Diyarbakır’da Teravih namazı saat kaçta? Teravih namazı kaç rekat, nasıl kılınır?

İslam aleminin büyük önem verdiği, Müslümanlar için rahmet ve mağfiret ayı Ramazan’ın ilk teravih namazı bu akşam kılınacak. Ramazan ayının ilk teravih namazı bu yıl bugün yatsı namazından hemen sonra camilerde kılınmaya başlanacak. Teravih namazı saat kaçta? Teravih namazı nasıl kılınır?

Haberler 10.03.2024 - 01:28 Son Güncelleme : 10.03.2024 - 01:29

Ramazan ayının başlamasına saatler kala teravih namazı sorgulanmaya başlandı. Diyanet takvimine göre ramazanın ilk teravih namazı tüm illerimizdeki camilerde kılınacak ve ilk oruç için sahur yapılacak.

DİYARBAKIRDA İLK TERAVİH NAMAZI SAAT KAçTA KILINACAK?

2024 imsakiyesi ile teravih namazı vakitleri paylaşıldı. İlk teravih namazı bugün İstanbulda saat 20:31de Ankarada 20:14de, İzmirde 20:36da, Diyarbakırda ise 19:44te kılınacak. Diyarbakırda 2 binin üzerindeki camilerde teravih namazı kılınabilecek.

TERAVİH NAMAZI NEDİR?

Teravh namazı Ramazan ayında, yatsı namazından sonra sabah namazı vaktine (fecrin doğuşuna) kadar kılınabilen nfile namazın ismidir. Hadisi şeriflerde ramazan gecelerinin ihyası olarak nitelendirilen bu namaza dört rekatta bir dinlenme amacıyla biraz araverildiğinden tervh denmiştir.

Teravih namazını dört rekatta bir selm vererek kılmak caiz ise de iki rekatta bir selm vererek kılmak daha faziletlidir. Bu namazın her dört rekatının sonunda bir miktar oturup dinlenmek müstehaptır. Bu dinlenmelerde tehll (l ilhe illallah) ve salavt ile meşgul olunması uygundur.

TERAVİH VE SAHUR

Teravih, sevabı çok olan müstehab namazlardan biridir. Sahur ise oruç tutmak niyetiyle fecirden önce kalkıp bir şeyler yemek veya içmektir. Sahura kalkmak sünnettir.

Teravih için camileri tercih etmek daha evladır. Zira cemaatle kılınan namazın sevabı 25 veya 27 kat daha fazladır. Teravihin meşruiyetiyle alakalı validemiz Hazreti Aişe (radiyallahu anha), şöyle rivayet eder: Bir Ramazan gecesinde Allahın Resulü (sallallahu aleyhi vesellem), çıktı, mescitte insanlarla birlikte namaz kıldı; onunla birlikte namaz kılanlar sabahleyin bunu başkalarına konuşunca ikinci gece daha kalabalık bir cemaat toplandı. Onlar da bunu konuşunca üçüncü gece mescit tam doldu. Üçüncü veya dördüncü gecede mescide sığmayacak kadar insan toplandığını gören Allahın Resulü mescide gitmedi. Ta ki sabah olunca gidip sabah namazını kıldırdı. Namazdan sonra cemaate dönüp kelime-i şahadet getirdikten sonra şunu buyurdu: Yaptığınız şeyi (namaz için beni beklediğinizi) gördüm; bu namazın üzerinize farz kılınıp da sonra yapamayacağınız korkusundan başka bir şey beni bundan alıkoymadı.

Bu olaydan sonra herkes teravihini kendi evinde veya mescitte yalnız başına kılmaya başladı. Bu durum Hazreti Ömer (radiyallahu anh) zamanına kadar böyle devam etti. Bir gün Hazreti Ömer, bununla ilgili Müslümanlarda gördüğü dağınıklık üzerine Ubey Bin Kabı çağırdı ve tekrar teravihin cemaatle kılınmasını emretti. İşte o günden beri bu şekilde devam edegelmiştir. Yine Hazreti Ömerin öngörüsüyle teravih namazı 20 rekt kabul edilmiş ve bunun üzerine icm oluşmuştur. Ancak birçok lim, Gücü yetmeyenler 8 rekt şeklinde de kılabilirler. çünkü Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem kendisi 8 rekt kılmıştır. demişlerdir.

