Beştepe bizi dinlesin!

Bir buçuk aydan bu yana çatışmaların ve sokağa çıkma yasaklarının sürdüğü Diyarbakır'ın Sur ilçesinde 400’e yakın esnafın iflas ettiği tahmin ediliyor. Esnaf, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kendilerini Ankara'ya davet ederek, 'dertlerini dinlemesini' istiyor.

Haberler 12.01.2016 - 10:25 Son Güncelleme : 12.01.2016 - 10:25

DİYARBAKIR-Diyarbakırın İstikll Caddesi diye tarif edilen ve Sur ilçesinin bir hafta önce yasak kapsamından çıkarılan ana arteri Gazi Caddesi üzerinde bir elin parmakları kadar dükkn açık. Hava soğuk ve puslu caddede bulunanların sayısı o kadar bile yok. Caddedeki tek hareketi Surun içeri taraflarında devam eden çatışmalara lojistik taşıyan zırhlı araçlar yaratıyor. Mütemadiyen yükselen silah ve patlama sesleri Gazi Caddesinin tenhalığına sebep. Müşteriden çok, yorgun bir mermi veya şarapnel bekleyen açık meknların sahipleri de zaten kapatmaya teşne. Zira salt masrafları çıkaracak miktarda olsa bile kazanmak şöyle dursun, çatışmaların kurbanı olmak var işin içinde.

DURUMUMUZ: BİR EVLADIMIZ DAĞDA, BİRİ ASKERDE

Cadde esnafından Sedat Kaya lokantacılık yapıyor. Döner ve çorbadan oluşan sade bir mönüsü var. Döner ocağındaki etinden ancak bir porsiyon kesilmiş. Ocağın tek gözü yarım açık, o da pişirmekten çok, soğukta üzerinden akmış yağların donmaması için. Gelebilecek bir müşteriye hoş görünmeyeceğini düşünüyor. Oysa müşterinin geleceğine dair umudunu ise çoktan yitirmiş:

çatıda keskin nişancı ve ben döner keseceğim, sana mantıklı geliyor mu? Bu caddeyi açtılar biraz ticaret dönsün diye ama sürekli çatışma, mermi, top sesleri. Bırak müşterinin gelmesini bizim durduğumuz kabahat. Şu ocağa 120 kilo et takıyordum döner için. Şimdi 10 kilo takıyorum, onu da akşama doğru olduğu gibi çıkarıp sokak hayvanlarına veriyorum. Artık tkatimiz kalmadı. Televizyonda izledim, burada ölen uzman çavuşun batı illerinden birindeki evini gösterdiler. Baraka, yıkıldı yıkılacak. Vallahi hüngür hüngür ağladım, yazık değil mi bu ülkenin evlatlarına. Ölen herkes bizim değil mi, kimliğimiz, dinimiz bir değil mi? Vallahi ben ticaretimden vazgeçtim, insanlar ölmesin, hepsi bizim insanlarımız. Durumumuz bir evladımız dağda, bir evladımız askerde. Her iki tarafa da sesimizi ulaştırın, ne olursunuz artık bitirin bu ölümleri, oturun karşılıklı ve çatışmalarınızı, kavgalarınızı masada edin.

HANIMLA KAVGA ETMEMEK İçİN AçIYORUM DÜKKNI

Soğuk havaya aldırış etmeden dükknının önünde bekleyen Mehmet Yılmaz, seslere kulak kabartarak çarşıya eşiyle kavga etmemek için geldiğini, bir iki saat kaldıktan sonra kapatıp gittiğini anlatıyor. Durumun sürdürülebilir olmadığından yakınan Yılmaz, yasağın kalktığı bölgedeki esnafın da yüzde sekseninden fazlasının kepenklerini açmadığını söylüyor:

Caddeyi (Gazi) yasak kapsamından çıkardılar ama işitiyorsunuz sesleri. Mermiler vızıldıyor, bombalar patlıyor. Bu hendekler kendi halkına ihanetten başka bir şey değil. Durum ortada, kim zarar görüyor bu işten? Elbette biz görüyoruz. Bunu devam ettirmenin mantığı var mı Allah aşkına? Biz gelmekten çekinirken müşteri nasıl gelsin? Yasak kalktı burada ama polis giren çıkanı aramadan geçiriyor. Kimse gelmek istemiyor semte. Ben de evde kalıp hanımla, çocuklarla didişmemek, kavga etmemek için geliyorum. Vallahi kahvehane alışkanlığım yok, yoksa gider otururdum, nasılsa burada kepengi açsam da açmasam da bir şey değişmiyor.

