Öldürülen Nurgül Yeşilçay'dan olay açıklamalar, Nurgül Yeşilçay ilk aşkına döndü, Yeşilcay neler dedi, kimdir?

Star TV’nin fenomen dizisi Paramparça’dan Erkan Petekkaya ile yaşanan tartışma sonrası ayrılan efsane sanatçı Nurgül Yeşilçay, eski aşkıma döndüm dedi. Büyük ilgi gören dizide öldürülerek ayrılan Nurgül Yeşilçay’ın açıklamaları gündeme bomba gibi düştü.

Haberler 11.02.2016 - 18:20 Son Güncelleme : 11.02.2016 - 18:20

Star TVnin fenomen dizisi Paramparçadan Erkan Petekkaya ile yaşanan tartışma sonrası ayrılan efsane sanatçı Nurgül Yeşilçay, eski aşkıma döndüm dedi. Büyük ilgi gören dizide öldürülerek ayrılan Nurgül Yeşilçayın açıklamaları gündeme bomba gibi düştü.

Usta oyuncu Nurgül Yeşilçay hayranlarına bir müjde de verdi. Yazın sinema filmi yapacağının bilgisini veren Nurgül Yeşilçay, Yaza sinema filmi çalışmamız var. Dedi.

Nurgül Yeşilçayın açıklamaları şu şekilde

Resim benim ilk aşkım, tekrar yapmaya başladım. Yağlı boya çalışıyorum ileride sergi açmayı düşünüyorum dedi. Türkan Şorayın veliahtı olarak gösterilen oyuncu, bir muhabirin, Kendiniz bir film yapmak ve çekmek istemez misiniz? şeklindeki sorusuna, Bir dönem senaryo yazmaya çalıştım ama beceremedim, yönetmenlikse hiç yapabileceğimi sanmıyorum diye cevap verdi.

Nurgül Yeşilçay Kimdir?

Nurgül Yeşilçay; 26.Mart.1976 da İzmirde doğmuş olmasına rağmen babası afyon yazdırmış. İlkokul ile ortaokul ve lise eğitimini İzmirde tamamladı. Lise döneminde bir süre izcilik yaptı. 2001de Eskişehir Anadolu Üniversitesi Tiyatro bölümünden mezun oldu.

Üniversite eğitimi sırasında rol aldığı İkinci Bahar dizisindeki Gülsüm rolü ile tanındı. 2002 yılında çağan Irmakın yönetmenliğini yaptığı Asmalı Konak adlı TV dizisinde Bahar Karadağ rolüyle ününü artırdı. Aynı yıl Teomanla beraber Mumya Firarda filminde oynadı. 2003 yılında Abdullah Oğuzun yönettiği Asmalı Konak dizisinin devam filmi olan Asmalı Konak-Hayatta Özcan Denizle başrolü paylaştı. Yönetmenliğini Atıf Yılmazın yaptığı Eğreti Gelin filmindeki Kostak Emine rolü ile 2005de 12. Adana Altın Koza Film Festivalinde En İyi Kadın Oyuncu ödülünü aldı. Aynı yıl Hande Ataizi ile Melekler Adası dizisinde rol aldı. Aynı dizide rol alan Cem Özer ile 26 Ekim 2004te evlendi. Hamileliğinin son ayında Melekler Adası dizisinden ayrıldı. 22 Mayıs 2005te oğlu Osman Nejatı dünyaya getirdi.

Nurgül Yeşilçay, 2002 2003 yılları arasında, senaristliğini Mahinur Ergun ve Meral Okayın yaptığı yönetmenliğini çağan Irmakın yaptığı Asmalı Konak dizisinde Özcan Deniz, Selda Alkor, Menderes Samancılar gibi sanatçılarla birlikte oynadı. Asmalı Konak adlı dizideki Bahar Karadağ rolüyle ismini duyurdu.

2004te Anlat İstanbul filminde Saliha karakterini canlandırdı. 2005-2006 sezonunda ATVde yayımlanan Belalı Baldız dizisinde Berna Laçin ve Kenan Işıkla başrolü paylaştı. 2006 da Cem Özerle Sen Olmasaydın adlı tiyatro oyununda rol aldı. 2006 yılı Eylül ayında Fatih Akının senaryosunu yazdığı, yönettiği ve yapımcılığını üstlendiği Yaşamın Kıyısında isimli filmde rol aldı. Bu filmde Ayten Öztürk adlı türk kızını büyük başarıyla canlandırdı, film 2007de 60.Cannes Film Festivalinde Altın Palmiye için yarışmaya hak kazandı ardından En iyi Senaryo ödülünü kazandığı açıklandı.

2007de Ezo Gelin adlı tv dizisinde Ezo Gelini canlandırdı. Ortadoğunun en önemli film festivallerinden biri olarak kabul edilen 31.Uluslararası Kahire Film Festivalinde başkanlığını ünlü İngiliz yönetmen Nicolas Roegin yaptığı ana jüride yer aldı.2007da Barış Pirhasanın yönetmenliğini yaptığı Ademin Trenleri filminde Hacer rolünde kusursuz bir performans sergiledi.Bu filmdeki oyunuyla 13.Sadri Alışık Oyuncu ödüllerinde En İyi Kadın Oyuncu ödülünü kazandı.

çağdaş Sinema Oyuncuları Derneği (çASOD) Geleneksel 15. Oyuncu Ödülleri En İyi Kadın Oyuncu Ödülünü iki ayrı filmde, birbirinden çok farklı iki rolde birden etkili olmayı ve doğal kalmayı başarması nedeniyle Yaşamın Kıyısında (Ayten) ve Ademin Trenlerinin oyuncusu (Hacer) olarak kazandı. 5-20 Nisan 2008 de 27.si düzenlenen Uluslararası İstanbul Film Festivalinde Semin Kaplanoğlunun juri başkanlığını yaptığı ulusal yarışma jurisinde yer aldı.

Ocak 2010da yayına başlayan Aşk Ve Ceza isimli dizide Murat Yıldırım ile başrolü paylaştı. 2011de Show TVde yayınlanan Sensiz Olmaz adlı dizinin başrolünde yer aldı.

Evlilikleri : Cem Özer ile 26 Ekim 2004te evlendi. 22 Mayıs 2005te oğlu Osman Nejatı dünyaya getirdi. 24 aralık 2010 da Cem Özerden boşandı.

2014 yılında başrollerini Erkan Petekkaya ile paylaştığı Paramparça adlı dizide Nursel Köse, Ebru Özkan, Cemal Hünal ile birlikte oynadı.

