Kentin agorasındaki altın Herakles heykeli Romaya götürüldü.

Roma Döneminde yazan coğrafyacı Strabon Herakleiadanı iyi limanları olan bir kent olarak söz eder. bir yarımada kıstağındaki Amastrisin iki yanında limanlar vardır. En iyi şimşir ağacı türü en çok Amastris toprağında, özellikle Kytaron dolaylarında yetişir. Romalılar kıyı kentlerini birer liman ve savunma noktaları oldukları için onardılar, Herakleia, Teion, Amastris, ikincil yollarla Nikomedia (İzmit) Amasia (Amasya) anayoluna bağlandı. Bu kentler, kimi kalıntıları günümüze ulaşan tapınak, tiyatro, su kemeri, antrepa, bazilika, çeşme, vb. yapılarla genişletildi.

Hıristiyanlık öncesinde yörede başta Zeus Strategos olmak üzere birçok tanrı ve tanrıçaya tapılmaktaydı. Deniz tanrısı Poseidon da büyük baygı görmekteydi. Amastriste Poseidona adanmış bir tapınak vardı. Herakleia ve Amastris sikkelerinde Poseidon betimleri görülür. Amastriste Mısır Tanrıları Pis, Seragis, Apisin tapınakları ve sunakları vardı. Ayrıca, Amastriste Mısır kökenli kutsal lotus fidanı bulunuyordu.

Hıristiyan söylencesine göre, Karadeniz kıyılarında Hıristiyanlığı Havari Anderas yaymıştır. Hıristiyanların baskı altında tutulduğu dönemde Herakleiada Ayazma Deresi Vadisindeki mağaralar kilise olarak kullanılmıştır. Khinler Mağarası adıyla bilinen en büyük mağarada Hıristiyanlıkla ilgili frenk izleri, gömütler bulunmaktadır. Söylenceye göre, Amastristeki lafusu balta ile parçaladığı için putperestlerce öldürülen Hyakinthas, sonraları kentin yerel azizi sayılmıştır.

395te ikiye ayrılan Romanın doğu kısmında kalan bölge (Bizans), VII.yüzyılda Opsikian Theması sınırları içinde yer aldı. Bizans Döneminde Herakleia, Teian, Amastris, İmparatorluğun doğudaki merkezi Trapezus yolu üstünde önemli uğraklardı. Başlangıçta birer metropolitlik olan Herakleia ve Amastris, İmparator Justinianas döneminde piskoposluk düzeyine indirildi. Bu kentler, bir iç deniz olan Karadeniz kıyısında bulunmaları ve art bölgelerinin sınırlılığı yüzünden eski görkemlerini günden güne yitirdiler.

VIII.yüzyıl sonlarında Müslüman Arapların bir akını çevreyi sarstı. IX.yüzyıl ortalarında Rus korsanlar kıyı kentlerini yağmalamaya başladılar. Bu akınlardan birinde Amastris tümüyle yakılıp yıkıldı. Bu yıkımdan sonra surların dışındaki asıl kent terk edildi.

Türklerin Anadoluda yayılmaya başladığı dönemde, Zonguldak çevresinin eski kentleri küçük birer kasaba-kale görünümündeydi. XIII.yüzyıl sonlarında Cenevizliler Herakleia ve Amastrise yerleşerek ticaret merkezleri kurdular, bir süre sonra da bu kentlerin yönetimini ele geçirdiler. Timura giderken Amastrise uğrayan İspanyol elçisi Clavija, kale dışındaki asıl kentin bir yıkıntılık olduğunu yazmaktadır. Bu, Cenevizlilerin yalnızca limandan yararlandıklarını göstermektedir. Kalede, Cenevizlilerin onarımlarını belirten Ceneviz devletinin yada tanınmış ailelerin armaları, kazınmış taşlar bulunmaktadır.

XI.yüzyıl sonunda Anadolunun geleceğine Türkler hakim olmaya başlarken, Zonguldak havalisindeki eski şehirler küçük birer kale-kasaba görünümünde bulunuyorlardı. Bu yıllarda Bizans idaresinin zayıflaması bu bölgede güvenlikten eser bırakmamıştır. Bizansın resmi memurları olan Dukkaslar, halkı haraca bağladıkları ve limanlara uğrayan yelkenlileri soydukları için iskeleler deniz ticaretindeki önemlerini yitirmiş durumdaydılar. Kıyı içi bölge ticaretinde karakol görevi yapan kale ve şatolar, çetelerin ellerine geçmiştir.

Bu kargaşa yıllarında Zonguldak havalisinde gözüken ilk Türk Komutanı Emir Karatekin oldu. Bu cesur Türk komutanı, 1084te Ulus, Bartın, Devrek topraklarını ele geçirdi. Daha sonra kıyıya yönelen Emir Karatekin Zonguldak yöresini bütünüyle zaptetti. 1085te de Sinopu aldı. Ancak, yörenin Türklerin elinde kalması uzun sürmedi. Büyük Selçuklular ile Anadolu Selçukluları arasındaki çekişme sebebiyle 1086da tekrar Zonguldak ve havalisi Bizanslıların eline geçti.

1092 sonlarında I.Kılıç Arslanın başa geçmesiyle toparlanan Anadolu Selçuklularını, Haçlı Seferleri ve 1107de I.Kılıçarslanın ölümüyle çıkan taht kavgaları güçsüz bırakmıştır. Dolayısıyla Anadolu Selçukluları Zonguldak yöresinden uzak kalmışlardır. Onların bu durumundan faydalanan Danişmendliler, Karadeniz kıyılarını zaptederek Ereğliye kadar ilerlemelerine rağmen yörenin tümünü elde edememiştir. II.Kılıç Arslanın 1155te tahta geçmesiyle yeniden güçlenen Anadolu Selçukluları, 1176da Bizans ordusunu ağır bir yenilgiye uğratıp, 1178de Danişmendliler devletini ortadan kaldırdılar. Ancak bu başarılarına rağmen Zonguldak ve havalisini ellerine geçiremediler. Zira, II.kılıç Arslanın ölümü sonrasında çıkan taht kavgaları Selçukluların Bizans topraklarına seferler yapmalarını engelledi.