ESNAF KAHVESİNDE ESNAF MUHABBETLERİ

Mehmet Yılmazın kahvehane alışkanlığı yok ancak Sur esnafının gidebilecek başka bir yeri de yok. Tek bir kahvede tüm Surun içerisindeki esnaftan daha fazlası var. Bunlardan biri, kentin resmi bilardo müsabakalarının da yapıldığı mekn ve yeni müdavimleri nedeniyle artık esnaf kahvesi olarak tanınıyor. Hava soğuk ve sigara dumanıyla ağırlaşmış havayı tazesiyle değiştirmek anlamsız; pencere kapandığı anda gri duman yeniden kaplayacak etrafı. Sigaralar birbiri ardına yakılıyor ve hemen hemen herkesin önündeki yedek paketler gün bitmeden açılmış olacak. Remzi Dostdoğru Diyarbakırın en tanınmış ciğercilerinden birisi. Sözlerine, Askerden geldiğimden beri tam 25 senedir bir gün kahvehaneye gitmedim diye başlıyor:

Ama görüyorsun ki şimdi kahvehaneden çıkmıyorum. Önceleri bugün yarın açılır diye bekledim. Baktım açılmıyor. Evde otur otur dayanamıyorum, batıyor artık. çıkıp Sura, polis arama noktasına gidiyorum bekliyorum, geziyorum ama geçmiyor vakit. Geldik oturduk buraya ve Sonumuz ne olacak? diye birbirimize sorup duruyoruz. İnsanlar ölürken inanın utanıyoruz paradan, puldan bahsetmekten ama 22 çalışanım var. Arayıp Abi ne olacağız diye soruyorlar. Yardım istiyorlar, hastaları oluyor, sıkıntıları oluyor koşmak zorundasın. Her sabah erkenden dükknım yerinde duruyor mu diye gidip bakıyorum. Öyle kepenkleri kapalı ve bomboş görünce dayanamıyorum, geri dönüp geliyorum çaresiz. Ben iki tarafı da masaya davet ediyorum, ne olurdu çözüm süreci yeniden başlasa, buralar cıvıl cıvıl olsa, insanlar ölmese, evinden, yurdundan olmasalar?

12 EYLÜL DARBESİNDE çARŞI İKİ GÜN KAPALI KALDI

Cemal Kutluğ, Surun elli yıllık esnafı. Sadece 12 Eylül Darbesinde çarşının iki gün kapalı kaldığını söylüyor ve çıldıracak gibi olduklarını anlatıyor. Şimdi ise o da esnaf kahvesinin müşterileri arasında ve Yeter ki kimse ölmesin ben kapalı kalmaya razıyım diyor.

İnsanlar ölürken benim derdim bana bile anlamsız geliyor. 12 Eylül Darbesinde iki gün kapalı kalmıştı çarşı kıyamet kopmuştu. Bak 1,5 aydır neredeyse kapalı çarşı. Yirmiden fazla çalışanım var lokantamda ve ikisi bu duruma daha fazla dayanamayarak gittiler. Birini İzmire diğerini İstanbula gönderdik. Kiram, sigorta giderlerim, vergim hesaplandığında her ay 12 bin lira içeriye giriyorum. Kürt ve Türkleri anlattıklarında etle tırnak gibi derler ya. Ben öyle düşünmüyorum. Tırnak uzar ve kesilir, biz bir beden gibiyiz. Uzuvlar ortak ve hiçbirini diğerinden ayıramazsınız. Suru gördüğümde gözlerime yaş hücum ediyor. İstanbulun İstikll Caddesi neyse bizim için de Sur, Gazi Caddesi de o. Kentin tamamı mutlaka haftada bir iki kez uğrar caddeye. Şimdi viran olmuş ve sokaklar tenha. Bizden geçti artık, nefesimiz tükendi ve çok zamanımız kalmadı. çocuklarımız ve gelecekleri için endişeliyim. İnsanlar ölmesin varsın ben kapalı kalayım, önemli değil. İki tarafın da adım atmasını istiyoruz, bu iş tek tarafın çabasıyla çözülmez. Bir araya gelmelerini bekliyoruz, inanın gücümüz kalmadı, elimizdeki tek şey umut.