Fimleri

2014 - Gece

2013 - Aşk Kırmızı

2010 - çınar Ağacı

2009 - 7 Kocalı Hürmüz

2008 - Vicdan

2007 - Yaşamın Kıyısında, Ayten

2007 - Ademin Trenleri, Hacer

2004 - Anlat İstanbul - Uyuyan Güzel Saliha

2004 - Eğreti Gelin - Kostak Emine

2003 - Asmalı Konak - Hayat - Bahar Karadağ

2002 - Mumya Firarda - Fatıma

2001 Şellale - Nergis

1998 - Herşey çok Güzel Olacak Hemşire

Dizileri

2014 - Paramparça

2014 - Cinayet

2013 - İşler Güçler

2013 - Galip Derviş

2013 - Bebek İşi

2012 - Sultan

2011 - 2012 - Sensiz Olmaz

2010 - 2011 - Aşk ve Ceza (Yasemin)

2006 - Ezo Gelin TV Dizisi - Ezo

2005 - Belalı Baldız TV Dizisi - Arzu Parlak

2004 - Melekler Adası TV Dizisi - Şerbet

2002 - Asmalı Konak TV Dizisi - Bahar Karadağ

2001 - 90-60-90 TV Dizisi - Deniz

1999 - İkinci Bahar TV Dizisi Gülsüm

Rol Aldığı Tiyatro Oyunları

2006 - Sen Olmasaydın

Aşk Gibi

Ödülleri

2005 - 12.Adana Altın Koza Film Festivali En İyi Kadın Oyuncu (Eğreti Gelin)

2007 - 13.Sadri Alışık Oyuncu Ödülleri Ademin Trenleri En İyi Kadın Oyuncu(Hacer)

2007 - çağdaş Sinema Oyuncuları Derneği (çASOD) Geleneksel 15. Oyuncu Ödülleri En İyi Kadın Oyuncu ödülü (Yaşamın Kıyısında ve Ademin Trenleri)

2008 - 45. Antalya Altın Portakal Film Festivalinde En İyi Kadın Oyuncu ödülü (Vicdan)

Erkan Petekkaya Kimdir?

Beyaz Gelincik, Hanımın çiftliği, Öyle Bir Geçer Zaman Ki ve Hanımeli Sokağı gibi Türk televizyonlarının en başarılı yapımlarında karşımıza çıkan Türk dizi oyuncusu. Konservatuar çıkışlı bir oyuncu olan Petekkaya, 1993 yılından bu yana Devlet Tiyatrolarında kadrolu oyuncu olarak sahne almaktadır.

Erkan Petekkaya, 11 Aralık 1970 tarihinde, Diyarbakırda dünyaya geldi. Bir kız kardeşi vardır. çocukluğunun büyük bir kısmını İstanbulda geçiren Petekkaya, Mehmet Karamancı İlkokulunda, daha sonra Bostancı Ortaokulu ve Fenerbahçe Lisesinde ilk ve orta dereceli öğrenimi tamamlamasının ardından 1989 yılında Eskişehir Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuarını kazandı.

1993 yılında Devlet Tiyatrolarında kadrolu sanatçı olarak çalışmaya başlayan Petekkaya, 1994 yılında, kamera şakası programları ile tv dünyasına adım attı. 1998 yılında Güzel Günler ve Aynalı Tahir, 2001 yılında ise Aşkına Eşkiya dizilerinde rol alan oyuncu, 2003 yılında rol aldığı Serseri dizisiyle beraber artık ekranların tanınmış yüzleri arasına girmişti.

2005 yılında ilk büyük rolünü Beyaz Gelincik dizisiyle elde eden Petekkaya, aynı yıl rol aldığı Köpek adlı dizide canlandırdığı Yılmaz karakteri ile Beyaz İnci Televizyon Ödüllerinde En İyi Erkek Oyuncu ödülüne aday gösterildi.

Erkan Petekkaya, 2009 yılında Mahsun Kırmızıgülün senaryosunu yazdığı, Serdar Akar yönetmenliğinde çekilen, ve Yavuz Bingöl ile Beren Saatin başrolünde rol aldığı Gecenin Kanatları adlı filmde rol alarak ilk beyazperde deneyimini yaşadı. Aynı yıl televizyon kariyeri açısından da verimli bir dönem geçiren Petekkaya, Bahar Dalları, Hanımın çiftliği ve Sonbahar dizilerinde rol aldı.

Erkan Petekkaya, Öyle Bir Geçer Zaman Ki adlı dönem dizisinde Ali Kaptan karakterini canlandırdı. 2010 2013 tarihleri arasında yayınlanan ve İsmini Erkin Korayın unutulmaz parçasından alan dizinin senaryosunu Coşkun Irmakın yazdı. Oyuncuları ise Ayça Bingöl, Muhammet Uzuner, Wilma Elles, Mete Horozoğlu, Yıldız çağrı Atiksoy, Aras Bulut İynemli, Gün Koper, Mine Tugay, Meral çetinkaya, Emir Berke Zincidi gibi isimlerdir.

Erkan Petekkayanın İstanbulda işlettiği MestET adında bir kasap dükkanı vardır.

2012 - 2014 yılları arasında yönetmenliğini Aydın Bulut un yaptığı Dila Hanım adlı dizide başrolde olmak üzere Hatice Şendil, Mahir Günşiray, Hülya Darcan, Necip Memili, Yonca Cevher ile birlikte oynadı.

2014 yılında Paramparça adlı dizide başrolü Nurgül Yeşilçay ile paylaştı.

Erkan Petekkaya, 2003 yılında Didem Petekkaya ile evlendi. Cem Cano (d.2004) adında bir oğlu vardır.