IV.Haçlı Seferi esnasında Latinler, 1204te Konstantinapolisi ele geçirerek bir Latin imparatorluğu kurdular. Bu yüzden Haçlılardan kaçan Bizanslılar, Trabzon-Rum ve İznik-Bizans imparatorluklarını meydana getirdiler. Kısa zaman içinde sınırlarını genişleten Trabzon Rumları, İznik Bizanslılarına yenilince Zonguldak yöresi İznik Bizans İmparatorluğuna bağlandı. 1261de Latinlerin Avrupa içlerine doğru dönmeleri üzerine, yeniden Konstantinapolise dönen Bizanslılar, ülke birliğini sağladılar. Bizanslılarda kendileriyle iyi ilişkiler içerisinde bulunan Cenevize Zonguldak yöresindeki iskelelerden ticari amaçla yararlanma hakkı tanıdı.

XIII.yüzyıl sonlarında, iç kısımların Türkler tarafından, kıyıların ise Cenovalı gemicilerce kontrole alınması üzerine yöre topraklarında Bizans hakimiyeti son buldu. Eflani, Devrek, Bartın, Safranbolu, Ulus ve şimdiki Karabük toprakları, 1335te bağımsızlığını elde eden Candaroğulları Beyliğinin sınırları içine girdi.

Padişah I.Muratın bölge topraklarını Osmanlı sınırlarına katmak istemesine halk karşı çıkar ve Candaroğulları Beyliği yanında yer alır. Osmanlılarda 1380 yılında Cenevizliler anlaşarak Karadeniz Ereğliyi satın alır. 1392de yıldırım Beyazıt, Zonguldak bölgesini Osmanlı topraklarına katar, ama 1402 Ankara Savaşında Timura yenilince alınan topraklar tekrar Candaroğulları Beyliğinde kalır. Padişah Celebi Mehmet, ülke bütünlüğünü sağlama politikaları çerçevesinde Zonguldakın güney kesimini 1417de Osmanlılara katarken, kıyı şeridindeki iskelelerde ticari yaşam yine Cenevizlilerin elindedir. 1460 yılında Fatih Sultan Mehmet Amasrayı alır. Candaroğulları Beyliğine son verir ve yöredeki Hıristiyan bezirganlarda İstanbula yerleşmek zorunda kalır. Osmanlı Devletinin ilgisini çekmeyen Zonguldak ve yöresi önce 1654 yılında Kazak korsanlarca, sonra da korsanlara karşı halkı korumak amacıyla gelen yeniçerilerce yağmalanır. Ekonomik ve ticari önemini yitiren bölgeye devlet sahip çıkmayınca eşkıyalar ve ayanların baskısı halkı göçe zorlar. Taşkömürünün 1829da bulunmasıyla tekrar önem kazanan bölge 1882 yılından sonra yabancı sermayenin ilgi merkezi olur. Taşkömürü havzasındaki üretim ocakları İngiliz, Fransız, Alman, Belçika, rus, Yunan ve yerli şirketlerce çalıştırılır. Yöredeki şirketlerinin haklarını korumak, kömür üretimini artırmak bahanesiyle Fransız askerler 08.03.1919da Zonguldakı 08.06.1919da da Kdz. Ereğliyi işgal eder. Var olan Müdafa-i Hukuk Cemiyetlerinin oluşturduğu milis güçleriyle Fransızlar 18.06.1920de Ereğliden, 21.06.1920de de Zonguldaktan çekilmek zorunda kalır.

14 Mayıs 1920de müstakil mutasarrıflık olan Zonguldak merkez, Bartın, Hamidiye (Devrek), Ereğli kazalarından oluşmuştur. Kuruluşları, Cumhuriyetin ilanından (29 Ekim 1923) sonra olan, illerin ilki Zonguldaktır. 1 Nisan 1924te teşkil edilen Zonguldak Vilayetine, 1927de Safranbolu kazası da bağlandı. Sonraki yıllarda ilin bazı kasabaları da birer ilçe merkezi olarak teşkilatlandırıldı.

çaycuma, Devrekin bir nahiyesi iken, 1944 yılında ilçe oldu. Yine aynı yıl uzun yıllar Safranbolunun bir bucak merkezi olan Ulusda Zonguldakın yedinci ilçesi olarak kuruldu. Daha sonra sırasıyla, 1953te Karabük ve Eflani, 1957de Kurucaşile ilçe merkezi oldular. Temmuz 1987de Alaplı, Amasra ve Yenice kasabaları, Mayıs 1990da da Gökçebey kasabasının kaza haline getirilmesiyle Zonguldakın ilçe sayısı on üçe yükselmiştir.

Ancak 28.08.1991 gün ve 3760 sayılı (Bartın ilinin kuruması hakkında) kanunla Bartının il olması sonucu Bartının yanı sıra Amasra, Ulus, Kurucaşile; 6.6.1995 gün ve 550 sayılı (Karabük ilinin kurulması hakkında) kanunla da Karabükün yanı sıra, Eflni Safranbolu ve Yenice ilçelerinin ayrılmasıyla ilçe sayısı beşe düşmüştür.

Ana Sayfaya Git