İNSAN BİR SAHİP ARIYOR

Seyfettin Mutlu, Surda yaşayanların ne durumda olduğunun Ankaradan görülmediği görüşünde. Mutlunun beklentisi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın muhtarlara yaptığı gibi esnafı ve Surda yaşayanları da Ankaraya davet edip dertlerini dinlemesi:

Bakın şimdi HDPlilerin dokunulmazlıklarının kaldırılması tartışılıyor. Peki, 20 yıl önce zaten kaldırılmamış mıydı? Kaldırılmıştı, peki ne oldu, çözüm getirdi mi meselelere? Getirmedi. Şimdi tarafların birbirlerine böyle yaklaşmalarının bir mnsı var mı? Arkadaş Surda evler yanıyor, yıkılıyor, insanlar ölüyorlar ve sokakta kalıyorlar. Ben esnaf olarak derdimi anlatmaktan utanıyorum. Herkes perişan. Durum böyleyken insan bir sahip arıyor. Cumhurbaşkanı muhtarları, sanatçıları, bilim adamlarını toplayıp görüşmeler yapıyor. Ne var Surun insanlarını ve esnafları da davet edip toplasa derdimizi dinlese ve buralar için politikalarını öyle belirleseler.

EKONOMİK FELKET KAPIDA

Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Ahmet Sayar, Sur esnafının durumunu yakından takip eden ve kamuoyu oluşturmak için girişimlerde bulunan bir isim. Sayara göre yasakların başladığı günden bu güne zarar 1 milyar lira civarında. Üstelik makro düzeyde ekonomik tedbirler alınmazsa Sur çatışmaların ardından ekonomik bir felketle baş başa kalacak.

DTSO Başkanı Sayar, ekonomik felket bekliyor.

Sur Diyarbakır ticaretinin kalbidir. Esnaf sadece Sura değil kentin geneline hatta bölgeye hitap ediyor. Surdaki 15 mahallenin 6sında yasak devam ediyor. Ama fiili olarak tüm ilçe etkileniyor durumdan. Esnaf yasağın olmadığı yerlerde de dükkn açamıyor, açsa da müşteri gitmiyor. 3 bin resmi mükellef ve on binin üzerinde çalışanı var ilçenin. Yasağın başladığı günden beri oteller, manifaturacılar, toptancılar, elektronikçiler, turistik meknlar kapalı. 1 milyar liranın üzerinde bir kayıp var. İnsan kayıplarının olduğu bir yerde ekonomik durum çok dillendirilemiyor, esnaflara sorduğunuzda onlar da çok şikyet etmiyor, ancak bir ay önce 360 esnaf iflas için başvuru yapmış elliden fazla esnaf Suru terk etmişti. Bu rakamın çok daha acıtıcı seviyelere geldiğini tahmin ediyoruz. Hükümet tarafından SSK ve vergi ödemeleri üç ay ertelendi, basit usule tabi mükelleflere 3 bin lira destek sunuldu. Lakin bunlar yaraya pansuman niteliğinde değil. İflasların daha fazla yaşanmaması için derhal makro düzeyde ekonomik tedbirler alınması lazım. Hükümete, HDPye ve CHPye buradaki durumu aktardık, henüz bir sonuç almış değiliz. Buranın afet bölgesi kapsamına alınması gerekiyor. Sur esnafının sermaye gücü birkaç ay bile ayakta kalmasına yetmez. Surdaki dumanlar dağıldığında daha net anlayacağız ama ekonomik bir çöküş bekliyoruz. Telefisi mümkün olmayan sonuçlarla karşı karşıya kalacağımızdan endişeleniyoruz. (Al Jazeera)

Ana Sayfaya Git
  • ©Copyright 2024 | Tüm Hakları Saklıdır