Ödülleri

2011 - 38.Altın Kelebek Tv Yıldızları Ödülleri - Drama dalında En iyi erkek oyuncu (Öyle Bir Geçer Zaman ki 1. Sezon)

Rol Aldığı Tiyatro Oyunları

2001 - Deli Dumrul : Güngör Dilmen - Diyarbakır Devlet Tiyatrosu

1997 - Düdükçülerle Fırçacıların Savaşı : Aziz Nesin - Diyarbakır Devlet Tiyatrosu

1996 - Kanlı Düğün : Federico Garcia Lorca - Diyarbakır Devlet Tiyatrosu

1994 - Korku (oyun) : Orhan Asena - Diyarbakır Devlet Tiyatrosu

1993 - Sokak Kedisi Marilu : Yeşim Dorman - Diyarbakır Devlet Tiyatrosu

1993 - Mitos Güzeli : Coşkun Irmak - Diyarbakır Devlet Tiyatrosu

Filmleri ve Dizileri

2014 - Paramparça (Cihan) (TV Dizisi)

2012 - 2014 - Dila Hanım (Rıza Bey) (TV Dizisi)

2010 - 2013 - Öyle Bir Geçer Zaman ki (Ali Akarsu) (TV Dizisi)

2010 - Hanımeli Sokağı (Gavurdağlı Deli Osman) (TV Dizisi)

2009 - Hanımın çiftliği (Milletvekili) (TV Dizisi)

2009 - Gecenin Kanatları (Cemal) (Sinema Filmi)

2009 - Bahar Dalları (Balıkçı) (TV Dizisi)

2008 - 2009 - Son Bahar (Galip Türker) (TV Dizisi)

2007 - Sessiz Fırtına (Yiğit Sancaktar) (TV Dizisi)

2005 - Köpek (Yılmaz) (TV Dizisi)

2005 - Beyaz Gelincik (Ömer Aslanbaş) (TV Dizisi)

2003 - Taştan Kalp (İsmail)(TV Filmi)

2003 - Serseri (Bülent) (TV Dizisi)

2003 - Japonyalı Gelin (Ömer)(TV Filmi)

2003 - Bedel (TV Dizisi)

2001 - Aşkına Eşkıya (Sadocan) (TV Dizisi)

1999 - Aynalı Tahir (Kadir Arslan )

1998 - Güzel Günler (Talat) (TV Dizisi)

Mahsun Kırmızıgül Kimdir?

Mahsun Kırmızıgülün gerçek adı Abdullah Bazencirdir. Zaza kökenli Mahsun Kırmızıgül 26 Mart 1969 tarihinde 22 çocuklu bir ailenin ferdi olarak Diyarbakırın Han ilçesinin Vezir köyünde dünyaya geldi. Annesi Fahriye Hanım, babası Mahmut Bazencirdir. Mahsun Kırmızıgül doğduktan sonra babası imam nikahlı annesini ve kardeşlerini bırakıp Bingöle gitmiş. Mahsun, ilkokul çağına gelince, aile Diyarbakıra göç eder. Diyarbakırın Kore Mahallesinde geçer çocukluğu.

İlk ve Orta okulları Diyarbakırda okudu. Babası gittikten sonra eve bakan abisinin iş kazasında ölümünden sonra annesi bir kiremit ocağında çalışmaya başladı, Mahsun Kırmızıgülde çiğ köftecide çalıştı, çaycılık yaptı, boyacılık yaptı, kaçak sigara sattı evin geçimine katkıda bulunmak için.

Önce Diyarbakır Karpuz Festivalinde duyurur adını, sonra düğünlerde türküler söylemeye başlar.

Öz Diyarbakır seyahat şirketinde çalışan Hacı Tahir adlı bir şoför vasıtası ile İstanbula doldurduğu bir kaseti gönderir. Güneş Plaktan plak doldurmak için 1984 yılında İstanbula çağırılır. Bu arada İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Müziği Devlet Konservatuvarı Şan Bölümünde eğitim görmeye başlar. Ve 1989da Fatihte oturan Gölgem Hanımla evlenir, birkaç yıl sonra ayrılır. Bu evlilikten bir oğlu olur. Yitirdiği ağabeyinin adını verir ona: Mahmut. Ama babasının ona yaptığını yapmaz ve oğlu annesinin yanında kalsa da onu hiç yalnız bırakmaz; özellikle bayram günlerinde.

1980 yılında müzik çalışmalarına başlayan Mahsun Kırmızıgül amatörce 8 albüm yaptı. Profesyonel anlamda ilk albümü Alem Buysa Kral Sensin le 1993te müzik dünyasına bomba gibi düştü ve listelerin zirvesine oturdu.

1994 ün ikinci yarısında Prestij Müzik şirketine Hilmi Topaloğlu ve Burhan Aydemir den sonra üçüncü ortak olarak girdi. Ve yapımcı olarak da müzik sektörü içindeki yerini aldı.

1998 Kral Tv Video Müzik ödüllerinde halkın verdiği oylarla üç ayrı dalda ödül aldı. Mahsun Kırmızıgül, Güneşi Gördüm filminde, sosyal ve ekonomik sıkıntılar yüzünden başka ülkelere iltica edenlerin dramını anlattı.

Mahsun Kırmızıgül 1998 yılında Bade İşçil ile birlikte olmaya başladı. 2005 yılında ayrıldılar. Ardından 2,5 yıl birlikte olduğu çello sanatçısı Mine Cangal ile 2011 yılında nişanlandı, 2011 yılında ayrıldılar.

2010 yılında Mahsun Kırmızıgülün senaryosunu yazıp yönettiği New Yorkta Beş Minare adlı sinema filminde başrollerde Haluk Bilginer, Mustafa Sandal, Mahsun Kırmızıgül Robert Patrick, Gina Gershon, Danny Glover rol almıştır.

1 Ocak 2015 tarihinde vizyona giren, senaryosunu yazan ve yönetmenliğini Mahsun Kırmızıgülün yaptığı Mucize adlı sinema filminde Talat Bulut başrolde olarak bir öğretmeni canlandırırken Mahsun Kırmızıgül, Mert Turak, Erdem Yener, Büşra Pekin ile birlikte rol aldı.

Ödülleri

2012 - 3.Antalya Televizyon Ödülleri - En İyi Dizi (Dram) (Hayat Devam Ediyor 1. Sezon) /

2008 - 41.Houston Film Festivali - En İyi Film (Beyaz Melek)

2008 - 41.Houston Film Festivali - En İyi Yönetmen (Beyaz Melek)

Albümleri

1984 - Yürek Yarası

1985 - Buda Yeter

1986 - Terkedildim

1987 - Sarışınım

1988 - Paylaşamam

1989 - İstanbul Geceleri

1990 - Şimdiki Zaman

1991 - Nilüfer

1993 - Alem Buysa Kral Sensin

1994 - 12den Vuracağım

1995 - Dünden Bugüne

1995 - Mutlu Ol

1995 - İnsan Hakları

1996 - Sevdalıyım - Hemşerim

1997 - Nostalji 1

1998 - Yıkılmadım

2000 - Yoruldum

2001 - Ülkem Ağlar Yoruldum

2002 - Yüzyılın Türküleri

2003 - Bir Demet Kırmızıgül

2004 - Sarı Sarı - Başroldeyim

2006 - Dinle

2011 - Küçük Gelin

Filmleri ve Dizileri

Yönetmen

2014 - Mucize (Sinema Filmi)