Sahur; oruç tutmak niyetiyle fecirden önce kalkıp bir şeyler yemek veya içmektir. Sahura kalkmak sünnettir. Gecenin sonuna doğru yani tehir ederek sahur yemek ise ayrı bir sünnettir. Sahur, aynı zamanda oruca niyetin de yerine geçer. Sahurun önemiyle ilgili birçok hadis-i şerif vardır. Bunlardan bazıları şöyledir: Bir tas suyla da olsa sahura kalkınız zira sahurda bereket (vücutta oruca karşı bir kuvvet ve büyük ecir) vardır. (Muttefakunaleyh) Bizim orucumuzla kitap ehlinin orucu arasındaki fark, sahurdur. (Buhari, Müslim) Gündüz tutacağınız oruca karşı sahurla, gece kalkacağınız teheccüde karşı da kayluleyle (gün ortasında azıcık uykuyla) kendinizi güçlendiriniz. (İbni Mace, Hkim)

MUKABELE

Mübarek Ramazan ayı geldiğinde camiler başta olmak üzere birçok yerde Kuran-ı Kerim okunur, dinlenilir, karşılıklı mukabelelerde bulunulur. Kelime olarak karşılıklı verme, karşılıklı okuma anlamına gelen Mukabele, bir kimsenin Kuranı ezberden veya kitaptan yüksek sesle okuması ve onu dinleyen topluluğun da kendi kendilerine tekrar etmesidir. Hadis-i şeriflerde mukabele değil de Murada veya Ardun-Nebiyyi şeklinde geçen Kuranı karşılıklı okumayla ilgili İbn-i Abbastan şu hadis rivayet edilmiştir: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) insanların en cömert olanı idi. Onun bu cömertliği Ramazan ayı girip de kendisiyle Cebrail (aleyhisselam) karşılaşınca daha da artardı. Cebrail (aleyhisselam) Ramazan ayı çıkıncaya kadar her gece Reslullah (aleyhissalatu vesselam) ile buluşur, Reslullah ona Kuranı arzeder, okurdu. Reslullah (aleyhissalatu vesselam) Cebrail ile buluşunca insanlara rahmet getiren rüzgrdan daha cömert ve daha faydalı olurdu. (Buhr)

Mescitlerde veya diğer toplu ortamlarda Kuran-ı Kerim mukabelelerine katılanlar hem dinleyip hem de okuyabilirler. Bu durumda hem dinleme hem de tilavet sevabı alırlar. Ancak her ikisini bir arada yapmak biraz güçtür. Kuran okuyanları dinleyerek tilavet ve hatim sevabı elde edilmez. Zira bir fiilin sevabını elde etmek için bizzat onu yapmak gerekir.

Kuran-ı Kerimi dinlemenin ecri sadece canlı birinden dinleyerek değil aynı şekilde telefon, bilgisayar, televizyon gibi elektronik cihazlardan dinlenerek de aynı ecir elde edilir.

KADINLAR TERAVİH NAMAZINI CAMİDE KILABİLİR Mİ?

Hz. Peygamber (s.a.s.), kadınların mescide gelebileceklerini, ancak evdeki ibadetlerinin daha üstün olduğunu çeşitli vesilelerle dile getirmiş ve şöyle buyurmuştur: Hanımlarınızın mescidlere gitmesine engel olmayın. Fakat evleri onlar için daha hayırlıdır. (Eb Dvd, Salt, 53 [567]; bk. Buhr, Cuma, 13 [900]; Müslim, Salt, 136 [442]).

Hz. Peygamberin, kadınların mescide gitmelerine izin verdiği, hatta Ramazan ve Kurban bayramları gibi toplumun beraberce kutladığı sevinçli günlerde onların da bayram sevincini yaşamaları için bayram namazına gelmelerini teşvik ettiği bilinmektedir (Buhr, ?deyn, 15, 19, 21 [974, 979, 981]; el-Hac, 81 [1652]; Müslim, Saltül-?deyn, 1-3, 10-12 [884-885, 890]). Allah Reslü (s.a.s.) camiye gelecek kadınlara birtakım tavsiyelerde bulunmuş; dikkat çekecek şekilde giyinmelerini ve koku sürünmelerini yasaklamıştır (bk. Müslim, Libs, 125 [2128]; Salt, 141-142 [443]).

Kadınların namazlarını evlerinde kılmaları daha faziletli ise de farz namazları ve teravih namazını gerekli hassasiyeti göstermeleri kaydıyla camide cemaatle kılmalarında da bir sakınca yoktur (Zeyla, Tebyn, 1/140; İbn Nüceym, el-Bahr, 2/71).

Ana Sayfaya Git