2011 - 2012 - Hayat Devam Ediyor (Genel Yönetmen) (TV Dizisi)

2010 - Newyorkta Beş Minare (Sinema Filmi)

2009 - I Saw The Sun (Güneşi Gördüm) (Sinema Filmi)

2007 - Beyaz Melek (Sinema Filmi)

Senaryo

2014 - Mucize (Sinema Filmi)

2013 - Firuze (TV Dizisi)

2012 - Benim İçin Üzülme (TV Dizisi)

2012 - Babalar Ve Evlatlar (TV Dizisi)

2010 - Newyorkta Beş Minare (Sinema Filmi)

2009 - I Saw The Sun (Güneşi Gördüm) (Sinema Filmi)

2009 - Gecenin Kanatları (Sinema Filmi)

2007 - Beyaz Melek (Sinema Filmi)

Oyuncu

2014 - Mucize (Bozat) (Sinema Filmi)

2010 - Newyorkta Beş Minare (Fırat) (Sinema Filmi)

2009 - I Saw The Sun (Güneşi Gördüm) (Ramo) (Sinema Filmi)

2007 - Beyaz Melek (Keke Ali) (Sinema Filmi)

2005 - Aşka Sürgün (Hazar Azizoğlu) (TV Dizisi)

2002 - Zalim (Ayaz) (TV Dizisi)

1999 - Yıkılmadım (Yılmaz) (TV Dizisi)

1997 - Acı Günler (TV Dizisi)

1996 - Hemşerim (Davut) (TV Dizisi)

1996 - Bu Sevda Bitmez (Mahsun) (TV Dizisi)

1994 - Alem Buysa (Mahsun Kırmızıgül) (TV Dizisi)

1987 - Sarışınım / Yaşamak Haram Oldu (Mahsun) (Sinema Filmi)

Müzik

2011 - 2012 - Hayat Devam Ediyor (TV Dizisi)

2010 - Newyorkta Beş Minare (Sinema Filmi)

2009 - I Saw The Sun (Sinema Filmi)

2009 - Gecenin Kanatları (Sinema Filmi)

2007 - Beyaz Melek (Sinema Filmi)

2002 - Zalim (TV Dizisi)

1999 - Yıkılmadım (TV Dizisi)

1997 - Acı Günler (TV Dizisi)

Yazım Ekibi

2011 - 2012 - Hayat Devam Ediyor (TV Dizisi)

Müzik ekibi

2010 - Newyorkta Beş Minare (Şarkılar) (Sinema Filmi)

Talat Bulut Kimdir?

Talat Bulut, 23 mart 1956da Sarıkamış Karsda Medet Bulut - Altun Bulut çiftinin 10uncu çocukları olarak doğdu. Talat Bulut doğduğunda babası Medet Bulut TCDDa Sarıkamış istasyonunda görevli bir yol memurudur. 1975 yılında Ankara Kurtuluş lisesini bitirdi. Eğitimini, Hacettepe Üniversitesi, Elektronik Mühendisliği bölümünde sürdürürken 2. sınıfta iken tiyatro için okuldan ayrıldı. Talat Bulut, Aynı yıl Ankara Sanat Tiyatrosunun oyuncu seçmelerine katıldı, 15 kişi alacaklarmış müracaat eden 450 kişi içinden 15e girmeyi başardı. Bir sene süren kursu birincilikle bitirdi ve sanat yaşamına 1976 yılında Ankara Sanat Tiyatrosunda Dimitrov adlı oyunda sahneye çıkarak başladı.

1979 da Ali Özgentürkün yönettiği Hazal filminde Türkan Şorayla birlikte oynayarak sinemaya geçtiği ilk filmi oldu.

Yeşilçamın Binbir suratı Talat Bulut, Abuzer Kadayıftaki rolü için yıllardır uzattığı saçlarına acımadı kestirdi.

Talat Bulut; halen sinema ve dizi filmlerde rol almanın yanısıra bir yıl tekstille uğraştı, şimdilerde ise seslendirme çalışmaları da yapmaktadır.

Talat Bulut, Tiyatro sanatçısı Esin Afşar ile Kerim Afşarın kızı Pınar Afşar (Bulut) ile evli ve Hazal (d.1996) adında bir kız babasıdır.

Müzik olarak; en çok Cecilia Bartoli dinliyor, cazz bach ve Fransız chansonlar. Türkiyeden de sadece otantik türküleri. Yönetmen olarak Fasbinder, Lars von Triers, Tarkovsky Almodovar; oyunculardan ise Al Pacino, Jeremy Irons, Emma Thompsonı beğeniyor.

1 Ocak 2015 tarihinde vizyona giren, senaryosunu yazan ve yönetmenliğini Mahsun Kırmızıgülün yaptığı Mucize adlı sinema filminde Talat Bulut başrolde olarak bir öğretmeni canlandırırken Mahsun Kırmızıgül, Mert Turak, Erdem Yener, Büşra Pekin ile birlikte rol aldı.

Ödülleri

1983te 25. Karlovy Vary Film şenliği (çekoslavakya) Prag Ün. Sinema Enstitüsü Karakter oyunculuğu ödülü , Derman

1983te 20. Antalya Film Festivalinde Derman adlı filmle En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu

1988de Orhan Oğuzun Her Şeye Rağmen adlı filmiyle I. Antalya Film Festivalinde En İyi Erkek Oyuncu seçildi.

1995de 7. Ankara Film Festivali , En İyi Erkek Oyuncu, Manisa Tarzanı

2000de 37. Antalya Film Şenliği, En İyi Erkek Oyuncu, Melekler Evi

2000de 22. Siyad Türk Sineması Ödülleri, En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu, Abuzer Kadayıf

Rol aldığı tiyatro oyunları

1978 - Tak-Tik : (Bertolt Brecht) - Ankara Sanat Tiyatrosu

1977 - Akıllı Hayvanlar : (Ahmet Tünel) - Ankara Sanat Tiyatrosu

1977 - Sakıncalı Piyade : (Uğur Mumcu) - Ankara Sanat Tiyatrosu

1976 - Komün Günleri : (Bertolt Brecht) - Ankara Sanat Tiyatrosu

1976 - İşçi (oyun) : (Ömer Polat) - Ankara Sanat Tiyatrosu

1975 - Aladağlı Mino : (Ömer Polat) - Ankara Sanat Tiyatrosu

1975 - Nereye Payidar : (Bilgesu Erenus) - Ankara Sanat Tiyatrosu

1974 - Dimitrof : (Hedda Zinner)- Ankara Sanat Tiyatrosu

1974 - Ana : (Maksim Gorki) - Ankara Sanat Tiyatrosu

Filmleri

2015 - Mucize

2009 - Kasaba

2007 - Mutluluk

2007 - Annem

2005 - Saklambaç

2003 - Aşk Olsun

2000 - Melekler Evi

2000 - Abuzer Kadayıf

2000 - Köçek

1995 - Cemile Ve Umudun Masalı

1994 - Manisa Tarzanı

1988 - Herşeye Rağmen

1987 - Kurtar Beni

1986 - Prenses

1986 - Son Urfalı

1986 - Su

1986 - Yapayalnız

1986 - Yunus Emre

1985 - Kurbağalar

1985 - Kuyucaklı Yusuf

1984 - Fidan

1984 - Karanfilli Naciye

1984 - Firar

1983 - Derman

1982 - Göl

1982 - çayda çıra

1982 - Yaşamak Seninle Güzel

1981 - Yılanı Öldürseler

1980 - Beni Böyle Sev

1979 Hazal

Türkan Şoray Kimdir?

Oyuncu. 60lı yılların başında start alan sinema kariyeri boyunca sayısız filmde rol alan Şoray, Sultan lakabıyla anılmaktadır. Türk sinemasının gelmiş geçmiş en güzel ve büyük oyuncularından biri olan aktris, kariyeri boyunca hep zirvede kalmayı başarmıştır. Dramadan komediye farklı türlerdeki rolleri başarıyla canlandıran aktris, güzel, kırılgan, utangaç ama ulaşılmaz bir kadın profili çizmiş, bu özellikleri dolayısıyla da halkın sevgilisi olmuştur.

28 Haziran 1945de devlet demir yollarında memur olan Halit Şoray ve ev hanımı Meliha Şorayın kızı olarak İstanbulda dünyaya geldi. Ekonomik açıdan sıkıntılar yaşayan bir ailesi olan Şoray, öğrenimine Rami Taş okulunda başladı. Sürekli olarak mahalle değiştirdiklerinden, farklı okullara devam etmek zorunda kalan Şoray, ilköğrenimini 1956da Feriköy İlkokulunda tamamladı.

Şorayın babası bir süre sonra işini bırakıp polis memuru oldu, annesi ise bir lastik fabrikasında çalışmaya başladı. Zorlu yaşam koşulları sebebiyle Şoray, küçük yaşta evin işleriyle ilgilenmek zorunda kalmıştı. 1954te kız kardeşi Nazan Şoray dünyaya geldikten sonra anne babası arasındaki geçimsizlik üst noktalara ulaşmıştı ve çift boşanma kararı aldı. Kız kardeşiyle birlikte annesinde kalan Şoray, liseye devam ediyordu. Boşanma sonrası Karagümrükteki Sarmaşık Sokaka taşınan aileyi yine zorlu günler bekliyordu. Ancak Şorayın ev sahiplerinin kızı Emel Yıldızla taşınması hayatının dönüm noktalarından biri olacaktı. Yıldız sayesinde Yeşilçama adım atan Şorayı o dönem Nisan Haperin asistanı olan Türker İnanoğlu keşfedecekti. Köyde Bir Kız Sevdim filmindeki rol için önceden Emel Yıldızla anlaşılmasına rağmen Şoraya şans verildi. Annesi Meliha Şoray kızının aktris olmasını istemediği halde maddi sıkıntıları yüzünden çalışmasına onay vermişti. İlk filmi için kamera önüne geçen Şorayı sinemada uzun soluklu bir kariyer dönemi bekliyordu.

O dönemde henüz 15 yaşında olan ve Şadi çadırcı ile nişanlı olan Şoray, ilk filminden sonra yeni teklifler almaya başlamıştı. Bir süre sonra çadırcıdan ayrılıp İnanoğlu ile nişanlanan oyuncu, Aşk Rüzgarı ve Utanmaz Adam filmlerinden sonra basının da dikkatini çekmeye başladı ve dönemin ün yapmış haftalık popüler dergilerinden Sinema için kapak kızı seçildi. Şorayın 15 Mart 1961de basılan dergiyle artık yüzü tanınmaya başlamıştı. Sinema dergisinin ardından Artist, Büyük Gazete ve Ses gibi yayınlarda da görüldü.

Eylül 1962de bir film setinde tanıştığı Rüçhan Adlının Şorayın hayatında önemli bir rolü olacaktı. Zira baba sevgisini kendisinden 23 yaş büyük olan Adlıda bulan Şoray, bu ilişkisini yirmi yıl gibi uzun bir süre sürdürecekti. Rüçhan Adlının evli olması nedeniyle magazin basınında haklarında birçok şey yazılıp çizilen çift, tüm olumsuzluklara rağmen birlikte olmayı seçmişlerdi. Şorayın Sultan olarak anılmasında ve Şoray Kanunları olarak nitelendirilen kurallarının oluşmasında Rüçhan Adlının büyük rolü vardı. Zira Adlı, Şorayın her filmde rol almasını istemiyor, dekolte giymesine, filmlerdeki ağır çalışma koşullarına ve öpüşmesine karşı çıkıyordu. Adlı, oyuncuya bazı kısıtlamalar getiriyordu ve ona Sultanım diye hitap ediyordu. Bu hitap biçimi daha sonra dönemin ünlü yayınlarında haber oldu ve Şoray, Sultan lakabıyla anılmaya başladı.

Şoray Otobüs Yolcularından sonra, aktris olarak kendini iyice yetiştirmiş olduğu görülen Acı Hayatta rol aldı. Sinema yazarları tarafından Yılın filmi seçilen Acı Hayat, Şoraya 1964te I. Antalya Altın Portakal Film Festivalinde en iyi kadın oyuncu ödülünü kazandırdı. Şoray, filmografisi için oldukça önemli olan bu filmdeki rolüyle sinema eleştirmenleri ve senaristlerden büyük övgüler aldı.

Şoray sayesinde ailesinin maddi durumu da düzelmiş, üst üste çektiği filmlerle oyunculukta kendine sağlam bir yer edinmeye başlamıştı. Dönemin ünlü yapımcıları ve film şirketi sahipleri Murat Köseoğlu (Aca Film), Osman Seden (Kemal Film), Nevzat Pesen (Pesen film) Şorayı filmlerinde oynatabilmek için birbirleriyle yarışıyorlardı. Oyuncu 60lı yıllara çok kısa sürede damgasını vurmuş, 1965te Fatma Girik, Hülya Koçyiğit, Filiz Akınla birlikte Türk sinemasının en iyi dört kadın oyuncusundan biri olmuştu. Aynı yıl rol aldığı Sürtük adlı film, Türk sinema tarihi açısından önemliydi, zira inanılmaz bir seyirci rakamına ulaşmış, Şorayı büyük bir yıldız yapmış ve gazino filmleri dönemini başlatmıştı.

Ancak 1966dan sonra yapımcıların para makinesi olarak gördüğü Şoray, ardı ardına benzer konulu filmler çekmeye başlamıştı ve sinemalarda sadece Şoray filmleri gösteriliyordu. Bu durum oyuncunun filmlerine gösterilen ilgiden kaynaklanıyordu ancak sinema izleyicisinde bir süre sonra bıkkınlık yaratmaya başlamıştı.

70lerin başında yine zirvede görünen Şoray, 1972 yılıyla birlikte mesleki yaşamında yeni bir döneme başladı. Zira film sayısını ciddi anlamda azaltma kararı almıştı. Aynı yıl çektiği Cemo ve Dönüş filmleriyle başarı kazanan Şoray için Dönüş filmi ayrı bir önem taşıyordu. çünkü oyuncunun ilk yönetmenlik deneyimiydi. Tepkilerle karşılaşsa da o dönemde hapiste olan Yılmaz Güneyden rejisörlüğü için kutlama mesajı alan Şorayın kendine güveni arttı. Film yılın en büyük hsılat getiren yapımı olmasının dışında 1973 yılında Moskova Film Festivalinde özel bir ödül aldı. İkinci yönetmenlik denemesi olan Azapta için 1973te kamera arkasına geçen Şoray, ilki kadar başarılı olamadı.Şoray, bu süreç içinde çok az yapımda yer aldı. Bunlardan biri de Atıf Yılmazın yönetmenliğinde büyük ses getiren ve başrollerini Kadir İnanırla birlikte paylaştıkları Selvi Boylum Al Yazmalımdı.

80ler, Şorayın hem özel hayatında hem de sinema kariyerinde önemli değişikliklerin gerçekleştiği yıllar oldu. Zira oyuncu, 1983te Rüçhan Adlıyla 20 yıl süren ilişkisini sona erdirdikten sonra, Şoray kanunlarının pek hükmü kalmamıştı. Kendisi gibi oyuncu olan Cihan Ünalla yine 1983te dünya evine giren Şorayın 1 yıl sonra annesi hayata gözlerini yumdu. 1985 yılında kızı Yağmur Ünal dünyaya geldikten sonra Şoray film çalışmalarına bir süre ara verdi ve 1987de Hayallerim Aşkım ve Sende başrolde oynadı. Aynı yıl Ünaldan boşanan Şoray, Rumuz Goncagül, Gramofon Avrat, Soğuktu ve Yağmur çiseliyordu gibi başarılı filmlerde rol aldı. 1993te Aziz Nesinin aynı adlı romanından beyaz perdeye uyarlanan Tatlı Betüş isimli TV dizisinde kamera önüne geçtikten sonra ona Altın Portakalda ikinci kez en iyi kadın oyuncu ödülünü kazandıracak olan Bir Aşk Uğruna 1994te vizyondaydı. Aynı yıl babasını bir yıl sonra da büyük aşkı Rüçhan Adlıyı kaybeden Sultan, Yerçekimli Aşklar, Nihavend Mucize gibi yapımlardan sonra, Türk televizyon tarihinde çok önemli bir yere sahip olan İkinci Baharda Hanım rolünü canlandırdı. 2001de TV izleyicisiyle Haluk Bilginerle başrolleri paylaştıkları Tatlı Hayat ile yeniden buluşan Şoray, 1997den sonra ilk kez uzun bir metrajlı bir filmle kamera önüne geçecekti: Gönderilmemiş Mektuplar.

Şoray, Mürüvvetsiz Mürüvvet ve Cemile isimli TV dizilerinden sonra 2006da Uğur Yücelin yönetmenliğini yaptığı Hayatımın Kadınısın isimli filmle izleyiciyle buluşmuştur.

Haziran 2015 ayında Muğlanın Menteşe ilçesinde çekimlerine başladıkları, senaryosunu Onur Ünlünün yazdığı ve Yağmur Ünalın yapımcılığını üstlendiği Uzaklarda Arama adlı filmin yönetmenliğini annesi Türkan Şoray yapacak. Yağmur Ünal, ayrıca bir hayat kadınını canlandıracağı bu filmde ilk defa oyunculuk da yapacak. Filmin oyuncuları ise Sevda Erginci, Doğa Konakoğlu, Eşref Kolçak, Tanem Sivar, Fırat Tanış, Kaan Urgancıoğlu, Suna Selen, Elif Atakan, Mustafa Uğurlu, Ekin Türkmen, Pınar Göktaş, Sercan Badur, Mehtap Bayri gibi oyuncular olmuştur.

Yılmaz Güney Kimdir?

Yönetmen, oyuncu, senarist ve öykü yazarı. Gerçek adı Yılmaz Pütündür. Türk sinemasında çığır açan yapımlara imza atmış, Yeşilçamın klişelerini sarsmış, siyası duruşu, mahkmiyeti ve başarılı yönetmenliğiyle kilometre taşı olmuştur. çirkin Kral lakaplı Güney, hapishane yıllarında kaleme aldığı Yol adlı filmin senaryosuyla Cannes film festivalinde Altın Palmiye ödülünü kazanmıştır. Umut, Arkadaş ve Sürü Güneyin önemli filmlerinden bazılarıdır.

1 Nisan 1937de bir işçi ailesinin iki çocuğundan biri olarak Adananın Yenice köyünde dünyaya geldi. İlk ve orta öğrenimini Adanada tamamlayan Güney, çocukluk yıllarında pamuk işçiliğinden gazoz ve simit satıcılığına kadar çeşitli işlerde çalıştı. Güney, ilerleyen yıllarda And Film ve Kemal Film şirketlerinin bölge temsilciliklerinde film dağıtımcılığı yaptı. Edebiyatla ilgilenen ve öyküler yazan Güney, üniversite eğitimini almak üzere Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesine kaydoldu. Bu süre içinde usta yönetmen Atıf Yılmazla tanışan Güney, rejisörün desteğiyle sinema dünyasına ilk adımını attı. 1959 yılında yönetmenliğini Atıf Yılmazın yaptığı Bu Vatanın çocukları ve Alageyik filmlerinin senaryolarını yazan ve oyuncu olarak da bu yapımlarda performans gösteren Yılmaz, Karacaoğlanın Karasevdası isimli filmde yönetmen yardımcılığı yaptı. Yeni Ufuklar ve On Üç gibi dergilere öyküler yazan Güneyin edebiyat ve kalemle ilişkisi de hep güçlü oldu. Ancak Onüç dergisinde yayımlanan Üç Bilinmeyenli Eşitsizlik Sistemleri adlı öyküsünde komünizm propagandası yaptığı gerekçesiyle yargılandı, 1961 yılında 18 ay hapis cezasına ve 8 ay Konyaya sürgün cezasına mahkm oldu.

1963 yılında mahkmiyet sonrası yeni hayatına merhaba diyen Güney, tutkuyla bağlı olduğu sinemaya döndü. Küçük bütçeli ve sıradan macera filmlerinde rol almaya başlayan Güney, şiddet temalı bu filmlerde canlandırdığı ezilen ama yazgısını kabul etmeyen; kötülüğe karşı tek başına direnip mücadele eden dürüst Anadolu çocuğu karakteriyle popüler oldu. Anadolu izleyicisi Güneyin çizdiği bu profille kendini özdeşleştiriyordu ve aktör bu özellikleriyle kendine sağlam bir yer edindi.

Güneyin o dönemde izleyiciyle buluştuğu filmlerden biri de çirkin Kraldı. Bu filmden sonra çirkin Kral olarak anılmaya başlayan aktör, senaryosunu kendisinin kaleme aldığı, Ömer Lütfü Akadın yönetmenliğini yaptığı Hudutların Kanunu filmindeki sade ve abartısız performansıyla Türk sinemasında yeni bir oyuncu tipi yarattı. Efsaneleşmeye doğru hızla giden aktör, Yeşilçamdaki iyi karakterlerin yakışıklı, kötü karakterlerinse çirkin oyuncular tarafından canlandırıldığı sistemi tersine çevirdi. Onunla birlikte sade ve doğal oyunculuk taçlandı.

Güneyin yönetmenlik süreci At Avrat Silah isimli filmle start aldı. 1968 yılındaysa filmografisinde ilk önemli filmi olan Seyyit Hanı çeken Güney, filmde doğu topraklarındaki bir sevda öyküsünü anlatıyordu. Üslup ve anlatım açısından büyük övgü alan bu filminden sonra Aç Kurtlar ve Bir çirkin Adam için yönetmen koltuğuna oturan Güney vatani görevini yapmak için askere gitti.

1970 yılında Türk sineması için önemli bir yere sahip olan Umut adlı filmi izleyiciyle buluşturdu. Umut, eski faytonu ve atıyla kalabalık ailesini geçindirmeye çalışan Cabbarın mücadele dolu hayatını anlatıyordu ve Güneyin yaşamıyla paralellikler içeriyordu. Anlatımının gerçekçiliğiyle dikkat çeken film, Adana Altın Koza Film Şenliğinde en iyi film ödülünün sahibi oldu. Ancak sansür kurulu tarafından yasaklanmasının ardından Danıştay kararıyla yeniden izleyiciyle buluştu. Umut, yurt içinde olduğu kadar yurt dışında da büyük ilgiyle karşılandı ve Yılmaz Güney sinemasında bir dönemi kapayıp yepyeni bir dönemi açan bir film olarak Türk sinema tarihinin de başyapıtları arasında yerini aldı.Güneyin 1971 yılında yönetmenliğini yaptığı Ağıt, Acı ve Umutsuzlar adlı filmlerinin üçünün de Adana Altın Koza Film Şenliğinde dereceye girmesiyle festival tarihinde bir ilk gerçekleşiyordu. Aynı yıl, gözaltına alınan Güney bir hafta süreyle gözaltında tutulduktan sonra 3 aylığına Nevşehire sürgüne gönderildi.

12 Mart 1972de gerçekleşen darbe sırasında adının siyasal olaylara karıştığı gerekçesiyle tutuklanan Güney 10 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Aynı yıl Boynu Bükükler adlı romanını Boynu Bükük Öldüler adıyla yayımladıktan sonra Orhan Kemal Roman Ödülünü kazanan yönetmenin mahkmiyeti, Bülent Ecevitin iktidar olduğu 1974 senesinde genel affın yürürlüğe girmesiyle sona erdi. Bu zorlu sürecin ardından filmografisi için oldukça önemi olan ve aynı adı taşıyan şarkısıyla da klasikler arasına giren Arkadaşı çeken Güney, filmde iki üniversite öğrencisinin, aralarındaki toplumsal uçurumların farkına varmalarını işliyordu. Ülkemizdeki kültür şokunun resmedildiği film büyük ilgiyle karşılandı. Yılmaz Güney, Endişe ismindeki filminin Adanadaki çekimleri sırasında karıştığı bir olay sırasında bir yargıcın hayatına son verdiği için 19 yıl hapis cezasına mahkm oldu. Cezaevinde bulunduğu dönemde Güney adlı bir dergi çıkaran ve senaryo çalışmalarına devam eden rejisörün, o dönemde kaleme aldığı Sürü, yönetmen Zeki Ökten tarafından beyaz perdeye aktarıldı. Büyük ilgi gören filmden sonra Şerif Gören tarafından çekilen ve senaryosunu Güneyin yazdığı yol filmi Türk sinema tarihine adını altın harflerle yazdırdı.

1981de Isparta yarı açık cezaevinden izinli olarak ayrılan ve sonrasında yurt dışına kaçan Güney, Yolun kurgusunu tekrar yaptı ve Cannes Film Festivalinde en iyi senaryo ödülünün sahibi oldu. Güney yurda dönme çağrılarına uymaması sebebiyle 1983te Türk vatandaşlığından çıkarıldı ve aynı yıl Fransada Duvar adlı filmin yönetmenliğini yaptı.

Yılmaz Güneyin fırtınalı yaşamı 9 Eylül 1984te son yıllarını geçirdiği Pariste mide kanseri sebebiyle sona erdi.

Orhan Kemal Kimdir?

Orhan Kemal, asıl adı Mehmet Raşit Öğütçüdür. 15 Eylül 1914 tarihinde Adananın Ceyhan ilçesinde doğmuştur. Babası milletvekili ve bakanlık yapmış Abdülkadir Kemali Bey, annesi ise Azime Hanımdır.

1931 yılında 17 yaşındayken, babası siyasal nedenlerle Suriyeye kaçınca, orta öğrenimini yarıda bıraktı ve Suriyede ve Lübnanda bulaşıkçılık ve matbaa işçiliği yaptı. 1932 yılında yalnız başına Türkiyeye dönerek Adanada çırçır fabrikalarında işçilik, dokumacılık, ambar memurluğu ve ktiplik yaptı.

1938da ilk şiirlerini de yazdığı Niğdedeki askerliği esnasında, komünizm propagandası yapmak suçlamasıyla 27 Ocak 1939da 5 yıl hapse mahkum oldu. Kayseri, Adana ve Bursa cezaevlerinde yattı. 1940 yılı kışında Bursa Cezaevinde Nzım Hikmetle tanışması yaşamının ve yazarlığının dönüm noktası oldu.

26 Eylül 1943te Cezaevinden çıktıktan sonra Adanaya döndü. Karataşta toprak taşıma işinde bir ay amelelik, 14 Nisan 1944te Devlet Demiryollarında muvakkat hamalolarak çalıştı. Haziran 1944te Güzel İzmir Nakliyat Ambarında sebze nakliyeciliği, Adana Verem Savaş Derneğinde katiplik yaptı.

1945 yılı yazında Kilise giderek, kalan 35 günlük askerlik görevini tamamladı.

Yazın yaşamına askerdeyken şiirle başladı. İlk şiirleri Raşit Kemali imzasıyla Yedigün ve Yeni Mecmuada çıktı. Bunları, hapisteyken Yeni Ses, Ses, Yürüyüş dergilerinde yayımladıkları izledi. Nazım Hikmetin etkisiyle düzyazıya yöneldi. İlk düzyazısı, Baba Evi romanının bir bölümü olan Balık 1940ta Yeni Edebiyat gazetesinde yayımlandı. İlk öykülerini Bacaksız Orhan takma adıyla yayımladı.

İlk öykülerini ise Raşit Kemali ve Orhan Raşit imzalarıyla yine aynı gazetede Yeni Edebiyat gazetesinde yayımladı. Bunları, 1942de ve 1943lerde, Orhan Kemal imzasıyla Yürüyüş ve İkdam gazeteleri ile Yurt ve Dünya dergisinde çıkan öyküleri izledi.

Öykü ve romanlarının yanı sıra film senaryoları yazdı. 72. Koğuş, Murtaza, Eskici Dükkanı, Kardeş Payı adlı yapıtlarını oyunlaştırdı. İspinozlar oyununu yazdı. Bu oyunları çeşitli tiyatrolar tarafından sahnelendi. 72. Koğuş oyunuyla 1967de Ankara Sanat Severler Derneğince en iyi oyun yazarı seçildi.

17 Nisan 1951de ailece İstanbula yerleşti, hayatını yazılarıyla kazandı. 7 Mart 1966da bir lokantadaki konuşmasında komünizm propagandası yaptığı suçlamasıyla yargılandı, 13 Nisan 1966da serbest bırakıldı, 17 Temmuz 1968de bu davadan beraat etti. Yaşamının son döneminde Bulgaristan ve Romanya Yazarlar Birliğinin davetlisi olarak, daha çok da tedavi amacıyla Soyfaya gitti.

Evliliği : 5 Mayıs 1937 tarihinde Milli Mensucat çırçır fabrikasında bir işçi olan Nuriye hanım ile evlendi. Nisan 1938de Yıldız adında bir kız çocukları oldu. 13 Temmuz 1944te oğlu Nazım doğdu. Aralık 1949da 3. çocuğu Kemali doğdu. Kasım 1957de 4.çocuğu Işık doğdu.

Orhan Kemal, 2 Haziran 1970 tarihinde Sofyada tedavi edildiği hastanede beyin kanamasından 56 yaşında öldü. İstanbulda Zincirlikuyu Mezarlığında toprağa verildi.

İlki 1972de verilen (Yılmaz Güney , Boynu Bükük Öldüler ), her yıl yazarın ölüm yıldönümünde verilmek üzere, konulan Orhan Kemal Roman Armağanı ailesi tarafından düzenlendi.

Anısını yaşatmak için İstanbulun Beyoğlu ilçesinde, Cihangir semtinde Orhan Kemal Müzesi açıldı.

Eserleri

Öykü

Ekmek Kavgası 1949, Sarhoşlar 1951, çamaşırcının Kızı 1952, 72. Koğuş 1954, Grev 1954, Arka Sokak 1956, Kardeş Payı 1957, Babil Kulesi 1957, Dünyada Harp Vardı 1963, Mahalle Kavgası 1963, İşsiz 1966, Önce Ekmek 1968, Küçükler ve Büyükler (ölümünden sonra) 1971.

Öykülerinden yapılan derlemeler Bilgi Yayınevince dört cilt olarak yayınlandı: 1. Yağmur Yüklü Bulutlar 1974; 2. Kırmızı Küpeler 1974; 3. Oyuncu Kadın 1975; 4. Serseri Milyoner/İki Damla Gözyaşı 1976. Arslan Tomson, (ö.s.) 1976; İncinin Maceraları (ö.s.) 1979.

Roman

Baba Evi 1949, Avare Yıllar 1950, Murtaza 1952, Cemile 1952, Bereketli Topraklar Üzerinde 1954, Suçlu 1957, Devlet Kuşu 1958, Vukuat Var 1958, Gavurun Kızı 1959, Küçücük 1960, Dünya Evi 1960, El Kızı 1960, Hanımın çiftliği 1961, Eskici ve Oğulları 1962 ( Eskici Dükkanı adıyla 1970), Gurbet Kuşları 1962, Sokakların çocuğu 1963, Kanlı Topraklar 1963, Bir Filiz Vardı 1965, Müfettişler Müfettişi 1966, Yalancı Dünya 1966, Evlerden Biri 1966, Arkadaş Islıkları 1968, Sokaklardan Bir Kız 1968, Üç Kağıtçı 1969, Kötü Yol 1969, Kaçak (ö.s.) 1970, Tersine Dünya (ö.s.) 1986.

Oyun

İspinozlar 1965, 72. Koğuş 1967

Anı

Nazım Hikmetle Üç buçuk Yıl 1965

İnceleme

Senaryo Tekniği ve Senaryoculuğumuzla İlgili Notlar 1963

Röportaj

İstanbuldan çizgiler (ö.s.) 1971

Ödülleri

1958 - Sait Faik Hikaye Armağanı Kardeş Payı ile

1967 - Ankara Sanatseverler Derneği Yılın En İyi Öykücüsü ödülü

1969 - Sait Faik Hikaye Armağanı Önce Ekmek ile

1969 - Türk Dil Kurumu Öykü Ödülü Önce Ekmek ile

Ana Sayfaya Git
  • ©Copyright 2024 | Tüm Hakları Saklıdır